|
MEZHEPLER
NASIL ORTAYA ÇIKTI Yazar : İsmail MUTLU Yayınevi : Mutlu Yayıncılık Mezheplerin ortaya çıkması Peygamberimiz (sav)'in vefatından
sonra olmuştur. Çünkü Peygamberimiz (sav) hayatta olduğu dönemlerde
sahabi-ler herhangi bir mesele olduğunda Peygamberimiz (sav)'e geliyor, o
husus-ta bilgi istiyorlardı. Peygamberimiz (sav) de sorulan soruyu bir vahye
istinaden veya kendi bilgisi ile cevaplandırıyordu. Dolayısıyla
Peygambe-rimiz (sav) zamanında herhangi bir mezhep olması düşünülemezdi. Mezhepler Peygamberimiz (sav)'in vefatından sonra ayet ve
hadislerde açık olarak izah edilmeyen meselelerden kesin ve herkesin
itirazsız olarak kabul edebileceği bir hüküm verebilecek bir otoritenin
olmamasından ortaya çıktı. Zuhur eden bu mezhepler genel olarak ameliye ve
itikadi olmak üzere iki grupta ortaya çıktı. Ameli mezheplerin teşekkülü şu şekilde olmuştur.
Peygamberimiz (sav)'in vefatından sonra islam alemi genişlemiş, sahabilerden
herbiri bir şehre dağılmıştı. Bu sahabiler gittikleri yerlerde müracaat
kaynağı oldular. Yani müslüman olan veya islamiyet hakkında fazla bilgisi
olmayan pekçok kimse kendilerine çeşitli meselelerde dinin hükmünü sordular.
Sahabiler de muhatap oldukları soruların cevabını evvela Kur'an da aradılar.
Onda bulamadıklarında kendi içtihatlarıyla hüküm verdiler. Bu sahabiler aynı zamanda kendilerine TABİİN denilen pek çok
talebe yetiştirdiler. Onlardan sonra talebeleri tabiin alimleri de bir yandan
fetva vererek müslümanları dini konuda aydınlatırken bir yandan da talebe
yetiştirdiler. Onların talebelerine Tebe-i Tabiin denildi. Tebe-i Tabiin
Alimleri de Tabiin Alimlerini takip edip onların yolunda devam ettiler. Gerek sahabe, gerek Tabiin, gerekse Tebe-i Tabiin'in
fetvaları arasında farklı hükümler ortaya çıkmıştır. Müslümanlar kendi
bölgelerinde yaşayan imamın fetvalarını biliyor, onu tercih ediyor ve ona
göre amel ediyordu. İşte bu tercih ve taraftarlık zamanla yerini
"Gidilen yol" manasına gelen mezheplere terk etti. Başlangıçta Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerinden
başka Servi, Evzai, Teberi, Zahiri isimleriyle birlikte birçok hak mezhep
daha ortaya çıktı. Ancak bunlardan dördü dışındakiler çeşitli sebeplerden
tarih sahnesinden silindiler. İtikadi mezheplere gelince bu mezheplerin ortaya
çıkmasındaki temel sebep müslümanlar arasındaki fikir ayrılıklarıdır.
Peygamberimiz (sav)'in vefatından sonra onun yerine geçecek, siyasi yönden
onu temsil edecek olan Halifenin seçimi müslümanlar arasında ilk ciddi fikir
ayrılığına sebep oldu. Ardından üçüncü Halife Hz. Osman'ın şehit edilmesi bu
ihtilafı daha da artırdı. Müslümanlar arasında Cemel ve Sıffın savaşları
yapıldı. Bu savaşlarda pek çok müslüman öldü. Halifenin kim olacağı, sıffın ve cemel savaşlarında ölen ve
öldürülenlerin durumu, gibi sebepler ve bunların dışında sayabileceğimiz
pekçok sebep sonraki yıllarda itikadi sahada pekçok mezhebin ortaya çıkmasına
netice verdi. Mezhep çatışmaları neticesinde onbinlerce müslüman öldürüldü. Daha sonraki yıllarda ise Babilik, Bahailik, Kadıyanilik
gibi Allah ve Peygamber adına yalan uyduran mezhepler ortaya çıktı. Bu
mezheplerin kurucuları kendilerin Peygamber ilan ettirler. Haşa Allah(cc)'in
kendilerine Hülul ettiği hezeyanında bulundular. Babiler ve Bahailer
Kur'an'ın ve Peygamberimiz (sav)'in devrinin tamamlandığını iddia ettiler.
Herşeyi mübah gören ve islamiyeti yıkmaya yönelik görüşleriyle bir çok safi
zihni idlal ettiler. Kitap onbir bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm: Peygamberimiz (sav) zamanında mezhep varmıydı? Alt başlığı
ile başlanan bölümde mezheplerin her soruna çözüm kaynağı olan Efendimiz
zamanında değildi. Onun vefatından sonra ortaya çıktığı ifade edilmiştir.
Daha sonra da mezheplerin nasıl ortaya çıktığı hakkında malumat verilmiştir. Dört hak mezhebin zuhuru mezhep imamlarının içtihadına
dayandırılarak izah edilmektedir. Günümüze kadar varlığını devam ettiremeyen
fıkhı hak mezhepler şunlardır: 1- Evzai Mezhebi 4- Servi Mezhebi 2- Leysi Mezhebi 5- Zahiri Mezhebi 3- Taberi Mezhebi 6- Hasan Basri'nin Mezhebi Mezhepler arasında değişik içtihatlardan kaynaklanan bir
kısım farklılıklar bulunmaktadır. Bu bölümde yine mezhepler arasındaki
farklılığın sebepleri maddeler halinde izah edilmektedir. 1. Ayetlerden kaynaklanan farklılıklar. Hak mezhepler arasında farklılık olmakla birlikte bu fark
asıl meselelerde değil, teferruat meselelerdir. Mezhep alimlerinin aynı
meselede farklı hüküm vermelerinin sebeplerinden biri ayetlerin farklı
anlaşılmaya müsait olmasıdır. 2. Hadislerden kaynaklanan farklılıklar: İslam hükümlerinin Kur'an'dan sonra en mühim kaynağı
hadislerindir. Bütün mezhep imamlarının verdikleri hükümlerde hadislerin
mühim rolü vardır. İmam-ı Azam hadisle ilgili şöyle der: İçlerinde hadisle
meşgul olanların bulunduğu sürece insanlar kurtulmuşlardır. Hadislerin farlılıklara yol açmasında bir çok sebep vardır.
Bunlardan birincisi arapçanın ince bir lisan olması ve lügattan kaynaklanan
farklılıklar. b) Hadislerin farklı kelimelerle rivayet edilmesi: Mesela şu hadis bu meseleye örnektir. "Kameti duyduğunuz saman namaza gidiniz. Yolda sakin ve
vakar ile yürüyün. Acele etmeyin, Yetiştiğiniz rekatları kılar,
yetişemediğinizi tamamlarsınız." Aynı hadis Ahmet bin Hanbel'in
Müsned'inde ise "yetişemediklerinizi kaza edersiniz. "Bu ravilerden
birisinin manayı esas alarak hadesteki kelimelerden birisini değiştirmesi
imama sonradan yetişen kimsenin yetişemediği rekatları kılarken nasıl
davranması gerektiği hususunda farklı hükümlerin verilmesine sebep olmuştur. c) İmamların hadisleri anlamada birbirinden farklı olması: d) Aynı meselede farklı iki hadisin olması. e) İmamların hadis bilgisi. f) Peygamberimizin davranışları. h) Hadiste kastedilen manayı anlayamamak. i) Hadisin sahihliğini tesbitte metodun farklı olması. j) Zayıf hadisle amel edilip edilemeyeceği hususu.
Mesela cemaatle namaz kılındığında fatihayı okuyan şafilerin
durumu ile imamın okuduğu fatihaya amin diyerek imza basan hanefilerin
durumu. Diğer bir misal Şafilerde az bir pislik namaza mani iken Hanefilerde
mani olmamasıdır. Mezheplerin Varlığı Rahmettir. Peygamberimiz (sav) bu gerçeği "Ümmetimin ihtilafı
rahmettir" diyerek dile getirmiştir. Ancak burada kastedilen ihtilaf
yapıcı ihtilaftır. Herkes kendi fikrinin yayılmasına çalışır. Başkasının
tahribine ve ortadan kalkmasına değil. Belki tamamlanmasına ve yanlışları
varsa düzeltilmesine çalışır. Birinci bölümde bu mevzulara ilaveten bir
mezhebe bağlanmak şart mı? Mezhep değiştirmek caiz mi? Başka mezheplere göre
amel edilebilir mi? Dört mezhep bire indirilebilir mi? Mezhepsizlik nedir?
Gibi istifhamlara cevap veriliyor. İkinci Bölüm Dört büyük mezhep imamının hayatları, İslam fıkhı açısından
ifa etmiş oldukları vazife ve mezheplerin kuruluşundaki rolleri
anlatılmaktadır. İMAM-I AZAM: Hicretin 80. yılında(miladi 699) Küfe de dünya ya gelmiştir.
Asıl adı NUMAN BİN SABİT'tir. Doğmadan Hz. Ali'nin duasına mazhar olmuştur.
İslam fıkhı içerisinde çok önemli bir fonksiyon eda etmiş olan İMAM-I AZAM
Hanefi Mezhebinin kurucusudur. Günümüzde müslümanların yaklaşık 3/2'si İMAM-I
AZAM'ın kurduğu Hanefi mezhebine mensuptur. Türkiye Balkanlar, Lehistan,
Türkistan, Afganistan, Horasan, Pakistan, Kazan, Sibirya, Çin, Mançurya,
Kafkasya, Dağıstan ve Arnavutluk ekseriyetle Hanefidir. İMAM-I MALİK: Hicretin 93. yılında(Miladi 712)Medine'de ilim ve hadisle
meşgul bir ailede doğdu. Peygamber, şeyh ve ilmin beşiği olan Medine de
doğması sebebi ile küçük yaşta ilim tahsiline başladı. Yetiştiği döneme
damgasını basmış olan Malik Bin Henes ilim öğrenme uğruna çok büyük
fedakarlıklara katlanmıştır. Peygamberimiz (sav)'in hadislerine son derece saygılı idi.
Ayakta hadis yazmadığı gibi ayakta hadis de dinlemezdi. Şafi-i mezhebinin
kurucusu İMAM ŞAFİİ'de ondan ders almıştır. Maliki Mezhebinin kurucusudur. Günümüzde Trablus, Libya, Tunus, Fas, Cezayir, Sudan,
Merakeş ve Afrika sahilleri çoğunlukla malikidir. Irak, Suriye, Hicaz ve
yukarı Mısır'da da Maliki vardır. İMAM-I ŞAFİİ: Hicri 150. (Miladi 767) yılında Şam'ın Gazze kasabasında
dünyaya gözünü açtı. Babası ismini Muhammed koydu. Fakat o sahibi olan
dördüncü kuşaktan dedesi Şafii'ye izafeten Şafii diye meşhur oldu. Genç yaşta
ilim bakımından parmakla gösterilecek biri oldu. 20 yaşında fetva verecek ve
hadis rivayet edebilecek mertebeye ulaştı. İmam Malik'in MUVATTA isimli hadis
kitabını kısa sürede bitirdi. Şafii mezhebi günümüzde şu ülkelerde yaygındır: Mısır,
Suriye, Filistin ve Hicaz'da şafiler çoktur. Sumatra, Sibirya ve Filistin'in
çoğunluğu şafiidir. Yemen, Aden, Hint ve Doğu Anadolu da ve Irak’ta vardır.
Orta Asya'nın Kuzeyi ve Doğu Afrika'da yaygındır. İMAM-I AHMET BİN HANBEL: Hicri 164 (Miladi 781) tarihinde dünyaya gelmiştir. Soyu
Peygamberimiz (sav)'in soyu ile birleşmektedir. Küçük yaşta Kur'an'ı
ezberledi. Diğer dini günleri öğrendi. Genç yaşta İMAM-I AZAM'ın talebesi Ebu
Yusuf'tan ders aldı. İşittiği hadisleri ezberlemekle yetinmez onları
kaydederdi. Abbasi Devletinin başında bulunan Abdullah el-Memun'un
Kur'an'ın yaratılmış olduğu fikrini kabul etmediği için Ahmet Bin Hanbel'i
yakalattı ve ona zulüm yaptılar. Bu zulüm 28 ay devam etti. Çok güçlü
talebeleri olduğu halde mezhebinin günümüzde çok fazla mensubu yoktur. Sadece
Suudi Arabistan'da kuvvetli durumdadır. Irak, Suriye ve Filistin'de vardır. AHMET BİN HANBEL kimseye yük olmaz geçimini çalışarak el
emeği ile kazanırdı. Şüpheli şeylerden kaçınırdı. Her şeyin helal olanını
araştırırdı. Nefsine hakimdi. Yiğitlik nedir şeklindeki bir suale
"Yiğitlik, nefsinin ARZU ETTİĞİ GAYRUMEŞRU BİR ŞEYİ SIRF ALLAH'TAN
KORKTUĞU İÇİN TERK ETMEKTİR." Dört mezhep imamından ayrı zihinlerde yer eden önemli iki
isim daha vardır. Bunlardan birincisi: İmam-ı Azam'ın talebelerinden İMAM EBU
YUSUF; İkincisi ise yine onun talebelerinden İMAM-I MUHAMMED'TİR. Üçüncü Bölüm İtikadi mezhepler ortaya çıkış sebepleri ve mahiyetleri
hakkında bilgi verilmektedir. İtikadi mezhepler ALLAH(CC)'ın sıfatları,
peygamberlik müessesesi, melekler, kaza ve kader, ahiret, cennet ve cehennem
gibi konularda ortaya çıkmıştır. Bu mezhepler ikiye ayrılır. 1. Ehli Sünnet Mezhebi. 2. Ehli Bid'at Mezhebi. İtikadı hak mezhepler iki tanedir. 1. Maturidi Mezhebi: Günümüzde Hanefi Mezhebine mensup
olanların mezhebidir. 2. Eşarı Mezhebi: Günümüzde Şafii Mezhebine mensup olanların
mezhebidir. İtikadi mezheplerin ortay çıkış sebepleri: 1. İslamın bünyesinden doğan sebepler. 2. Müslümanlar arasındaki çekişmeler. 3. Dış sebepler. Dördüncü Bölüm: Haricilik, Hariciliğin ortay çıkışı ve Hz. Ali'yi derinden
yaralayan Hakem olayı bütün teferruatı ile izah edilmektedir. Haricilerin Hz.
Ali'ye ve müslümanları çektirdikleri sıkıntılar ve hakikatten sapmanın yol
açtığı gaileler izah edilmektedir. Haricilerin kolları hakkında bilgi
verilmektedir. Beşinci Bölüm: Şia'nın tarifi, ortaya çıkışı, ve şiiliğin doğuşu hakkındaki
görüşler iki şıkta toplanmıştın. 1. Peygamberimiz (sav) sağlığında ortaya çıktığını
söyleyenler. Bunlar şii müelliflerdir. 2. Peygamberimiz (sav)'in vefatından sonra ortaya çıktığını
söyleyenler. Tevvabın hareketi, Muhtar Essekafi hareketi gibi konular vardır.
Altıncı Bölüm Şii fırkalarının zuhuru: a) Zeydilik ve Zeydilerin kolları. b) Batiniye-İslamiye c) Dürzilik: Şiiliğin İslamiye kolundan doğmuştur. d) Caferiye-İmamiye: Peygamberimiz (sav)'in vefatından sonra
Hz. Ali sırasıyla onun neslinden 11 kişiyi ALLAH'ın emri ve Peygamberimiz
(sav)'in tavsiyesi ile imam kabul ve bu 12 imama inanmayı dinin aslına dahil
bir esas olarak görenlerin mezhebidir. Onların 12 imamı şunlardır 1. Ali b. Ebu Talip 7. Musa el-Kazim 2. Hasan b. Ali 8.Ali er-Rıza 3. Hüseyin b. Ali 9. Muhammed el-Taki 4. Ali b. el- Hüseyin(Zeynel Abidin)10. Ali el-Naki 5. Muhammed el-Bakir 11. Hasan el- Askeri 6. Cafer es-Sadık 12 Muhammed el- Mehdi e) Rafiziler f) Nusayriler: Muhammed Bin Nusayr tarafından kurulmuştur. Yedinci Bölüm: Mürcie, Cebriye, Mutezile, Kaderiye ve Müşebbile fırkaları
hakkında bilgi verilmektedir. Mürcienin islamla telif edebilecek görüşleri
mesela kafire ibadet ve taatı fayda vermediği gibi mü'mine de işlediği
günahları zarar vermez. İman sahibi samimi ve dosdoğru ise bu inanç sahibi azap
görmeyecektir. İman ve amel birbirlerinden ayrıdır. Halbuki dinimizde iman ve
amel birbirlerini tamamlayan iki parçadır. "İnsan kaderin mahkumu değildir." isimli bölümde
Cebriyenin ne derece yanlış olduğunu ortaya koymaktadır. (Yazar.
Bediüzzamanın Cebriye yaklaşımı, Mutezilerin görüşleri: 1. Tevhid 2. Adalet
3. Vaad ve vahit 4. El-Munzil beynelmunzileteyn 5. Emribil maruf Neyhi anil
münker, Bediüzzamanın görüşleri ışığında izah edilmektedir. Sekizinci Bölüm: Ehli sünnet akidesinin teşekkül safhası anlatılmaktadır.
Ehli sünnetin itikadı görüşlerinin teşekkülünde ilk ciddi isim hiç şüphesiz
İmam-ı Azam Ebu Hanife'dir. İmam-ı Azam itikadi görüşleri fıkhı ekber isimli
eserinden şu başlıklar altında işlenmiştir:
3.
Büyük günah 4. Mucize, Keramet, İstidrac 5.
Allah(cc) görüşmesi 6. İman ve İslam Selefiye, Halifiye, Eşarilik, Maturidilik, Eşariye ile
Maturidi arasındaki farklar. Dokuzuncu Bölüm: Vahhabilik, ortaya çıkışı, taif, Mekke ve Medineyi ele
geçirmeleri işlenmiş Vahhabilerin iman, şefaat, Tevessül, Tarikat, Tasavvuf,
Bid'at konusundaki görüşleri işlenmiş ve Bediüzzamanın yaklaşımına yer
vermiştir. Onuncu Bölüm: Babilik ve Bahailik: Bahailiğin iç yüzü ortaya konduktan
sonra şu görüşlere yer verilmektedir. Bahailik kesinlikle bir din değildir.
Daha çok islamiyetin hükümlerinin değiştirilerek alındığı hrıstiyanlık ve
yahudilikten hükümlerin bulunduğu sapıklık cereyanıdır. Onbirinci Bölüm: Kadıyanilik ve Ahmedilik Kadıyanilik Hindistan'da ortaya çıkmış batıl bir mezheptir.
19. yy. sonlarına doğru MIRZA GULAM AHMET tarafından kuruldu. GULAM AHMET mücedditliğini
ilan etmiş ve sapık düşüncelerini ortaya atmış olan bir şahsiyettir. Ve şöyle
diyor: Allah beni bu yıl ve bu zaman için imam kıldı. Ve insanları
karanlıktan aydınlığa çıkarmam için müceddid olarak gönderdi. GULAM AHMET İdmam-ül Hacci isimli eserinin üçüncü sayfasında
mendi ve mesihlikle ilgili şöyle diyordu: Rabbim bana bildirdi. Beni bu yy. müceddidi kıldı. Onların
bekledikleri MESİH-UL MEVUT ve EL-MEHDİYUL MEVUT sensin ve biz seni Mesih
ibn-i Meryem kıldık.
|