Sayfa:
|
Fuat |
Gönderim Zamanı: 08 Sep 2013 Saat 3:37pm |
2013 Kaş-Meis
Forumda en çok konuşulan ve genelde
herkesin yüzmek istediği bir yarışa katılıyordum. Yarıştan bir gün önce
bilgilendirme toplantısı yapılacaktı. Genelde, çoğu yarışlarda bu tür
toplantılar yapılıyordu, fakat ben ilk kez bu bilgilendirme toplantısına
katıldım. Yine forumdan birçok yüzücü vardı. Yarış hakkında genel bilgiler
verildi. Varışın, geçen seneye göre yerinin değiştirildiği söylendi. Eski Kaş
Otelin önünde yarış sonlanacaktı. Ayrıca varışa 2,5 km ile 1,5 km kala, iki
balonun yerleştirileceği bilgisi verildi.
Yarış günü erkenden kalkıp
kahvaltımı ettim. Nerede toplanılacağı bilgisini, bir gün önceki toplantıda
kaçırmışım. Eski Kaş Oteline doğru yürürken yüzme yarışına katılacakları her
halinden belli olan iki kişi gördüm. Onlara takılıp toplanılacak yere geldim.
Burada numaralandırma yapılıyordu. Okulun havuzunda sabahları sık sık
karşılaştığım Burak ile karşılaştım. Hocam, sizi örnek aldık mealinde birşey
söyledi. İstekli olmak konusunda örnek alınabilirdim, ama yüzücü olarak asla.
Daha sonra Kaptandurukan ve madenizli ile
biraz konuştuk. Sonra iki tekneye, isim (veya soyisim) sıralamasına göre
bindirildik.
Teknede arkaya geçerek kerteriz
noktalarını analiz etmeye çalıştım. Celal Altunbaş'tan kerteriz noktası için
düşüncelerini aldım. Dursun Saru, bizim teknede bulunan ve birinci olan Finlay'nin
iyi bir yüzücü olduğunu anlamış olmalı ki konu üzerinde espriler yapıyordu.
Meis adasına tekneler yanaştı. Teknede belli bir süre bekletildik. Acaba vize
işlemleri mi uzun sürdü😊.
Herkes teknelerden indikten bir süre sonra, yarışın başlayacağı yere doğru
yürümeye başladık. Bir, iki, en fazla üç katlı yapıların bulunduğu bölgeden
geçerken, kafelerin, dükkanların önlerindeki insanların "kalimera" selamları ile
güzel bir atmosfer oluşmuştu. Başlangıç noktasında, herkes birbirleriyle kısa
kısa sohbetler ederken yarışın başlamasını bekliyorduk. Bir ara herkes,
alkışlarla tempo tuttu. Bu arada, bende yarış için konsantre olmaya başladım. Tam bu sırada, 60-70 yaşları
arasında sakallı sevimli bir Meis vatandaşı bana merhaba dedi. Kendisi biraz
türkçe biliyormuş. Yarı türkçe, yarı ingilizce kendisi hakkında biraz konuştuk.
Bir ara Türkiye'de kaldığını ve şimdi tam net hatırlayamadığım şeylerden
bahsetti. Yarışa odaklanmaya çalıştığımdan arada kalmıştım. Yarış olmazsa, otur
Meis'in bir kafesinde akşama kadar sohbet et. Sohbetin ortasında, start
verildi. Benim gitmem gerek diyip, elini sıkarak yarışmaya başladım.
Genelde yüzerken sağda kaldım.
Sola doğru gidiyorum, biraz sonra bir bakmışım yine toplu yüzenlerin sağındayım.
Bir yamukluk var ama anlayamadım. Araba sağamı çekiyor! Saat olmadığından,
nereyi ne kadar zamanda geçtim bilmiyorum. Meis adasını tamamen geçmem ne kadar
sürdü bilmiyorum. Bana göre normal bir tempoda durmadan yüzüyorum. Bir süre
sonra birinci balonu gördüm. Balona doğru yüzerken bir kano önüme gelerek su
isteyip istemediğimi sordu. Zorla beni durdurmuş oldu. İstemediğimi söyleyince,
sağolsun yol verdi 😊.
Susamamıştım. Epey bir uğraştan sonra, birinci balonu 200 metre sağından
geçtim. İkinci balona ulaşmak sanki saatler sürdü. İkinci balonu varışın yanına
koydular diye düşündüm. Neyse zor kötek ikinci balonuda geçtim, ama varış
noktası neresi göremiyorum. Varış
noktasına büyük bir bayrak asılacak denmişti, ama denizden hiçbir şey
görünmüyordu. Kafamdaki tahmini varış noktasına doğru yüzdüm. (Marmaris'te
yüzerken koltuk altım kızarıp, yaralanmıştı. Sonra iyileşti. Alanya'da son
metrelerde acısını duyar gibi oldum, ama yarış bitti. Sonra yine iyileşti.
Kaş-Meis'te son bir kilometrede inanılmaz bir acıyla yüzdüm). Neyseki doğru
yöne yüzüyormuşum. Sonunda, son metrelerde, gelip geçenlere aldırmadan yarışı
bitirdim. Süremi hakemler çıkar çıkmaz söylediler: 2:26:51.
Eğer zamanım varsa, ödül törenlerinide kaçırmamaya
çalışıyorum. Dereceye girenleri yalnız bırakmamak, takdirlerimizi göstermemiz
gerek diye düşünürüm. Ödül töreni saat
14:00 yapılacaktı. Gidip üstümü başımı değiştirden sonra saat 12:30-13:00
civarında geldiğimde, ödül töreninin sonuna yaklaşılmıştı. Turgut, Ömer üstadlarda öyle düşünmüş olmalılar ki kendi
madalyalarına yetişemediler. Geldiklerinde, tekrar anons edilerek madalyaları
verildi.
|
Fuat |
Gönderim Zamanı: 09 Sep 2013 Saat 2:35pm |
2013 Boğaziçi Yüzme Yarışı
Bir sene önce ilk defa katıldığım
bu yarışta hedefim bir saatin altında yüzmekti. Geçen sene yarışı bitirdiğim
andan, bu sene yarışın başlayacağı ana kadar, bu düşünce hakimdi. Ama yarış
anında, aklımın bir köşesinde hep gizli kalmış bir düşünceyi faaliyete
geçirdim.
Geçen sene olduğu gibi bu sene de
yarıştan bir gün önce malzemeleri almaya gittim. Gün içinde yapmam gereken işleri
bitirdikten sonra, saat dörde doğru Kuruçeşme'ye vardım. Saat dörtte kalkması
gereken, parkuru tanıtan tekne ortada yoktu. Yaklaşık 16:15 de gelen tekne,
saat 17:00 hareket etti. Varış yerinin kerteriz noktalarını tekrar aklıma kazıdım. Sonraki rotaya hiç bakmadım. Nasıl olsa geçen seneki rotayı takip
edecektim. Bildiğiniz gibi, İstanbul'da iki türlü insan yaşar: İstanbul'u
yaşayanlar ve İstanbul'da yaşayanlar. İstanbul'u az yaşayan birisi olarak,
İstanbul'un güzelliklerini seyretmeye başladım.
Yarış günü Kuruçeşme Parkı'na
doğru yürürken, arkadan Resa üstat "Sanki geri dönmek için yürür halin var"
dedi. Sakin bir tip olduğumdan, genelde ağırkanlıyımdır. Sebebi bu olsa gerek.
Bizim grup şurda toplanacak dedi. Beraber
forumdaki arkadaşların yanına geldik. Orada da, birazcıkta olsa yazan
biri olarak ben Fuat dedim ve tanışmadığımız forumdaşlarla tanıştık. Hepinizi
çok seviyorum. Bu kadar yüzme severi bir araya getirdiği için formun kurucusuna
tekrar buraan teşekkürlerimi iletiyorum.
Gönlü genç olanlar birinci
tekneye, genç olanlar da ikinci
tekneye alındılar. Teknede wizard, likorinos ve tırkaz(efsane) ile beraberdik.
Yanımıza Amerikan büyükelçisi Ricciardona gelmek istedi ama foruma üye değil
diye yüz vermedik😊.
Bir ara ben onlardan ayrıldım ve aşağıya indim. Orada geçen seneden
konuştuğumuz bir ingiliz bayanı gördüm. Geçen sene ne yaptığını sordum.
Maalesef bitirememiş, köprünün altına gidince tekneye almışlar. Bu sene,
aklımın bir köşesinde gizli kalmış düşünce öne çıkarak, Avrupa yakasına yakın
yüz dedim. Umarım bitirmiştir😊.
Seneye beni tekrar görmek istermi bilmiyorum ama eğer seneye tekrar görürsem ve
sorabilirsem, bitirdimi diye soracağım. Yukarıya çıktığımda kimseyi göremedim.
Tekrar aşağı indim. Tuvalet sırasından arka kısım yoğundu. Bay ve bayan
tuvaletlerinde erkekler sıralanmıştı. Arada bir bayan gelirse, öncelik onun
oluyordu. Bu arada Sadettin Saran kuyruğu takmayarak bayanlar tuvaletine girmek
istedi, sıranın olduğu hatırlatılınca (demekki kendisi fark etmemiş!) sıranın
sonuna geçti. Yanında kendine eşlik eden biri vardı ve kendisi kesinlikle
yüzücü değildi. Onunla konuşup duruyordu, sırada beklemekten sıkılınca
yanındakine bu işi farklı türlü halledelim dediğinde, ben oradan ayrıldım. Süreyya Ahmet Kip'i görüp selamlaştık. Tekne iskeleye yaklaşacağı
zaman, Ahmet Bey'in yanındakilere başarılar diledim, Ahmet Bey'ede size gerek
yok siz zaten başarıyorsunuz dedim. Bazen böylede geliyorlar işte. Ahmet Bey'de
hepimizin başarıya ihtiyacı var dedi.
Bizim birinci tekne iskeleye
yanaştı ve biz inmeye başladık. Herşey yolunda görünüyordu. Sonra insanlar
startın başlayacağı şafta girdiler. Bu arada yüksek sesle "atlamayın",
"atlamayın" diye anons yapılıyor. (Sonradan anladık ki organizasyonun önemli
bir hatasıymış, suya atlayanlar tekrar çıkarılmış, süre düzeltilmeye
çalışılmış, vs. Olacak şey değil). Bir daha başlangıç yapıldıktan sonra, şafta
doğru giderken benim yüzmek istediğim rotada irili ufaklı bir sürü deniz taşıtı
gördüm. Geri döndüm, sonlarda atlayayım belki dağılırlar diye düşündüm, ama
yine aynı yerlerindeydi. Mecburen başlangıç yaptım.
Motorların yanlarından yüzerek,
yaptıkları dalgalara isyan ederek, istediğim rotaya yakın rotada 2. Köprüye
geldim. Bu aşamada, aklımın bir
köşesinde hep gizli kalan düşünceye uymaya başladım. Avrupa yakasına yanaştıkça
yanaştım. Rumeli Hisarı'nın bayağı yakınından geçtim. Akıntı fena değildi.
Fakat Rumeli Hisarı ile Akıntı Burnu arasında akıntının iyice yavaşladığını
hissettim. Bebek koyunu geçipte Akıntı Burnu'na doğru yaklaştığımda ters
akıntının olduğu bölgeye geldiğimi anladım. Orada resmen pusula ibresi gibi
döndüğümü gördüm. Keşke zamanım olsaydı da Acemicem ile Emirgan'da bu
akıntılara çalışsaydım. Yarışırken öğrenmek iyi olmadı. Düz bir hatta yüzsem
Akıntı Burnu'na çarpacam. 45 derecelik açıyla Asya kıyısı yönüne yüzerek Akıntı
Burnu'ndan kurtuldum. Fakat yine Avrupa yakasına yakın yüzdüğümden herşeyin
farkına varmaya başladım. Geçen sene Galatasaray Adası'nı hiç görmemiştim. Bu
sene ise doya doya gördüm. Yüz yüz bitmiyor. Bu finişe kadar böyle sürdü. Sonuç:
Geçen seneki rota gerçekten çok güzelmiş, bu sene uygulamalı olarak görüldü ki
kıyılara fazla yanaşmıyacaksın. Bu konuda, en güzel rota Butterfly ın çizmiş
olduğu rota.
Süre: 1:07:38. Yarış sonrasında
forumdan arkadaşların derecelerini gördüm. Herkesin derecesi çok güzeldi. Bu
beni mutlu etti. Geçen sene 1:04:19 ile genel sıralamada 292. olurken, bu sene
1128. olmuştum. Deneyerek, yapılan bir yanlışı yaşamış oldum. Her yarışta,
ister boğaz yarışları olsun, ister diğer yarışlar, çok şey öğrendim.
Öğreneceğim daha birçok deneyimim olacağını bilmekle beraber, artık
öğrendiklerimi gelecek yıllarda uygulamak zamanı da geliyordu. Kendime ait
dereceleri geliştirmek ve iyileştirmek gerekliliğini hissetmeye başlamıştım.
|
b@lık@d@m |
Gönderim Zamanı: 09 Sep 2013 Saat 2:47pm |
Tebrikler fuat Hocam, nice güzel yarışlara 😊
Taner KARAMAN
Hedef İstanbul ve Çanakkale Boğaz yarışları...
|
is_m@il |
Gönderim Zamanı: 09 Sep 2013 Saat 3:32pm |
Kalemine sağlık Fuat hocam. Ama bizleri fazla bekletme sıcağı sıcağına yaz😊
Boğazda çoğu zarar azı karar şeklinde karşıya yanaşmak gerektiğini öğreniyoruz her geçen yıl
Ismail_F
|
Fuat |
Gönderim Zamanı: 10 Sep 2013 Saat 9:11am |
b@lık@d@m, teşekkürler. Gerçi başarı adına ortada birşey yok, ama kendi çapımızda birşeyler yapmaya çalışıyoruz. En önemlisi sağlık için bütün bunlar...
is_m@il, seneye herşey rayına oturur. Sıcağı sıcağına yazarım. Öğrenmenin sonu yok, her olumsuzluktan ders almaya çalışıyoruz. Bir de insanın bazı yanlışları, kendisinin yaşaması gerek...
|
Fuat |
Gönderim Zamanı: 10 Sep 2013 Saat 9:44am |
2013 Kandıra Cebeci Yüzme Yarışı
Boğaz yarışının bitiminden epey
sonra 16 Ağustosta, ilk defa yarış dışında, boğazda Emirgan'da acemicemle ile
birlikte denize girdim. Güzel bir deneyim oldu. Fırsat buldukça da arada,
acemicem ile beraber yine denize girdik. Boğaz yarışından önce, burada antrenman
yapmanın faydalı olacağına inandım.
Kocaeli'nde, 18 Ağustosta
Kandıra-Cebeci, 23 Ağustosta Darıca, 24 Ağustosta Değirmendere ve 25 Ağustosta
Karamürsel'de yarışlar düzenlenecekti.
24 Ağustosta İznik Gölünde düzenlenecek yarışa önceden başvurduğumdan,
Kocaeli'nde yapılacak yarışlardan Değirmendere hariç diğer üçüne kayıt
yaptırdım.
18 Ağustosta Şile'den 7:30 da
hareket ettim. Cebeci'ye bir buçuk saate varırım diye düşünüyordum. Saat 9:30
oldu ancak Kandıra'ya ancak gelebildim. Kocaeli il yüzmeden bir yetkiliyi
arayarak durumu öğrenmeye çalıştım. Onlarda geç geleceklermiş. İlk defa bir
yarışın geç başlaması işime yaradı. (Ama yinede her zaman verilen saatlere
uyulması taraftarıyım). Cebeci'ye geldiğimde Resa, Mustafa ve Hakan üstatları
gördüm. Hepsini Manş takım geçişleri için tebrik ettim. Ahmet
Süreyya Kip ile de selamlaştık. Baba oğul ilk defa bir yarışta yarışacaklardı.
Kayıtlardan sonra, toplu start verildi. Yaşı küçük
yarışmacıların, ilk startta arada kaldıklarını bazılarının düştüklerini gördüm
hiç hoş manzara değildi. Şimdiye kadar girdiğim yarışlardaki en kısa parkurdu.
Yarış hemencecik bitti. Sonuç listesinde adımı bulamadım. Ne kadar sürede bitirdiğimi öğrenemedim. Küçük bir hatamı, yoksa inanılmaz bir hata mı, yoksa bize özgü birşey mi?
|
ssüreyya |
Gönderim Zamanı: 10 Sep 2013 Saat 9:20pm |
Fuat Bey,
Tebrikler, çok güzel geçmiş sezonunuz.
|
Fuat |
Gönderim Zamanı: 11 Sep 2013 Saat 3:02pm |
ssüreyya, teşekkürler. Eskiden tatilde yüzerdim, şimdi yüzerken tatil yapıyorum. Bu seneki bütün yüzme yarışmalarında en az bir, iki gün tatil yaptım. Tatil hakkım doldu, artık çalışma zamanı.
|
Fuat |
Gönderim Zamanı: 11 Sep 2013 Saat 3:55pm |
2013 Darıca-İznik Gölü Yüzme Yarışları
Darıca, İznik ve Karamürsel
yarışlarına üç yeğenim ile gitmeye karar verdik. Sabah erkenden, İstanbul'dan
yola çıkarak Darıca'ya vardık. Manş'a katılan iki takımın neredeyse yarısı
Darıca'daydı. Resa üstadı, yeğenlerimle tanıştırarak onlara yüzme aşısı vermesini
sağlamaya çalıştım. Yarış, yarış startının en az beş metre ilerisinde bulunan
yüzücülerin bulunmasına rağmen başladı. Derece kaygım olmamasından dolayı benim
için sorun yoktu, ama diğer yarışmacılar açısından haksız rekabetti. Yarış
başladı. Dört dubanın etrafında iki tur atılacaktı. İkinci turda koskaca
denizde, bir o yana bir bu yana önümde çarpraz yüzen biri, iki üç kere yüzmemi
engelledi. Sakin bir yapıma karşın, bu tavıra sinirlendim. En son yine önünden
geçerken, kulaç atma bahanesiyle sırtına iyice yapıştırdım. Ardından koskaca
denizde yer yok mu diye bağırdım. Yanımdan on metre açığa gitti. Demek ki
dayaktan anlıyormuş 😊.
Sonra da rahat rahat yüzdüm. Süre:34:12:36
Yarıştan sonra hemen İznik'e yola
koyulduk. Kalacağımız yeri (İznik'in biraz dışarısındaydı) ayarladıktan sonra
İznik'te gezmeye başladık. Yarışın yapılacağı iskelede, güneşin batışını
izledik. Çok güzel manzaraydı. Sonra bir balıkçı geldi ve balık tutmak için
hazırlığa başladı. Yanına gittik ve sohbet etmeye başladık. Her gün balık
tutmaya geldiğini ve günde 5-6 sarı balık tuttuğunu söyledi. O gün tutacağı
balıkları bize verecekti. Yemleri (canlı solucanlar, fazla detaya girmeyeyim)
oltadaki iğnelere taktı. Sonra oltayı salladı, salladı ve fırlattı. Misina
koptu, olta göle gitti. Yanında yedek oltası varmış. Tekrar aynı işlemleri
yaptıktan sonra oltayı sapasağlam göle atmayı başardı. Ama oltaya, ne balık
geldi ne de başka birşey. Aç kalmadan burdan gitmek gerek dedim. Rastgele
diyerek, akşam yemeği yemeye gittik. Yemekten sonra festival alanını gezdik.
Gençlerin kanı kaynadığından muziplikler yapmadan duramadılar. Geç saatte
uyuyabildik.
Sabah sekiz civarı kalkarak,
yarış yerine geldik. Kahvaltıdan sonra numaralandırma yapıldı. Toplam yüzücü
sayısı 64 olarak açıklandı. Bayan, erkek, yaş grupları, 1500m, 3000m, 4500m
derken hemen hemen herkesin madalya alması kesin gibi görünüyordu. Toplu olarak
start verildi. Sonlara doğru iskeleden atladım. Karamürsel yarışını düşünerek
normal bir tempoda yüzdüm. Birinci turu bitirirken, iskelede yarışı seyreden yeğenlerime
el salladım. İkinci turda önümdeki üç kişi atak yaptı. Arkama baktım kimse yok.
İstifimi bozmadan aynı tempo ile yarışı 1 saat 9 dakika ile bitirdim. (Geçen sene sürem 54 dakikaydı, bu sene dubaların konumu herhalde 3000m den fazlaydı).
Yarıştan hemen sonra, biraz da
zorlama ile yeğenlerimi suya soktum. Gölde yüzme deneyimi yaşamalarını istedim.
Gölün bulanıklığı ve göldeki otlar pek hoşlarına gitmedi. Yirmi dakika gibi
gölde kaldık. Gölden iskeleye çıkardan, iskele merdiveninin yüksekte olmasından
belimi biraz zorladım. Yemeğimizi yedik ve sonuçları bekledik. Dediğim gibi hemen
hemen herkes ödül alıyordu. Bizim yaş grubuna geldiğinde birinci olarak ilan
edildim. Birkaç saniye içimden, umarım yaş grubumda tek ben değilimdir diye
geçirdim. Sonra ikinci okundu. İlk altın madalyamı öyle veya böyle almış oldum.
Törenden sonra tekrar İznik'i ve etrafını gezdik. Akşam 11:00 de kaldığımız
yere geldik. Ben İngiltere'de yaşayan yeğenimle bir odada, diğer iki yeğenimde
yandaki odada kalıyorduk. Benimle kalan yeğen "amca ben de onlarla kalacam
dedi" bende "tamam" dedim. 12:00 de yattım. Yanda bizim hınzırların sesleri
geliyor. Sezsiz olun demeden önce biraz daha bekleyeyim dedim. Biraz sonra yana
dönecem, hareket edemiyorum. Yüz üstü yatakta öylece kaldım. İskeledeki
merdivende yaptığım hareket belimi çok kötü incitmiş. Ter bastı. Kendimi zor
nefes alıp verirken buldum. Hayatımda ilk defa, çaresiz olmanın ne demek
olduğunu hissettim. O an içimden ölmenin bu durumdan daha iyi olacağı duygusunu
yaşadım. Yatalak insanların neler çektiğini anladım. Yaşamadan kesinlikle
anlaşılmıyor. Çok zor. Daha sonra, zar zor telefona ulaştım. Yandaki odada
kalan en büyük yeğenim fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümü birinci sınıfı
bitirmiş, ikinci sınıfa başlayacaktı. Hemen onu aradım. Oda yeni uykuya
geçiyormuş. Hepsi birden geldiler. İki gündür
yüzen, onlara ayak uyduran adan iki seksen yatıyor ve kıpırdayamıyordu. Yeğenim
öğrendiği bilgilerle, elinden geleni yapıyordu. Kızcağızın bir ara "ah keşke
okulu bitirmiş olsaydım" dediğini duydum. Daha fazla yardım etmek istiyordu.
Araba kullanan olmadığından, taksi çağırın volteren ve bengal alın dedim. Onlar
için de değişik bir gün oluyordu. İlaçları belime sürdük ve onlara yatmalarını
söyledim. Ben, hemen hemen hiç kıpırdamadan ve uyuyamadan sabah ettim.
Ertesi gün sabah, İngiltere'de
yaşayan yeğenimi otogara bırakmak, bizimde Karamürsel yarışına yetişmek planı
vardı. Pazar günü yeğenimin uçağına yetişmesi için saat 13:00 civarı
İstanbul'da olması gerekiyordu. Gece, onlara sabah erken kalkmalarını, ben iyi
isem hep beraber İstanbul'a döneceğimizi, aksi durumda onların taksi ile
otogara gitmelerini söyledim. Sabah olduğumda durumumda çok az iyileşme vardı.
Hadi, siz gidip kuzeninizi uğurlayın dedim. Telefonla durumu idare ettim.
İstanbul'a abime oğlunun otobüse bindiğini, benim azıcık rahatsız olduğumdan
yolcu edemediğimi söyledim. Diğer iki yeğenim geldiğinde ben yataktan zor bela
kalkmıştım. Herşeyi toparladıktan sonra, çok yakınımızda olan hastanenin acil
sevisine gittik. Durumu anlattım. İstabul'a gidip gidemeyeceğimi sordum. Ağrı
kesici ile gidebileceğimi, gittiğimde nöroloji, beyin cerrahı veya dahiliyeden
birine gidip emar çektirmemi söyledi. İğne yiyerek yola koyulduk. Bir iki
kilometre acı çekerek yola devam ettim.
Sonra, daha rahatladım ve sağ salim İstabul'a geldik. Bizimkiler daha havaalanına
gitmemişlerdi. Durumun ciddiyetini sonra anladılar. Bu arada, büyük yeğenim
gelir gelmez sürücü kursuna yazıldı.
İlk defa kayıt yaptırdığım bir yarışmaya katılamadım. Oysaki
Karamürsel yarışına katılacam diye İznik gölünde keyifle yüzmüştüm. Artık seneye
diyelim. Çanakkale yarışına kadar ne doktara gittim nede yüzmeye. Acemicem ile
Emirgan'da yüzecektik ama acemicem rahatsız olduğunu gelemeyeceğini bildirdi.
Ben de belimin ağrısından tek başıma cesaret edip yüzmedim.
|
is_m@il |
Gönderim Zamanı: 11 Sep 2013 Saat 4:14pm |
Sessiz sedasız neredeyse bütün yarışlara katılıyormuşsunuz. Kötü bir talihsizlik yaşamışsınız Fuat hocam geçmiş olsun. Sonra nasıl düzeldi problem? 2 hafta sonra Çanakkale'de iyileşmiş gördüm sizi.
Ismail_F
|
resa |
Gönderim Zamanı: 11 Sep 2013 Saat 4:30pm |
Fuat bey çok şirin yeğenleriniz var, onları yüzmeye motive edebildiysem ne mutlu bana ama hiç oralı değillerdi.
Bu sene neredeyse tüm yarışlara girdiniz sizin için keyifli ve başarılı bir sezon oldu. Eğer yetişirse Haliç maratonuna da katılır sezonu kapatırsınız.
Başarılarınızın devamını dilerim.
İyi şeyler inandığında, daha iyi şeyler sabrettiğinde, en iyi şeyler ise hiç vaz geçmediğinde gelir
|
enigma79 |
Gönderim Zamanı: 11 Sep 2013 Saat 11:28pm |
Ben de şaşırdım bu yarış performansına. Bravo. Çanakkale'ye de 2 hafta bile değil 5 gün sonra geldiniz. Çabuk iyileşmiş demek ki.
is_m@il Yazdı:
Sessiz sedasız neredeyse bütün yarışlara katılıyormuşsunuz. Kötü bir talihsizlik yaşamışsınız Fuat hocam geçmiş olsun. Sonra nasıl düzeldi problem? 2 hafta sonra Çanakkale'de iyileşmiş gördüm sizi. |
|
|