|
VAKTİ EN
İYİ DEĞERLENDİRME ESASLARI (İSLAMDA
ZAMAN TANZİMİ) Yazar : İbrahim CANAN Yayınevi : Cihan Baskı : İstanbul / 1988 / 179 shf. “İki şey vardır, insanların çoğu onun değerini bilmezler:
Sıhhat ve boş vakit”(Hadis-i Şerif) Hayata atılan bir kimsenin başarılı olmasında onun
“zaman”anlayışının büyük önemi vardır. Zaman konusunda araştırma yapan
sosyologlar ileri ve geri memleketler arasında zaman kavramının farklı
telakki edildiği müşahede edilmiştir. Onlara göre ileri memleketlerde
işlerin, önceden, zamana göre tanzimi ve her işin, ona tahsis edilen zaman
dilimi içinde yapılması şarttır. Takvime göre hareket, hayatın disipline
edilmesi, insan ömrünün azami şekilde verimli kılınması demektir. KUR'AN'DA ZAMAN Kuran-ı Kerim üzerinde dikkatleri canlı tutmak için zamanı
hatırlatan tabirleri sıkça kullanır. Her çeşit farz, vacip ve nafile namazlar
zaman tanzimine de yönelik gayeler taşımaktadır. Bu açıdan, din, amirlerin
büyük çoğunluğuyla, insana zamanı azami ölçüde değerlendirmeyi öğretmektedir.
Hatta asıl gaye budur denilebilir. Kur'an'ın Zamanı İfade Şekli: “Zaman” lugat açısından “uzun veya kısa vakit” anlamına
gelir. Kur'an, zaman yerine daha çok vakit kelimesini tercih eder ve
kullanır. Bu kelime lugat yönüyle “bir iş için belirlenen zamanın
nihayeti”demektir. Kur'an-ı Kerim'de zamanla alakalı gün, hafta, yıl, asır,
vakit, saat kelimeleri bir ferd için hangisi daha önemli ise önem miktarı
kadar tekrar edilmiştir. Ferd için en ehemmiyetli gün olduğundan Kur'an'da en
çok zikredilen “Yevm” yani “Gün” kelimesidir ki 475 defa zikredilmektedir.
Kur'an-ı Kerim ilk sayfalarından itibaren, en son sayfalarına kadar, hiç
fasıla vermeden, okuyucusuna zaman mefhumunu hatırlatmaktadır. Arapçada “Leyl”(Gece) kelimesi güneşin batması ile,
sabahleyin fecr-i sadık denilen ikinci fecrin doğuşuna geçen zamanı ifade
eder. Geri kalan müddette de nehar (gündüz) denir. Kur 'an-ı Kerim'de gündüz
(nehar) 57, gece (leyl) 92 kere zikredilir. Gece müddeti, yıllık olarak ele
alınınca günün tam yarısı eder. Bu nedenle azami ölçüde değerlendirilmelidir. Farz namazların mühim gayelerinden biri, Müslüman kimseye,
günlük zamanı taksim ve programlama alışkanlığı kazandırmaktadır. Kıyamu'l
leyl (gece kalkışı)'e Kur'an-ı Kerim önem vermektedir. Büyük İslam
medeniyetlerinin parlama dönemlerini hazırlayanların hayatında gece kalkışı
önemli yer tutar. Kıyamu'l leyl Peygamber Efendimiz'e (SAV) farzdı fakat
ümmetine nafiledir. Bu sünnet Kur'an-ı Kerim'in emridir. “Rabbin adını
sabah-akşam an (zikret). Geceleyin O'na secde et. O'nu geceleri uzun uzun
tesbih et.” (İnsan 26). “Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun
büken, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetinden dileyen kimse inkar eden
kimse gibi olur mu?” (Zümer 9). Fakat daha sonra (8 ayda 10 yıl arasında
değişen bir müddet sonra geldiği belirtilir). Kur'an-ı Kerim'de gece
kalkışıyla alakalı hafifletmeler ifade edilmiştir. Hastalar, cihada çıkanlar
gibi mazeretliler muaf tutulmuştur. Gece kalkılacak müddet enaz gecenin
dörtte biri, en fazla dörtte üçü olarak belirtilmiştir. Bu farklılık gecenin
uzunluğundan dolayıdır. Kıyamu'l leyl öncelikle ibadet yani namaz ve
tilavet-i Kur'an içindir. İlimle de meşgul olunabilir. Kıyamu'l leyli
Kur'an-ı Kerim'de gece kelimesinin gündüz kelimesinden çok zikredilmesi ve bu
emrin Pegamber Efendimize (SAV)'e peygamberliğinin ilk yıllarında verilmesi
önemli kılmaktadır. ZAMANLA İLGİLİ TELAKKİ VE TEDBİRLER Vicdani tedbirleri almaya telakki diyoruz. İnsanın
yaşadığının şuuruna erebilmesi için, ömrünün her gününü aynı tarzda
geçirmemelidir. Bazı aylar, bazı saatler diğerlerine nazaran farklı
olmalıdır. Dinimizdeki mübarek aylar ve günlerle bu sağlanmaktadır. Bu farklı
değerdeki aylar, günler sayesinde insanda hasıl olabilecek monotonluk
kırılmaktadır. Ahirete inanan, her gününden, her saatinden hesap vermenin
endişesini vicdanının derinliklerinde duyan bir kimse için zaman
değerlendirmede mühim bir telakki, ömrünü içinde bulunduğu gün bilmesidir.
Birçok fenalıkların kaynağı tül-i emel denilen uzun yaşama vehmi kabul edilmiştir.
İslam dini günlük zamanı üç ana maksada uygun olarak
programa bağlamamızı emreder; 1- İbadet 2- Rızkın Kazanılması 3- Hayatımızı murakabe ve tefekkür PEYGAMBERİMİZİN HAYATINDA ZAMAN TANZİMİ Peygamber Efendimiz (SAV) günlere göre haftalık, vakitlere
göre günlük programlara tabi kılmıştır. Peygamber Efendimiz haftalık belli
günlerde aynı işleri yapmaktadır. Günlük ise muvakkat işler ki bunlar önceden
programlanmaksızın zuhur eden işlerdir. Bir heyetin kabulü, bir yabancının
müracaatı , bir ihtiyacın zuhuru gibi. Bunlar imkan nisbetinde tanzime
çalışılmıştır. Mutad işlerse aynı günlerde aynı vakitlerde yapılmaktadır. Her
işe belli müddet vardır. O iş hergün aynı müddet içinde tamamlanmaktadır. İSLAMDA TATİL VE İSTİRAHAT Tatil kelimesi boş vakit anlamında kullanılacaktır. İslam
tamamen boş geçirilecek bir vakit tanımaz. Kur'an-ı Kerim'de bize
meşguliyetin değiştirilmesi suretiyle dinlenme elde edileceğine işaret
edilmektedir. Buna bir nevi “çalışarak dinlenme” diyebiliriz. Müslümanlar,
Yahudiler Hrıstiyanlar gibi tamamen “işsiz” geçirilecek bir haftalık tatil
anlayışından uzak olmalıdır. Eğlencede şehvet duyma ve fitne çıkarma ihtimali
halinde, nazarın haram olduğunda ittifak vardır. “İslam boş zaman kabul etmez.” derken istirahatı reddeder
manası çıkarılmamalıdır. Kur'an-ı Kerim'de en iyi dinlenmenin kişinin kendi
evinde uyku ile olacağı beyan edilmiştir. “Size geceyi örtü, uykuyu dinlenme (vasıtası), gündüzü de
çalışma zamanı yapan Allah'tır.” (Furkan 25). “Allah sizin için meskenlerinizi huzur ve sükun yeri kıldı.”
(Nahl 16). Yasak oyun ve eğlenceler; kumar oyunları, hayvanlarla
oynamak, içkili, çalgılı, kadınlı eğlencelerdir. Bazı oyunların faydalılık
yani cihada hazırlık yönü galebe çalar. Bu yüzden HzPeygamber (SAV) onları
ısrarla teşvik etmiştir. Bu gruba yüzme, atma, binme, koşma ve güreş girer. Meşru eğlence fırsatları ise çeşitli merasimler, ziyafetler
(sünnet, doğum, seferden dönüş, yeni meskene girme, musibetten kurtulma) ve
düğünlerdir. İSLAM ALİMLERİNDE ZAMAN ENDİŞESİ İslam alimlerinin zaman konusundaki müşterek telakkileri
şöyledir: “Geçmiş zaman elden çıkmıştır, gelecek ise henüz gaybdadır, öyleyse
mevcut olan senin içinde bulunduğun şu andır.” İslam alimleri yemek zaman,
insanlarla münasebet, her an meşguliyet, son nefese kadar gayret ilişkisine
vermiştir. Yemek-zaman ilişkisini minimum azaltmak için, ufalayıp tirit
şeklinde ekmek yemekle, normal ekmek yemek arasındaki farkı bile
hesaplamışlardır. Davut et-Tai bu zamanda 50 ayet okunacak kadar fark
olduğunu tespit etmiştir. İmam Ebu Yusuf ise son nefesine kadar ilmi
meşguliyette bulunmuştur. SONUÇ: Herşey imanda düğümlenmektedir. Bu sebeple, dinimiz kuru
iman ve tatbikatı olmayan ilme itibar etmemiştir. Tatbikatı olmayan ilme
“faydasız ilim” demiştir. Gençliğin daha sağlıklı, daha verimli kılınması
için zamanla ilgili bazı prensipler şunlardır. 1- Gençliğe zaman şuuru verilmelidir. 2- Yıllık, aylık, haftalık, günlük planlar yapma, bu
planlara uyma. 3- Gecenin değerlendirilmesi ayrı bir mesele olarak ele
alınmalı, uyku miktarı iyice öğretilmelidir. 4- Devlet, yaş safhalarına göre kazandırılması gereken
telakki ve alışkanlıkları tesbit etmelidir. 5- Devlet ve ebeveyn gençlik devresi üzerinde dikkatle
durmalı, problemleri tesbit edip ısrarla üzerine gitmelidir.
|