Çalakalem  (Scribblings)       Taner Derbentli

             Bu sayfada değişik konularda ayda bir yazdığım kısa yazıları bulacaksınız.
             (On this page you will find short articles that I will monthly write on various topics.)
             Yazıları okumak için aşağıdaki konu başlıklarını tıklayınız.
             (To read the articles plase click the headings below.)
             Yazıların iki dilde olmasının bir nedeni de İngilizce hazırlık öğrencilerine yardımcı olmaktır.
             (One reason for the articles being in two languages is to help the English preparatory students)

             Carnot and Mozart (Carnot and Mozart)             Genel Seçimler (General Elections)
             Eğitimin Kalitesi (Quality of Education)               Anneanne (Grandmother)
             Şok ve Dehşet (Shock and Awe)                        Otuz Yıl (Thirty Years)
             Kuymak (Kuymak)                                               Cumhuriyet (The Republic)
             Enerji ve Toplum (Energy and the Society)        Ölçek (Scale)
    

  Cumhuriyet                                        The Republic

    
    Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet'in kuruluşunun sekseninci yıldönümünü kutladık. Her Türk çocuğu Cumhuriyet ve Atatürk sevgisiyle büyür. Okullarda, Atatürk' ün ülkemizi bölmek ve yok etmek isteyen emperyalist güçlere karşı kurtuluş savaşinı nasıl örgütlediğini, savaşı başarıyla sonuçlandırdıktan sonra saltanatı ve halifeliği kaldırıp, çağdaş değerlere dayalı Türkiye Cumhuriyeti'ni nasıl kurduğunu öğrenir. Cumhuriyet nedir, bizim için ne anlam ifade etmektedir?
    Cumhuriyet devleti yönetme yetkisinin halka ait olduğu yönetim biçimidir. Cumhuriyet' in karşıtı, yönetim erkinin babadan oğula geçtiği monarşi veya bizdeki adıyla padişahlıktır. Ancak cumhuriyet kavramının demokrasi ile anlam kazandığı, bugün herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Prof. Toktamış Ateş, demokrasiyi halkın kendini ilgilendiren kararların oluşumuna katılması olarak tanımlamaktadır. Demokrasinin işlerlik kazanması bireylerin eşit ve özgür olmaları ile olanaklıdır. 1789 Fransız Devriminden bu yana öne çıkarılan bu değerler genellikle toplumların gelişmişlik düzeylerine göre gerçeklik kazanmaktadır. Eşitliğin bir ölçüsü kanımca ülke gelirinin adil dağılımıdır. Diğer bir ölçü, yurttaşların birbirlerini aynı değerde görmeleri, haklarına saygı göstermeleridir. Bu topluma eğitimle kazandırılır. Özgürlük ise insanın düşünce ve davranışlarında baskı altında olmaması, kendi iradesini ve aklını kullanabilmesidir. Laiklik de bu anlamda bireylerin ve toplumların aldıkları kararlarda aklı ve bilimi her türlü dogmanın önüne koymalarını öngörür.
    Cumhuriyet bize ne getirmiştir, Cumhuriyet' in kazanımları acaba saltanat ve halifelik sürdürülseydi edinilebilir miydi ? sorusu dile getirilebilir. Bu soruyu yanıtlarken kanımca Türkiye Cumhuriyetini, Türk Devrimi ile birlikte ele almak gerekir. Laiklik bu devrimin temel taşıdır. İlk ve orta öğretimin müsbet bilimlerin ağırlıklı olduğu bir temele oturtulması, medreselerin yerini üniversitelerin alması, çağdaş hukukun yerleşmesi, kadın haklarının gelişmesi Türkiye' de Cumhuriyetle kazanılmıştır. Bu reformlar sonucunda bireyler daha özgür ve eşit olabilmişlerdir. Saltanat ve halifeliğin Osmanlı Devletinde özdeş olduğu (aynı kişide toplandığı) hatırlanırsa yukarıda sözü edilen reformların yapılamayacağı da açıkça görülür. Öte yandan Cumhuriyet, bireyi inancında özgür bırakmış, inancının gereklerini yerine getirebilmesi için devletin desteğini de sağlamıştır.
    Seksen yıl uzun bir insan ömrüdür, ama devletlerin tarihinde kısa bir süredir. Türkiye Cumhuriyetinin bugün vardığı aşamada gerek ekonomik kalkınma, gerek demokrasi açılarından istenen amaçlara ulaştığını söylemek zordur, ancak gelinen nokta küçümsenemez. Kazanımlar kuşaktan kuşağa aktarıldıkça, ekonomik gelişme hızlandırıldıkça, eğitimde ve yaşamda çağdaş değerlere bağlı kalındıkça, Cumhuriyet bu toprağın insanlarına gönenç ve mutluluk getirecektir, bugüne kadar olduğu gibi.
          (4 Kasım 2003)     
         
    We celebrated the 80th anniversary of the founding of the Turkish Republic a few days ago. Turkish children grow with love for Atatürk and the Republic. They learn in schools how Atatürk organized the war of independence against emperial powers who wanted to divide and conquer our country, how he abolished the Ottoman Dynasty and caliphate after the war and founded the Republic based on the modern political and social values of judgement. What is republic and what does our Republic mean for us ?
    Republic is a state where the right of governing belongs to the public. The opposite of republic is monarcy, where the state is ruled by a dynasty. However, everybody knows today that government by the people has meaning only in democrasies. Prof. Toktamış Ateş defines democracy as the participation of the public in forming the laws and rules that concern the public. This is possible where equality and freedom exists in the society. These values, which have come to foreground after the French Revolution in 1789 are usually related to the level of development of the society. One of the measures of equality in my opinion is the sharing of common wealth. Others are the care that is shown by everybody for the rights of others and the attitude of the people in looking one another as equals. This is given to the society by education. Freedom is to be under no pressure in thinking and acting. Laicism in this context requires individuals and the society to place scientific thought and method before all kinds of dogmas.
    We can ask the following question : What has the Republic brought to us, would these not be possible under the Ottoman Rule ? In answering this question we must consider the other elements of the Turkish Revolution. Laicism is the cornerstone of this revolution. Changing to secular education, replacement of the theological institutes with universities, introduction of modern law to courts and securing of women's rights have all been brought with the Republic. The individuals have become more free and equal after these reforms. If one notes that Sultan and caliph were the same person, in other words the state and religion were synonymous, one would clearly see that these reforms could not be realized. On the other hand the Republic has left the individuals free in their beliefs and also provided the necessary support for them to exercise their beliefs.
    Eighty years is a long human life, but it is a short time in the lives of states. It is hard to say that the Turkish Republic has reached the level in economics and democrasy, desired at the outset of the Republic. But the distance taken should not be overlooked. As the gains are passed from one generation to the next, as the modern values are upheld in education and life, as the economic development gains speed, the Republic will bring welfare and good to its citizens. As it has done so up to now.
          (November 4, 2003)