FIKRALAR  

 

 

geri

 

BAKAN        

Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti.
Ne yapsa makbule geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu.Nihayet : 
-Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve ilan etti :  
-Pazar günü saat 10'da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim. 
Pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar orada.Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı.Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti. Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı. 
Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu : 
-Bakan yüzme bilmiyor!

ÇORAP

Ayakları çok fena kokardı.Bir gün bir arkadaşına birlikte tiyatroya gitmelerini teklif etti. 
-Hay hay, dedi arkadaşı.Ama eve git, ayaklarını yıka ve temiz bir çorap giy. Söz mü? 
Tiyatroya gittiler.Yerlerine oturdular.
Aradan beş on dakika geçmeden etrafındakiler mendillerini burunlarına götürmeye başladı. 
-Hani söz vermiştin, dedi arkadaşı. 
-Vallahi değiştirdim, dedi.İnanmazsın diye kirlileri de cebime koydum.bak!...

 

FİL SÜTÜ

İki arkadaş teneffüste konuşuyorlardı : 
-Bugün bir bebek gördüm, fil sütü içerek bir haftada on yedi kilo almış. 
-Allah allah, çok tuhaf. Kimin bebeğiymiş bu? 
-Filin!...

 

HEPSİ BİRDEN

Oymakbeyi, izci adaylarını karşısına toplamış, onlara izciliğin ilkelerini anlatmaya çalışıyordu : 
-Bakın çocuklar, dedi. Bir izci, her gün, hiç olmazsa bir kez birine yardımcı olmalıdır. Hastalara...Yaşlılara...Muhtaçlara...Her sabah okula geldiğiniz zaman size birgün önce nasıl bir iyilik yaptığınızı soracağım.Tamam mı?  
Ertesi sabah Oymakbeyi çocukları toplayıp sordu : 
-Söyleyin bakalım...Dün ne gibi bir iyilik yaptınız?  
Bütün çocuklar, hep bir ağızdan : 
-Yaşlı bir kadının karşıdan karşıya geçmesine yardım ettik efendim.
Adamcağız şaşırdı : 
-Hepiniz mi?  
-Evet efendim, hepimiz birden.  
-Neden?  
Çocuklardan biri cevap verdi : 
-Kadın karşıdan karşıya geçmek istemiyordu, ondan efendim! 

 

ELTİM GİLE GİDİYOM

Yeni ilçe olan bir köye trafik ışıkları yeni konmuş, ışıkların altında bir polis bekliyor ve halkın ışıklara uymasını sağlamaya yani bir çeşit trafik eğitimi vermeye çalışıyormuş. 
O sırada, bakmış ki; bir kadın, elinde tuttuğu çocuğuyla, kırmızı yanarken karşıya geçiyor.Hemen seslenmiş : 
-Hanım, hanım! Nereye? 
Kadın dönüp : 
-Vıy! demiş. Sana ne? Eltimgile gidiyom.

 

DAHA ÇOK İSTİYOR

Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı : 
-Oğlum ne oldu gözüne? Düştün mü yoksa? 
-Hayır düşmedim.Arkadaşım Orhan'la dövüştük.Ben de yarın onun gözünü şişireceğim! 
Annesi yatıştırmaya çalıştı : 
-Sakın ha! Dövüşmek iyi birşey değil. Ben sana yarın pasta çörek vereyim. Arkadaşına da ver, barışın. Güzel güzel oynayın olmaz mı?  
-Olur anneciğim, barışırız. 
Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü.Annesi merakla sordu : 
-Yine ne oldu? 
-Arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor!

 

ÖNEMLİ NEDEN

-Hayrola nereden? 
-Be be ben mi?Rad rad radyodan geliyorum... 
-Ne vardı radyoda? 
-Spi spi spi spiker sı sı sı sınavı vardı da... 
-Eeee, ne oldu? 
-Bı bı bı bırak yahu?Kı kı kıravat tak tak takmadık diye almadılar

 

RESİM

Leyla, ağacın altına oturmuş resim yapıyordu.Babası kızın elindeki bomboş kagığıdı görünce sordu : 
-Leyla, ne resmi yapıyorsun bakayım? 
-Çimenlikte bir keçi resmi. 
-Çimenler nerede? 
-Keçi hepsini yedi. 
-Ya keçi?... 
-Yiyecek birşey kalmayınca o da gitti.

 

GERÇEKTEN ÖLÜYMÜŞ

Otelciyi çağırdı : 
-Odalarım temizdir,  dediniz.Pire filan yoktur, dediniz.Bakın şuna! 
Otelci eğilip baktı : 
-Evet, o pire ama...Ölü...Ölü... 
Müşteri boynunu büktü, otelci de gitti. 
Ertesi sabah otelci : 
-Nasıl, dedi, rahat uyudunuz mu? 
-Valla uyuyabilseydim, belki rahat ederdim ama...Sizin o ölü pire yok mu? 
-N'olmuş ölü pireye? 
-Yoo...Siz haklıymışsınız...Gerçekten ölüymüş o pire...Fakat cenaze töreni o kadar kalabalık oldu ki... Eşi, dostu ahbabı, akrabası, bütün pireler hazırdı törende...

ODACILAR

İki müdür odacilarindan sikayet ediyormus. Ikiside kendi odacisinin daha aptal oldugunu iddia ediyormus. Birbirlerine kabul ettirmeye bahse girmisler. Bir tanesi zile basarak odacisini çagirmis ve demis ki: -Al su 50 bin lirayi, git bana en son model arabalardan birini al getir. -Basüstüne, diyerek çikmis odaci kapidan.Ardından diger müdür kendi odacisini çagirmis: -Git simdi bizim eve bak bakalim ben evde miyim?-Emredersiniz efendim , demis ikinci odaci. Tam kapida iki odaci karsilasmislar, onlarda müdürlerini çekistirmeye baslamislar. Biri demis ki: -Ya su bizim müdür de çok salak, bana 50 bin lira verdi, git son model bir araba al gel dedi. Bugün pazar hiçbiryer açik degil ki! -O da bisi mi, asil benimki benden evine gidip kendisinin evde olup olmadigini ögrenmemi istedi. Aptal adam, elinin altinda telefon var açip sorsana!

 

DİLENCİ

Adam, kösebasindaki dilenciye para verirken gönlünü de almak istedi:
-Ayagin topal ama sükret,ya kör olsaydin?
-Körlügü de denedim be abi ,is yok! Yüzlük diye ellilikleri yutturuyolar...

 

EN İYİ VALİ

Adamın biri Erzurum'a vali tayin edilmiş.Gitmiş, görevi devralmış.
Halkı ve çevreyi tanımak için çıktığı gezilerin birinde köy halkına sormuş : 
-Şimdiye kadar Erzurum'a tayin edilmiş valiler içinde size en çok hizmet eden hangisiydi?
Köylünün biri cevap vermiş : 
-Sizden iki önceki valiydi ; Mehmet Paşa.
-Yaaaa, öyle mi, peki size ne gibi hizmetler yaptı?
-Daha Erzurum'a gelirken, yolda, Bayburt'ta öldü!