Çalakalem (Scribblings) Taner Derbentli
Bu sayfada değişik konularda ayda bir yazdığım kısa yazıları bulacaksınız.
(On this page you will find short articles that I will monthly write on various topics.)
Yazıları okumak için aşağıdaki konu başlıklarını tıklayınız.
(To read the articles plase click the headings below.)
Yazıların iki dilde olmasının bir nedeni de İngilizce hazırlık öğrencilerine yardımcı olmaktır.
(One reason for the articles being in two languages is to help the English preparatory students)
Carnot and Mozart (Carnot and Mozart)
Genel Seçimler (General Elections)
Eğitimin Kalitesi (Quality of Education)
Anneanne (Grandmother)
Şok ve Dehşet (Shock and Awe)
Otuz Yıl (Thirty Years)
Kuymak (Kuymak)
Cumhuriyet (The Republic)
Enerji ve Toplum (Energy and the Society)
Ölçek (Scale)
Anneanne Grandmother
Yaşadıklarınızı yazınız. Bir Mezartaşından Bu yazının başlangıcı, 31 Mart 2002 tarihinde Berat Günçıkan' ın Cumhuriyet Dergi' de yayınlanan 'Benim Anneannem' başlıklı yazısına dayanmaktadır. Yazı, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kadın Çalışmaları Anabilim Dalında Prof. Dr. Mine Göğüş Tan ve Doç. Dr. Eser Köker' in yönlendirdikleri bir seminer çalışmasını anlatıyordu. Öğrencilerle birlikte onbir kadının içinde yer aldığı çalışmanın başlığı şöyleydi : "Otobiyografi/Anneanne/Atölyesi". Bu çalışmada anneannelerin yaşamları anlatılıyor, toplumumuzun yakın geçmişinin bir kesiti sunuluyor ve bugünle bağlantıları kuruluyordu. Her ne kadar seminer kadına odaklansa da, konu yaşadıklarımızın içinde anlatılmıştı. Daha sonra bu çalışmayı kapsayan ve onbir anneannenin öykülerinin anlatıldığı "Anneanne : Sırlarını Eskitmiş Aynalar" adlı kitabı da (Chiviyazıları yayınevi) okudum. Kitabı okurken duygulanmamak ve düşünmemek olanaksızdı. Son yüzyıl içinde toplumumuzun yaşadığı savaşlar, göçler, kavgalar ve bu arka planda kadınlarımızın fazladan, sadece kadın oldukları için yaşadıkları zorluklar, acılar. Neydi bunlar ? Öncelikle erkek çocuklar okutulurken, kızlar okutulmamıştı. Ancak Cumhuriyetle birlikte kız çocukları yaygın olarak fakat kısmen okuma olanağına kavuşmuşlardı. Son otuz kırk yıla kadar aile planlamasında ve yönetiminde söz hakları olmamıştı. Baba, koca, kaynana baskısı görmüşler, dövülmüşler, gelenek ve görenekler onlara hep yanlı bakmıştı. Kendi anneannemi hatırladım. Ben doğmadan üç yıl önce dokuzuncu çocuğunu beklerken kırk yaşında ölmüştü. Ona duyduğum sevgi ve hayranlık sadece titiz bir anne ve yetenekli bir insan olmasından dolayı değil, aynı zamanda kadın olarak uğradığı haksızlıktan dolayıdır. Zamanın ilerlemesiyle ve Atatürk'ün Türk toplumuna verdiği ivme ile tablo olumlu yönde değişmiştir. Bugün kadınlarımızın büyük bir bölümü çağdaş yaşamın ve anlayışın olanaklarından yararlanabilmektedir. Bilimde, sanatta, eğitimde, sağlık, mühendislik, bankacılık hizmetlerinde, bürokraside, aile içinde kadınlarımız öncü roller üstlenmişlerdir. Bu ilerleme ve gelişmeye karşın kadını arka plana itmeye çalışan, kadını baskı altında tutmak isteyen güçler günümüzde de etkindir. Bu güçlerden bir bölümü son yıllarda türban simgesiyle ortaya çıkmıştır. Kadın haklarının kısıtlanmaya değil geliştirilmeye gereksinimi vardır. Çağın gidişi bu yöndedir. Bu yazı kadınlara bir övgüdür. Anneannelerimiz, annelerimiz, eşlerimiz, kardeşlerimiz, arkadaşlarımız, kızlarımıza. Onlar toplumumuzun yaklaşık yarısını oluşturmaktadırlar, fakat yaşamımıza katkıları kuşkusuz bunun çok üzerindedir. (18 Ocak 2003) |
Write what you have lived. From a tombstone The origin of this article goes back to a story written by Berat Günçıkan which appeared on March 31, 2002 in the weekend supplement of the daily newspaper Cumhuriyet. The story referred to a graduate seminar supervised by Professors Mine Göğüş Tan and Eser Köker in the Department of Women Studies of the Institute of Social Sciences of the Ankara University. This was a study in which eleven women, including the nine graduate students, participated. It was titled "Autobiography/Grandmother/Workshop". In this workshop, the lives of their grandmothers were recounted, linked to the recent history of our society and to the present. Although the seminar was focused on women, this was done in the context of what we lived. Later on, I read the book titled "Anneanne : Sırlarını Eskitmiş Aynalar (Grandmother: Mirrors With Worn Coatings)" (Publisher : Chiviyazıları) which encompassed this study and in which the stories of the eleven grandmothers were written. I was deeply moved and sent into deep thoughts while reading the book. All the wars, migrations, struggles that our society experienced within the last century and in this setting, the difficulties and pains that our women suffered in addition, just because they were women. What were these ? First of all, boys were sent to school and girls were not. Only with the founding of the Republic, the girls could get widespread but partial access to education.They did not have a say in the family planning and management until the last thirty or forty years. They felt the pressure of father, husband and mother in law. They were beaten. The traditions and customs always took an unfair look at women. I remembered my own grandmother. She died three years before I was born, while pregnant to her ninth child. She was only forty. The love and admiration that I feel for her is not only because she was a meticulous mother and a talented person, but because she was treated unfairly. With the passing of time and the acceleration that Atatürk gave to the Turkish society the things have progressed in the positive direction. Today a great majority of our women enjoy the benefits of modern life and understanding. They play leading roles in science, arts, education, medicine, engineering, banking services, in bureaucracy and within the family. But despite this progress and development, there are still some forces in the society which try to push women to background, put her under the pressure of men. Part of these forces have used the symbol of 'turban' or head scarf for their intentions. Women's rights need to be developed not limited. This is the direction of our times. This article is a tribute to women. To our grandmothers, mothers, wives, sisters, friends, daughters. They form approximately half of our society, but surely play a greater role in our lives. (January 18, 2003) |