Günler: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13
6 Temmuz 2005 Çarşamba (13. gün)
gidilen yol: 18 km
toplam gidilen yol: 752 km
BODRUM; Yatağan-Muğla-MARMARİS
Ve sabah erkenden uyandık. Daha doğrusu Ayhan Kenan'ı erkenden uyandırmaya çalıştı. Bodrum bizi bekliyordu..
Çadırımızı tplayıp, kahvaltımızı yapıp Bodrum'un yolunu tuttuk. bir saatten fazla yol gittikten sonra, çıktığımız bir tepenin ardından indiğimiz yokuş bizi Bodrum yarımadasına ulaştırdı. Ege'yle Kuşadası'ndan sonra tekrar karşılaşıyorduk. Masmavi nazar boncuğu gibi Ege, parlayan güneşin altında çok güzeldi...
Artık Bodrum yarımadasındaydık, neredeyse 10 km sonra hedefimize ulaşacaktık. Güzel bir gündü, sorunsuz ilerliyorduk. Muhteşem manzaraları kaçırmamak için sürekli durup fotoğraflar çekiyrduk. Denizin türkuaz rengine bürünmüş mavisini hiç bir yerde görmemiştik. Yeşilliklerin arasına usulca sokulmuş deniz, mavi ve yeşil gözlü bir van kedisi gibi görünüyor gözlerimize. Nasıl olsa son demleri yolculuğumuzun, her pedalımız bir bitişe yaklaştırıyor bizi. Bodrum burasımı, bu güzelliğe nasıl Bodrum derler ki, kimleri sürgüne göndermişler buralara, insan buraya sürgüne bir kere gelirse hep suç işler heralde. Bodrum, bu kadar güzel miydin sen...
İşte böyle son 10 kilometre geçti. Ne diyebiliriz, içimizde biten bir şeylerin burukuluğu var, evin özlemi var, "yapabilme" nin, "başarma" nın, mutluluğu var. Bu fotoğraflar her şeyi özetlemez mi...
Ve Bodrum'un girişinden bir kaç fotoğraf;
Bodrum'a geldiğimizde karşılaştığımız ilk şey kalabalıktı. Ne yapacağımızı bilmiyorduk aslında, çadır mı kuracaktık, gidecek miydik? Çadır kurma fikri ağır basmış, biz bir köşede marketten aldığımız yiyeceği yerken İstanbul'dan Hüseyin'in telefonla araması ile kesin karar verildi, eve dönecektik o gece çünkü Ayhan'ın yüksek lisans kaydı için gerekli evrakları bir an önce toplaması gerekiyordu. Bu duruma üzüldük, 13 günde geldiğimiz bu yerde hiç kalmamak garip bir şey ama ne yapalım, ÖNEMLİ OLAN VARMAK DEĞİL; YOLDA OLMAKTIR, ve bizde önemli olanı hakkıyla yapmıştık. Zaten kalacak yer de sorundu, şehrin ortasında kalacak yer bulmak zordu. Otogar'a gittik, biletlerimizi aldık. Bisikletlerimizi bagaja sığacak kadar küçültüp denize girmek üzere sahile gittik. Deniz burada güzel değildi aslında, üstelik girecek yer de aramak zor oldu. Üstelik bu sahile minibüsle gelmiştik ve burayı otogardaki bayan tavsiye etmişti..
Bu arada Yurdaer'den haber aldık, varmış Marmaris'e! Bir araba daha bulmuş, ve (Marmarise gitmekteki belkide tek amacı olan) çok uzuun bir yokuştan bisikletle aşağı inerek Marmaris'e ulaşmış.
İkindi vaktine doğru duş almak üzere merkeze geri döndük ve orda eski bir futbolcu olan duş sahibi ve bizi turiste benzeten küçük çocuğuyla yaptığımız muhabbet ve burada aldığımız duştan sonra burdan ayrıldık. Bu arada, barlar sokağının hemen altında, yani merkeze çok yakın, çok güzel denize girilecek yer olduğunu, geç te olsa öğrendik. Eh, bir dahaki sefere dedikten sonra, şehri turlamaya çıktık...
Ufak bir sorunumuz vardı, Otobüs biletlerinin Ayhan'ın parasıyla alındığından ve Kenan bir türlü bankadan para çekemediğinden (fon henüz bosulmamış) parasız kalmıştık ! yanızımda 10 milyon para vardı ve açtık, bu parayla doysak ta yolda ihtiyacımız vardı paraya. Her şey olabilirdi... Neyse ki telefon ve arkadaşlar aracılığı ile İstanbul'dan İsmail'i aradık, 10 dakikada paramız bankada hazırdı sağolsun... Bu parayla Bodrumda güzelce karnımızı doyurduk ve Bodrum Kalesinin olduğu sahile ana cadde üzerinden indik..
Gece 12'de kalkan otobüsümüze bindiğimizde hayatımızda hiç unutmayacağımız bir maceranın sonuna gelmiş oluyorduk...
Her şey bir hayalle başladı, hesaplar kitaplar yapıldı, çok zor olduğu görüldü, bir sürü engel çıktı karşımıza ama bir şey vardı ki insanda bir kere isteyince her şey oluyordu. Mantığı bir yana itip asfaltın sıcağında bitmezmiş gibi görülen 700 kilometrelik bir yola üç arkadaş çıktık.
Ve burada bitiyor yolculuğumuz. Şimdi, hayat denen çok daha zorlu bir yolcuğa geri dönüyoruz... Arkamızda bir sürü anı, bir sürü kilometre, bir sürü insan, bir sürü yorgunluk, bir sürü çaba bırakarak... 3 yabancı, biraz da birbirlerine yabancıydılar, aralarında sarsılmaz bir dostluk kurarak...
OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ
AYHAN YÜKSEL
KENAN KURŞUN
YURDAER KAAN