|
PAN
İSLAMİZM OSMANLI
DEVLETİ, HİNDİSTAN MÜSLÜMANLARI VE İNGİLTERE (1877-1914)-1 Yazar: Azmi ÖZCAN Yayınevi: TDV İslam Araştırmaları Merkezi Yayınları GİRİŞ A-İlişkilerin Başlangıcı: 1453 yılında İstanbul’un fethiyle dünyada Osmanlı büyük ün
kazandı ve böylece Güney Hindistan’da bazı Müslüman sultanlar Osmanlı ile
diplomatik ilişkiler kurmak istediler. 1517 yılında Mısır ve Hicaz’ın alınıp Hilafetin Osmanlı
Padişahlarına geçmesiyle Osmanlı-Hindistan ilişkileri hız kazanmıştır. Ayrıca
Hindistan’a yerleşen Portekizlileri atmak için Osmanlı birkaç kez Piri Reis
ve Seydi Ali Reis gibi kaptanların kontrolünde Hindistan’daki Portekizlilere
sefer düzenleniştir. B-Osmanlı ve Babürlülerin: Osmanlılar ve Babürlülerin ilk düzenli diplomatik münasebeti
Şah Cihan (1627-58) tarafından başlatılmıştır. İlişkiler Evrengzip Şah (
1658-1707) zamanında biraz zayıfladıysa da Osmanlı ve Babürlü alim ve
şairlerin ilmi ve edebi eserleri karşılıklı okunarak devam etti. Ayrıca Osmanlının
başarılarından Hindistan Müslümanları çok memnun oluyorlardı. Evrengzip Şahın vefatından sonra Hindistan karışmış ve bu
karışıklıktan faydalanan İngilizlerin hakimiyeti başlamıştı. İngilizlere
karşı halk, hala güçlü ve ayakta olan Osmanlıya büyük yakınlık duyuyordu. C - Malabar ve Meysor Sultanlıkları Ve Osmanlı Devleti: Hindistan’a yerleşen İngilizlere karşı Malabar sultanlarının
1772,1780 ve 1784 yıllarındaki yardım talepleri Osmanlı tarafından
karşılıksız bırakılmak zorunda kalmıştır. (1774 Osmanlı - Rus savaşının
etkisiyle.) Meysor sultanı Tipu zeki ve siyasi kabiliyeti olan
birisiydi. İngilizlerle cihadında değişik yollar denedi. ( İngilizlere karşı
Fransızlarla anlaşmak gibi. ) Ayrıca Osmanlı devletinden de yardım ve anlaşma
talepleri oldu, fakat bunlar değişik nedenler yüzünden Osmanlı tarafından
yerine getirilmedi. Bu devletler üzerine Osmanlının nüfuzu oldukça iyi idi.
İngiliz hakimiyetine karşı hep Osmanlıdan yardım beklediler. Bunu iyi bilen
İngilizler gerektiğinde kendilerini Osmanlıya yardım ediyor gibi göstererek
Hintli Müslümanların sempatisini kazanmaya çalıştılar. D-Büyük Hint Ayaklanması Ve Sonrası: 1857 ‘de bir grup askerin başkaldırmasıyla başlayan hareket
bir bağımsızlık mücadelesine dönüştü. İngilizlerin Sultan Abdülmecid’ten
(1839-61) yardım istemeleri üzerine Sultan onlara yardım etti ve Hintlilere,
İngilizlerle savaşmanın caiz olmadığını söyledi. Çünkü, Kırım savaşındaki
yardımlarıyla İngilizler, Osmanlılarla dostluğu pekiştirmişlerdi. Ayrıca Hindistan’da Müslüman bir sultan olmadığından
hutbeler Osmanlı Sultanı adına okunuyordu. BİRİNCİ BÖLÜM PAN-İSLAMİZM VE OSMANLI DEVLETİ A-Tarihi Geçmiş: Alemşumül bir din olarak İslam mensupları arasında coğrafya
veya ırk ayrılıklarına dayalı kesin ayrılıklar tanımaz. Bu açıdan bütün
insanların birliği manasında “Pan-İslamizm” islamın ilk anlardan itibaren
verdiği bir mesaj olup, bu hususa bir çok ayet ve hadislerle işaret
edilmiştir. Batılılar Pan-İslamizm’i 1870’li yılların sonunda ikinci
Abdülhamit’le başlatsada bu tabir daha evvel Osmanlıda “İttihad-ı İslam”
olarak kullanılmaktaydı. Ayrıca Osmanlı Halifelerinden- Müslümanların lideri olmaları
sebebi ile-Hindistan dahil Asya’daki Müslümanlar başları sıkıştıkça yardım
istiyor, biatlarını bildiriyor ve eğer gerekirse ellerinden geldiğince
Osmanlı Devletine yardımda bulunacaklarını ( savaş zamanlarında )
bildiriyorlardı. En önemli temsilcileri Namık Kemal olan “Yeni Osmanlılar” da
İslam Birliğinden yanaydı. Bunun için çıkardıkları “İbret” ve”Basiret”adlı
gazetelerinde bu fikri anlatmaya çalıştılar. Cemiyet-i İhya-ı İslam gibi
cemiyetlerde kurdular. Sultan Abdülaziz’in Sultanlığının sonuna doğru
Pan-İslamik düşünce daha etkili olmaya başladı. B- Sultan İkinci Abdülhamit Dönemi (1876 -1909) İkinci Abdülhamit döneminde Pan-İslamizm iç ve dış siyasette
önemli bir role sahipti. İkinci Abdülhamit, dünya milletlerine karşı
koyabilmenin tek yolunun İslam Birliği olduğunu düşünüyor ve bu meyanda bütün
Müslümanların halifesi olduğu düşüncesini yaymaya çalışıyordu. İkinci Abdülhamit daha çok sömürü durumunda olan Müslüman
devletlere maddi ve politik destekte bulunmaya çalışmış, din adamları ve
devlet elçileri vasıtasıyla İslam Birliği ve Osmanlı etrafında birleşmeyi
temin etmek için uğraşmıştır. Ayrıca Şiilerin Sünnilerle birleşmesini temin etmeye
çalışmış bu iş için Cemalettin Afgani’den faydalanmıştır. Pan-İslamizm özellikle sömürge altındaki İslam ülkelerinde
olağanüstü popüler olmuş ve oralardaki milli kimliklerin gelişmesinde son
derece önemli rol oynamıştır. İKİNCİ BÖLÜM 1877-78 OSMANLI -RUS SAVAŞI VE HİNDİSTAN MÜSLÜMANLARI: A. Hindistan da Durum 1870’den sonra balkan krizi Hindistan Müslümanlarına
Osmanlının gerçek yüzünü göstermişti. Hindistanlı Müslümanları bunu
kabullenmek istemiyor. Güçlü bir Osmanlı Devleti görmek istiyorlardı. Bunun
için yardımlar topladılar, mitingler düzenlediler, İngiliz hükümetine
Osmanlı-Rus savaşında(93 harbi) yardımda bulunması için baskı yaptılar. Hindistan da açlıktan binlerce insan ölmesine rağmen
Osmanlıya ciddi yardım topladılar. Kadınlar bile kampanyaya katılıp ziynet
eşyalarını veriyordu. Ayrıca Hindistan basını da ciddi destek verip
yardımların toplanmasına öncülük etti. Hatta savaş için asker bile
gönderdiler. Savaş sona erdiğinde Hindistan da Sultan İkinci
Abdülhamit’in ünü ve nüfuzu en uzak köylere kadar ulaşmış ve adı anılan her
yerde insanların içi saygıyla ürperir olmuştu. B. Afganistan’a Gönderilen Osmanlı Heyeti Ve İngiltere: Osmanlı-Rus savaşının başlamasıyla birlikte, Osmanlılar,
Kafkasya, Orta Asya ve Afganistan’daki Müslümanları Rusya’ya karşı
ayaklandırmak istemişlerdi. Bu iş için bir heyet gönderilecekti. Bu heyet,
İngilizlerin İstanbul elçisi Layard ve Hindistan Genel valisi Lytton
tarafından desteklenmekte fakat İngiliz Hükümeti tarafından rağbet
görmemekteydi. İngiliz Hükümetinin izin vermek zorunda kaldığı heyet
Hindistan’dan geçerek Afganistan Emiri ile görüştü fakat Emir’in Rusya, İran
ve İngiliz tehlikesini göstererek bu işten vazgeçmesiyle neticelendi. Bu heyetin bir amacı da Afganistan’ın savaşa girmesiyle
İngiltere’nin de Osmanlıya arka çıkıp savaşa girme durumuydu. Fakat istenilen
olmadı ve Halifenin nüfuzunun yeterli olmadığı ve nüfuzun daha artırılması
gereği anlaşıldı. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM HİNDİSATAN’A YÖNELİK OSMANLI FAALİYETLERİ (Yeni bir
değerlendirme) A. Olaylar, İthamlar Ve Sonuçlar: 1880’lere doğru, Osmanlı İmparatorluğunda İngilizlere karşı
93 Harbi sırasındaki tavırlarından dolayı bir kırgınlık vardı. Bu duygular
kısa süre içerisinde etkisini Hindistan da hissettirdi ve Müslümanlar
Osmanlıları bir başka coşkuyla desteklemeye başladılar. İngiltere bu durumdan endişe duyuyor ve İkinci Abdülhamit’i
Pan-İslamcı davranmakla suçluyordu. Buna karşı İkinci Abdülhamitd Hindistan
Müslümanlarını kışkırtmadığına dair İngiliz Hükümetine teminat veriyordu. 1881’de Fransızların Tunus’u ilhakı ile 1882’de İngilizlerin
Mısır’ı işgali, Ermeni meselesi dolayısıyla Batının Osmanlılara tavır
takınması ve Girit meselesi yüzünden Osmanlı-Yunan savaşını Osmanlının
kazanmasının sevinci, Hindistan Müslümanlarını Osmanlılara yaklaştırıp,
İngilizlere karşı nefret oluşturdu ve ayaklanmalarına sebep oldu. İkinci Abdülhamid’in, Müslümanların da desteğini alarak
Hicaz demiryolunu inşa ettirmesi büyük sevinç meydana getirdi. Ama Jön
Türklerin ihtilali ve bir yıl sonra İkinci Abdülhamit’in tahttan indirilmesi
sevincin uzun sürmesini engelledi. B. Hindistan’da Osmanlı Şehbenderleri(konsolosları): Osmanlı şehbenderleri özellikle bulundukları yerler hakkında
birinci elden bilgiler elde etme açısından, son derece önemli fonksiyonlar
ifa ediyorlardı. Ancak şehdenberler gelişmelerin sadece birer gözlemcisi
olarak kalmayıp aksine, Müslüman halkın Osmanlılara ve Hilafete
bağlılıklarını artırmak için faaliyetlerde de bulunuyorlardı. Ayrıca
şehbenderler Müslümanları kalabalık gruplar halinde Osmanlı sultanına mektuplar
yazmaya ve bağlılıklarını bildirmeye teşvik etmişlerdir. C-Basının Rolü: 19.yy’ın ilk yarısından itibaren Hindistan’da gazete çıkmaya
başlamış,1870’li yıllarda Osmanlı ve İttihad-ı İslam konularını sık sık dile
getirmeye başlayan gazeteler çoğalmıştı. Gerek bu gazeteler ve gerekse
Osmanlı’da yayınlanan gazeteler, İngilizleri ciddi rahatsız ediyordu. Bu
yüzden sık sık Osmanlı’yı uyarıyorlardı. Ayrıca İngiliz ve Avrupa basını da
Hilafet aleyhine yazılar yayınlıyordu. D-Değerlendirme: Sultan İkinci Abdülhamid döneminde Hindistan Müslümanları
Hilafet ile Osmanlının Kutsal Yerlerin koruyucuları olmaları sebebiyle,
Osmanlı’ya ilgi duyuyor ve zor durumda maddi-manevi destek veriyorlardı.
Batılıların anladığı gibi Hıristiyanlığı ortadan kaldırmak için oluşan bir
Pan-İslamizm hareketi yoktu DÖRDÜNCÜ BÖLÜM JÖN TÜRKLER VE OSMANLI MÜSLÜMANLARI (1): A- Jön Türk İhtilali Ve Hindistan Müslümanları(1909): Jön Türklerin yenilikçi yönlerini beğenip destekleyen, hatta
kendileri için bile çare olarak düşünen Hindistan Müslümanları, Jön Türk
İhtilali ve İkinci Abdülhamid’in Tahttan indirilmesi olayına tepki
gösterdiler. Önceleri, İmparatorluktaki milletleri bir arada tutmayı
düşünen Jön Türkler Balkanlarda darbe yiyince, Müslüman Birliği(Pan-İslamizm)
üzerinde daha ciddi durmaya başladılar ve kendilerinin Hilafetin devamı için
çalışan devrimciler olduklarını belirtip İslam Birliğini kurmaya çalıştılar.
Özellikle Hindistan da halkın maddi ve manevi desteğini almak için
uğraştılar. B-Trablusgarb Savaşı Ve Hindistan Müslümanları(1911): İtalyanların Trablusgarb saldırması şok etkisi yapmıştı.
Osmanlıya yardım için genç ve yeni gruplar oluşmuştu. Hindistan Müslümanları
olayları çözmesi için İngiltere ye müracaat etmiş, İngilizlerin umursamaz
tavrı ve hatta İtalyanlara yardımcı olma durumları Hindistan’daki İngiliz
Nüfuzunu oldukça kırmıştı. Hindistan Müslümanları, son Müslüman devlet için elinden
geldiğince çırpınıyor ve ciddi miktarda yardım topluyordu. Ayrıca İngilizlere
karşı olan hareketinde Hindularla yardımlaşma durumu da oluyordu. BEŞİNCİ BÖLÜM JÖN TÜKLER VE HİNDİSTAN MÜSLÜMANLARI(2): A- Balkan Savaşları Ve Hindistan Müslümanları: Trablusgarb Savaşında yenilerek zayıf düşen Osmanlı, Balkan
Savaşlarıyla iyice kötü duruma düştü. Bir ara Edirne yi bile kaybeden Devlet,
Balkan Devletlerinin aralarında dalaşmalarını fırsat bilerek Edirne ve
civarını geri aldı. Savaş, Hindistan da çok yakından takip edildi. İlk defa,
farklı düşüncedeki Ulema aynı çizgide birleşti ve Osmanlı için yardım
toplamaya başladı. Öyle ki, bütün dünyadan toplanan yardımların yarısı
Hindistan dan gelmişti. B-Türkiye’ye Gönderilen Kızılay Heyeti: Balkan Savaşları sırasında yaralıları tedavi için gelen
Hindistan Kızılay’ına ait 24 kişilik ekibin tedavi ile birlikte elde ettiği
en önemli sonuç; Osmanlı Devlet Ricaliyle daha yakından tanışıp,
Osmanlı-Hindistan münasebetlerini kuvvetlendirmeleridir. C-Encümen-i Huddam-ı Kabe: Hindistan’daki en önemli ve etkili faaliyetlerden birisi de
Mukaddes Toprakları gayri müslimlerin saldırılarından korumak için çalışmalar
yapmak için kurulan “Encümen-i Huddam-ı Kabe” cemiyetidir. Bir süre sonra
cemiyetin üye sayısı yirmibine kadar çıkmış ve farklı görüşteki insanları
çatısı altında toplamıştır. Bu sadece dini cemiyet değildi, Osmanlıya yardım
etmeyi de amaçlamıştı. D-İngiltere’nin Tavrı ve Hindistan Müslümanları: İngiltere Hindistan’daki tepkilerden sakındığından Osmanlı
aleyhine karar alıp hareket edemiyordu. Osmanlı aleyhine olan küçük
tavırlarında bile Hintli Müslümanlardan ciddi tepki alıyordu. E-Savaşa Yaklaşırken: Savaşta, İngiltere’nin Rusya ile ittifak kurmasına karşılık,
Osmanlı Almanya ile yakınlaştı ama savaşa katılmak gibi bir niyeti yoktu.
Osmanlının savaşa girmesini ne İngiltere ve ne de Hindistan Müslümanları
istemiyordu. Osmanlı savaşa girerse, savaştaki Osmanlı faktörü ve Hindistan
Müslümanlarının isyan ihtimali İngiltere’yi endişelendiriyordu. Ayrıca
Osmanlının savaşa girmesi Hindistan Müslümanları için de iyi olmazdı, çünkü
İngiltere’ye karşı koyacak kuvvetleri yoktu. Osmanlının savaşa girmemesi için
dua ediyorlardı. Eylül-1914’te Osmanlı savaşa giriyordu. Bu ihtimali
hesaplayan İngiltere, savaşta Kutsal Yerlere saldırmayacağını ve savaşın dini
değil, siyasi olduğunu Hindistan Halkına anlatarak onların isyanını önledi.
Osmanlı ve Almanya, Hindistan Müslümanlarını ayaklandırıp bir cephe açmayı
düşünseler de bunu başaramadılar. SONUÇ Hindistan Müslümanları, dünyanın değişik yerlerindeki
Müslümanlara karşı duyuyorlardı, fakat Osmanlılara özel ilgileri vardı.
Çünkü, onların İslam’a girmeleri Türkler vasıtasıyla olmuştu, Mukaddes Yerler
Osmanlıya aitti ve dünyadaki tek güçlü Müslüman devlet Osmanlı idi. Aynı
zamanda Osmanlı Devletinin varlığı Hindistan Müslümanlarının dini-milli gurur
ve haysiyetleri için adeta vazgeçilmez konumda idi. İngiltere önceleri Rusları engellemek için Hindistan’daki
Pan-İslamcı hareketlere müsaade etmişti. Fakat sonradan Pan-İslamizm İngiliz
Politikası üzerinde yönlendirici oldu. Osmanlı Hindistan Müslümanlarının maddi ve manevi desteğini
beklerken diğer taraftan da İngiliz Politikasını etkilemek için onları bir
baskı gurubu olarak harekete geçirmeye çalışmıştır. Jön Türkler ve Hindistan Müslümanlarının birbirlerinden
beklentileri o kadar büyüktü ki, bu bazen karşılıklı hayal kırıklıklarına
sebep oldu. Fakat Hindistan Müslümanları yine de Türklerin ve Hilafetin
Kaderi ile ilgilenmekten vazgeçmeyeceklerdi. Hindistan’daki Pan-İslamcı ve Osmanlıcı tavır ve faaliyetler, Müslümanlar arasında dini ve milli kimliğin gelişmesinde son derece önemli bir rol oynamış ve sonunda bağımsızlık fikrinin oluşmasına büyük katkı sağlamıştır. Belki de tarihlerinde ilk defa Hindistan Müslümanlarının üzerinde ittifak ettiği bir tek şey Osmanlılara ve Osmanlı Hilafetine duyulan ilgidir. |