Plan ve Projeler...
1- DEĞİŞİMİN İLK ADIMI: YÖNETİM'DE YENİDEN YAPILANMA...
1.1. "Yönetilen Değil, Birlikte Yöneten" bir Yönetişim Modeli uygulanacaktır.. Yönetici adayları için; "temel ilkelerimizi" benimseyen, bilimsel ve kültürel alt yapısı sağlam, bilimle iç içe olan, proje üreten, paylaşmayı seven ve insani ilişkileri iyi olan birikimli kişilerin tercihi ön koşuldur. Üniversitemizde Anabilim Dalı Başkanı, Bölüm Başkanı, Senato ve Yönetim Kurulları üyelikleri ve dekan atamalarının demokratik temayüllere göre belirlenmesi sağlanacaktır.
Bir kurumun ortaya koymuş olduğu hedeflere ulaşmasını sağlayacak veya kurumsal sorunlara çözüm üretecek olan en önemli bileşen elbette idaredir. Esasen idareciler kendilerine yasalarla verilmiş olan görevleri yerine getirirken, bir yandan da kendi tercihlerine bağlı olarak inisiyatif kullanırlar. Tüm bunlar yerine getirilirken, Anayasamızın ve 2547 sayılı YÖK Kanunun ortaya koyduğu yasal hükümler elbette esas alınır ve alınmalıdır. Bu bağlamda Rektör bir üniversite için en yetkili kılınmış kişi olurken, yasalara ve inisiyatife dayalı oluşturulmuş kurullar ve diğer yetkililer de haliyle bu bütünün parçalarıdır. Dolayısıyla bir yönetim yapısını değerlendirirken bu bütünün nasıl oluştuğunu iyi analiz etmek gerekir.
Öncelikle bilmeliyiz ki; üniversitelerde “öğretim üyeliği” bir meslek olup süreklidir, buna karşın “yöneticilik” geçici bir görevdir. Ancak bugüne kadar yapıla gelmiş uygulamalar sonucunda günümüzde bu anlayışın tam tersi benimsenmiş gibidir. Dolayısıyla bu gerçeğin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Üniversitelerde değişik bakış, görüş, tecrübe ve çözümlere fırsat tanınması adına, yöneticiliğin sürdürülebilir bir iş olmadığı öğretim üyelerince benimsenmelidir. Nitekim kanaatimce üniversitelerimizde yaşanan idari sorunların en başında bu gerçeğin iyi algılanamaması gelmektedir. Öyle ki bilimsel hesapların dışında, üniversitelere yerleşmiş ve kabullenilmiş bu tarz makam paylaşma hesapları, ne yazık ki üniversitelerde yapılan rektörlük seçimlerinin en anti-demokratik kısmını oluşturmaktadır. Dolayısıyla daha yönetimler oluşmadan üniversite içinde gruplaşmalar başlamaktadır. Oysa mensuplarını iyi tanıyan bir yönetici için, açık ve şeffaf bir idare tesis etme asla sorun olamaz.
Bu nedenle; demokrasiye, şeffaflığa, evrensel değerlere, bilimsel erklere, bireysel bilgi beceri, deneyim ve vizyonuna güvenen bir üniversite yöneticisi oluşturacağı kadroları da mutlaka bu değerler üzerine kurabilmelidir…
KTÜ’de yıllardan beri “rektör-merkezli” geleneksel bir yönetim anlayışı hakim olmuştur. Bu yaklaşım, üniversitemizin arzulanan gelişmesini engellemektedir. Üniversitemizde bu yapıyı ortadan kaldıracak atılımın gerçekleştirilmesi için, “yerinde-yönetim” gibi çağdaş bir yönetim anlayışına geçilecektir. Bu adım KTÜ’deki değişimin ilk ve en önemli adımı olacaktır… Tüm bu hususlar dikkate alındığında “Yönetimde Yeniden Yapılanma” projesi için aşağıdaki temel uygulamalara gidilecektir.
a) Yönetim Politikası: Tabandan Tavana Doğru Yetki ve Sorumluluk Paylaşımı… İdare; güven veren, katılımcı, demokratik, âdil ve şeffaf bir yönetim felsefesini benimser. Yönetimin her biriminde görev alanlar, kişisel kaygılardan uzak, kurumsal anlayışa sahip, çevresiyle barışık, demokratik, daima yeniliğe açık, deneyimli ve dinamik bireylerden oluşur. Bu bağlamda, yöneticilerin belirlenmesinde ilgili kurulların ve birimlerin görüşleri belirleyici olacaktır. Personel politikasında, evrensel akademik ilkelere göre ihtiyaçlar esas olup, özlük hakları objektif ölçütlere ve liyakate göre değerlendirilir. Bütün programların ve etkinliklerin uluslararası bazda kabul gören standartlara göre akreditasyonu KTÜ yönetim politikasının temel hedefleri arasında yer alır.
b) KTÜ'de bir ilk: "Dekanlar Seçimle Belirlenecek…" Üniversite idari yapısından en etkin görevlerden biri de Dekanlık’tır. Bilindiği gibi, bir dekan yasa gereği rektör önerisiyle YÖK tarafından atanır. Ancak bu durumda tek seçici rektör olduğundan, çoğu zaman atanan dekan fakültesi adına inisiyatif kullanamayıp, rektör eksenli olmaktadır. Bu da rektör ipotekli, makam lütfü yaratıp, daha çok aşağıdan değil yukarıdan gelen sese kulak verilmesine neden olmaktadır. Hal böyle olunca üniversite yönetim kurulunda “ben” merkezli bir totaliter idari yapı ortaya çıkmaktadır. Oysa demokrasiye inanmış ve gelişmiş, ileri düzeydeki üniversitelerde, dekanlıklar seçim yöntemiyle belirlenerek YÖK'e sunulur. Dolayısıyla rektör bu yetkisini fakülte üyeleriyle paylaşarak bir demokratik açılım sağlamış olur. Böyle bir yaklaşım dekan için alt birimlerine karşın büyük görev ve sorumluluklar yüklerken, rektörde denetim görevini daha etkin yapabilir. Dekanlık seçiminde elbette çoğulcu ve turlu sistem uygulanacaktır. Bu konuda tek belirleyici fakülte öğretim üyeleri olacaktır. Bu çağdaş yaklaşım, demokratik ve şeffaf yönetim açısından önemsenmektedir.
c) Rektörlük Örgütü için Yeni Yapılanma… Bugünkü çağdaş yönetim anlayışında esas olan paylaşımcılıktır. Değişim ve gelişim kültürüne açık yöneticiler yetkilerini paylaşarak, projelerini geliştirme ve uygulama adına çok daha esnek kararlar alıp, zamanı çok daha iyi kullanabilecektir. Bu anlamda KTÜ Rektörlük örgütündeki mevcut rektör yardımcıları ve danışmanları için geçerli olan geleneksel ve hiyerarşik yapı değiştirilerek, yerine rektör adına tam yetkili bir idari yapı kurulacaktır. Bu yapıda Rektör, gereğinde rektörü temsil edecek “Provost” nitelikte bir Rektör Yardımcısı ve farklı uzmanlık konularında yetkilendirilmiş geniş bir Rektör Danışmanları kadrosu olacaktır. Rektörün üniversite içi işlevler adına yayınlayacağı bir “iç yetki tamimi” ile rektör danışmanları rektör adına yetkilendirilip icra makamı gibi çalışacaklardır. Uzun yıllardan beri ODTÜ’de uygulanan bu sistemle, yasal olarak yetersiz kalan rektör yardımcılığı sayısı bir nevi artırılıp; yoğun iş yükü dağıtılmakta, kararlar ve uygulamalarda zaman kaybı ortadan kaldırılarak dinamik bir yönetim tarzı ortaya konmaktadır. Ayrıca sadece idari yapıdan sorumlu akademik kökenli bir Genel Sekreter ve iki yardımcısı ile geniş bir ekipten oluşan rektörlük örgütü tesis edilmiş olacaktır. Böylesi bir yönetim kadrosunda yer alacaklar elbette evrensel değerlere haiz, konularında uzman, yönetimin temel ilkelerini benimsemiş, heyecan sahibi, yenilikçi bakışa ve girişimciliğe sahip, çevresinde saygın olarak bilinen bay ve bayan akademisyenlerden oluşacaktır.
d) Rektör Danışma Kurulu… Üniversitelerin üst yönetim kararlarında Üniversite Yönetim Kurulu ve Senato önemli bir yer tutmakla beraber, bu kurullar temelde var olan mevzuatlar çerçevesinde oluşmakta ve işlemektedir. Ancak günümüzde bunlar da yeterli olmayıp, üniversiteyi ve toplumu ilgilendirecek, üniversitenin genel fonksiyonları, değişen ülke, bölge ve dünya koşullarına göre yeni atılımlar adına stratejik kararların da zaman zaman alınmasını gerektiren hallerde olabilmektedir. Bu durumda rektörün alacağı kararlara yardımcı olmak üzere; deneyimli, olaylara derinlemesine ve eleştirisel yaklaşımla bakarak değerlendirmeler yapabilecek bir Danışma Kurulu oluşturulacaktır.
e) “Yerinde Yönetim” Modeli: KTÜ İş Piramidi... Yönetimsel işlerin hiyerarşik yapıda olduğu bir gerçektir. Ast-üst ilişkilerine dayalı iş takibinde, işlerin kademe atlamadan yürütülmesi iş disiplini açısından önemlidir. Böylesi bir yapıda ast-üst ilişkilerinde kademe, yani yetki atlanması veya yetkilerin başkalarınca tasarruf edilmesi halinde sistem etkisizleşir ve -üniversitemizde olduğu gibi - iş disiplinine bağlı olarak işleyen idari sistem de bozulur. İşte kurumsal çöküş buradan başlar.
Oysa “Piramit Modeli” bir sistem tarzı ile iş disiplini ve hiyerarşisi kolayca tesis edilebilir. Bu modelde esas olan tüm işlerin olduğu yerde gerçekleşiyor olmasıdır. Örneğin bir akademik kurul kararının yerinde alınıp aynı zamanda yetki kullanımıyla uygulamaya aktarılması yönetime esneklik kazandıracaktır. Burada iş piramidinin en alt tabanı “operasyonlar” kısmı olup, idarenin en geniş ve yaygın alt birimlerinden oluşan kısımdır (örneğin, Anabilim Dalları, Bölüm Başkanlıkları, Bölüm Kurulları). Hizmet veren ve alanların en uç noktaları burada yüzleşir ve var olan kurallar çerçevesinde işler yürütülür. Ancak operasyon kısmında çözülemeyen sorunlar için, piramidin orta kısmını oluşturan “yönetim” düzeyi devreye girer (örneğin Dekan ve Fakülte Kurulları). Alt düzeydeki sorunlar buraya taşınır ve mevcut kaynaklar ve yetkiler kapsamında çözümler üretilip alt düzeye aktarılır. Ancak bu düzeyde de çözülemeyen sorunlar piramidin bu defa en üst tepesine yani “politika” düzeyine taşınır. Kurumun en üst düzeydeki yetkililerinden oluşan (örneğin Rektörlük, ÜYK, Senato) bu aşamada kuruma dair en genel stratejik ve politik kararlar alınarak, tekrar bir alttaki yönetim düzeyine geri besleme yapılır. Böylece kurumda yetki atlanmadan, en alttan en üstte ve tersi yönde işleyen sağlıklı hiyerarşik bir idari yapı kurulur. Burada önemli olan yetkililerin bulundukları düzeylerde yetkilerini kullanıp, farklı düzeydeki yetki ve yetkililere müdahil olmamalarıdır. Böylece tabandan tavana yönetim anlayışı gerçekleşmiş olacaktır.
Yukarıdaki tüm yönetim yaklaşımları bütüncül olarak dikkate alındığı takdirde KTÜ’de; · İdari işleyişte hukukun üstünlüğü esas olacaktır, · Yönetim sözde değil, özde demokratik ve şeffaf olacaktır, · Gerçek anlamda katılımcılık ve yönetişim sağlanacaktır, · Çoğulcu bir anlayışla, akademik kimlik ön plana çıkacaktır, · Hür düşüncenin ortaya çıkışıyla, düşünce zenginliği yaşanacaktır, · Düşünme, konuşma ve çözüm üretimi özendirilmiş olacaktır.
1.2. KTÜ hedeflerini belirleyecektir... Üniversitemizde birimler, tabandan tavana, geleceğe yönelik hedef, proje ve stratejilerden yoksun durumdadır. Oysa gelişmiş üniversitelerde sözü edilen hedefler, vizyonel bakış açısıyla, net bir şekilde ortaya koyulmuştur. Kuşkusuz, üniversiteler arası yarışma, tüm bölümlerde değil, akredite olmuş bölümler arasında olmaktadır. Bu amaçla mevcut bölüm ve fakültelerin potansiyelleri dikkate alınarak, her yıl için hedefler tayin edilerek, bunlara ulaşılması için gerçekçi ve planlı bir iş izleme takvimi düzenlenecektir. Bölümler bazında oluşturulacak kurullar ile her bölüm ve fakülte, yıllık gelişme hedeflerini ortaya koyarak, yöneticilerle yapılacak düzenli toplantılar ile, alınan mesafeleri ve verimlilik durumları değerlendirilecektir. Üniversitemizin bu hedeflere bağlı olarak vizyon ve misyonu yenilenecektir.
1.3. Personel politikası geliştirilecek, ayrımcılık son bulacak... Başarısı ve becerisi olmayan, eş-dost ilişkisine dayalı personel politikası bugün üniversitemizin itibarını önemli ölçüde zedelemiştir. Her ne olursa olsun, personel alımı ve atamaları liyakat esasına göre yapılıp, çalışanlar arasında adalet ve eşitlik duygusunun yeniden yerleşmesi sağlanacaktır. Esas olan herkesin hakkını korumak olacaktır.
1.4. Atama kriterleri ve özlük hakları sorunu bitecek... Üniversitemizde tüm bölümler için şimdilik ortak bir atama kriterleri yönergesi vardır. Bu konuda YÖK nezdinde de çalışmalar yapıldığı bilinmektedir. Ancak, KTÜ'deki mevcut yönerge yasaların genelliği ilkesine aykırı olarak; bölümler arasında akademik yükseltmelerde haksızlığa neden olmaktadır. Bu noktada uzman bazlı, standartları sağlayacak şekilde bölüm atama kriterlerinin de oluşturulmasına ihtiyaç vardır. Bölüm bazında belirlenmiş atama kriterlerini sağlayacak tüm akademisyenler, hak ettikleri kadrolara hiçbir ayırıma tabi tutulmadan atanacaktır. Buradaki temel ilke, bölüm akademik performans ortalamalarının belirlenmesi ve başarı çıtasının sürekli olarak bu ortalamanın üzerinde tutulmasını sağlayacak bir sistemin tesis edilmesidir. Bilgi çağına uygun, on-line ortamında kurulacak e-atama sistemiyle, akademisyenler güncel bilgilerine bağlı olarak personel performansını dinamik bir yapıda izleme olanağına kavuşacaktır. Böylece kişiye bağlı olmayan, tamamen elektronik ortamda, adil ve şeffaf bir atama sistemi ilk kez KTÜ'de gerçekleşmiş olacaktır.
1.5. Akademisyenlerin Yabancı Dil öğrenimine özel önem verilecek... KTÜ'nün yabancı dil sınavını geçmiş değil, o dili konuşan öğretim elemanlarına ihtiyacı vardır. Yabancı Dil, öğretim elemanlarının ciddi bir sorunudur. Bu konuya özel önem verilerek, akademisyenlerimizin yurtdışında dil öğrenmesi için gerekli girişimlerde bulunulacaktır. Öğretim elemanlarının bu amaçla belli sürelerle yurt dışına gönderilmesi, gelecek dönemdeki "İnsana Yatırım Projesi"nin en önemli hedeflerinden biri olacaktır. Mevcut bütçe kaynakları bu yönde kullanılacaktır.
1.6. Kaynak sorunu için "Girişimci Üniversite" anlayışı benimsenecek... Özellikle belirtmek gerekir ki; her ne koşulda olursa olsun, devletin her türlü kaynağı toplumun malı olduğu için, kimsenin tekelinde olmamalı ve keyfi kullanılmamalıdır. Çünkü biliyoruz ki bu kaynaklar fedakar Türk milletinin kutsal vergileriyle oluşmaktadır. Herşeyden önce bunun bilincinde olunmalı ve yöneticiler bu kaynakları toplum adına çok hassas kullanmalı ve her zaman hesap vererek, toplum vicdanı rahatlatılmalıdır... Bugün üniversitelerin en büyük dar boğazlarından birisi elbette mali kaynak sorunudur. Üniversiteler genel bütçelerden aldıkları paylar yanında, Öğrenci Harçlar Fonu, Döner Sermaye ve Vakıf Kaynakları ile mali bütçelerinin temel girdilerini oluştururlar. Bu kaynakların sınırlı olması karşısında yapılması gereken en akılcı yaklaşım elbette bu kaynakların üniversitenin önceliklerine göre, israf edilmeksizin yerinde kullanılıyor olmasıdır. Burada önemli olan -üniversitelerin toplumun öz malı olduğu ilkesinden hareketle- bütçenin daha rasyonel hazırlanıp genel bütçe payının artırılması için her türlü ekonomik, sosyal ve siyasal düzeydeki ilişkilerin -kişi bazlı değil, kurum bazlı olarak- üniversite adına geliştirilmesini sağlamaktır. Ancak bunlardan da önemlisi, üniversitenin sabit kaynaklarına bağlı kalmayıp, yeni kaynak arayışına girişip, kendi mali kaynaklarını artırmak yanında yeni öz kaynakların KTÜ'ye akışını sağlayacak özel girişimlerde bulunulmasıdır. DPT, TÜBİTAK, özel ve kamu projeleri, AB vb iç ve dış proje, fon ve hibe desteklerinin kazanılması, döner sermaye ve vakıf olanaklarının günümüzün iş yönetim anlayışına uygun, daha dinamik hale getirilmesi sağlanırken, bu anlamda özel protokollerle iş dünyası ile iç içe olma yolları mutlaka zorlanacaktır. Bu konuda örnek alınacak bir üniversite anlayışı için lütfen tıklayınız...
2.1. Eğitim-öğretim'de "Bağıl Not Değerlendirme" sistemine geçilecek... 18.08.2005 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “KTÜ Ön Lisans ve Lisans Eğitim – Öğretim, Sınav, Değerlendirme ve Öğrenci İşleri Yönetmeliği” ile sınav değerlendirmelerinde “Bağıl Not Sistemi”nden “Mutlak Not Sistemi”ne geçilmiştir. Böylece öğretim üyelerinin nihai değerlendirmedeki istatistiksel duruma göre “takdir hakkı” kaldırılmıştır. Bir öğrencinin, bir dersi alan öğrenciler arasında en iyi olsa bile, 80 mutlak notu aşmadıkça en iyi not olan AA alamaması, iyi öğrencilerin başarı ortalamasını aşağı çekmekte ve mezuniyette Genel Akademik Ortalamaların düşük olmasına neden olmaktadır. Böylece, mezunlarımız mezuniyet sonrasındaki iş başvurularında akademik ortalamalarından dolayı mağdur duruma düşmektedirler.
Öte yandan, mutlak notla yapılan değerlendirmelerde, belirli aralıklara karşılık gelen notlara harfler vererek, aynı harfli notları aynı katsayı ile çarpmak suretiyle hesaplanan ortalama ile akademik ortalama hesabı da bilimsel değildir. Çünkü takdir hakkı olmadığı için akademik ortalamaların da mutlak notlar üzerinden hesaplanması gerekmektedir. Örneğin aynı harfli notları alt dilimden yakalayan öğrenci ile üst dilimden yakalayan öğrencinin ortalamaları aynı olmasına karşılık mutlak notlarına göre farklı olacaktır. Üniversitemizde daha adil ve çağdaş not sistemi olan Bağıl Not Sisteminin getirilmesiyle, harfli notlar anlamlı hale getirilecektir.
2.2. Akademik durağanlık giderilecek ve yeni birimler açılacak... Bugün üniversitemiz, çağın koşullarına göre hareket eden dinamik unsur olmak yerine, mevcut statükoya bağlı yavaş hareket eden hantal bir kurum haline gelmiştir. Gelişmelere ve taleplere göre yeni enstitü (örn: Bilişim, Yer Bilimleri, Deniz Bilimleri ve İşletmeleri, Türkiyat Araştırmaları, Onkoloji..), fakülte (örn: Sağlık Bilimleri, Dil Tarih Coğrafya, İlahiyat..), bölüm (örn: Çevre Müh., İşletme Müh., Gıda Müh., Genetik Müh., Mekatronik Müh., Restorasyon, Sanat Tarihi, Coğrafya, Rus Dili ve Edebiyatı, Diyetisyenlik, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon..), meslek yüksek okul ve programları (örn: merkez ve eğitim programlarının açılması, araştırma gruplarının kurulması ve desteklenmesi sağlanacaktır.
2.3. Uluslararası alanda "var" olacağız... Günümüzde başarılı öğrenciler artık uluslararası platformda kendini akredite etmiş üniversiteleri tercih etmektedir. Uluslararası düzeyde akredite olmak zor ve uzun süre çalışmayı gerektiren bir iştir. Bunu ülkemizde başaran üniversiteler çok azdır. Üniversitelerin birçok organının uzun süre disiplinli ve planlı çalışması gerekir. Her ne kadar uluslararası düzeyde akredite olmak zor ve uzun çabalar gerektiriyorsa da hemen gerçekleştirilebilecek somut adımlar da vardır. “Yaz Okulları” bunların başında gelir. Üniversiteler “Uluslararası Yaz Okulları” projeleri ile dünya ile bağlarını kuvvetlendirmekte ve kendi kurumlarını dünyaya tanıtmaktadırlar. Ne yazık ki, şu anda üniversitemizin hiçbir programı uluslararası düzeyde akredite olamamıştır. Ancak bunu başaranlar olmuş ise bu bir hayal değildir. Üniversitemiz mevcut potansiyeli ile bunu başarabilir. Yeter ki daha geniş bakış açısına, görüş ve yaklaşımlara sahip KTÜ'nün "altın beyinli" insanlarına uluslararası rekabete açılacak imkanları sunabilelim. Bu hedeflere, yanlızca belirli kişilerin uluslararası kongrelere katılımı ya da belirli indekslerce taranan dergilere makale yayınlamsı ile gerçekleşemez. Bu amaç çok çalışmayı, planlamayı, örgütlenmeyi, uluslararası ilişkileri ön plana getiren ve uzun dönemde gerçekleştirilebilecek bir amaçtır. Bugün ABD, Japonya ve AB ülkeleri üniversite eğitiminde çeşitli değişim programları uygulamaktadır. Bunların içinde yer alarak uluslararası rekabette var olan bir "Dünya Üniversitesi" olmak zorundayız. İşte bu noktada KTÜ önemli bir tercih yapma durumundadır. Ya, bir yanda çağı yakalayamamış, kısır çekişmelerini aşamamış ve bilimsel rekabetten yoksun rakamlarla tanıtılmaya çalışılan sıradan bir üniversite; ya da diğer yanda tüm dünyaya açılan bir pencere, rekabetçi, bir anlamda geleceğini evrensel boyutta arayan bir dünya üniversitesi olacağız.
2.4. Akreditasyon komisyonu kurulacaktır... Dünyadaki gelişmelere paralel olarak, akreditasyon kriterlerine göre üniversitenin tüm birimlerinin akredite olması amacıyla deneyimli kişilerden oluşan bir akreditasyon uzmanlar komisyonu kurulacak, gerektiğinde dışarıdan profesyonel destek alınacaktır.
2.5. Üniversitenin
uluslar arası ilişkileri artırılacak...
2.6. Yabancı Dil Hazırlık Öğretimi iyileştirilecek... Hazırlık Sınıfı, sadece İngilizce hazırlık niteliğinde değil, bölüme hazırlık olarak değerlendirilecektir. İngilizce hazırlık sınıfında öğrencilerimizin ortalama başarı oranı oldukça düşüktür. Ancak eğitim kapasitesi yetersizliğinden dolayı birçok öğrenci yeterli başarıyı elde edememesine rağmen bölüm eğitimine başlamaktadır. Yabancı Diller Yüksek Okulu’nun kuruluşundan itibaren tüm istatistiksel veriler dikkate alınarak, Hazırlık Sınıfı'nın eğitim ve sınav sistemlerinin masaya yatırılacaktır. Bu kapsamda;
2.7. Meslek Yüksek Okullarında yeni düzenlemeler yapılacak... MYO'ları ülkemize ara eleman yetiştirmede büyük önem taşımasına karşın yıllardır bir kenarda unutulmuş birimler biçimindedirler. Yüksekokullar kuruluş felsefesine uygun olarak kaliteli ve becerikli ara eleman yetiştirir bir yapıya kavuşturulmalıdır. Mevcut programlarının yoğun ve karmaşık olmaları, staj sorunları ve sanayi ile yakın işbirliğinde olunamamış olması ciddi sorunlardır. Oysa günümüzde MYO için yeni düzenlemeler yapılıp, bu okulların Teknik, Sosyal ve Sağlık alanlarında branşlaşmaları ve benzer programların bir MYO bünyesinde toplanması sağlanmalıdır. Böylece uzmanlaşma okul bazında sağlanarak daha etkin bir programla eğitim-öğretimde kalite artırılacaktır. Yeni MYO'lar ile birlikte ihtiyaç duyulan yeni programların (Örn: Doğalgaz/Tesisat Teknikerliği, Gayrimenkul Ekspertizliği, Gümüş İşlemeciliği, İtfaiyecilik, Aşçılık, Fırıncılık vb) açılması sağlanacaktır.
2.8. Burs komiteleri kurulacak... Lisans ve lisansüstü öğrencilerine yönelik üniversitemiz bünyesinde verilecek olan burslar yanında çeşitli vakıf ve dernekler tarafından da burslar temin edilecektir. Verilecek olan burslar fakülteler bünyesinde kurulacak olan Burs Komitesi onayı ile dağıtılacaktır. Üstün Başarı Bursu, İhtiyaç Bursu ve Çalışma Bursu olmak üzere, öğrencilere 3 kısımda burs olanakları sunulacaktır. Burs Komitesi kararı ile en az bir akademik yılı üstün başarı ile tamamlayan öğrencilere bir sonraki akademik yıl için üstün başarı bursu; ihtiyaçlı başarılı öğrenciler için karşılıksız olarak ihtiyaç bursu; öğrencilerin üniversitenin farklı birimlerince ilan edilen çalışma olanaklarından yararlanmak isteyen öğrencilere de çalışma bursu olanakları sağlanacaktır. Her akademik yıl sonunda Burs Komitesi tarafından fakülteler bünyesinde öğrencilerin genel akademik başarı profiline göre belirlenen üstün başarı seviyesini sağlamış olanlara çeşitli kapsamlarda burs olanakları sunulabilecektir. Ayrıca başarılı öğrencileri KTÜ'ye çekebilmek amacıyla; Üniversitemizi ÖSS sıralaması içerisinde ilk 500 ve ilk 1000 grup içerisinden tercih eden öğrencilere özel burs olanakları sunulacaktır. Özellikle KTÜ'yü ilk 1000'de tercih edip kazanan öğrencilere dizüzütü bilgisayar verilecektir.
2.9. Kariyer Planlama Ofisi'nin işlevi artırılacak... Kariyer Planlama Ofisi (KARPO) ile; öğrencileri akademik ve profesyonel iş hayatına hazırlamak, bu alanda çeşitli bilgi ve becerileri kazandırmak, mezun olacakları programlara uygun sektörlerde iş olanaklarını tanıtmak ve işe giriş sürecinde kendilerine faydalı olacak bilgilerle donatmak hedeflenmektedir. Ayrıca yurt içi ve yurt dışı iş veya staj başvurularının değerlendirildiği ve öğrencilerin yönlendirildiği bir merkez olarak da görev yürütecektir.
2.10. KTÜ Bireysel ve Akademik Gelişim Merkezi kurulacak.. KTÜ Bireysel ve Akademik Gelişim Merkezi (BAGEM), öğrenci, akademik ve idari personele yönelik Akademik Destek Programı ve Bireysel Danışmanlık Hizmetleri sunacaktır. Bu merkez Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı birimi altında yapılandırılacak ve hazırlanacak web sayfası üzerinden aktif hizmet sunacaktır. Bireysel Danışmanlık Merkezi’nde öğrenci, akademik ve idari personele yönelik psikolojik danışmanlık hizmeti sağlanacaktır. Öğrencilerin üniversite yaşamı sorumluluklarına daha kolay uyum sağlayabilmeleri ve lisans programlarını minimum sürede tamamlayamayan öğrencilere psikolojik destek sağlamak amacıyla Bireysel Danışmanlık Hizmeti uygulaması başlatılacaktır. Özellikle lisans öğrenimi sürecini zamanında tamamlayamayan, okulu uzatan öğrenciler zorunlu olarak bireysel danışmanlık hizmetlerine yönlendirilecektir. Akademik ve idari personele yönelik bireysel danışmanlık hizmetlerinde ise, bireylerin kişisel veya akademik sorunlarını ele alarak çalışma verimliliğini artırmak hedeflenmektedir. Bu merkezde görevli psikologlar ve danışmanlar, gizlilik esası içerisinde bireylerin kişisel sorunlarına yönelik hizmetleri yürütmekle görevli olacaktır. Belirlenen dönemlerde psikolojik destekle ilgili panel, seminer, konferans, atölye çalışması ve grup etkinlikleri düzenleyerek, bireyden genele doğru hedef kitlenin artırılması sağlanacaktır. Akademik Destek Programı ile farklı ilgi alanlarına ve temel bilgi düzeyine sahip öğrencilerin gereksinimlerine yönelik çalışma programları oluşturarak, üniversiteye uyum süreçlerinde onlara destek olunması amaçlanmaktadır. Akademik destek programı daha çok öğrenci odaklı bir destek yaklaşımıdır. Bu programla öğrencilere bilgiyi öğrenme ve üretme yöntemleri, etkin çalışma teknikleri, bilgiyi kaynağından ve doğru bir şekilde öğrenme yöntemleri ve üniversite olanaklarından yeterli bir şekilde yararlanma gibi konularında yönlendirmeler yapılır. Belirlenen amaçlar doğrultusunda sunulan programlar bir proje şeklinde değerlendirilir ve öğrencilerin aktif katılımı ile gerçekleştirilir. Düzenlenecek seminer ve atölye çalışmaları ile öğrencilerin kendi deneyim ve tecrübelerini birbirlerine aktararak bilgi sahibi olmaları ve kendi iç potansiyellerini keşfetmeleri sağlanacaktır. Ayrıca öğrenciler, akademik danışmanlarca daha bilinçli birer üniversite öğrencisi olma yönünde teşvik edileceklerdir.
3- ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME AÇILIMLARI...
3.1. KTÜ’de Araştırma-Geliştirme Projelerine yeni bakış... Proje üniversitesi olmak temel hedefimizdir. Bu anlamda "yaşama ve üretime" katkısı olan projeler desteklenmelidir. Oysa bugüne değin KTÜ’de araştırma ve geliştirmeye yönelik bir politika ve vizyon maalesef tanımlanamamıştır. Geleneksel olarak, KTÜ BAP- Bilimsel Araştırma Projeleri adı altında münferit araştırma projelerine ve lisansüstü çalışmalara destek sağlanmaktadır. Bilimsel amaçlı projelerin değerlendirilmeleri için yeni düzenlemeler yapılarak, özellikle öğretim üyesi başına düşen proje sayısının en az “1”e çıkarabilmesi sağlanacaktır.
KTÜ’de araştırma ve geliştirmeye yönelik bir politika ve vizyon maalesef bugüne kadar tanımlanamamıştır. Geleneksel olarak, KTÜ BAP- Bilimsel Araştırma Projeleri adı altında münferit araştırma projeleri ve lisansüstü çalışmalara destek sağlanmaktadır. KTÜ’de TÜBİTAK projelerinin takibi farklı birimlerin sorumluluğunda takip edilmekte ve Uluslar arası proje başvuruları ise sadece KTÜ Uluslar arası İlişkiler Ofisi bünyesinde bilgilendirilmiştir. Ancak KTÜ’de proje başvuruları ve işleyişinde tam anlamıyla yönlendirici ve özendirici rol almış bütünleşik bir yapılanma söz konusu değildir. Araştırma ve geliştirme faaliyetlerine yönelik; ulusal ve uluslar arası kamusal fonlardan sağlanan destekler de yetersizdir. Bunun sonucu olarak KTÜ’deki mevcut yayın, kamusal fonlardan proje payı incelendiğinde beklenenin çok gerisinde olduğu görülmektedir. KTÜ’nün araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde çağın gereklerine uygun bilimsel düzeye erişmesinde temel hedefler;
3.2. Yeni bir Proje Yönetim Ofisi... KTÜ bünyesinde yer alan Araştırma Fonu Birimi günün koşullarına göre yeniden düzenlenerek, Proje Yönetim Ofisi yapısına dönüştürülecektir. Proje Yönetim Ofisi’nde yalnızca üniversitemizin BAP'ne yönelik hizmetler değil, aynı zamanda TÜBİTAK, DPT, AB Komisyonu Hibe Programları ve diğer hibe programlarına yönelik proje hazırlama, gerçekleştirme ve yürütme hizmetleri sunulacaktır. Yine bu birimde kurulacak olan Sorunlar Bankası ile proje pazarı oluşturulup, kurumların, özel ve tüzel kişilerin proje bazlı talepleri ile araştırmacıların buluşturulması sağlanacaktır. Proje Yönetim Ofisi içerisinde yer alacak olan Proje Geliştirme Şubesi’nde proje hazırlama ve geliştirmeye yönelik eğitici ve teknik destek sağlanacaktır. Üniversitemiz bünyesinde destek alan tüm projelerin yürütme aşamalarına yönelik hizmetler ve ilgili destekler Proje Yönetim Ofisi’nce gerçekleştirilecektir. Ayrıca her akademik yıl sonunda hazırlanacak olan Araştırma Bülteni’nde üniversitemizce yürütülen ve tamamlanan projeler hakkında (konu, proje ekibi, proje ilerleme süreci, maliyet, bilimsel yayınlar vb.) bilgi verilecektir.
3.3. Yayın teşviki ve ödüllendirme sistemi geliştirilecektir... Üniversitemizin uluslar arası yayınlara verdiği maddi destek oranlarını teşvik edici bir meblağa yükseltilmesi için, gerekli fonların oluşturulması sağlanacaktır. Ayrıca, doktora tezleri karşılığında ilgili öğretim üyelerine maddi destek sağlayıcı kaynaklar oluşturulacaktır. Özellikle bölgesel sorunlara yönelik araştırma projelerinde akademik çalışmaların cazip hale getirilmesi adına, TÜBİTAK'ın uyguladığı gibi "telif hakkı" bedelinin -Döner Sermaye, Vakıf, Araştırma Fonu vb kaynaklardan- ödenmesi imkânları araştırılacaktır.
3.4. Kongrelere ve Sempozyumlara katılım özendirilecek... Bilginin karşılıklı olarak paylaşıldığı ortamlar olarak bilinen kongre ve sempozyumlar, gelişmiş toplumların sık sık düzenlediği organizasyonlardandır. En etkin iletişimin bire-bir görüşme olarak kabul edildiği günümüzde, araştırıcıların meslektaşları ile sorunları tartışma, bilgilenme ve işbirliğinin geliştirildiği toplantılar zorunluluk arz etmektedir. Yurt içi veya dışı konferans veya diğer aktivitelere katılımlara teşvik edici destekler sağlanacaktır. Ayrıca üniversitemizin tüm birimlerinin kendi alanlarıyla ilgili ulusal ve uluslar arası düzeyde bilimsel toplantı düzenlemeleri teşvik edilecek ve üniversite olanaklarından azami ölçüde yararlandırılmaları sağlanacaktır.
@KTÜ Bilişim Projesi hayata geçirecektir... Bilişim çağında, bilgi teknolojilerinden hayatımızın her alanında yararlanırken, bir "teknik üniversite" olarak bunlardan yararlanamayıp, hala eski usullerle işlerin görülüyor olması kabul edilemez. Bu nedenle "e-KTÜ Bilişime Dönüşüm" gibi çağdaş bir proje hayata geçirilerek üniversitemizin her türlü bilişim teknolojisinden yararlanması sağlanacaktır.
Bilgi çağının bir gereği olarak iletişimin gelişimi, sadece bir altyapı hizmeti olarak değil, daha geniş perspektifte bilginin her alanda en etkin yönetilmesi ve paylaşılmasını destekleyecek biçimde ele alınmasıdır. Bugün evrensel çapta en etkin iletişim e-posta teknolojisi ile yapılmakta, tüm bilgiye ve veritabanlarına internetten erişilebilmekte, iletişim ağları bilgi paylaşımında yaygın olarak kullanılmaktadır.
KTÜ’de ise, en basitinden, günümüz şartlarında web sitesi güncelliğini koruyamamakta, e-posta sunucusu güvenlik ve teknoloji olarak gelişen teknolojilerin uzağında kalmaktadır. Üniversitemizde yoğun bilgisayar alımı yapılmasına rağmen, kaynak dağıtımı sistem yerine kişilere yapılmış, teknik hizmetler dinamikleştirilememiş, ağ ortamında bilgi paylaşım güvenliği bir türlü sağlanamamıştır. Birçok üniversitede etkin hale gelen elektronik tabanlı eğitim, araştırma ve idari faaliyetlerin otomasyonu, KTÜ’de işler hale getirilememiştir.
Günümüzde, elektronikleşme adıyla tüm hizmetler dönüşüm sürecine girmiştir. Bilgi Edinme Yasası’nın da paralelinde yönetimde şeffaflaşma anlayışı geleneksel yaklaşımların yerini almaktadır. 53 yıllık geçmişe sahip “teknik” tabanlı KTÜ’nün kurumsallaşmasında en etkin araç olarak, her türlü faaliyetin bilgisayar ortamında yürütülebildiği, izlenebildiği ve denetlenebildiği “@KTÜ: Bilişime Dönüşüm Projesi” ile hayata geçirilecektir. Bu kapsamda;
@KTU projesi kapsamında web ortamında çalışacak otomasyon sistemlerinin yapılanmasında;
@KTU’nün alt modülleri olarak; @KTU_Fakülte, @KTU_Enstitü, @KTU_Bölüm, @KTU_Laboratuar, @KTU_Kongre, @KTU_Araştırma, @KTU_Kütüphane, @KTU_Personel, @KTU_Lojman ...vb. web platformları kurularak KTÜ mensuplarına elektronik sistem üzerinden çağdaş anlayışla hizmet sunacak sanal birimler işler hale getirilecektir.
Sonuçta; tüm KTÜ mensubu Akademisyenler, İdari Personel ve Öğrenciler, sadece kendilerine ait kullanıcı girişi ile @KTU üzerinden üniversiteyle ilgili tüm işlevlerini kolaylıkla gerçekleştirerek bilgi toplumu bireyi olmanın hazzını yaşayacaktır. KTÜ’de şeffaf yönetim anlayışının paralelinde tüm olan biteni bilgisayarlardan izleyebilecektir. Böylelikle üniversitenin öncül görevi olan Eğitim ve Araştırma faaliyetlerindeki kalite doğrudan artırılmış olacaktır. İdari faaliyetlerde ise; yöneticiye bağlı olmayan, şeffaf, katılımcı, liyakate dayalı ve günümüz bürokrasinin hantallığını ortadan kaldıran bir anlayış “teknik” üniversitemize kazandırılmış olacaktır.
5.1. Üniversite kentine ilk adım: Trabzon'a yeni üniversite(ler) kazandırılması... Kent-üniversite bütünleşmesi öteden beri süre gelen ve konuşulan bir husustur. KTÜ’nün kuruluş gerekçesinde de bölgesel gelişme özellikle ön planda tutulmuştur. Ancak yıllardır başarılamayan husus, bu söylemin şu ana kadar taraflarca içinin doldurulamamış olmasıdır. Bu bütünleşmenin nazik temennilerden öte somut adımlara dönüşmesi gerekmektedir. Adları konularak, tartışmalar artık geciktirilmeksizin projeler bazında başlatılmalıdır. Öncelikle, kurumlar, STÖ’leri sorunlarını net bir şekilde dile getirmeli ve KTÜ de elbette bu projeleri değerlendirmelidir. Esasında bütünleşme, bireysel sorunları gidermeden öte, kentsel büyüme olarak algılanmalıdır. Gelişme potansiyelleri ve araçları iyi tespit edilmelidir. Örneğin, bu kent için sanayi potansiyeli hala tartışma aşamasında iken, bir yüksek öğrenim potansiyeli dikkate alınarak, Trabzon’un bir üniversiteler kentine dönüşebilmesi rahatça sağlanabilir. Nitekim Oxford, Cambridge gibi birçok kent sadece üniversiteleri ile öne çıkarak bacasız sanayi olmuşlardır. Trabzon artık 2. ve 3. devlet üniversitesine bir an önce kavuşturulmalıdır. Öncelikle, Fatih Eğitim Fakültesi kampusu artık buna en hazır konumda olanıdır. Vakıf Üniversiteleri veya benzeri üniversiteler artık Trabzon için kaçınılmazdır. Büyük kent olma arzumuz ancak bu şekilde gerçekleşebilir. Bu tür kurumların sağlayacağı bütçe kaynakları, ekonomik katma değerler yanında, sosyal ve kültürel alandaki değişimlerde elbette çok çarpıcı olacaktır. Bu konuda KTÜ üzerine düşeni yapacaktır.
5.2. KTÜ'nün Yerel Yönetim dinamikleriyle işbirliği güçlendirilecektir... Üniversitelerin temel görevlerinden biri de bulunduğu bölgenin yönetim dinamikleriyle birlikte çalışarak, onlara yeni bilgi ve teknoloji hizmetleriyle destek olmasıdır. Toplumsal bütünleşme, çağdaş gelişme ve planlı kalkınma için bu tür ilişkilerin sağlam zeminlere oturtulması gerekmektedir. Bu amaçla; KTÜ'nün -ayırım yapmaksızın- başta bölgenin tüm siyasal temsilcileri olmak üzere, Valilik, Belediyeler, Demokratik ve Sivil Toplum Örgütleri, Vakıf, Dernek ve Meslek Odaları, Yerel Basın ve diğer yerel kurum/kuruluşlarla sağlıklı ve sürdürülebilir bütünleşmesi sağlanacak, işbirliği olanakları geliştirilip özendirilecektir.
5.3. KTÜ'de Topluma yönelik bir Bilim Müzesi/Merkezi Kurulacaktır... Özellikle temel eğitim çağındaki öğrencilere ve topluma yönelik, bilgilendirme ve düşündürme amaçlı olarak, bilim dünyasındaki tarihsel gelişmeleri, teknoloji ve yenilikleri izleme ve bilgilendirme amaçlı bir Bilim Müzesi/Merkezi kurulacaktır. Bu kapsamda var olan TÜBİTAK ve AB kaynaklarının KTÜ'ye aktarılması sağlanacaktır. Yine bu merkez öncülüğünde zaman zaman bilim şenlikleri ve kampları düzenlenecektir.
5.4. Bir ilk, "Toplumsal Duyarlılık Projesi": Öğrenci-Toplum yüzleşmesi sağlanacak... Toplumsal Duyarlılık Projeleri (TDP), öğrencilerimizin içinde yaşadıkları topluma karşı sorumluluk sahibi olmalarını amaçlayan lisans programlarında bir ders şeklinde planlanmaktadır. TDP ile, öğrencilerin hayatın farklı yanlarını tanımaları, sosyal-kültürel anlamda geleceğe yatırım yapmanın önemini kavrayan, takım çalışması yolu ile verimliliği ve sorumluluk üstlenmeyi öğrenen ve sorunlar karşısında çözüm üreten bireyler şeklinde yetiştirilmeleri amaçlanmaktadır. Üniversite öğrencileri arasında toplumsal duyarlılığı ve sivil toplum bilincini artırmak, sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içerisinde yardım kampanyaları ve toplumsal duyarlılık projeleri düzenlemek amacıyla faaliyetler geliştirilecek ve özendirilecektir. MEB Okulları, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Huzur Evleri, Çocuk Islah Evleri gibi kuruluşlarla ve Sivil Toplum Örgütleri ile yapılacak protokoller doğrultusunda topluma yararlı projelerin geliştirilmesi, ihtiyaçlı ilk ve ortaöğretim öğrencilerine ders, rehberlik ve danışmanlık hizmeti sunulması, okuma-yazma eğitimi gibi çalışmalarla topluma yararlı birey yetiştiren bir üniversite vizyonu oluşturulacaktır. Öğrencilerin toplumdaki yerleri ve sorumlulukları konusunda bilinçlendirmeye yönelik hazırlanacak projeler doğrultusunda, bireylerin kendine güvenen, çevre sorunlarına ilgili ve duyarlı bir şekilde yetiştirilmeleri sağlanacaktır. TDP'ne yönelik bir web sayfası hazırlanacak ve geliştirilen projeler buradan ilan edilip, gelişim süreçleri yine web üzerinden takip edilebilecektir.
5.5. Bölge için bir Mega Proje: KTÜ'de "Sağlık Köyü" kurulacak... Tıp, Dişcilik ve Eczacılık Fakülteleri ile Trabzon Sağlık Yüksekokulu ve Sağlık Hizmetleri MYO'u, eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme yanında bir bütün olarak sağlık alanında bölgemize ve ülkemize önemli hizmetler sunmaktadırlar. Bu hizmetlerin topluma açılan en önemli kapısı hiç kuşkusuz "Farabi Hastanemiz" dir. Ancak yıllardır KTÜ olarak "Sürdürülebilir Sağlık Politakası" ortaya koyulamamış olması, bu alanda da rekabet gücümüzü zayıflatmıştır. Yıllardır kişi bazlı çalışan sağlık sistemimiz her geçen gün toplumun güvenini de kaybetme ile yüz yüzedir. Bireyleriyle paylaşımı dışlayan yılların gelenekçi yönetim anlayışı bizi bugünlere taşımıştır. Bugün bölgemizdeki hasta göcü yanında üniversitemizin üst düzey yöneticilerinin dahi hala büyük kentlere gidiyor olması, sağlık hizmetlerindeki günlük aksamalar, hasta şikayetleri, ileri tarihli gün vermeler, yoğunluklar, hasta ilişkileri ve ayrımcılığı, sağlık amaçlı tarama ve araştırma ve gelişmlerin eksikliği, teknik ekip ekipman sorunları, alım-satım ve hizmet alımlarındaki şeffaflık, çağdaş teknolojinin yetersizliği, iç mekan paylaşımı ve personelin yerleşim sorunları, plansız mekanlaşma gibi birçok sorun sorgulanmalıdır. Tüm bunlar bir yerlerde problemler olduğunun en çarpıcı örneklerdir. İlaveten, günümüzde sağlık alanındaki hizmetler artık rekabetçi bir anlayıştadır. Bu anlamda KTÜ sağlıkta'da büyük bir atılım yapmak zorundadır.
Sağlık başlı başına çok önemlidir. Sağlık, toplumsal gelişmişliğin de bir göstergesidir. Sağlık harcamaları her geçen gün artmaktadır. Yine bu alandaki teknolojik gelişmeler çok hızlı bir şekilde olmaktadır. Sağlık aynı zamanda çok geniş bir endüstri (ilaç, medikal, tıbbi teknoloji gibi) olup, politik güçle de ilişkilidir. Zaman zaman idarecilerin bu hizmetler üzerinden bir "orantısız güç" kazandığı malumdur. Oysa sağlık, toplum katılımının sağlandığı alanlardan biridir. Bugün artık toplumdaki eşitsizlikler, hakkaniyetsizlikler önemsenmeye başlanmış ve sağlıkta, tüketici tercihi, hasta hakları ve katılımı yükselen değerler arasına girmiştir.
Tüm bu nedenlerden dolayı, KTÜ'de Sağlık alanına özel bir önem verilererek, ilgili paydaşlarla "ortak akıl" oluşturulup, kısa ve uzun vadeli, etkili ve kalıcı çözümler üretilerek bunların hayata geçirilmesi sağlanacaktır. Bu amaçla, kısa vadede, var olan sorunların giderilmesi için öncelikle akademik ve idari personelle birlikte, mevcut durum analizi yapılarak ortak çözüm seçenekleri değerlendirilecektir. Uzun vadede, mevcut Tıp Fakültesi, Farabi Hastanesi ve çevresi bir bütün olarak ele alınıp, kampüsün geri kalan tüm güney bölgesi ile birleştirilip bir mega sağlık kompleksi olarak planlanıp, bölge için bir "Sağlık Köyü Projesi" hayata geçirilecektir. Bu proje ileride kurulması muhtemel bir "Trabzon Sağlık Üniversitesi"nin de alt yapısını oluşturacaktır. Sağlık Köyü yeni bir kampüs gibi planlanıp, içerisinde modern sağlık tesisleri, ihtisas hastaneleri, araştırma birimleri, konaklama, kapalı otopark alt ve üst yapısıyla geleceğin cazip bir sağlık merkezi olmalıdır. Bu merkez, Sağlık Bakanlığı ile koordinasyonlu olarak, çevre hastanelerle eşgüdümlü çalışarak, sadece bölgemize değil aynı zamanda yurt dışına da sağlık hizmeti sunabilmelidir. Böylece kısıtlı sağlık kaynaklarının rasyonel kullanımı sağlanmış olacaktır. Sağlık Köyü'nün master-imar planları hazırlanıp, bölgenin devlet ana karayoluna bağlantısını sağlayacak alt yapı projeleri de mutlaka geliştirilecektir. Bu proje sadece KTÜ'nün değil, bölgenin ve ülkenin önemli bir projesi olacaktır. Dolayısıyla bu konuda tüm iç ve dış dinamiklerle işbirliği yapılarak, temel kaynaklardan (Örneğin Başbakanlık, Sağlık Bakanlığı, DPT, WHO, UNDP, Kredi Kuruluşları, Hacettepe, İstanbul vb üniversiteler) resmi ve profesyel düzeyde destek sağlama yoluna gidilecektir. Özetle sağlıkta temel amaç; köklü bir sağlık politikası ile, toplumun sağlık statüsünü yükseltmek, herkesin sağlık hizmetlerine ulaşılabilirliğini sağlayarak, hakkaniyetli finansmanı ve verimliliği sağlayan, yüksek kaliteli ve uygun sağlık hizmetlerini sunacak bir sistemin tesis edilmesi olacaktır.
5.6. Sürekli eğitim merkezi geliştirilecek... Bilgi birikimi ve deneyimlerin diğer kurumlarla ve toplumla paylaşılması özendirilerek, “Sürekli Eğitim Merkezi” aracılığı ile programlar düzenlenecektir. KTÜ için “öğrenci” en birincil bileşendir. Öğrencilerin çağdaş anlamda eğitilerek, yaratıcı ve girişimci bireyler olarak yetiştirilip toplumun hizmetine sunulması hedeflenecektir.
5.7. KTÜ'nün Kongreler Merkezi olması sağlanacaktır... KTÜ’nün konumlandırıldığı Trabzon ilinin coğrafi konumu, Karadeniz’i çevreleyen ülkelere ve Asya ülkelerine yakınlığı dikkate alındığında, KTÜ için Karadeniz Kongreler Merkezi yaklaşımıyla yeni bir açılım sağlanacaktır. Bu amaçla; KTÜ ve bölge merkezi olarak Trabzon’un potansiyeli ve tanıtımını destekleyecek, ulusal ve uluslar arası düzeyde, kongre, sempozyum, fuar ve konferanslar özendirilecektir.
Mevcut durum dikkate alındığında; KTÜ ve Trabzon’da olanakların tam anlamıyla kullanıldığı, yoğun katılımlı kongrelerin gerçekleştirildiği söylenemez. KTÜ yerleşkelerinin mevcut altyapısı geniş açılımlı kongrelerin gerçekleştirilmesine olanak sağlayacak nitelikte olmasına rağmen, KTÜ merkez kampusundaki Kongre Merkezi ve AKM çeşitli etkinlikler için sınırlı kalmaktadır. Ayrıca; üniversitemiz fakültelerinde ve diğer yerleşkelerinde yer alan amfiler kongrelerle bütünleşik kullanılabilir. KTÜ’de Karadeniz Kongreler Merkezi düzeyinde gelişimini özendirmek için hedeflenenler;
6- FİZİKSEL ÇEVRE DÜZENLEMELERİ, LOJMAN VE SOSYAL YAŞAMA DAİR...
6.1. Yerleşke arazilerimize sahip çıkıp, imar yapılanması yasallaştırılacak... Üniversite yerleşkesinde, yeni bölüm ve birimlerin inşaatı için, mevcut alanları etkilemeyecek konumda ve yeterli büyüklükte "yer" sorunu mevcuttur. Yerleşkenin güney koridorunda, kamulaştırma işlemleri ile gerekli alanların üniversitemize kazandırılması gerekmektedir. Ayrıca çevredeki uygun arsa-arazilere bu amaçla da talip olunmalıdır. Bugün kıt olan arazilerimizin elden çıkarılmasını onaylamamız mümkün değildir... Bunun için uygun planlama ve altyapı çalışmalarının bir an önce başlatılması gerekmektedir. Ayrıca yerleşke içerisindeki mekânsal altyapı faaliyetlerini düzenleyecek imar altlıklarının hazırlanması ve bu faaliyetlerin imar planı bütünlüğü içerisinde yasalara uygun yapılması sağlanacaktır.
6.2. Merkez kampüs dışındaki birimler iyileştirilecektir... Üniversitemiz yalnızca merkez kampustan ibaret değildir. KTÜ’den son ayrılan üniversitelerle birlikte artık KTÜ Trabzon ili içerisinde faaliyet verecek bir üniversite konumuna gelmiştir. Bu anlamda ilçelerimizde KTÜ'ye ait bir çok birim mevcuttur. Artık tüm bu birimlerle bütüncül olarak, dikey şekilde kaliteli büyüme hedef olmalıdır. Bu düşünce ile, merkez kampus dışındaki tüm birimlerin sorunları tek tek alınıp kalıcı projelerle çözüme kavuşturulmalıdır. Bu birimler, merkez kampusden dışlanmış muamelesi görmeyen, mekan sorunu olmayan, yetişmiş eleman ve sosyal altyapısı tamamlamış, teknik donanım ihtiyacı giderilmiş eğitim-öğretim kurumları haline dönüştürülmelidirler. Örneğin, -yeni bir üniversite olması için çalışılacak olmasına karşın- Fatih Eğitim Fakültemizin kampusu burada yaşayan, görev yapan öğretim üyeleri, çalışan personel ve eğitim gören öğrenciler için bir üniversite kampusüne yakışır, her türlü sosyal aktivite ve gelişme göz önüne alınarak daha cazip hale getirilmelidir. Çevresi ile bir bütün halinde düşünülmesi gereken Fatih Eğitim Fakültesi, mevcut potansiyeli de dikkate alınarak, özel bir plan dahilinde ülkemizin tercih edilen seçkin "Eğitim-Sosyal-Sanat" fakültelerinden biri haline getirilmelidir. Yine yıllardır merkez kampuste olamamanın sıkıntısını çeken Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesinin bu sorunu kalıcı bir biçimde çözülmeye çalışılarak, mobil eğitim sistemine son verilecektir.
6.3. Rektörlük Konutu “Konukevi”ne dönüştürülecektir... Kampus içerisinde imtiyazlı yaşam tarzı benimsenmeyip, üniversitemizde Rektörlük Konutu olarak kullanılan mekân, lojman olmaktan çıkartılıp, üniversitemizin üst düzey konukevine dönüştürülecektir. Konukevi, geleneksel olarak haftanın veya ayın belli günlerinde bilgilendirme amaçlı rektörle birlikte toplantıların veya üniversitemizin gelişmesine dair düşünce ve projelerin tartışıldığı bir mekân olacaktır. Özel tanışma ve kaynaşma amaçlı kokteyl ve toplantılar burada düzenlenecektir. Bu toplantılarda, Rektör tarafından üniversitenin farklı birimlerindeki öğretim elemanları, akademik ve idari personeli, başarı ve ödül kazanmış kişileri, öğrencileri ve üniversiteye katkı veren sanat, ekonomi ve siyaset dünyasının önemli kişileri zaman zaman burada ağırlanacak, gerektiğinde üniversitemizin ödül takdimlerine ev sahipliği yapılacaktır. Sonuçta Konukevi, üniversitemizin gelişimi için evrensel düşünceye haiz seçkin insanlarının bir araya gelerek, fikir sunma ve geliştirme fırsatı bulacakları bir buluşma noktası olacaktır. 6.4. Lojman Sorunu'na kalıcı çözümler getirilecektir... Üniversitemizde mevcut lojmanların nitelik ve nicelik olarak yetersizliği öteden beri bilinen bir sorundur. Bunun için günümüzde etkinliği ile bilinen TOKİ vb kurumlarla özel işbirliği yapılarak, akademik ve idari personelimiz için gerek geçici, gerekse kalıcı konut ihtiyacı giderilecektir. Bu noktada öncelikle kampus içinde uygun yerlerin mutlak suretle lojman yapımı adına tahsisi değerlendirilecektir. Bunun yeterli olamadığı hallerde çevrede bulunan uygun arazi ve kamu tesislerinin üniversitemize kazandırılması için çalışılacaktır.
6.5. İçme Suyu sorununa el atılacak.. Üniversitemizde kullanılan mevcut suyun kalite sorununun bulunduğu hep söylene gelmiştir. Sıhhi su kaynaklarının değerlendirilerek üniversitemizin artık temiz içme suyuna kavuşturulması, sağlıklı yaşam için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır.
6.6. Nitelikli Şenlikler temel amaçlarına uygun olarak düzenlenecektir... Üniversitemizin muhtelif zamanlarında gerçekleştirilen, mezuniyet törenleri ve kuruluş etkinlikleri yüksek öğretim kurum yapısına uygun bir düzende kutlanması sağlanacaktır. Bu anlamda üniversitelerin öğrencilerine ve topluma yönelik sosyal-kültürel görevlerini ve önderliğini öncelikle yerine getirmesi bilinci benimsenmelidir. Dolayısıyla bu tür etkinliklerin kurumsal kimliğimize uygun olarak gerçekleşmesi sağlanacaktır.
6.7. Üniversite sosyal tesislerinde kâr ve rekabet amacı güden anlayıştan vazgeçilecektir... Üniversite soysal tesisleri, öncelikle üniversite personeli ve öğrencilerine hizmet sunabilmelidir. Tüm sosyal tesislerimizin bu hizmet anlayışıyla çalışmasını sağlayacak düzenlemeler yapılarak, sosyal tesislerimizin kâr amacı güden birer ticaret mekanları olmayıp, gerçekten kurumun birer sosyal tesisleri olmaları sağlanacaktır. Bu kapsamda, üniversite bünyesindeki kantin, restorant, otopark vb işletmeler sürekli denetlenerek, sağlıklı ve kaliteli hizmetin sunulması için gerekli tedbirler alınacaktır.
6.8. Üniversitemiz personeline yönelik “VIP-Sağlık” hizmeti verilmesi sağlanacak... Sağlıkta üniversite personelimize sunulan hizmetlerde kalite ve zamana bağlı bir takım sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bunu giderecek şekilde Farabi Hastanesi bünyesinde kurumumuz personeline yönelik “pozitif ayrımcılığın” yapılması sağlanacaktır.
EN BÜYÜK PROJE ve HEDEF: 2023'te, Cumhuriyetimiz 100.yılında, "KTÜ'yü bir DÜNYA ÜNİVERSİTESİ, TRABZON'u ÜNİVERSİTELER KENTİ yapmaktır."
Değerli meslektaşlarım,
Burada önerilen tüm projeler birer ekip ve inanç işi olup, elbette bazıları kısa bazıları da uzun vade de gerçekleşebilecek türdedir. Önemli olan hedeflerdir. Bugüne kadar üniversiteler, genelde seçim sistemleri, yönetenlerin kişilikleri gibi konuları tartışıp durdular. Ancak çok az insan somut projeler üzerinde durmuştur. Bu projelerin oluşmasını ve gerçekleşmesini sağlayacak olanlar da, doğal olarak, bu görüşlere destek vereceklerdir. Her şeyin akılcı, açık ve şeffaf olması, özde ve sözde bir, katılımcı olmak, alınacak kararlarda bu projeleri destekleyenlerin görüş ve bilgilerine başvurulması temel ilkedir. Ancak bu şekilde özlenen üniversite gelenekleri oluşmaya başlayarak kurumsallaşan bir “Büyük KTÜ” ortaya çıkacaktır. Üniversitemizi ileriye taşıyacak tutum; proje üretenlere ve onları destekleyenlere imkan sağlamaktır. Yarım asırlık KTÜ'nün iç çekişmeleri, kişisel sorunlar, günlük hesaplar ve hesaplaşmalar, kişilere kayıtsız bağlanmalar; bizi, üniversitemizi hiçbir ileri noktaya götürmemiş, tam aksine hep tersine geriletmiştir. Artık değişen dünya ile birlikte bizler de eşgüdümlü bu değişimi yaşamalıyız. Şimdi bunun tam zamanıdır... Sonuç ta unutmayalım ki; "Değişim, ancak hepimizin ortak projesi olur ise bunu birlikte başarabiliriz"...
|