<<Ana sayfa

Günler: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13

30 Haziran 2005 Perşembe (7. gün)

gidilen yol: 50 km
toplam gidilen yol: 424 km

Zeytindağ-Yenişakran-Aliağa

sıcak bir güne kalktık, gün duş alma yeri aramayla başladı... Neyse ki ikinci petrol ofisinde bulduk. Burada ikram edilen buz gibi ayranı da afiyetle içtik... Yolculuğun başından beri yorgunluk hissettirdiği için ayran içmemeye özen gösterdik ama bu ayrab ikram edilince nezaketen içtik.

işimizi hallettikten sonra yollara çıktık yeniden. Etrafımızda tarım alanları bulunmakta. Sıcak yüzünden Kenan'ın dudakları çatlamış.. Yurdaer'in de sürekli açık olan sol omzu güneş yüzünden soyuldu, alttaki deri tekrar güneş görünce deri su topladı, yara oluştu. Sarmak zorunda kaldı bu yüzden. Sıcak'a pek alışık değildik anlaşılan...

Bergama sapağına gelene kadar batıdan doğuya doğru ilerledik. Bu yol iç taraflardan denize esen rüzgar nedeniyle bizi bayağı zorladı. Rüzgarın terlemeyi azaltıcı etkisi iyi oluyor ama hızı yarı yarıya düşürüyor.

bu gün 7. gün, Bergama sapağına geldik 8 km içerde Bergama. motosiklet festivali var, yollarda son model motosikletleri görüyoruz. Çan' daki arkadaşın davetine gitmek isterdik ama bu yolumuzu oldukça uzatacaktı, aynı yolu gidip gelmek zorunda kalacaktık.

Öğlen bir yol üstü lokantasında karnımızı güzelce doyurduk. Aşağıdaki fotoğraf bu lokantadan..

Bir kaç gündür bisikletlerimizle sorunsuz bir biçimde gidiyoruz. Bu gün de yolda bir sorun ollmadı. Akşama doğru bir benzin istasyonunda verdiğimiz moladan fotoğraflar...

Aliağa 19 km ilerde. Bu gün Aliağa'ya ulaşmayı planlıyoruz. Yenişakranı geçtikten sonra çıkılan yokuşta Yenişakranın kurulduğu koy ve masmavi deniz ikindi güneşi ile masmavi parıldıyordu.

Aliağa rafinerisi bacalarından çıkan alev ve duman çok uzaklardan görülmeye başladı. Şehir içine girip girmemekte kararsız kaldık, Aliağa çok büyük bir yer, akşama şehgirden çıkamazsak şehir ortasında kamp yapmak zorunda kalacaktık. Daha da ekendi, gidebilirdik, gittik te...

Aliağa'ya girdik, alışverişimizi bir marketten yaptık, şehirden ayrılmayı umarak ilerledik, binaların ortasında çadır kurmak istemiyorduk:) Şehir bitecek gibi değildi, Gide gide boş bir arazi ve yanında gençlik spor bakanlığına ait bir spor merkezi bulduk. Devlet binasının yanında bekçiye de güvenerek, oraya çadırımızı kurduk. Akşam karanlığında rafineri alevi tüm şehri aydınlatıyordu. Alevin gürültüsü ve kokusu da bu şehrin alışık olduğu bir şey olmalıydı.

Etrafımız bir top sahası kadar geniş bir düzlük, aşağı tarafta bir mahalle bulunmakta. İnsanların rahatsız edeceğinden korktuysak ta bir sorun çıkmadı... Bekçi sağolsun geceye doğru bizi davet etti. Günler sonra bir koltuğa oturup televizyon seyredebildik :) çayımızı yudumladık, çadırımıza gidip yattık...

<< 6.Gün   8.Gün >>

Günler: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13