Neden Adayım..?

Saygıdeğer Hocalarım, Değerli Meslektaşlarım ve Sevgili Arkadaşlarım;

Üniversiteler, aklın ve bilimin egemen olduğu, bilim ve teknolojiye yeniliklerle yön veren, evrensel değerleri ulusal değerlerle bütünleştirerek toplumun geleceğini aydınlatan öncü kurumlardır. Bu bağlamda temel görevlerimiz bilim ve teknoloji ile uğraşarak bilgi üretmek, üretilen bilgiyi genç kuşaklara ve topluma aktararak insanlığa hizmet etmektir. Bu yolda, hedeflere ulaşmada tüm üniversite çalışanlarına elbette önemli görevler düşmektedir. Ancak üniversite yöneticilerine çok daha büyük görev ve sorumluluklar düştüğü bir gerçektir. İşte bu noktada önümüzdeki rektörlük seçimiyle birlikte, KTÜ’nün yeni dönemine dair yol haritasının çizileceği bir sürece girmiş bulunmaktayız. Dolayısıyla bu süreç sıradan olmayıp, üniversitemizin geleceği açısından oldukça önemlidir.

Geçmişten günümüze kadar geçen zamana bakıldığında, yarım asırlık köklü bir üniversite olan KTÜ’nün hala arzu edilen noktaya bir türlü ulaşamadığını görmekteyiz. Bunda elbette idari hatalardan kaynaklanan nedenler etken olmaktadır. Var olan muhtelif sorunları buradaki açıklamalarımda bulabilirsiniz (lütfen tıklayınız). İnancım odur ki; bu hususta temel bir gerçek var ki bilimsel niteliğe haiz kurumsal yapımız ve saygınlığımız yani “Üniversite Benliğimiz” her geçen gün kaybolmaktadır. Önemli olan buna neden olan idari kararların hangi hedefler adına, nasıl ve niçin verildiğine dair yöneticilerin eylem, yetenek, bakış, duruş ve düşüncelerini iyi okuyup değerlendirebilmektir.

Yönetim hataları bir noktaya kadar elbette kabul edilebilir, ancak bu hataların sürekli ve mükerrer olması artık bir yönetim zafiyeti veya bilinçlilik olarak algılanmalıdır. Bu nedenle kurumsal bütünlük ve gelecek adına böylesi bir gelişmeye “dikkat” çekilebilmelidir. KTÜ sıradan bir üniversite olamaz! Başta biz akademisyenler olmak üzere, üniversitenin tüm bileşenleri ile toplumun öz değerleri adına kaygı duyan, konuşan, her türlü bakış ve eleştiriye açık, özgür irade sahibi tüm bireylerin bu sorumluluk bilinci ile hareket etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde KTÜ için kurumsal çöküş ve yok oluş kaçınılmaz olacaktır…

Değerli Meslektaşlarım,

Bugün, KTÜ en asli görevi olan bilimsel hedeflerden sürekli uzaklaşan ve yara alan bir kurum haline getirilmiştir. Yönetim tarzından kaynaklanan bu gelişmeleri üzülerek ve kaygı ile izliyoruz. Belirtmeliyim ki, içinde bulunduğumuz süreçte KTÜ’nün kurumsal kimliği tartışılır olup, geleceği endişe edilir boyutlara ulaşmıştır. Daha çok dış dinamiklerin egemen olduğu bir üniversitenin bağımsızlığından söz edilemez. KTÜ bireysel çıkarlara alet edilip, sıradanlaştırılmamalıdır. Buna karşın hassas bir kurum olan üniversitemiz bir bilim yuvası olarak her türlü günlük, politik ve popülist yaklaşımlardan uzak tutulmalı; kişisel değil, kurumsal ve bilimsel menfaatler belirleyici olmalıdır.

 

KTÜ sadece bizlerin değil, toplumun ortak malı, bölgenin ve ülkenin önemli bir değeri ve geleceğidir. Onun için bu kurumun irtifa kaybetmesine asla göz yumamayız. Artık yenilikçi bakışlar ile KTÜ, geleceğe dair kararlarını kendi iradesiyle, adil ve şeffaf olarak alıp, kendini değişime zorlamak durumundadır. Dolayısıyla sürekli değişen ve gelişen ülkemizde bu dönemi sıradan bir rektörlük seçimi gibi algılamak, üniversitemiz açısından yanlış olacaktır. Bunun aksine, bu dönemi; bilim ve teknoloji çağına uygun bir üniversite yapılanması için, önemli bir fırsat olarak değerlendirmek gerektiği düşüncesindeyim.

 

KTÜ bünyesinde -kuşkusuz- üniversitemizin sorunlarını çok iyi bilen ve yaşayan, bunlara çağdaş çözümler üretebilecek yetenekli, bilgili, yenilikçi ve dinamik bilim insanları bulunmaktadır. Bu insanlarla “yönetilen değil, birlikte yöneten olalım” anlayışıyla üniversitemizin geleceğini yeniden tesis etme adına yola çıktım.

 

·   Bilime olan inancım; doğruluk, dürüstlük ve kararlılık ilkelerine dayalı hayat felsefem,

·   Dünyayı, ülkemi, bölgemi, doğduğum toprakları, mezunu ve mensubu olmaktan her zaman gurur duyduğum üniversitemi iyi biliyor olmam,

·   Akademik ve idari bilgi birikimi ve deneyimlerime olan öz güvenim

 

beni bu dönemde rektör adayı olmak gibi onurlu bir sorumluluğu almaya itmiştir. Tüm bunlardan dolayı adaylık hakkını kendimde buldum. Ayrıca, altını çizerek belirtiyorum ki, bugüne kadar olmadığı gibi, bundan böyle de asla hiçbir kişi, grup ve zümrenin temsilcisi olmayıp, sadece üniversitem ve bilim adına adaylığa “varım” dedim.

 

Bu anlamda, adaylık sürecinde nasıl bir üniversite düşündüğümü, hedeflerimi ve projelerimi burada sizlerle paylaşıyorum. KTÜ rektörlük seçim sürecinde, aday değerlendirmelerinizi daha rasyonel yapabilmeniz için düşüncelerimi sizlere iletmeye çalışacağım. Buradaki söylemlerim sizlere teminatımdır. İnanıyorum ki “söz uçar yazı kalır”. Üniversitemizin geleceği adına, sadece hür iradeniz ve vicdani sorumluluğunuzla vereceğiniz o değerli “karar”ın, KTÜ adına en iyi şekilde tecelli etmesini diliyorum…

 

En içten selam ve saygılarımla,

 

Tahsin YOMRALIOĞLU

KTÜ Rektör Adayı