|
KELAM İLMİ Yazarın Adı: Prof.Dr.Şerafettin Gölcük, Prof.Dr.Süleyman
Toprak Yayınevi: Tekin Kitabevi TARİFİ: Ehli sünnet Kelamullah’tan Kur’an daki ibarelerin ihtiva
ettiği emir ve hakikatleri anlamışlardır. Mutezile ise Kelamullah’ı lügat
manasına dayanarak makluk olarak almışladır. *Kelam Allah’ın zatından sıfatlarından, fiillerinden
bilhassa birliğinden bahseden bir ilimdir. *Felsefe mahlukatın hallerinden bahseder fakat hareket
noktası aklidir, kelamda ise hareket noktası naklidir. *Taftazani kelamın gayesini kesin delillerle dini akideleri
bilmedir der. KONUSU: Kelamın konusu birinci dönemde Gazali’ye kadar
Allah’ın zatı ve sıfatlarıdır. İkinci dönemde ise
felsefenin İslam alemine yayılması dönemidir. Bu dönemde de kelamın konusu
mevcut olmuştur Gazali’den itibaren ise “İslam
akaidini ispata yarayan her malum kelamın konusu olmuştur. GAYESİ: Kelam ilmi kendine gaye olarak Tahkiki imanı, doğru yolu
arayanları irşat, inanç esaslarını batıl düşüncelerden muhafaza, ameller
niyetlere göre olduğundan insanların niyetlerinin sağlam olabilmesi için
inançları sağlam olmalıdır demiş ve Kendini diğer ilimlere mesned olarak
görmüştür. Gaye böyle olunca kendini dini ilimlerin reisi olarak görmüştür. KELAM ALEYHTARLIĞI: Bir kaç grupta toplanır. *Samimi olanlar Kelam böyle iddialı olunca yetkili olmadığı
sahalarda da söz söylemiş insanlara akide üzerine söz söyleme cüreti
kazandırır bu da akideyi sarsıntıya uğratır demiştir. *İmam-ı Gazali de kültürsüz halk tabakasının kendisi için
gereksiz olan konularda meşgul olmasını mahzurlu görmüş bunun haricinde
farz-ı kifaye olarak görmüştür. *Karşı çıkan diğer bir grup ta cahil mukallid halk grubu
olmuştur. Diğer bir kısım ise inancı bozuk kötü niyetli kimseler olmuştur. İSMİ: Bu ilme başlangıçta fıkıh denmiştir. Ama sonradan itikat ve
amale ait meseleler birbirinden ayrılmış Kelamda ilmu’t-tevhid olarak
karşımıza çıkmıştır. Bir diğer nokta da felsefi konularda söz söyleme gücünü
mantıklardan alıyordu. Kelamda dini konularda söz söyleme gücü kazandırır
demişler. Mantık Yunanca da logıke’nın karşılığıdır. Bu mana Arapça da
kelam ile karşılanmıştır. TARİHÇESİ: Efendimiz döneminde pek söz edilmez. Ama Hulafa-i Raşidin
dönemi ile ihtilaflar zuhur etmeye başlayınca (Efendimizin defin yeri,
Hilafet, Üsame’nin ordusunun gönderimindeki tereddüt)Kelamda zuhur etmeye
başladı. ZUHUR SEBEBLERİ Vahiy kesilmesi ve nübüvvet nurundan uzaklaşılması
Müslümanlar arasındaki siyasi ve dini ihtilaflar Naslardan hüküm çıkarma
zarureti, Naslardaki kapalı manaların farklı şekilde anlaşılması, Ekonomik
refah insanları fikir yöneltmeye sevk etmiş, İslamı içten yıkmak isteyenler
vs... DIŞ SEBEBLER: Yabancı din ve kültürlerin tesiri: İslam yayılması ile diğer dinler ve topluluklarla temaslar
olmuş bunun tesirleri Fethedilen ülkelerdeki felsefi eserlerin tercümesi ile
oluşan ortam ve ilk fikir ayrılığı ma’bed el-Cüheni nin kaderi inkarı ile
başlamıştır. Hadise Hicri 70’li yıllara rastlar. Yaşayan sahabeler bu
zatlarla temas edilmemesini tavsiye ediyorlar. MUTEZİLE’NİN DOĞUŞU: Mutezile ilk defa hicri 2. asırda Basrada zuhur etmiştir.
Hasan el Basri’nin talebesi Vasıl b. Ata ile başlıyor. Bir gün bir zat
H.Basri’nin meclisine geliyor. Bir Mü’min büyük bir günah işlerse ne olu diye
soruyor. Vasıl hemen atılıp İman ile küfür arasında bulunduğunu söylüyor ve
meclisi terk edip gidiyor. Vasıl ve taraftarlarına ayrılanlar manasına
el-mutezile denilmiştir. Mutezile bu hususta Havarice ve Mürcie’ye muhalefet
etmiştir. Havaric bu kimsenin kafir olacağını söyler.Murcie ise imandan
çıkmayacağını söyler. Mutezile ise ikisinin arası bir konum verir. Fakat
Mutezile Yunan felsefesinin tesirinde kalmış ve zamanla dini meselelerden
felsefi meselelere kaymıştır. MUTEZİLEDE İNANÇ ESASLARI (USUL-U HAMSE ) Tevhid, Adalet, Va’d (Dünyada güzel ameli olanların ahirette
mükafatlandırılması, kötü olanların cezalandırılması ) El-menzile beyne’l
menzileteyn (büyük günah işleyenlerin iman ve küfür arasında olması ) ve
emr-i bil ma’ruf ve nehyi ani’l munker her Müslüman farz demiştir. Mutezilenin diğer bir kaç görüşü de şunlaradır; Allah’ın ahirette görülmesi imkansızdır. Kur’an
yaratılmıştır. Akıl nakilden üstündür, Husun ve kubuhda akıl üstündür
demiştir SELEFİYE’NİN GÖRÜŞLERİ: Yedi esas da toplanır 1- Takdis (Allah’ı azametine
layık olmayan her şeyden tenzih etmek) 2-Tasdik (Naslarda
Allah için geçen el yüz gibi ifadelere şartsız ve te’vilsiz kabul ile
kullanıldıkları anlama gelmedikleri) 3-Aczi itiraf (Naslarda
geçen müteşabıhatın maksadını bilmemek ve bilinemeyeceğini itiraf etmektir.) 4-Sukut ( Müteşebihatın
manasını sormamak ve yasaklamak) 5-İmsak (Müteşabih naslar
üzerinde değişiklik ve te’vil etmemek) 6-Keff (Müteşebihatla kalben
meşgul olmamak) 7-Marifet ehlinin teslim olanların bizim bilmediklerimizi
bildiğini kabul etmek MATURİDİYYE: Ebu Hanife’den istifade etmiştir. Mutezilede akıl yerine
göre hareket noktası yerine göre hakemdir. Eş’ari ve Maturidide akıl nakli
hizmetinde onu teyit edici açıklayıcı ve tamamlayıcı bir unsurdur. EŞ’ARİYE: Ehli sünnet kaidesinin iki büyük kolundan biridir.İmam
Eş’ari 40 yıl kadar Mutezile talebesi idi. Hocasına sorduğu sorulardan tam
cevap alamıyordu. ve şüpheye düşer. Doğruyu bulma çabasına girer. Efendimizi
rüyasında görür. Efendimiz sünnetin zaferi için çalışmasını söyler ve
Mutezileden ayrılır. Eş’ariye daha çok mutezileye anti tez olarak gelmiştir. MATURİDİYYE VE EŞ’ARİYYE MUKAYESESİ: 1. Maturidilere göre insanlarda
cüzi bir irade vardır der. Müstakil bir cüzi irade vardır der. Eş’ariler ise
bu irade müstakil değil Allah yaratır der. 2.Kesb: Maturidilere göre kesb
kulun bir şeye azim ve niyet etmesiyle o şeyin hasıl olmasıdır. Eş’ariye göre
kesb insanın gücünün iktiranıdır. Yani takdir edilenle birlikte olur. 3.Hüsün-kubuh:
Maturidilerde bir şeyin iyi ve kötü olduğunu bilinmesi akılla mahkumdur
derler. Eş’ariler ise şer’i dir. Akıl ile idrak olunmaz derler. 4.Marifetullah: Maturidilere
göre dini tebligat olmasa da kişi Allah’ı bilmek zorundadır. Çünkü akıl
Allah’ı bilme gücündedir. Eş’arilerde ise dinden haberi olmayan hiçbir şeyden
mesul değildir. 5.Nübüvvet: Maturidilerde
nübüvvetin şartlarından biri Erkek olmalıdır. Eş’arilere göre ise nübüvvet
için bir şart değildir. Kadın peygamberde olabilir derler. 6.Teklif-i Maal yutak:
Maturidilere göre böyle bir teklif caiz değildir. Eş’arilere göre caizdir ama
vaki değildir derler. 7. Sebep ve hikmet: Eş’arilere
göre Allah’ın fiillerinin hikmete bağlı olma şartı yoktur. Maturidiler ise
bir hikmete dayandığı ileri sürülür. 8.Ye’s halinde yapılan tövbe Maturidilere göre makbul Eş’ariler göre makbul değildir. 9. Maturidilere göre Mürted yeniden,
iman etse amelleri avdet etmez. Eş’arilere göre ise avdet eder. 10.Eş’arilere göre kafirler iman gibi ibadetle de mükelleftirler. Maturidilere göre
imanla mükellef ibadetle değildirler. Ayrıca azap görmez derler. GAZALİ’YE GÖRE FELSEFECİLERİN KÜFRE DÜŞTÜĞÜ NOKTALAR: *Haşrin cismani değil ruhani olacağını söylemeleri. *Allah’ın cüziyatı bilmediğini söylerler. *Filozoflara göre alem zat itibariyle hadis zaman itibariyle
kadimdir derler. Ama Allah’tan başka kadim kabul etmek tevhide aykırıdır. ŞER’İ HÜKÜMLER: 1.İtikadi Hükümler 2. Ameli Hükümler 3.Ahlaki Hükümler İTİKADİ HÜKÜMLER: İkiye ayrılır. Birinci kısımda akli delillere itimat edilir.
Allah’ın varlığı birliği irade ve kudretine iman vs. İkinci kısım akıl
yoluyla bilinmeyen ancak akla aykırı olmayan nakil yoluyla bilinen; Cennet
cehennem melekler diriliş vs.. AMALİ HÜKÜMLER: Ahkamı feriyye denir İki kısımdır A) İbadetler
B)Muameleler: Fert ve toplumların hukuki idari ve sosyal alanda ihtiyaç
duyduğu hükümlerdir. AHLAKİ HÜKÜMLER: Kalbi tenzihe nefsi ıslaha yöneliktir. ŞER’İ HÜKÜMLERİN KAYNAKLARI: Kitap sünnet Delil: Ancak delil sayesinde
bir şeyin doğru veya yanlış olduğu anlaşılır. 2 çeşittir. Dini ve Akli. Dini
deliller: Kur’an ve hadislerdir. Akli deliller 2 çeşittir
Akli Hükümler: Üç kısımdır 1.Vacib: Zatı
varlığı gerektiren. Yokluğu aklen mümkün olamayan 2.Mümkün caiz: Ne varlığı
yokluğu zatının gereği olamayan zatına nispetle varlığı yokluğu eşit olandır. 3.Muhal: Yokluğu zatının
muktezası olan varlığını aklen tasavvur etmek imkansız olan şeydir. İLMİN DERECELERİ: İlmel yakin: Nazar aklın
naklin ifade etttiği ilimdir. Aynel yakin: Duyu
organlarının müşahade ve tecrübelerin bildirdiği bilgilerdir. Hakkal yakin: Bizzat
duyulan kalb ile seçilen yaşanan bilgilerdir METODLAR: 1.DİNİ METOD: Kelam
alimlerine göre ....... yanında aklada yer verilir. İslam filozofları kıyasa
baş vurmuşlardır. Mutasavvıflar keşfi metot olarak kabul etmişlerdir. 2.FELSEFİ METOD: Akıl ve
muhakemeye, kişisel düşünce ve görüşe dayanan filozofların takip ettiği
metoddur. İslam tarihinde Kindi, Farabi, İbn-i Sina İbn-i Rüşd gibi
temel kaideleri Yunan felsefesi Eflatun ve Aristodur. Belirgin özellikleri: 1)Varılan neticeler şahsidir. 2)Değişiklik halindedir. Birinin bittiği yerden diğeri
başlar. 3)Metod kafi ve tatminkar değildir. 4)Metod özeldir genel değildir. İMANIN DERECELERİ: 1.İcmali İman: Kısaca ve toptan iman etmektir.
Kelime-i Tevhid ile. 2.Tafsili İman: a) Birinci derece kelime-i tevhide, ahirete iman etmektir. b) Meleklere, peygamberlerine, diriliş cennet ve cehenneme
iman eklenir. c) Allah’ın ve resulünün muradı üzere imandır. İMAN HAKİKATI: a) İman kalbin tasdikidir. b) İman kalbin tasdikidir, dil ile ikrarıdır. c) İman kalbin tasdikidir, dil ile ikrarıdır ve amelden
ibarettir. d) İman dilin ikrarıdır. e) İman kalbin marifetidir, bildiğidir şeklinde izah
edilmiştir. İMANIN SIHHATLİ ALAMETLERİ: 1- Yeis ve ümitsizlik olmamalıdır. 2- Zaruret-ı diniyeden birini inkar etmemelidir. 3- Dini hükümlerin ilahi hikmet gereği olduğunu kabil ve
yerine getirmede inat, tekebbür yapmamak. İMAN - AMEL MÜNASEBETİ: Allah nazari değil amali akılla bilinir. BÜYÜK GÜNAH İŞLEYEN: Mutezile’ye göre: Ne mü’min
ne de kafirdir. Haricilere’ göre: Kebire
hatta sağire bile işleyen kafir olur. Ehl-i Sünnet’e göre: Büyük
günah işleyen imandan çıkmaz. MUKALLİDİN İMANI: Mutezileye göre kıymeti yoktur. Ehl-i Sünnete göre sahihtir. VARLIK VE ALEM, CEVHER VE ARAZ: Cevher zatıyla kaim olan muhtaç olmayan. Araz ise zatıyla
kaim olmayandır. Taş cevherdir, araz ise onun katılığıdır. RUH: Maddeci görüş ruhu bir
mevhum olarak kabul eder. Ruh bir faraziyedir der. Ruhçular ise bedenden ayrı
varlık olarak görür. Basittir bölünmez, maddeyi harekete geçiren ruhtur
derler. ALLAHIN VARLIĞI: Vacib-ül
vücudun varlığının ispatı Kelamcıların Delilleri: 1. Hudus Delili: Alem bütün
parçalarıyla hadistir. Her hadis olanın bir muhdise ihtiyacı vardır. Bu
alemin bir muhdisi vardır. O da hadis olmayan Vacib-ül Vücud olan Allah’tır.
(hadis: var edilen varlık denir.) 2. İmkan Delili: Alem
mümkinler topluluğudur. Her mümkin var olabilmek için yokluğuna varlığı
tercih edecek bir mureccıhe muhtaçtır. O halde bu alemde var olabilmek için
bir mureccihe muhtaçtır. o da Vacib-ül Vücud olan Allah’tır derler 3. Gaye ve nizam delili:
Kanat birbirine uygun sebebler ve gayeler manzumesidir. Kainat alim ve akıllı
bir illetin sebebidir. O da Cenab-ı Allah’tır. 4.Kabul-ü Amme: Allah
fikrinin doğuştan olduğu esasına dayanır. 5. İlmi evvel delili: Her
ilim bir önceki alimden öğrenilmiştir. Böylece sıralanınca en başta bir alim
zata gerek vardır O da Allah’tır. İslam Filozoflarının Delilleri: a) Hudus delili b) İmkan delili c)Gaye ve nizam delili d) İlk Sebep, illet delili e) Hareket delili. Kainatta bir hareket var her hareket bir
muharrikin eseridir. O zatta Allah’tır. f)Ekmel varlık Farabi “Zihnimde ekmel bir varlık düşünüyorum, kemal
vasıtalarından biri de gerçekte zihnin dışında bir fiil var olmaktır. O halde
Allah dan ibaret bir ekmel varlık mevcuddur.” der BATI DÜŞÜNCESİNDE: a) Ontolojik Delil: Allah
düşüncesinden hareketler Allah’a giden bir delildir. İbn-i Sina, var olandan
hareket ederek Allah’ın varlığına ulaşıyor. Vacib-ül Vücud’un varlığından
kainatın varlığına geçiyor. b) Kozmolojik Delil: Kozality
prensibine istinat etmektedir. Varlıkların mutlaka var oldukları kabul
edildikten sonra buradan hareketle ilk zata Allah’a gider. c)Gaye ve nizam delili d)Ahlak delili Kant mutlak Ahlak kanunun varlığından bu kanunu vaz eden bir
kanun koyucunun varlığını kabul eder ve bu hayattaki Fazilet ile mutlak
arasında uygunluk bulunmasından istidlal ederek kendisinde hayır bulunan
fazilet ve mutluluğu bağdaştırabilecek bir zata ulaşır. KUR’AN-I KERİMDE İSBAT-I VACİB-ÜL VÜCUD: 1.İnsanın yaratılışı onun bir mucize olan vücut yapısından
bahseden ayetler. 2.Hayvanların yaratılışı ve onun insanların hizmetine
verilişinden bahseden ayetler. 3. Mükemmel tabiat mizanından bahseden ayetler. 4.Su, suyun habercisi rüzgar ile, ölü toprağın yağmurla
dirilmesi ve muhtelif yiyecekler vermesi ile ilgili ayetler. 5.Ay, güneş, yıldızlar gece ve gündüzün meydana gelişi 6.İnsanların Allah’a yönelme ihtiyacından bahseden ayetler. ALLAH’IN SIFATLARI: 1.Teşbih ve Tecsim: Sebeiyye
ve Rafizilerde. Onlar Allah’ı cisim sıfatları olan bir cisim kabul
etmişlerdir. 2.Sıfatların Nefyi: Cehmiyye
denir. Muşebbihe ve mücessimenin yaydığı şüphelere tepki olarak çıkmışlar
sıfatları nefy etmişlerdir. 3.Teşbihsiz sıfatların ispatı: Selefin bakış açısıdır. Biz aklın gereği olarak hiç bir
şeyin Allah gibi olmadığını yaratıklardan hiç bir şeyi ona benzemediğini
biliyor ve bununla yetiniyoruz. ALLAHIN SIFATLARI BEŞ KISIMDA ELE ALINIR 1-Sıfat-ı Nefsiyye 2-Sıfat-ı Selbiyye 3-Sıfat-ı Subutiyye 4-Sıfat-ı Haberiyye 5-Sıfat-ı Fiiliyye İRADE Mutezile Allah’ın sonradan meydana gelen bir irade ile mürid
olduğunu kabul ediyor. Ehl-i Sünnetin irade anlayışı: Allah’ın iradesi ile insanınki arasında fark vardır. Cebriyenin irade anlayışı: Cebriye insanın irade ve ihtiyarı yoktur der. Mutezilenin irade anlayışı: Mutezileye göre fiilleri yaratan Allah değildir. Fiiller
meydana gelirken insana irade tanır. Maturidilerde irade: Her şeyi
idare eden Allah’tır der. irade ve ilim arasında ayrım yaparak Allah her şeyi
önceden bilir der insana irade tanır. İbn-i Teymiye ve insanın iradesi: İrade Allah’ın dilemesi ile meydana gelir der. İnsan
iradesinin üstünde Allah’ın iradesi vardır der. Eş’arilerde: Her şeyi
Allah’a bırakmayı yerinde bulmuşlardır bu yüzden cebri mutavassıd denmiştir. KUDRET VE İNSANIN FİİLLERİ Cebriyye ve insanın gücü:
Cebriyeye göre insanın hiçbir gücü yoktur Varlıklara fiiller nasıl nispet
ediyorsa insana da o şekilde edilir. Ağaç meyvelendi, su aktı güneş doğdu
gibi Mutezile ve insanın gücü:
Mutezile, insanın gücü vardır ve o bu güçle fiillerini yapar der. Eş’arilikte insanın gücü: Güç
insanın gayrıdır. İnsanın kendinden olmayıp ondan ayrıdır. Zira insan bazen
güç sahibidir bazen değildir. Eş’ari yaratılmış bir kudretle insanın
fiillerini yaptığını söyler. Kudretin yokluğunda insan iş yapamaz. Maturidi’de insanın gücü: Fiziki
organların sağlam ve işler durumda olması Allah’ın fazlıdır. İstita’a fiil
için arazdır. Allah tarafından yaratılır. Bununla insan ihtiyari fiillerini
yapar. FİİLLERİN YARATILMASI: a)Mutezilede: Mutezileye
göre insan güç sahibidir bu güçle fiillerini yaratmaya kadirdır ve fiillerini
hür bir şekilde yaratır. b)Cebriyede: Cebriye
insanın kudreti yoktur dolayısıyla fiillerini yaratamaz der. İnsan
fiillerinde mecburdur der. c)Selefte: İnsanın
fiillerini Allah yaratır der. d)Tasavvuf: Yaratan
Allah’tır. İnsana seçme hürriyeti vermiştir. İnsan yaratıcılıkla vasıflamaz
der. e)Hanefilerde: Fiilleri
yaratan Allah’tır. İnsan iradesi ile fiilleri seçer der ve mesuldür. f)Eş’arilerde: Fiillerin
yaratılmasında tek güç Allah’tır der. KESB: Kesb, fayda sağlamaya ve zararı defetmeye müteveccih
fiildir. Allah’ın fiili kesb değildir. Kur’an da 3 türlü Kesb vardır. 1. Kalbin akdi ve azmidir. 2. Ticarette mal kazanma 3. Sa’y ve amel Maturidilerde Kesb bir insan sıfatıdır. FİİLLERİN VASIFLANIŞI: Fiillerin güzelliği ve çirkinliği Hüsün ve Kubuh diye geçer. Mutezilede: Aklın
zararlı ve yararlı olanı ayırtetiğini kabul eder. Maturidide: Maturidi
fiilin aklen iyi ve fena oluşlarının idrak edileceği merkezindedir. Eş’aride: Akıl
yoluyla değil Şeriat yoluyla bilinebileceğini söyler. FİİLLERDE ADALET VE ZULÜM: Mutezilede: Allah adil
ve hakimdir. Ondan çirkin iş sadrı olmaz. Maturidide: Allah’ın
yaptığı fiilin çirkinlikle vasıflanıp vasıflana-mayacağı noktasında olup,
fiillerdeki bu durumun aklen bilinebileceği tarzındadır. Eş’aride: Herşeyi
yaratan Allah zulmünde yaratıcısıdır. Ancak bu zulüm isteyen insan için
yaratılır. Neticede insan tarafından kesbedilir. TEKLİF: Teklif külfet demektir. Mutezile: Allah güç
yetirilemeyecek şeyi insana teklif etmez der. Maturidi: Allah’ın
insana güç yetiremeyeceği şeyi teklif etmeyeceği ve insanında gücünü
kullanarak teklifi kendine sıfat yapacağını söyler. Eş’ari: Allah’ın kudreti
dahilindedir. Mecburiyet yoktur. Bu tür işler Allah için mümkündür ama
yüklemiyor. SALAH-ASLAH Mutezile: Allah
salahı yapmaya mecburdur ve insanı hayırda tutmak zorundadır der. Ehl-i sünnetde: İnsanlar
için salah ve aslaha riayet Allah’a vacip değildir. HİDAYET DELALET Mutezile: Mutezile
Hidayeti Allah’ın doğru yolu göstermesi insanı öylece isimlendirmesi, dalalet
de aynı şekilde insanın delalet ile adlanması ve insan için sapıklık hükmünün
verilmesi biçiminde anlıyor. Ehl-i Sünnetde: Hidayet
Allah’ın insanda doğru yolu bulma fiilini yaratmasıdır. Dalalete düşme de
aynı şekilde onun kulda yaratılmasıdır. KAZA VE KADER ANLAYIŞLARI Mutezile: Kaderi
inkar ediyor ve insanda kudret olduğunu ileri sürüyor ve yaptıklarının faili
ve sorumlusudur der. Eş’aride: Kaza ve
kaderi kabul edip buna rıza gösterilmesini istiyor. Maturidide: Vuku
bulacak hadiselerin önceden takdir edilmesine kader ve anı geldiğinde vuku
bulmasına kaza der. İlim sıfatlarıyla açıklamaya çalışır. RIZIK Maturidilikte: Helal
olsun haram olsun insanın yediği onun rızkıdır der. Rızık Allah’ın
katındandır der. Eş’arilikte: Rızık
Allah’ın katındandır, O yarattıklarını helal ve haram olarak yaratır der. ECEL Mutezilede: Allah’ın
her insana bir hayat sınırı çizdiğini söyler. Öldürülen kimse öldürülmeseydi
öldürme vaktinde eceliyle ölecektir. Maturidide: Öldürülen
eceliyle ölmüştür, O kimse için bundan başka bir ecel yoktur der Eş’aride: Ölen ve
öldürülen kendi eceliyle ölmüştür der. NÜBÜVVET Faydası Konusunda: Mutezile:
Peygamberliğe ihtiyaç vardır der. Akla daha fazla yer verir. Şiilik: Kur’anda bildirildiği
tarzda nübüvvete ihtiyaç olduğunu kabul ederler. Mutezilenin tesiriyle akli
bakar. Şiilik gibi İslam filozofları: Dini hükümler sahasında akıl üstün bir kıstastır der. Akıl
her şeyi çözer der. Vakıf ve Şer’iatın tebliği bir lütuftur der. Ehl-i Sünnetde: Allah’ın
insana bir rahmeti fazl ve ihsanı der. PEYGAMBERİN CİNSİYETİ: Maturidi ve Eş’ari: Peygamberlerin
erkek olduğunu kabul ederler. Eş’ariler kadında olabileceğini söylerler. NÜBÜVVETİN DEVAMI: Maturidiler peygamberin ruhu nübüvvetle vasıflıdır, onun
nübüvveti ölümünden sonra da devam eder der. Eş’ariler nübüvvetin bir hüküm olduğunu arazlar gibi devam
etmesini savunurlar. GÜNAHSIZLIK SIFATI: Mutezile nebiden
günah sadır olamaz demiştir. Şiiliğe göre ismet tam ve
mükemmeldir. Hariciliğe göre
peygamber zatı itibariyle günah işlemeye müsaiddir der. VAHİY Efendimize vahiy üç şekilde gelmiştir. 1.Sadık rüyalar 2.Melek vasıtasıyla 3.Çan ve zil sesine benzer bir şekilde İLAHİ KİTAPLAR: TEVRAT: Beş kısımdır. 1.Tekvin: Yaratılıştan,
Nuh Tufanından Hz. İbrahim ve oğullarından, Hz. Yusuf’un Mısırdaki ikametine
kadar. 2.Huruç: Hz.
Musa’nın Mısır’dan çıkması ve Tur dağında emirleri almasına kadar. 3.Leviller: Kurban,
Kahinler, Temizlik konusunda ainler ve merasimler anlatılır. 4.Saylar: İsrail’in
Tur dağından ayrılarak eredm ülkesine girmesini işler. 5.Tesniye: Mükerrer
kısımdır. 4 kitabın özeti şeklindedir. ZEBUR: Asıl nüshası yoktur. İNCİL: Hz İsa 2.5 yıl dünyada
peygamber olarak kaldı. Tahrif edilmiştir. MUCİZE Mutezilede: Mucizeyi
kabul eder. Peygamberin değer ve kıymetini artırır. İnananların artmasını
sağlar der. İslam filozofları ve mucize: Peygamberin değer kazanma sebebi olarak görürler. Ancak
mucize peygamberin insan gücünün eseridir derler. Ehl-i Sünnet ve mucize: Fail-i
muhtar olan Allah’ın peygamberi elinde yarattığı fiildir. MUCİZE ÇEŞİTLERİ a) Maddi Mucizeler: Hz.Musa’nın
Asası gibi b) Hidayet helak mucizeleri: Hz. Salih, Hz Musa ve Hz İsa’nın mucizeleri c) Kur’an mucizesi d) Akli mucizeler: Efendimizin
risaleti ve Kur’an. Ümmi iken 40 yaşından sonra ilahiyat ile meşgul olmuştur. İMAMET İmamet imana ait bir mesele değildir. Fahreddin Razi imamı
tayin etmek ümmete vacibtir diyor. İmamın Nitelikleri: a)İmam alim olmalıdır b)İmam adil olmalıdır c)İmam yeterli olmalıdır. d)İmam sıhhatli sağlam olmalıdır * Şiilerde imamet vacibdir. Bu Allah’a düşen bir vacibdir,
Nübüvvetin devamıdır derler. Şiilerde imam mercidir, Takiyye yapmalıdır. MUCİZE VE KERAMETTEN BAŞKA OLAĞAN ÜSTÜ HALLER: 1.İrhas: Peygamberlik
verilmeden önceki fevkalede haller. 2.Meunet: Salih
kulların işinde Allah’ın kolaylık sağlaması 3.İstidrac: Mühlet
manasına gelir. Küfrü günahı acık olan kimselerde görülür. 4.İhanet: İstidracın
zıddı isteğe arzuya uygun olamayan durumdur. Müseylemenin görmeyen çocuğun
gözüne tükürüğü sürmesi ile diğer gözününde kör olması. KUR’ANDA ADI GEÇEN PEYGAMBERLER ZİKREDİLİYOR MELEK-CİN-ŞEYTAN Melekler insanlar gibi yemezler, içmezler dişilik erkeklik
söz konusu değildir. Nefsi arzuları yoktur. Meleklerin İşleri: 1.Mukarrebin. Allah’a en
yakın olan meleklerdir. Devamlı Allah’ı zikir ve tesbih ederler. 2.Müdebbirat.Düzenli
olarak işleyen Allah’ın kanunlarının yürürlüğe konmasında görevlidirler. 3.İnsanla doğrudan görevli melekler a)Cebrail, Azrail, İsrafil, Mikail b)Salih kullara ve Peygamberlere kuvvet vermekle görevli
olanlar. c)Cehennem ve cennet melekleri d)Bazı melekler insanlara dünyada iken dua ederler e)İnsanlara hayırlı işler telkin eden melekler.Hafaza
melekleri, Münker ve Nekir *Cinler insanlar gibi erkek ve dişileri vardır. Yer içerler
uzun ömürlüdürler. İblis de meleklerden değil cinlerdendir. (Kehf
suresi 50.ayet) KIYAMET VE AHİRET “Eğer ölülerinizi defnetmemeniz endişesi olmasaydı, Kabir
azabından (bir kısmını) Sizlere ısıttırması için muhakkak Allah’a dua
ederdim” HAŞİR: Mutezile alimleri
hayvanların da devamlı kalmak üzere haşr olacaklarını söylemişlerdir. Yedi
sınıf arşın gölgesinde dinlenecektir. (Buhari) 1)Adaletli devlet başkanı 2)Allah’a ibadet ederek büyüyen genç 3)Kalbi mescitlere bağlı kimseler 4)Allah için birbirini seven kimseler 5)Mevki sahibi bir kadının davetini “Ben Allah tan korkarım”
diye reddeden kişi 6)Sağ elinin verdiği sadakayı sol eli görmeyen kimse 7)Tenha yerde Allah’ı zikrederek gözyaşı döken kimse Mahşerde kimlerin nelerden sorguya çekileceği konusunda
şöyle bir sıralama yapılır: 1)Yahudi ve Hıristiyanlar Allah’ın eş ve oğul edinip
edinmediğinden, 2)Müşrikler şirklerinden, 3)Peygamber ümmetlerinden ve davetlerinden, 4)Mütekebbir kibrinden, 5)Mü’min; a)Namazdan, ibadetlerinden, b)Zulümden, c)Ömründen d)Malından e)Vücudundan f)İlminden vb. hususlarından çekilir. Ayrıca kitabda kıyamet ve ahiret kabir ahvali ahiret halleri cennet ve cehennemle alakalı kısa malumatlar verilmiştir. |