2015 Datça (Kış)
2015 yılının ilk yarışını bu
kadar erken açacağımı düşünmemiştim. Bu yarışa hazır değilim, acaba gelecek
sene mi katılsam diye düşünürken, hayatta hiçbirşeyi ertelemeye gelmez diyerek kesin
kararımı verdim ve yarışa katılmak için başvurumu yaptım. Takım arkadaşlarımın
zaten yarısı gelmeye kararlıydı, diğer yarısı kararsızdı, bazı arkadaşlarımızda
seneye katılmayı düşünüyorlardı. Buradan herkese duyurayım İsmail'de üşümekten korktuğu için katılmadı😊 İsmail, böyle yazılar görmek istemiyorsan seneye yarışa katılırsın
arkadaş.
Cuma akşamı, takım arkadaşlarım Ayşegül, Fatih, Güray ve
tanışmaktan memnun olduğunu Elife
ile Sabiha Gökçen Havaalanı?nda buluştuk. Saat 10:00 civarı Dalaman Havaalanı'na
indik. Uçaktan indikten sonra Celal Altunbaş'ı
gördüm. Çok kısa sohbet ettik. Yaklaşık üç saatlik araba yolculuğundan sonra Datça'da kaldığımız otele yerleştik. Kaldığım
odanın manzarası güzel ve içerisi serindi. Çok sıcak yerlerde yatamadığımdan,
önceleri odanın serinliği hoşuma gitmişti. Gece, 1:30 civarında uyudum. İki saat
sonra uyandığımda üşümeye başlamıştım. Nem ile birlikte odanın serinliği
birleşince, yatak buz gibi olmuştu. Hemen klimayı (iklimlendirme cihazı demek
lazım herhalde) açtım. Sıcak hava üflemesiyle tekrar uyumaya çalıştım, ama üşümem
devam ediyordu. Bir süre sonra klimaya
baktığımda boş hava üflüyodu. Klimayı kapattım ve sabahı zor yaptım.
Cumartesi sabah, hep birlikte
güzel bir kahvaltı yaptık. Gecenin, ara ara şimşekler çakması ve yağmurlu
geçmesine oranla, sabah hava sakin ve deniz güzeldi. Saat 10:00 civarında kayıt
yaptırmaya gittik. Kayıt masasında numaramın, son katılım sırasındaki numaram
olan 100 olduğu, söylendi. Numaramı Mustafa
yazarken, numaraları yazan diğer bayan
görevli yüz numara yerine WC yazsakta olurdu derken, içimden de iyi ki ona
yazdırmamışım diye sevindim. Kendim ile dalga geçmesini severim ama tanımadığım
birinin bu davranışını da yadırgamadım değil. Hoşgörülü olmayan biri sert bir
yanıt verebilirdi. Neyse, bunu fırsat bilen Fatih durumu iyi değerlendirdi. Bir
saat boyunca önüne gelene yüz numaranın nerede olduğunu sordu durdu😊. Yarış alanında, yavaş
yavaş tanıdık yüzleri görmeye başladım. Manş yıldızları, Resa, Dolphin, Mare-Nostrum, efsane, butterfly, Gürkan ile denizsal, hermias ve balıkadam ile selamlaştık.
Daha sonra Dursun Saru ile selamlaştık. Fatih'ede yuzuyoruz.com ve diğer
tanıdığım yüzücülerden bazılarını tanıştırdım.
Yarış 12:00'de başlayacaktı. Fakat
hava bozmaya başladı, ileride dalgalar Fener Adası'na çarpıyordu. Uzun yarış parkurunu
değiştirmeye karar verildi. İlk yapılan anonsta, iki duba, iskele ve varış
yerine uğranarak selam verilecek (numara söylenecek) ve iki tur yapılacak
denildi. Yani yedi kere durulması gerekiyordu, olacak iş değildi, neyse ki
uygulanmadı. Ben üşüdüğümden ve otel yakın olduğundan otele gittim. Yarış
alanına geri geldiğimde yarışın 13:00'te yapılacağını söylendiği için tekrar
otele döndük.
Yarış saati yaklaştığında tekrar yarış alanına geldik. Yağmurdan dolayı, üstü
kapalı olan yarış alanın içi seyirciler ve yarışmacılar ile hıncahınç doluydu.
Bu arada rotayı değiştirmişlerdi ve bu doğru bir rotaydı. Fener adasına doğru
gidilip, iki dubayı geçtikten sonra geri dönülecekti. Bu sırada Turgut Esen'i gördüm ve selamlaştık. Yarışın
ne zaman başlayacağını kestiremediğim için soyunma işini sona bırakmaya
çalışıyordum. Turgut üstatda daha soyunmamıştı.
Yeterince üşümüştüm zaten, biraz daha beklesek, denizin sıcaklığı ile benim
sıcaklığım eşitlenecekti herhalde. Bir
ara baktım Turgut Üstad yok. Hemen
soyunup başlangıç yerine geldiğimde, ilk grup 100 metre önde yüzüyorlardı.
Biraz önce bir bayan hoparlörden genel konuşma yapıyordu, yarış başlayacak
yarışmacılar başlangıç noktasına gelsin anonsu yapılmadan yarış başlamıştı. Hemen
suya girdim ve kronometreyi çalıştırdım. Su soğuktu, ama biraz sonra vücudum
alıştı. İki bone takmam çok iyi oldu, kafamı soğuktan korumuş oldum. Sona
kaldım, dona kaldım diye, ilk metrelerde biraz hızlandım. Bu iyi olmadı. Neyse
sonra tempoyu tutturdum ve sorun olmadan yüzmeye başladım. Yavaş yavaş arka
gruptaki yüzücüleri geçmeye başladım. Birinci dubaya geldiğimde, numaramızı
söylememiz gereken tekne uzaktaydı ve bizi videoya alıyordu. İkinci dubayı da
geçtikten sonra aynı tempoyla dönüş gerçekleşti. Varış yerine vardığımda saat
süremin 47:48 olduğunu gösteriyordu. Sunulan baldan biraz yedikten sonra hemen
otele doğru gitmeye başladım. Yüzerken sorun yoktu ama çıktığımda titremeye
başlamıştım. Yolda sevgili Pina'yı gördüm,
biraz konuştuktan sonra, otele vardım ve yarım saat duşun altından çıkmadım. Sonra
her şey normale dönmeye başladı.
Takım arkadaşlarımız ve Ufuk, Fatih, Celalettin ile
birlikte yemeğimizi yedikten sonra, pazar günü yapmak istediğimiz tekne turu
için Aydın Kaptan'ın yanına gittik. Geçen sene Aydın Kaptan ile açılan
arkadaşlarımız güzel bir tekne turu geçirdiklerinden, bu senede bu güzelliği hep
birlikte yaşamak istedik. Aydın Kaptan teknesini satmış, ama aynı teknede maaşlı
olarak kaptanlık yapmaya devam ediyormuş. Ticari izni olmadığı için bizi
götüremeyeceğini söyledi. Bizde gerekli izinleri alarak bu işi hallettik ve
ertesi günü saat 10:00'da buluşmaya karar verdik.
Akşam organizasyon komitesinin
düzenlediği geceye katıldık. Gecede takım arkadaşlarımız ve Çilem, Akif, Antalya ile aynı
masadaydık. Böylece Antalya ile de
tanışmış olduk. Antalya'ya gittiğimizde nerede antrenman yapacağımızı artık
biliyoruz. Dereceye girenlere ödülleri verildi. Bizim takımdan yalnız Ayşegül arkadaşımız ödül aldı.
İkincilik ödülü ile takımımızı kurtardı😊. Ödül töreninde Dursun Saru'nun
isminin okunmayışı, tek anlamadığım noktaydı. Kendisiyle görüştüğümde, Ümit Kemal Cengiz'in arkasından yarışı
bitirdiğini söylemesiydi. Sporcu kişiliğine ve karakterine güvendiğim Dursun Saru'nun, sonuçlar açıklandığında
diskalifiye olmasının, iyi niyetle düşündüğümde, organizasyon Komitesince geçerli bir nedeni
vardır herhalde. Organizasyon komitesine, olumlu şeyler için kendi adıma, çok
teşekkür ederim. İlerideki yarışlarda, yalnız güzelliklerden bahsedebilmek
adına, bu yarışmada yaşanan bir iki olumsuz durumdan bahsetmeği, organizasyon
komitesinin yapıcı eleştiri olarak kabul edeceğini düşünerek yazıyorum: Yalnız
sporcular için ayrılan bir alanın olmayışından biraz kargaşa yaşandı. Startın
düzgün başlamadığı, videolardan da görünüyor. Bu da haksızlığa neden oluyor.
Uzun parkur ve kısa parkur yarışmacılarının karıştırılıp, yanlış madalya verilmesi
hoş olmadı.
Tekrar geceye dönelim. Ödül
töreninin sonlarına doğru, dost canlısı ve sevecen bir kişiliğin olduğunu
gözlemlediğim agören ile tanıştık.
Kendisini tanıdığıma memnun oldum. Kızının da meslektaşım olmasından gurur
duydum. Sonrasında yarışmanın onur konukları Kamil Resa Alsaran, Osman
Akkuş ve Üstün Erek'e ödülleri
verildi. Daha sonra, gece Türk ve Yunan halk müzikleriyle eğlenceli geçti. Simi
Adası'nın Belediye Başkanı'nın oyununun hakkını da buradan vermeğide ihmal
etmeyeyim.
Cumartesi gecesini, klimanın bu
sefer daha fazla sıcak durumda çalışması ile daha az üşüyerek geçirdikten
sonra, sabah kahvaltımızı yaptık. Ara ara ve yavaş yavaş yağmur yağmaya
başlamıştı. Aydın Kaptan'ın yerine gittiğimizde saat 10:30'du ve Aydın Kaptan
yoktu. Limandakiler, başka birini alıp, açıldığını söylediler. Bizde zamanında
gitmediğimiz için, kimin kimi ektiğine karar veremedik. Limanda dağ çayımızı içtikten
sonra, planımızı değiştirdik. Denize, yarışa katıldığınız yerde girmeye karar
verdik. Çilem, Akif ve takım arkadaşlarımız ile birlikte hep beraber yaklaşık 1 km
keyif yüzüşü yaptık. Yarıştan sonra, bu yüzüş ruhumu dinlendirdi.
Saat 14:00 civarında otelden ayrılarak Knidos'a doğru yola çıktık. Önce, Eski
Datça'ya uğradık. Ama şiddetli yağmurdan arabadan çıkamadan, etrafa bakarak geri
döndük. Knidos yolunda, doğal güzelliği seyrederek, bazende kısa molalar
vererek giderken, heybesinde yeni çağla toplamış bir yerliden, çağla aldık.
Dalından yeni koparılmış çağla, temiz havada iyi geldi. Zamanında benzin
almadığımızdan veya pintilik mi ettiğimizden Knidos'a geldiğimizde benzin ışığı
yanmaya başlamıştı. Neyse ki sorun olmadan geri dönebildik. Uçağa yetişme
probleminden dolayı, antik kenti hızlıca gezmek zorunda kaldık. Bu arada gelen
bir yağmur bulutu ile kaya ve ağaç altına sığınmamıza rağmen iyice ıslandık. Ama
antik şehri ve doğal manzarasının gezmeden gitmek, eksiklik olacakmış. Günü, Akyaka'da
Azmak da yediğimiz güzel akşam yemeği ile kapatıp İstanbul'a dönüş ile
tamamladık.
Pazar akşamı Dalaman Havaalanı'ndayken,
Ayşegül telefonda uzun parkur
genelinde ikinci olduğumu gösterdiğinde şaşırmıştım. Eve gelip baktığımda bir kaç yerel gazetede
gerçekten de uzun parkurda genel klasmanda ikinci olduğumu ve 26 dakikada
yarışı bitirdiğimi görünce ben neymişim dedim. Hangi alemde yaşıyormuşum da
haberim yokmuş. Hani, kafa bulmak için de birşey yapmamıştım ama, bu haberlere
neden olanların da ne aldıklarını merak etmedim değil. Dalga bir yana, gerçekte bu sahte ikincilik hiç hoşuma gitmemişti. Derece ne olursa olsun, emeğinle,
hakkınla aldığın her derece en kıymetli şeydir.
Bugüne kadar ki yarışlarda,
saatim ile yarış sürem arasındaki fark ortalama 10 saniye olurdu. Saat her
zaman daha fazla süre gösterirdi. Buna dayanarak bu yarışa, minimum 2 dakika
geç girdiğimi söyleyebilirim. Yarış mesafesi yaklaşık 2400 m, süre: 49:45.
Diğer yarışlarda görüşmek üzere,
sevgiyle kalın...
https://connect.garmin.com/modern/activity/710655978
Düzenleyen Fuat - 04 Mar 2015 Saat 12:58pm