Çalakalem (Scribblings) Taner Derbentli
Bu sayfada değişik konularda ayda bir yazdığım kısa yazıları bulacaksınız.
(On this page you will find short articles that I will monthly write on various topics.)
Yazıları okumak için aşağıdaki konu başlıklarını tıklayınız.
(To read the articles plase click the headings below.)
Yazıların iki dilde olmasının bir nedeni de İngilizce hazırlık öğrencilerine yardımcı olmaktır.
(One reason for the articles being in two languages is to help the English preparatory students)
Carnot and Mozart (Carnot and Mozart)
Genel Seçimler (General Elections)
Eğitimin Kalitesi (Quality of Education)
Anneanne (Grandmother)
Şok ve Dehşet (Shock and Awe)
Otuz Yıl (Thirty Years)
Kuymak (Kuymak)
Cumhuriyet (The Republic)
Enerji ve Toplum (Energy and the Society)
Ölçek (Scale)
Enerji ve Toplum Energy and the Society
Günümüzde enerji alanında toplumları düşündüren iki ana konu var. Bunlardan biri fosil yakıtların giderek azalması, diğeri de enerji dönüşümünden ve kullanımından kaynaklandığı öne sürülen küresel ısınma. Her iki konu da sürdürülebilir kalkınma ile yakından ilişkili. Fosil yakıtların sunumunda en azından 50 yıllık bir gelecekte darboğaz beklenmiyor. Rezervler bugünkü teknoloji ile çıkarılabilecek kaynaklar olarak tanımlanırsa, rezervlerin yıllık tüketime oranı, kömür için 230, petrol için 50, doğal gaz için 60 olarak hesaplanıyor. Bu konuda duyulması gereken asıl kaygı siyasi ve ekonomik nedenler veya bir savaş sonucunda sunumda bir kesinti olması. Öte yandan dünyanın elektrik üretiminde fosil yakıtların payı bugün % 65 mertebesinde, hidrolik ve yenilenebilir enerjilerin yakın gelecekte bu payı önemli ölçüde azaltması beklenmiyor. Yenilenebilir enerji kaynakları arasında rüzgar enerjisinin elektrik üretiminde kullanımı giderek yaygınlaşıyor. Özellikle Almanya’da bu alanda başarılı politikalar geliştirildi, (Janet Savin, Worldwatch 2003). Bugün bu ülkede elektrik üretiminin yaklaşık % 4’ ü rüzgar enerjisi ile sağlanıyor. Güneş enerjisinden elektrik üretimi ise henüz ekonomik darboğazları aşabilmiş değil. Nükleer enerjinin kullanımı konusunda belirsizlik sürüyor. Atıkların saklanması ve güvenlik sorunları insanları kaygılandırıyor. Küresel ısınmanın önde gelen nedeni olarak atmosferde karbon dioksit yoğunluğunun artması gösteriliyor. Bu sav bazı bilimciler tarafından kabul edilmiyor. Ancak küresel ısınma bir gerçek. Atmosferin ortalama sıcaklığı 1900 yılından bugüne kadar 0.7 oC arttı ve artmaya devam ediyor. Bu artış insanların endüstriyel etkinliklerinden kaynaklanıyor. Stratosferin üstünü kaplayan ozon tabakasının incelmesi hatta yer yer delinmesi de ayrı bir çevre sorunu. Bu iki soruna bir çözüm getirebilmek amacıyla ‘Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’ oluşturuldu. Bu kurulun girişimleriyle toplanan Montreal (1987), Rio (1992), Kyoto (1997) ve Johannesburg (2002) zirveleri konuyu uluslarararası bir ölçekte ele aldı. Kyoto protokolü ile ülkelerin karbon dioksit emisyonlarını 1990 düzeyinin %5 altına indirmeleri öngörüldü. Ancak bu protokolü dünya karbon dioksit üretiminin % 25’ inden sorumlu ABD imzalamadı. Sürdürülebilir kalkınma şu anda bir düş. Bugün 6.2 milyar olan dünya nüfusunun 2 milyarı hala elektrik kullanamıyor. Vaclav Smil (Current History, Mart 2002) kabul edilebilir bir yaşam standardı için insanların kişi başına günde 229 MJ birincil enerji tüketmelerinin yeterli olduğunu belirtiyor. Bugünkü kişi başına enerji tüketimi ise bu değerin yüzde yetmişi kadar, başka bir deyişle çok altında değil. Önemli olan enerjiyi adil ve akıllıca kullanabilmek. Bunun yolu ise kanımca, enerji üretim ve tüketimine yönelik bilimsel araştırmalardan, tüketim alışkanlıklarımızı yeniden değerlendirmekten ve kent tasarımına yeni yaklaşımlardan geçiyor. (24 Şubat 2004) |
There are two issues related to energy that is being debated in the society. One of them is
that the fossil fuels are being depleted. The other is global warming which is associated with the conversion and use
of energy. Both of these topics is closely related to sustainable development. No bottlenecks are expected in the supply of fossil fuels for at least the next 50 years. If reserves are defined as resources which can be utilized with the current technology, scientists estimate the reserve to annual consumption ratio as 230 for coal, 50 for petroleum and 60 for natural gas. The real concern with regards to reduction or interruption in the supply is related to political or economical factors and wars. On the other hand, the share of fossil fuels in the production of electricity in the world is approximately 65 %. Use of hydraulic or renewable energies is not expected to change this share drastically in the near future. The use of renewable wind energy in the production of electricity is increasing. Successful policies were developed particularly in Germany in this area (Janet Savin, Worldwatch 2003). Today approximately 4% of the total electricity production in that country is produced by wind. The use of solar energy in the production of electricity has not yet passed the economic barriers. The uncertainty on the use of nuclear energy is continuing. The problems of storage of nuclear waste and safety still concern people. The build up of carbon dioxide concentration in the atmosphere is shown as the major cause of global warming. This hypothesis is debated by some scientists. But global warming is a fact. The average temperature of the atmosphere has increased 0.7 oC from 1900 to now and continues to increase. This increase originates from the industrial activities of humans. The thinning and partial disappearance of the ozone layer above the stratosphere is another environmental concern. The Intergovernmental Panel on Climate Change (IPCC) was formed to engage governments to find solutions to the above problems. The summits which convened in Montreal (1987), Rio (1992), Kyoto (1997) and Johannesburg (2002) discussed these problems on an international level. The Kyoto protocole declared that all nations limit their carbon dioxide emissions to 5% below the 1990 levels. However, USA which is responsible for 25% of the total carbon dioxide emissions in the world has refused to sign the aggreement. Sustainable development is still a dream for the time being. 2 billion of the 6.2 billion people in the world do not have access to electricity. Vaclav Smil (Current History, March 2002) argues that 229 MJ primary energy consumption per day per capita is enough for an acceptable standard of living. Today we use about 75 % of that, in other words we are not far from the target. What is important is the judicious (fair) and wise use of energy. I think this may be achieved through research on production and consumption of energy, evaluation of our habits related to consumption and new approaches to urban planning and design. (February 24, 2004) |