2016 Datça (Kış)
Datça Kış Yüzme Maratonu ve Trabzon'daki
havuz yarışları birer hafta ile peş peşe olunca, geçen seneden söz verdiğim Datça'daki yarışmaya katılmaya karar
verdim. Cuma akşamı takımdan dört arkadaş (Ayşegül,
Burcu, Fatih ve Güray) ile
buluşup Sabiha Gökçen Havaalanından Dalaman'a
geldik. Gece, Marmaris'te çay ve
tatlı molası verip otele vardığımızda saat 2:00 civarındaydı. Cumartesi günü,
hava nasıl olacak diye telefona baktığımda, gece üçte %100 yağmur gösterince
uyumadan üçü bekledim, gerçekten de yağmur yağdı. Sabah hava çok güzeldi, 8:00'de
kahvaltıda buluştuk. Salih'te bizim
gruba dahil oldu. Sonradan takımdan Çağatay'da
ara ara bizlerle oldu. Keyifli bir kahvaltıdan sonra kayıtlarımızı olduk. Bu
sene organizasyon, geçen seneye göre çok daha iyiydi.
Yarış başladı, su bana göre
soğuktu. Geçen seneye göre ise hava, deniz ve deniz sıcaklığı daha iyiydi.
Geçen sene dalgalardan dolayı 2,5 kilometre yapılan yarışı, fazla üşümeden
bitirince, bu sene 5 km'yi belki bitirebilirim dedim. Ama bitiremedim. Vücut
ısımın gittikçe düştüğünü, hızlı da yüzsem fark etmediğini anlayınca yavaş
yavaş aklımda bırakma fikri oluşmaya başladı. Duygun'un bu yarışa şiddetle karşı çıkması, bir gün birinin başına
kötü bir şey geleceğini söylediği sözler ile Levent Aksüt abimizin, bir yüzme
büyüğümüz için söylediği "soğuk suda yüzdükten sonra kendini toparlayamaması", kafamda
olumsuz düşüncelerin oluşmasına sebep oldu. Saate baktığımda, 4 km bitmiş, süremin de
1:17 olduğunu görünce, süremi de beğenmediğimden dolayı, hemen çıkmaya karar
verdim. Karar verdiğim anda ve sonrasında hiçbir pişmanlık duymadım. Yüzme
geleceğimi tehlikeye atamazdım😊.
Biraz önce geçtiğim bir tekneye işaret ederek, ona doğru yüzmeye başladım.
Varış noktasının kenarında beni bıraktı. Takımdan Ayşegül arkadaşımız bir havlu alarak kurulanmamı sağladı. Kendisine
buradan teşekkür ediyorum. Hemen otele giderek sıcak su altında duş aldım.
Geçen sene, daha fazla sıcak su altında kalmıştım. Demek ki istesem bu yarışı bitirebilirmişim.
Ama iyi ki öyle yapmamışım. Riske girmeye gerek yok. İnsanın kaçıracağı bir
yarışı, bitiremediği bir yarışı olmalı. Bunları ben, güzelce tekrar yaşamış
oldum.
Yarış sonrasında biraz alışveriş
yaptıktan sonra, yemeği yedik. Pazar günü için geçen sene yapamadığımız tekne turu
için (10:00'da buluşacağımız yere 10:30'da gitmiştik) limana gittik ve Aydın Kaptan'ı tekrar gördük. Geçen
seneden bahsetmeden, tekne turu yapmak istediğimizi
söyledik. Sahil güvenlikten izin almamız gerektiğini söyledi. İzin alıp
döndüğümüzde, geçen seneyi hatırladığını, patronunun geldiği, biz de geç
gelince, beraber açıldıklarını söyledi. Ertesi gün için 10:00'da buluşmak üzere
oradan ayrıldık. Akşamki yemeğe katılarak, takımımızdan bizleri gururlandıran Burcu'nun birinci ve Ayşegül'ün ikinci olduğu yarışın
madalya törenine izledik. Dönüşte yürüyerek sahile geldik ve bu senenin yüzme
teması olan Ege Denizi'nde hayatını kaybeden mülteciler için anma törenine
katıldık. Çay bahçesinde, çaylarımızı da içerek cumartesi gününü bitirdik.
Yarışma boyunca sırasıyla
gördüğüm, konuştuğum "yuzuyoruz.com"daki adları ile Pina, Dolphin, Efsane, Resa, Gagg, Çilem, Akif, Faruk, Mustafa, Ufuk, Agoren, Tria, Dursun, Durukan, Basbariton ve şu an aklıma gelmeyen
bütün yüzme severlere, sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
Pazar günü 8:00'de kahvaltımızı
yaptıktan sonra, yarım saat önceden Aydın
Kaptan'ın yanına geldik. Deniz yaprak, hava mis gibiydi. Kargı Koyu'nu gezdikten
sonra Akvaryum'a giderek çok güzel
bir deniz sefası yaşadık. Hepimiz çok memnun kaldık. 13:00 civarında otelimize
geldik. Çıkış işlemini yaparak, otelden ayrıldık. Bu sırada, denizin yavaş
yavaş dalgalandığını gördük. Tam zamanında turumuzu ve yüzmemizi yapmıştık. Son
alışverişimizi de yaptıktan sonra öğlen yemeğimizi yedik. Daha sonra Mesudiye Köyü'ne doğru yola çıktık. Yine
her şey çok güzeldi. Mesudiye ve
mahalleleri Hayıtbükü, Kızılbükü ve Ovabükü çok güzel yerlerdi. Bir pansiyoncunun yaptığı revani tatlısı
ile çayımızı içtikten ve dalından portakal koparttıktan sonra, Palamutbükü'ne gittik. Palamutbükü'nde fazla kalmadan, geçen
sene de gittiğimiz, geleneksel hale gelen Akyaka
Azmak başındaki balıkçıya uğradık. Hava, ortam ve yemekler çok harikaydı. Dolu
dolu bir gün yaşadıktan sonra zar zor uçağı yetiştik. Biraz bagaj sorunu yaşamak
dışında, güzel bir ortamdan ayrılıp, İstanbul
gerçeğiyle kendimizi bulduk. Tekrar görüşmek üzere, sevgi ve saygılarımla...
https://connect.garmin.com/modern/activity/1069712681
Düzenleyen Fuat - 02 Mar 2016 Saat 1:58pm