|
ORYANTALİZM Yazar: Edward SAİD Kitap, önsöz, giriş ve üç uzun, on iki kısa bölüm ile bir
ekten müteşekkil olup, 540 sayfadır. "Oryantalizm'in kapsamı"
başlıklı birinci bölümde, gerek tarih ve tecrübe, gerekse felsefi ve siyasi
temalar açısından Oryantalizm konusunun bütün boyutlarının altı
çizilmektedir. İkinci bölüm, "Oryantalist yapılar :Eski ve Yeni"
geniş kronolojik bir anlatım ve mühim şair, sanatçı ve bilim adamlarının
eserlerinde görülen ortak bazı araçlara işaret ile, çağdaş oryantalizmin
ortaya çıkışını anlatmaktadır. " Şimdilerde Oryantalizm" başlıklı
üçüncü bölüm, ikinci bölümün sonundan yani 1870 den, Doğu daki büyük
sömürgeci genişlemesini konu edinerek II. Dünya savaşında son bulur. Bu bölümde
Doğunun İngiliz -Fransız hegomonyasından Amerikan hegomanyasına geçişi tasvir
edilmektedir. Yine bu bölümde Amerika’daki oryantalizm konusundaki fikri ve
sosyal gelişmelerden ve gerçeklerden söz edilmektedir. Yazar bu eserinde Batı'lıların Doğu'yu ele alırken bütünü
ile kendi görüşlerinden ve varsayımlarından hareket ettiklerini,hayallerini
konuşturduklarını ve Batı'nın çıkarlarına uygun bir Doğu manzarası ortaya
koyduklarını ispat etme gayretindedir. Çok defa Batı'1ı yazarların
görüşlerine baş vurarak ve Batı'lı eserlerden örnekler vererek onlara
günahlarını kendi ağzından itiraf ettiriyorlar. Misal: "Onların her şeylerini tahrip ettik,
felsefeleri, dinleri mahvoldu, artık hiçbir şeye inanmıyorlar, derin bir
boşluğa düştüler. Anarşi ve intihar için olgun bir hale geldiler..."
Lovis Massignon · Avrupa'lı için Doğu, Avrupa'nın bir icadı olup, eski
çağlardan beri insanlarda hülyalar uyandıran, garip izlenimler yaratan,
kendine has yaratıkları ve manzaraları ile fevkalade deneyimlere yol açan bir
yerdir. Amerikalı'lar için Doğu, Uzak Doğu'dur. Ve özellikle Çin ve
Japonya'dır. Amerika'lıların aksine Fransız'lar ile İngiliz'ler ve onlar
kadar olmasa da Alman'lar, Rus'lar, İspanyol'lar, Portekiz'liler,
İtalyan'lar,İsviçre'liler uzun bir Oryantalizm geleneğine sahiptirler. · Şark’ı öğreten, yazıya döken, veya araştıran kimseye
Şarkiyyatçı yada Oryantalist denir. Yaptığı şeyde Oryantalizm'dir. · Doğu Avrupa'ya bitişik bir kara olmanın yanında,
Avrupa'nın en büyük,en zengin ve en eski sömürgelerinin bulunduğu yerdir,
kurduğu medeniyetlerin ve konuştuğu dilin membaıdır, kültürel uzanımıdır. En
önemlisi Doğu Avrupa'nın "karşıt kalesi" olarak kendini tesisinin
en büyük yardımcısıdır Bu yönleriyle Oryantalizm, kültürel hatta ideolojik bir
açıdan, arkasında müesseseler, kelimeler, ilim, tasvirler, öğretiler hatta
müstemleke bürokrasileri, müstemleke usulleriyle kavramlar olan bir muhakeme
biçimidir. Oryantalizmi bir muhakeme usulu olarak ele almaksızın ve
doğu hakkında söz söylerken bu muhakamanin usullerine riayet etmeksizin
muvaffak olmak yani Doğu'yu politik, sosyolojik, askeri, ideolojik, bilimsel
ve fikri bakımdan yönetmek imkanı yoktur. Yani Oryantalizm Şark söz konusu
olduğunda otomatik olarak devreye giren ve tesir icra eden menfaatler
örgüsüdür. · Oryantalizm, Avrupa'nın Doğu hakkındaki bir uydurması
değil, Batı tarafından bilinçli vücuda getirilmiş ve nesiller boyu hatırı
sayılır yatırımlara konu olmuş bir teori ve pratikler bütünüdür. · Bilgi, kendini elde edeni bir beşer olarak kendi
şartlarına bağlılığını inkar edemiyor ise, Şark'ı etüt eden Avrupa'lı veya
Amerika'lı da Doğu'nun karşısına önce bir Avrupa'lı yada Amerika'lı sonra bir
beşer olarak çıktığını inkar edemez. Bu sebeple Oryantalizm'deki
anlam,varhğını doğrudan Doğu'yu görünür, seçilir ve var kılan Batı
anlatıcılarına ve Batı anlatı tekniklerine borçludur. Böylece Oryantalizm
Doğu'dan daha çok Doğu'yu icat eden Batı idi ve kendisini ortaya koyan Batı
kültürüyle bağlantılı idi. · Oryantalist Balfour’un ifadelerine göre, Mısır
İngiltere'nin bildiği nesnedir, İngiltere Mısır'lıların kendi kendini
yönetemeyeceğini bilmektedir ve Mısır'ı işgal ederek bunu teyit etmiştir.
Mısır'lılar için İngiltere'nin idari ettiği peydir. Mısır medeniyeti de
İngiltere idaresine girmekle mümkündür. · Balfour'a göre Batı'lılar vardır, birde Doğu'lular vardır.
Birinciler hükmederler, ötekiler hüküm altında olmalıdırlar, buda ekseriye
ülkelerin işgal edilmesi, iç işlerine tam müdahale, can ve mallarını şu yada
bu Batı'lı gücün eline bırakılması demektir. · Doğu'lular hakkında bilgi onların yönetimini kolay ve
karlı kılan şeydir. · Doğu Batı ayrımının ortaya çıkması seneler hatta yüz
yıllar almıştı. Keşif seyahatleri yapılmış, ticaret ve savaş vasıtasıyla
temaslar sağlanmıştı. 18. yy.. ortasından itibaren doğu-batı ilişkisinde iki
ana öğe vardı . I-) Doğu hakkındaki sistematik bilginin gelişmesi , 2-) Batı'nın tahakkümü · Batılı oryantalistlere göre Doğu mantıksızdır, dinsiz olup
azgındır, çocuk ruhludur, sapkındır. Böylece Avrupa'lı makuldür, fazıldır,
o1gun ve normaldir. · Yazar oryantalizmi, bir kültürel tahakküm konusu olarak
tahlil ve tetkik peşindedir. Buradan oryantalizm, Doğu'lu nesneleri inceleme,
eleştirme, hüküm, disiplin yahut yönetim için sınıfa, mahkeme salonuna,
hapishane yahut el kitabına yerleştirilen “Doğu bilgisidir". Oryantalizm pozitif bir doktrinden ziyade düşünceye
getirilmiş bazı sınırlamalar olarak anlaşılmalıdır. O, entellektüel bir
kudretin ifadesidir. · 1815'den,1914'e kadar Avrupa'nın direkt sömürge hakimiyeti
yeryüzü karalarının % 35'inden % 85'ine çıktı. İngiliz ve Fransız
İmparatorlukları'nın başını çektiği bu sömürgecilik faaliyetinden en fazla
Asya ve Afrika kıtaları etkilendi. · Kissinger çağdaş dünyayı kalkınmış ve kalkınmakta olanlar
olarak ikiye bölüyor. Birincisi Batı'yı, ikincisi ise Doğu'yu ifade eder.
Newton devrimini esas alır. · Hindistan'daki i1k oryantalistlerin çoğunluğu ya hukuk
alimi yada misyonerlik eğilimi fazla doktorlardı. Bunlar bir yandan Asya'da
ıslahı kolaylaştırmak için bilim ve sanatı inceliyorlar diğer yandan da aynı
inceleme ile kendi ülkelerinde bilginin ve sanatının ıslahına çalışıyorlardı. · Napolyon Mısır'dan ayrılırken yardımcısı Kleber'e çok sıkı
talimatlar verdi. Buna göre Mısır her zaman oryantalistler ve gönlü
kazanılabilen dini liderler marifetiyle yönetilecekti. Napolyon Mısır'ı
Fransız ilminin bir şubesi yaparak, şark ülkesinin seyyahlar, alimler, ve
askerler dışındaki kimyacı, tarihçi, arkeolog vs. vasıtalarla tanınmasını
tanıtılmasını sağlamıştır. · Oryantalizmin başarıları: 19. yy'da bilim adamları
üretmesi, Batı'da eğitimi yapılan dillerin sayısını artırması, neşredilen,
tefsiri, tercümesi yapılan orjinal eserlerin sayısını arttırılmış
olması,Doğu'ya sempati duyan,Sanskritce'nin grameri ile, eski Fenike
kuruluşları ile ve Arap şiiri ile gerçekten ilgilenen öğrenciler çıkarması
olarak sıralanabilir. · Oryantalizmin kafasında değişmeyen Batı'dan tamamen farklı
bir Doğu vardır.l8. yy'dan sonra oryantalizm asla kendini yenileyememiştir.
Oryantaliste göre Doğu ya da Doğu'lu yabancılaşmış olan varlıktır; yani
kendine nispetle bir başkası olan varlıktır. Başkaları ele alır, başkaları
anlar, başkaları tanımlar, başkaları değiştirir, kendine nispetle fiilsiz
olup muhtar ve hükümran değildir. Oryantalistler tetkiklerinde özcü
davrandıkları için neticede ırkçılığa ulaşıyorlar. · 19. yy'ın başlıca oryantalist alimlerini ve kurulan
cemiyetlerini şöylece sıralayabiliriz: Alimler: Gobineau, Renan, Humboldt,
Steintal, Burnouf; Remuşut, Palmer, Meil, Dozy, Muir'dir. Asya cemiyeti 1822,
Kraliyet Asya Cemiyeti 1823, Amerikan Şark Cemiyeti 1842 vb. · Bir yeri müstemlekeleştirmek demek, öncelikle oradaki
menfaatleri ayırt etmek yada yaratmak demektir. Bu menfaatler ticari
bilimsel,kültürel olabilir. Oryantalizm bu menfaatlere ulaşmada en büyük
vasıtadır. 1920'lerden itibaren, bir baştan bir başa bütün üçüncü Dünya
ülkelerinde, imparatorluklarla ve emperyalizm ile ilişkiler "Karşılıklı
etkileşim" şeklinde olmuştur.1955 Bağlantısızlar hareketinin
başlangıcında (Bantung Konferansı) Doğu artık Batı'nın imparatorluklarından
yakayı sıyırmıştır. Dünyada yeni güç dengeleri oluşmuştur : SSCB ve ABD.
Artık oryantalizmin karşısında siyasi sesi olan ve düşünebilen akıllı bir
Doğu vardır. · Doğu'daki ulusal bağımsızlık hareketleri Oryantalizmin
kafasındaki "pasif kaderci, hüküm altındaki ırklar) fikrinin tutmadığını
ve düşüncedeki Doğu ile mevcut Doğu arasında farklar olduğunu ortaya
koymuştur. Halk da uzmanlar oryantalist düşüncede bir zaman aşımının ve
tutarsızlığın mevcudiyetinde hem fikir idiler. İki türlü idi: Oryantalist
bilim ile onun araştırdığı konu (doğu) arasında Daha önemlisi, beşeri
bilimlerde kullanılan yöntemler ve çalışma araçlarıyla oryantalizmin
yöntemleri ve kavramları arasında · Çağdaş oryantaliste göre gerçek insan Batılıdır. Doğu
nimetlerinin kullanım hakkında öncelikle bu gerçek insana aittir. Onun
gözünde Doğu'lu: deve üstünde, eli kamalı, ukala, her türlü ahlaksızlığa
meyyal, şehvet düşkünü bir insandır. · Oryantalizmin en büyük hatası bir başka bir kültürü,
milleti ya da coğrafi bölgeyi önemsememesi ve ona zaafından ayrılmayan,
değişmeyecek kusurlar atfetmesindedir. · l8.yy'da genişleme, tarihi yüzleşme, anlayış ve tasnif
şeklinde ortaya çıkan düşünce dalgalanmaları çağdaş Oryantalizmin fikri
kurumsal yapılarını meydana getirmiştir. Bu düşünce dalgalan aynı zamanda
Doğu'yu ve özellikle İslam'ı Batı'nın dini anlayışına dayalı, dar çerçeveli
tahlil ve değerlendirmelerden kurtarmıştır. Çağdaş Oryantalizmin l8.yy'da
Avrupa kültürünün laik unsurlanndan meydana gelmiştir. · I. Dünya Savaşı bittiğinde dünya topraklarının %85'i
Avrupa'nın sömürgesi durumundaydı. Bu durum çağdaş Oryantalizmin hem
emperyalizmin hem de sömürgeciliğin bir cephesini teşkil ettiğinin
ifadesidir. · Sacy ve onun şahsında dinci Oryantalistler Arap şiirinin
batılıya zevk verebilmesi için Oryantalistin ona belli bir şekil vermesi
gerektiği görüşündedirler. Yine onlara göre Doğu'lu eserler kısmen ele
alınmalıdırlar. Zira Doğu'lu eserler Avrupa'ya yabancıdırlar. Daha da
önemlisi sürükleyici olmamaları, yeterli zevk ve eleştirici ruhla
yazılmamalarıydı. · Renan, Sacy'nin başlattığı işi resmileştirmiş,
sistemleştirmiş , onun fikri ve maddi müesseslerini ihdas etmiştir. · Profosyonel Oryantalistin görevi, Doğu'nun parçalarını
birleştirerek, bir portre yapmak, Doğu'yu bir tabloda adeta yeniden
oluşturmaktır. · İngiltere Hindistan'da biri yıkıcı diğeri kurucu çift
yanlı bir vazife yapmıştır. Yıkıcı olanı Asya toplumunun imha edilmesi,
kurucu olanı Asya'da, Bah toplumunu maddi temellerinin tesis edilmesidir. · Oryantalistler insanı insan olarak değil, kümeler ya da
soyut genellemeler olarak düşünürler. Samiler, Doğu'lular, Arap'lar vs... · Oryantalistlerin bazıları özellikle ilk Oryantalistler hiç
Doğu'da bulunmadan tamamen kitaplara dayalı bir Oryantalizm ortaya
koymuşlardır. (Sacy ve Renan gibi...) Bazıları ise Doğu'da bulunmuş ve
Doğu'lularla temas halinde bulunmuş olarak Oryantalist fikirler ileri
sürmüşlerdir. Bu ikinciler Doğu'lular için hem yerli hem de yabancı idiler.
Yazdıkları faydalı bilgiler idi fakat Doğu'lular için değil, Avrupa için ve
onların neşriyat kurumları için bir gücün temsilcisi olarak onların içinde
idiler. Vakıayı sadece dışarıdan resmediyorlardı. · Oryantalist için Doğu cinsel arzularının tatmin yeridir. · Avrupa'nın Doğu siyaseti ekalliyetlere konusuna istinat
eder. · İlk Oryantalistler (Renan, Sacy, Laen) Doğu’nun anlatımını
mizansenli olarak gerçekleştirdiler; sonraki Oryantalistler alim veya yazar
olsun sahneye sıkı sıkıya bağlı kaldılar. Daha sonra sahnenin yönetilmesi
gerektiği görüldü ki; yönetim oyununda kurumlar ve hükümetler şahıslardan
daha fazla ön plana çıktı. İşte l9.yy'da 20.yy'la geçerken Oryantalizmin çizdiği tablo bu şekildeydi. · Üçüncü bölümde Oryantalizmin düşünüş ve faaliyet olarak
neleri kapsadığı anlatılmaya çalışılmıştır. Oryantalizmde en fazla beliren
husus Doğu ile karşılaşan batılılarda daima bir çatışma hissinin olmasıdır. Doğu-Batı derken orada bir sınırın tayin edilmesi, Batı'ya
"üstünlük ve kuvvetin" Doğu'ya ise "zaafın"
atfolunmasıdır. Yapılan bütün çalışmalarda iradi olarak coğrafi bir ayrımın
yapılması sıkıntılarına yüzyıllardan beri katlanılmaktadır. Oryantalizm geleneksel öğrenim (klasikler, İncil, filoloji)
kamu müessesleri (hükümetler, şirketler, coğrafya cemiyetleri üniversiteler )
ve genel eserler (Doğu tasvirleri, fantezi kitapları, seyahat kitaplar) ile
ilgilenir. Doğu'dan bahseden her Avrupa'lının ırkcı, emperyalist ve
milliyetçi olduğu söylenebilir. Yazara göre oryantalizm Doğu Batı'dan daha zayıf olduğu için
Doğuya tahakkümünü öngören Doğu'nun farkım onun zayıflığından ibaret bulan
siyasi bir doktrindir. 19 yy oryantalizminde önemli gelişmelerden biri Doğu
hakkındaki bazı fikirlerin kristalleşmesi idi. Tescili yapılan bu fikirleri
şehvet düşkünlüğü,despotluk eğilimi,sapık zihniyet,yanlış gözlem ve hafıza
geriliğiydi. Artık bir şark dedi mi, okuyucunun aklına hemen bu müseccel
özellikleri geliyordu. Oryantalizm bir erkekler alemiydi ve bu alemde kadın,
erkeğin gücünûn yarattığı şeydi. 19. yy da ortaya çıkan "Irklar arasındaki eşitsizliğin
biyolojik kökenlerine ilişkin her" Doğu- Batı eşitsizliğini tescil eden
bir vasıta gibi kabul gördü. Batı Doğu'ya, Doğu'luların aklını eğitmek için değil,
şahsiyetini eğitmek için gitmiştir. 20. yy'a girerken vurgulanması gereken bir nokta da ırklar,
uygarlıklar ve diller arasındaki farklarla ilgili Batı hükümlerini kat'i ve
değişmez kabul edilmesidir. · 20.yy oryantalist anlayışında artık sadece Doğu'nun
anlaşılması hedeflenmiştir. Bu devrede Doğu uzmanından beklenen, Doğuyu
çalışan bir makine haline getirmesi ve onda ne takat varsa Batı medeniyetinin
menfaat ve araçlarını kazandırılması idi. Burada Doğu hakkındaki bilgi
doğrudan faaliyete dönüşür ve sonuçlar Doğu'da yeni düşünce ve eylem
akımlarına yol açar. · Sonuç olarak: Oryantalist, Doğu tarihi denince akla gelen bir simadır,onun (Doğu) ayrılmaz bir parçası ve şekillendiricisidir, onun Batı'dan gelen karakteristik alametidir. Bir dizi inanış ve bir tahlil metodu olarak oryantalizm gelişmeye kapalıdır. Nüvesini Sami'lerin gelişmemiş oldukları şeklindeki hüküm oluşturur. |