Sayfa:
|
Mare_Nostrum |
Gönderim Zamanı: 12 Sep 2013 Saat 12:01am |
Fuat Bey bu sene katılmadık yarış kalmamış, öncelikle tebrikler yazılarınızı zevkle okudum, son yarış için üzüldüm çok geçmiş olsun Çanakkale yazısı da gelecek herhalde :))
|
Fuat |
Gönderim Zamanı: 12 Sep 2013 Saat 9:57am |
is_m@il, "
havuz problemlerini çözemediğimden" elimden geldiğince bütün deniz yarışlarına katılmaya çalıştım.
24 Ağustos akşamı hiç hareket edemiyordum. Fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümünde okuyan yeğenim yaklaşık 40 dakika tedavi uyguladı.
Doğru tedavi uyguladığını şimdi anlıyorum. Artı yeğenlerimin sorumluluğundan ertesi sabah zorla da olsa ayağı kalkabildim. Sonra her gün biraz iyileşti.
Çanakkale yarışında ağrılar çok hafif devam ediyordu ama sorun olmadı.
resa üstat,
gençleri bilirsiniz, bazı şeylere aldırmaz görünürler ama, bilinç altlarında çok şey öğrenirler. Bir şeyi empoze etmektense, kendi istekleri ile özümselemeleri daha
iyi oluyor. Büyük yeğen yüzmeye başlamak için yer aradı ama uygun bir yer bulamadı. Memleketimizde herkesin rahat spor yapabilmesi için uygun tesisler
maalesef yok.
Yarışlar keyifliydi, ama başarı adına pek bir şey yok.
Haliç maratonunu ilk defa duyuyorum. Hadi bakalım hayırlısı. Başarı dileğiniz için çok teşekkürler.
enigma79,
başarıdan çok, keyif almaya yönelik olunca her yarışa katılınabiliyor. Bel ağrımın geçmesi bana da mucize gibi geliyor.
Mare_Nostrum,
Karamürsel yarışını kaçırmasaydım daha da keyifli olacaktı
😊. Çanakkale yazısını hemen şimdi yazıyorum. Tebrik için çok teşekkürler...
|
Fuat |
Gönderim Zamanı: 12 Sep 2013 Saat 10:53am |
2013 Çanakkale Boğazı Yüzme Yarışı
Genelde Çanakkale Boğaz yarışı kayıtları 1
Ağustosta açılıyormuş. Kayıtlardan bir önce kayıt ücretinin 100TL olduğu
bildirildi. Bu durum forumda rahatsızlığa sebep oldu. Bu yarışmaya katılmak istiyor,
fakat yeni girdiğim güzel insanların oluşturduğu bu forumdan da bağımsız
hareket etmek istemiyordum. 5 Ağustosta kayıtlar açıldı. O ana kadar yazılan
yazılarda ortak bir karar çıkmamıştı. O gün iyice düşünüp katılmaya karar
verdim. Sonrada böyle bir durumun bir
daha yaşanmaması için forumda kayıt
ücretleri konusunda bir başlık açtım. Açılan başlığa çok az forumdaş görüş
yazdı. Ben de bunu, şöyle yorumladım: İlerideki yarışlarda kayıt ücretleri
konusunda forumda olumlu olumsuz yazılar görürsen, kendi kararını bağımsız
olarak al.
Geçen sene olduğu gibi bu sene de annemle
babamı alarak 28 Ağustos 2013 tarihinde İstanbul'dan yola çıktık. Kalacağımız
yeri ayarlamamıştım. İlk olarak Eceabat Öğretmenevini aradım. Bir günlük
yerlerinin olduğunu söylediler. Eceabat'a geldiğimizde bizimkileri yerleştirdim
ve akşama kadar gezdim. Ertesi gün sabah erken kalkarak şehitlikleri gezmeye
başladık. Kuzeyden başlayarak Gelibolu Yarımadasındaki bütün yerleri gezdik. Gencecik insanların şehit düştüğü bu topraklarda, bu savaşı inlerin cinlerin kazandığına
dair söylentiler çıkaranlara karşı bir güzel ... çektim. Savaşı kazanmaktan
daha önemli kısmın, beyinleri aydınlatmak olduğunu bilen ve uygulayan Mustafa
Kemal Atatürk'ü minnetle andım. 15:00-15:30
arası öğretmenevine geldik. Başka bir odada yer olduğundan o gece de orada
kaldık.
16:00 vapuruna binerek Çanakkale'ye geldim.
Turizm bürosuna uğrayarak, Çanakkale Ticaret ve Sanayi odasını sordum. Otogarın
yanında olduğunu, nereden bilet alınacağını ve hangi otobüsle gidileceğini
söyledi. Aldığım biletler boşa gitti. Bir daha kullanmadım. Kayıt binasında ilk
Dursun Saru'yu gördüm. Tanıtım toplantısının daha başlamadığını söyledi. Bende
kayıt olmadan, toplantı salonuna geçtim ve bekledim. Bir süre sonra toplantı
başladı. Rotary kulüp başkanı ilk 100TL açıklamasını yaptı. Yaptığı açıklamanın
ayrıntısı sitede de yazıldı. Onun için, bu konuda fazla birşey yazmayayım.
Yaptığı açıklamayı mantıklı buldum. Zaten dekontlarımızda da bağış görünüyordu. Ama yine de kayıt ücreti biraz fazlaydı.
Yol, barınma, yeme masraflarını düşünürsek, bütçemizden epey miktar pay ayırıyoruz.
Sonra emekli teknik öğretmen ve usta gemici
olduğunu söyleyen biri kendinden emin, tam özgüven ile yarış kurallarını
açıklamaya başladı. Başlangıç noktasına 250 metre aralıklarla kıyıya dik, üç
dubanın konacağını ve yüzücülerin bu dubaları sağına alarak geçmesi
gerektiğini, aksi durumda diskalifiye olacağını söyledi. Salondan bir yüzücünün
balonların sıralamasını Ege Denizine döndürmesi gerektiğini söylemesini bile
yanlış anlayıp, balonların sıralamasını Marmara'ya doğru sıralaması bardağı
taşıran damla oldu. Çanakkale Boğaz yarışındaki olumsuzluğun yaşanmasındaki
en büyük neden budur. Keşke bende bilmediğim konularda böyle kendime özgüven
duyabilsem. Bu arada, geçen sene yarışı bitirememiş biri olarak, yaptığım bütün
planlar çöpe gitmişti. Toplantı sonrasında Turgut üstadın yetkililerle
konuşmasında, yanında bulundum. Dubaların konma sebebinin akıntıya karşı önlem
olduğunu, Turgut üstadta bunun doğru olmadığını, bu sene daha çok kişinin
akıntıya kapılacağını söyledi. Bende Turgut üstadı haklı çıkarmak için,
yüzerken elimden geleni yaptım 😊.
Toplantı sonrası kaydımı yaptırdım.
Forumdan Resa, efsane, madenizli, dolphin, pina, mare, denizsal, enigma79 ile
karşılaştık ve bir süre beraber güzel vakit geçirdik. Teşekkürler... O gün
21:00 vapuru ile Eceabat'a geçtim.
Yarış günü 6:30 da arabalı vapur kuyruğuna
girdiğim halde, 7:00 de kalkan vapura binemedim. Bir saat boşu boşuna orada
bekledim. Yolda deniz yüzeyinde bir sürü ot gördüm, fakat yüzerken hiç
karşılaşmadım. Yarış yerine geldiğimde yine forumdan birçok kişiyle
selamlaştık. İskeleye yüreyerek gittik ve Eceabat vapuruna bindik. Bu arada
forumdan bazı arkadaşlar Bo Derek ile fotoğraf çektirdi. (Bo Derek'in twitter
ından fotoğrafı gördük). Geçen sene iskeleden verilen start bu sene sahilden
olacaktı. Otobüslerle sahile geldik. Yarış başlayana kadar forumdaşlarla sohbet
ettik. Bu arada madenizliye bel ağrımı anlattım (doktor olmak zor zanaat,
yarışta bile rahat yok😊) ısınarak gir dedi. Neyse yüzerken bir sorun olmadı.
Ve sonunda yarış başladı, geçen seneye
benzer dalgalar vardı. Sonlarda, birkaç kişiden önce start aldım. Sahilden,
dubaya yakın noktaya koşar adım giderek suya atladım. Daha birinci dubaya
varmadan bana doğru yüzen birini gördüm. Herhalde yüzmekten vazgeçiyordu.
Birinci dubada azcık yoğunluk vardı, ama rahat geçildi. İkinci dubaya yüzerken
birinin ayağındaki çiple oynadığını gördüm, bayağı mucadele ediyordu. İkinci dubaya geldiğimde, önümde
bir sürü insan dubanın arkasında kurbağalama geçmeye çalışıyorlar ama olduğu
yerde duruyorlardı. Bu insan kalabalığını nasıl yarıp geçecegim diye
düşünürken, kararımı hızlı verip, yan yatıp, tek kol çekerek kalabalıktan
sıyrıldım ve kimseye fazla temas etmedim. Üçüncü dubaya baktığımda , bir ve
ikinci duba gibi aynı hizada görünüyordu. Biraz sonra ayağımdaki çipin
gevşediğini hissettim. Ayağıma baktığımda siyah bant sarkıyordu, acaba açılıp
düşecek miydi! Elimle çipin kayışını iyice bastırdım. Bir iki kulaç attıktan
sonra tekrar aynı işlemi yaptım. Sonunda düşerse düşsün diyerek yüzmeye devam
ettim. Bu arada üçüncü duba yok olmuştu. Dubayı gördüğümde kuzeydeydi. Akıntıya
karşı yüzmeye başladım. Yüzüyorum birkaç kişi geçiyorum, dubaya bakıyorum aynı
uzaklıkta. Var kuvvetimle yüzüyorum, azcık daha yakınlaşıyorum ama yine uzak. Ben
bu dubayı geçemeyeceğim bıkayım diye içimden geçirdim. Arkama baktım daha bir
sürü insan var, onlar bırakmıyorsa sende bırakma dedim ve devam ettim. Saat
olmadığından orada ne kadar zaman geçirdim bilemiyorum. Bana neredeyse bir saat
oldu gibi geliyor. Bu arada arkama baktığımda herkes Çanakkaleye doğru yüzüyor
ve yakınımda hiç kimse yok. Ne oldu kural mı değişti, o anda bile, ne etraftan
biri birşey söyledi, ne de ben fark ettim. Ben de son sürat Çanakkale'ye doğru
yüzmeye başladım. Kilitbayır'a yaklaşmamak için çoğu zaman dik yüzdüm. Çimenlik
Kalesine yaklaşırken akıntı iyice kuvvetlendi. Finişi kaçırdım ve kalenin
taşlık kısmına 100 metre kala teknedeki kaptan sürenin dolduğunu söyledi. Hiç
itiraz etmeden tekneye binerken, İstanbul'dan katılan biri daha yanıma geldi.
Sürenin bittiğini öğrenince o da itiraz etmeden tekneye bindi. Tam hareket
ederken İsmail geldi. Kaptan sürenin bittiğini söylüyor ama İsmail tam kuvvet
karaya yüzüyor. Kaptan ıslık çalıyor, bağırıyor ama İsmail kararlı. Kaptan
kıyıya fazla yanaşamıyor, teknenin kıyıya oturmasından korkuyor. Oturduk İsmail'in karaya çıkmasını bekledik. İsmail kıyıya
çıktı ama biraz uzaktı. Tekrar 50 metre tersine yüzerek daha uygun yere çıktı.
Kaptan çipi istedi, İsmail'de ben okutacam dedi. Kaptan çiplerimizi alarak bizi
duşların orada bıraktı. (İsmail'in daha sonra yazdığına göre ayaklarına iğneler batmış ve midyeler çizmişti.
Bunu düşününce, iyi ki karaya çıkmamışım dedim 😊).
İki senedir Eceabat'tan yüzerek girdiğim
denizden, yarışı tekneye çıkarak bitiriyorum😊. Şu teknelerin birini varışa koysalarda, ona doğru
yüzsem😊. Geçen sene çok açıklarda toplanmıştım (avlanmıştım). Bu sene 100 metre yakınına yaklaştım. En
çok merak ettiğim şey, şu duba olayı olmasaydı, nasıl bitirecektim. Planımı
uygulayabilecek miydim. Bunun cevabını, gereksiz kurallar konduğu sürece, öğrenemeyeceğim olmamdır. (3. duba ve 90
dakika kurallarının uygulanmadığını net bir şekilde gördük. Kural koyup onu
uygulamama olayını anlayamıyorum).
Yarıştan sonra karşılaştığım bütün
forumdaşlar yarışı bitirmişlerdi. Bu beni çok mutlu etti. Takip edebildiğim
kadarıyla çoğu bütün yıl çok iyi çalışmışlardı.
Annemleri de alarak doğru Yalova'ya gittik.
Bir yaz sezonunu daha yüzme yarışları ile tamamladım.
Yarışlarda geçirdiğim zamanları, yazma fırsatı ve cesareti verdiği için, siz
değerli forumdaşlara buradan çok teşekkür ediyorum. Hepinize sağlıklı güzel bir
yıl diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla...
|
is_m@il |
Gönderim Zamanı: 12 Sep 2013 Saat 11:21am |
Kalemine sağlık Fuat hocam 😊 bende keske tekneyemi binseydim dedim sonra ama karşı kıyıya kendim çıkayım dedim inadım inat lafı aklıma takıldı sanırım😊 Önemli olan kendimizle mücadele eğer kaptan dibime gelip beni almaya ısrar etseydi sanırım onu
denize alırdım😊
Bugün baktığımda gereksiz yere 1 saat dikine mücadele edince süre baskısıda olunca finishe çarkedince çok akıntı olan yerde en fazla 5 dk dikine yüzülse finish görülürdü diye düşünüyorum. Sonuçta önümüzdeki maçlara bakalım artık. H.sonları erken saatte senin havuza geleceğim belki denk geliriz.
Ismail_F
|
Fuat |
Gönderim Zamanı: 12 Sep 2013 Saat 11:29am |
Benim havuza😊 her zaman beklerim. Hafta sonları havuzdayım.
|
wizard |
Gönderim Zamanı: 07 Jan 2014 Saat 7:22pm |
Bu sayfaya biraz antreman yazma zamanı geldi bence....
Düzenleyen wizard - 07 Jan 2014 Saat 7:28pm
|
likorinos |
Gönderim Zamanı: 07 Jan 2014 Saat 8:25pm |
Usta bir kalemin güzel yazıları, kendi sayfasında da şık duracak bence de...
|
Fuat |
Gönderim Zamanı: 09 Jan 2014 Saat 1:50pm |
Wizard, Likorinos teşvikleriniz için çok teşekkürler.
Havuza girip düz yüzüyorum veya naimsar'ın bir seferinde bahsettiği gibi, garip
hareketler yapıp çıkıyorum. Bu yüzden antrenmanlarım demek doğru olur mu bilmiyorum
ama, bundan sonra yazdıklarımda lafın gelişi, antrenmanlarım diyeyim.
Sizlerin antrenmanlarını gördükten sonra, benim
yaptıklarıma ancak gülünür. Biraz gülmek için bir kaç satır yazayım. Bizim
havuzda arada sırada, yarışmalarda yaş grublarındaki dereceleri her zaman ilk
üçte olan iki arkadaşımız ile karşılaşıyorum. Forumda yazmadıklarından
isimlerini izinsiz yazmak istemedim. Bu arkadaşlar havuza geldiklerinde
yanlarında bir çok havuz malzemesi ile geliyorlar, paletler (el ve ayak),
pullboy, şnorkel ve adını bile bilmediğim bir kaç alet. Antrenmanlarını da
gayet ciddi ve güzel yapıp gidiyorlar. Ben gariban ise, çıplak gelip çıplak
gidiyorum. Ayıp olmasın diye iki ay önce kırlangıç tipi el paleti aldım. Şimdi
elimde bir onla gelip gidiyorum:).
Antrenmanlarım gayri ciddi ve kafama
göre takılıyorum. Gerçi kendi içinde tutarlı olduğunu hissediyorum ama,
bilimsel kanıtı olmadığından hissetmek yetmiyor. En verimli antremanımı son bir
ayda yaptığım intervalli 10X100 ile yaptım. 100 metre 1.55 çıkıyor. Bir de bu
sene yüzme günlerini dörde çıkardım. Hem zamandan dolayı, hemde zaman olsa
kondisyondan dolayı, en fazla 50 dakika yüzüyorum.
Gördüğünüz gibi, bu antrenmanları (?) buraya yazmak
ayıp olur. 2014 Ekim itibari ile teknik yüzmeyi hedefliyorum. Yazılan her
teknik analizi okuyup, belki de kısa bir süre yardım alarak, teknik
antrenmanlar yapmaya odaklanacağım. Güz ve Bahar dönemleri benim için inanılmaz
yoğun geçiyor. Bu yüzden foruma çok az girebiliyorum. O da ancak okumak için.
Bir haftalık kısa arada, üç-dört aylık son yazdıklarınızın hepsini okuyup,
ancak yorum yapabildim. Az yazabildiğim için çok üzülüyorum ve hepinizden de
özür diliyorum. Sizlerin zaman ayırıp değerli vaktinizi harcamanızdan dolayı
sizlere çok teşekkür ediyorum.
Sevgilerimle...
|
Fuat |
Gönderim Zamanı: 17 Jun 2014 Saat 1:19pm |
2014 Kaş-Meis
Sezonu, Meis-Kaş yüzme yarışı ile
açmış bulunmaktayım. Katılımcı listelerinin, yarış tarihinden 15 gün önce
açıklanması tuzluya mal olmasına rağmen, yüzme aşkına buna katlanıyoruz.
Pasaport olayı da ayrı bir sürprizdi ya, o konuya hiç girmeyelim. Organizasyonda
büyük emeği geçen Ufuk Bey'e, bu konudan
bahsettim. Seçimlerden dolayı böyle bir olayın yaşandığını söyledi.
13 Haziran akşamı Kaş'a geldim.
Fethiye Kaş arasında yolculuk yaptığım şoför, gidiş ve dönüşte aynı kişiydi.
Şivesinden o yöreden olduğu belli olan şoför, romanlardan fırlamış bir karakter
gibiydi. İşini düzgün yapan, serinkanlı, herkese yardımcı olan, sempatik bir
insandı. Kalkan'dan yanlış otobüse binen iki turisti kendi otobüsüne alarak,
sorununu dil bilmemesine rağmen çözen, Kınık'tan binen Çinli turistin, Kınık
çıkışında otobüsün Fethiye'ye gittiğini anladığında acilen otobüsten inmek
isterken durduran, 10 lirasını geri verip 1 lira isteyen, dürüst şofördü. Kendi
kendine, sıcaklardan bugün de herkes yanlış yöne gidiyor dedi. Bir durakta,
orta kapıdan bir yolcu indi, tam hareket ederken, yan sıramdaki koltukta oturan 17-18 yaşlarındaki genç, ön kapıyı aç ben de
ineceğim dedi. Şoför yörenin şivesiyle "kucaklayıpta benmi indirivereceğim"
deyince kahkaha atmaktan kendimi tutamadım.
Otele vardığımda akşam denize
girdim ve 1 km yüzdüm. Sonra da Kaş'ın üçte ikilik kısmını karış karış gezdim.
Ertesi sabah ise 2 km yüzdüm. Yüzdüğüm süreyi hesapladığımda, geçen seneden
daha kötü sonuç çıkacağını gördüm. İstanbul'da beraber yüzdüğümüz hocama mesaj
atarak durumu bildirdim. Hocam da, moralini bozma, ilk uçakla geri dönme dedi.
Peki dedim 😊.
Cumartesi sabah yüzmeden sonra Kaş'ın kalan kısmını gezdim. Öğlen dinlendim.
Akşam toplantı yapıldı. Yarışa katılan yüzüyoruz.com ekibinden hemen hemen
herkesle selamlaştık. Sevgili doktorumuz Ahmet'i çok değişmiş gördüm. Tam bir
sporcu vücuduna sahip olmuştu. Sonra bizim yüzme havuzundan arkadaşla antik
tiyatroda biraz zaman geçirdik.
Yarış günü sabah erken kalkarak
7:20 civarında toplanma yerine geldim. Numaralandırma işlemini tamamlayarak
teknelere alınma süresi boyunca yüzmeseverlerle sohbet ettik. Meis'e
geldiğimizde geçen sene olduğu gibi "kalimera" ile karşılandık. Güzel bir sabahtı.
Yarış yerinde, geçen sene konuştuğum sakallı Meis vatandaşı, yine oradaydı.
Merhabalaştıktan sonra, bu sefer çok az konuşarak yanından uzaklaştım, çünkü
yarışa zamanında başlamak istiyordum. Meis'te hiçbir şeyin değişmediğini, her
şeyin aynı olduğundan bahsetti. Aslında, değişiklik kendisinde vardı, bu sefer
ayakkabıları yoktu, ayakları çıplaktı 😊.
Yarış başladı, ilk 1500 metre tam
istediğim gibiydi. Her 500 metrede saate bakıp süre kontrolü yapıyordum.
Sonraki 500 metrelerde süre uzamaya başlamıştı. Bu sene, geçen sene olmayan,
akıntı vardı. Ama akıntıyı tam çözemedim. Hedefin sağına kaydığımda sola
dönüyorum, bu durumda sola çok kayıyorum, sağa döndüğümde tekrar sağa kayıyorum.
Orta kısmı, zikzaklar çizerek geçtim. Bu arada, bir kano bana doğru gelmeye
başladı. Eyvah dedim, geçen seneki gibi beni durdurup, su isteyip istemediğimi
sormaz inşallah. Bir süre sonra baktım, kano yanıma gelememiş. Başımı kaldırıp
ileriye baktığımda, kanodaki genç düşmüş, kanoya çıkmaya çalışıyor. Yanından
geçerken daha çıkmak için uğraşıyordu. Yaklaşık bir kilometre sonra ikinci kano
yaklaştı. Yüzerken elimi, hayır istemiyorum anlamında salladım. Anladı ve fazla
yaklaşmadı. Son bir kilometrede yorulmuştum, ama süre daha iyiyi gösteriyordu.
Sonunda ben bitmeden yarış bitti. Süre: 2:49:08.
Bu sene, antreman sayısını dörde
çıkardığım halde, geçen seneki Fuat, bu seneki Fuat'a fark attı. Boğaz
yarışında da böyle olmuştu. Hangi senedeki Fuat diğerini geçecek
karıştırıyorum, ben Naimsar'ın sayfasına bir daha bakayım 😊. Deniz yarışlarının bu
özelliğine bayılıyorum. Her an beklenmedik birşey olabilir. İstanbul Boğazı
yarışında görüşmek üzere...
Sevgilerimle...
Düzenleyen Fuat - 10 Aug 2014 Saat 4:55pm
|
Mare_Nostrum |
Gönderim Zamanı: 17 Jun 2014 Saat 8:26pm |
:) Fuat Bey geçen seneki sizi bilmiyorum ama :) genele baktığımda süreniz gayet iyi gözüküyor, tebrikler!
|
amadeus! |
Gönderim Zamanı: 17 Jun 2014 Saat 9:50pm |
Önemli olan yarışmak ve keyif almak olduğuna göre, süre ve dereceyi fazla önemsememek lazım. Tebrik ederim. Nüfusunun %99'u 100 metre yüzemeyen bir ülkede bu yaptığınızın önemi daha da artıyor.👏
Spor yapabiliyorum; demek ki özgürüm!
|
pina |
Gönderim Zamanı: 18 Jun 2014 Saat 8:40am |
Sevgili Fuat seni çok tebrik ederim, çok güzel bir yazı ve çok güzel bir derece... Bu arada şaka bir yana beni de geçmişsin, yaş grubumuz git gide zorlaşıyor 😊
|
|