|
27 MAYIS İHTİLALİ VE SEBEBLERİ Yazarı : Ali Fuat BAŞGİL Yayınevi : Yağmur Yayınları Baskı : İstanbul / 1966 / 287 shf. GİRİŞ 1960 nisan ayı sonundan itibaren başlayıp mayıs ayı boyunca
devam eden Ankara ve İstanbul Üniversitesindeki kanlı talebe nümayişleri,
TBMM binasının sahne vazifesi gördüğü kavga ve heyecanların sokağa dökülmesi
ve buna Kara Harp Okulu’nun meclisin önüne kadar sessiz yürüyüş yapması
siyasi ihtirasın kışlanın içine geldiği manasına geliyor ve 27 Mayısın
hazırlayıcı sebepleri oluyorlardı. Tarafsız bir nazarla bakıldığında; Menderes kadar halkın
kalbini kazanmış, Atatürk müstesna, başka bir devlet adamını Türk Tarihi
kaydetmemiştir. Menderes’in mali ve iktisadi sahada yaptığı büyük işler
olduğu gibi, hataları da olmuştur. Fakat 27 Mayısa asıl götüren sebep CHP ile
DP arasındaki sürtüşmelerdir. I. KISIM
TÜRKİYE’DE CUMHURİYETİN KURULMASINDAN SONRA SİYASİ
PARTİLERİN TEŞKİLİ CUMHURİYET HALK PARTİSİNİN KURULMASI 1.Dünya Savaşı neticesinde Osmanlı Devleti Mondros
Mütarekesinin imzalamış, bir müddet sonrada Anadolu’nun Yunanlar tarafından
işgali üzerine İstiklal Savaşı başlatılmıştır. Mustafa Kemal öncülüğündeki
milli mücadele yıllarında ilk meclis Ankara’da açılmıştır. 30 Ağustos 1922’de
zafer kazanıldıktan sonra 1 Kasım 1922’de saltanat kaldırılmış ve 29 Ekim
1923 tarihinde ise Cumhuriyet ilan edilmiştir. Mustafa Kemal fikir ayrılıklarına ve çekişmelere son vermek
için Cumhuriyet Halk Partisini kurmuştur. CHP’ ye Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy gibi kişiler
muhalefet etmişler ve Ekim 1924 tarihinde “Cumhuriyetçi Terakkiperver
Fırkasını” kurmuşlardır. Türkiye’nin kalkınmasını tek partili sistemde gören
M. Kemal tarafından halkın dini duygularını istismar ettiği gerekçesiyle
kapatılmıştır. Böylece CHP, 1946 tarihine kadar tek parti olarak ve 1950
yılına kadar da iktidarda kalmıştır. Fakat Mustafa Kemal 1930 yılına kadar
yakın arkadaşı Fethi Okyar’a halkın nabzını tutmak için “Serbest Fırka”
adında bir muhalefet partisi kurdurmuştur. Serbest Fırka 1935 tarihinde
kapatılmıştır. 10 Kasım 1938’de Mustafa Kemal’ in ölümünden sonra TBMM
İsmet İnönü’yü cumhurbaşkanı seçmiş ve Atatürk’ün en yakın arkadaşlarından
(iş bankasının kurucusu ve iktisat vekili) Celal Bayar’ı kenara itmiş ve
genelkurmay başkanı Fevzi Çakmak’ı ise emekli etmiştir. Mussolini ve Hitler
gibi bir diktatörlük kurmuştur. Mustafa Kemal tarafından ihdas edilen rejimin
altı ilkesinden; devletçilik, laiklik ve milliyetçiliği esas almıştır.
Devletçilik ilkesini ekonomi ile birlikte siyasette de esas almış, laikliği
dine saldırı, milliyetçiliği ise Türkçe’nin saflaştırılarak modernize
edilmesi olarak ele almıştır. Oluşturulan parlamentoda sadece CHP adayları
yer almış ve basının tenkitleri ise susturulmuştur. Köylerde jandarmanın
dipçiği, şehirlerde ise polisin copu esas olmuştur. İnönü hür ve demokratik bir meclis meydana getirmek istedi.
CHP’ den ayrılan ve başlarında Rana Torhan’ın bulunduğu “Müstakiller Grubu”
adında muhalefet bir grup oluşturdu ise de bu grup gülünç duruma düştü. REJİME KARŞI İLK TEHDİT VE İLK MUHALEFETİN DOĞUŞU Mevcut rejime karşı ilk tenkitler 1944 tarihinde dil yani
Türkçe’nin saf hale getirilmesi ve Türkçe’ye mal olmuş kelimelerin atılıp
yerine yeni kelimeler ihdas etme politikası hakkında olmuştur. Bu tenkitler
basının da gündeminde yer almıştır. 1945 senesi sonlarına doğru gerçek demokrasiyi
istediklerinden dolayı, Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat
Köprülü CHP’ den ihraç edilecekler ve halk bunları aynı kaderi paylaştıklarından
dolayı “Dörtler” diye isimlendireceklerdir. 1945 Temmuzunda Nuri Demirhan, Hüseyin Avni Ulaş ve Cevat
Rıfat Atilhan tarafından İslam birliği esas olan bir programla “Milli
Kalkındırma Partisi” adında muhalif bir parti kuruldu. Fakat 1946
seçimlerinde hiç bir mebus çıkaramamışlardır. Halk tarafından “dörtler” diye isimlendirilen kişiler bir
araya geldiler. 1945 senesi sonlarında “Demokrat Partiyi” kurdular. 7 Ocak
1946’da ise partinin programını ilan ettiler. 2.Dünya Savaşı’ndan müttefiklerin galibiyeti, demokrasinin
totaliter rejimlere galibiyeti olarak algılandı. İnönü’nün Demokrat Partiye
müsaade etmesi, totaliter bir sistemi devam ettirmesinin mümkün olamayacağına
inanması ve Rusya’nın karşısında Avrupa’nın Türkiye’yi yalnız bırakma
endişesi idi. 1946 SEÇİMLERİ 1947 Tarihinde yapılacak seçimler, yeni kurulmuş olan
Demokrat Partiyi hazırlıksız yakalamak düşüncesi ile 1946 temmuzuna alındı.
18. yy’ da Fransa, 1946 yılına kadar Türkiye’de uygulanan iki dereceli seçim;
yani, halkın seçtiği insanların mebusları seçtiği sütun değiştiriliyor ve
halk direk olarak mebusları seçiyordu. Bu CHP’ ye iki avantaj sağlıyordu. Birincisi: Köy ve kasabalarda halkın sindirilmesi kolaydı. İkincisi: Oy pusulalarının değiştirilmesi ve çalınması
kolaydı. Ayrıca “açık oy kapalı sayım” sistemi getiriliyor ve sayımdan sonra
oyların hemen yakılması esası konuyordu. Neticede seçimler yapıldı. CHP ............: 396 DP...............: 62 Müstakiller...: 17 CHP’ nin başarısı, oy hırsızlığından geliyordu. 1946 seçimleri sonrasında mecliste il tartışma İtalya’dan
alınan ve ilaveler yapılan ceza kanunu hakkında oldu. Bu tartışma aynı
kanunun altında bulunan Celal Bayar’ ın pasifliğine sebep olmuştu. Bu nedenle
Kenan Öner Bey, Osman Bölükbaşı gibi birkaç mebusu da yanına alarak Demokrat
Parti’den ayrılarak, 20 Temmuz 1948’ de Millet Partisini kurdu. Millet
Partisi, altı ilkeyi benimseyen CHP, laiklik ve devletçilik ilkesi üzerinde
değişiklik yaparak aynı ilkeleri benimseyen DP’ den farklı olarak iktisadi
sahada liberal, milli örf ve ananeler bakımından muhafazakar bir demokrasiyi
ilan ediyordu. 1949 yılında TBMM, İnönü’ nün Reisicumhur görevi ile parti
başkanlığı görevini kendisinde toplanmasını ve seçim sistemini tartışmıştır.
Seçim sisteminde “kapalı oy, açık sayım” usulü benimsenmiştir. Ülkenin içinde
bulunduğu mali ve iktisadi sıkıntılar hükümeti 14 Mayıs 1950’de seçim yapmaya
mecbur etti. Sonuç: CHP ............: 67 DP...............: 416 MP..............: 1
DEMOKRATLAR İŞ BAŞINDA Mayıs ayı sonunda yeni seçile mebuslar Ankara’ya geldiler ve
meclis merasimle açıldı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde 400’den fazla oy alan
Celal Bayar cumhurbaşkanı oldu. Refik Koraltan meclis başkanı oldu. Adnan
Menderes başvekil, Fuat Köprülü ise hariciye vekili oldu. CHP ‘ ye göre idare etmek sanatı zülüm ve baskı ile hareket
etmekten ibaret idi. Metodu ise “zirveden kaideye” formülünde manasını
buluyordu. Bunun manası, şef vesayet altına alınmış olan halkın adına düşünür
ve karar verir. DP’ ye göre ise hükümet olmanın ruhu “hürriyet içinde
disiplin” esasında manasını buluyor ve formül “kaideden zirveye şeklini
alıyordu. Yeni hükümetin aldığı üç karar onun yeni istikametini belirliyordu.
Bu kararlar:
DEMOKRAT PARTİ İKTİDARININ MÜSBET İCRAATI Demokrat Partinin 10 yıllık iktidarı boyunca Türkiye’nin
sosyal ve iktisadi yapısını değiştirmiştir. Bu değişiklikler:
DEMOKRAT PARTİ HÜKÜMETİNİN KARŞILAŞTIĞI GÜÇLÜKLER VE
HATALARI Menderesin hazırladığı hükümet programına muhalefet edenler
“61’ler grubun”u oluşturdular. Yolsuzlukları yapan bakanların hakkında (Samet
Ağaoğlu) meclis tahkikatı yapılmasını istiyorlardı. Diğer bir tartışmada T.C.K 481. devlet memurları statüsünde
mebus ve bakanların kabul edilmemesi ve ithamların gazetelerce delillerinin
ibraz edilememesi kanununa muhalefet edilmişti. Bunlarda “19’lar grubunu”
oluşturuyordu. Bu “19’lar” Menderes Kabinesi iç işleri Fevzi Lütfü Kara
Osmanoğlu’nun başkanlığında DP’den ayrılarak “Hürriyet Partisini” kurdular.
Bu parti yürümedi ve milletvekillerinden çoğu CHP’ye katıldı. Hükümetin ilk hatası, kendini destekleyen Türk Milliyetçiler
Derneği’nin Ahmet Emin Yolman olayı üzerine kapatılmasıdır.(1953)
Milliyetçiler Derneği’nin kapatılması CHP’nin kurduğu “CHP Gençlik Kolları”,
“Devrim Ocakları” gibi adlarla kurulan cemiyetlerle üniversite gençliğini
arkasına almasına sebep oldu. Menderes bunu nisan 1960’da anlayabilmiştir. Rakip parti olarak gördüğü Millet Partisini, dini istismar
ettiği düşüncesi ile kapatan Menderes, CHP ile arasındaki engeli aleyhine
olarak ortadan kaldırıyordu. Ertesi gün; yani, 10 şubat 1954’de aynı
milletvekilleri “Cumhuriyetçi Millet Partisi’ni” kurdular. CMP, Tahsin
Demiray ve Cezmi Türk liderliğinde kurulan “Köylü Partisi” ile birleşerek
“Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi” adını aldı. 2 mayıs 1954 seçimlerini 504’e karşı 31 milletvekili ile
kazanan DP ülkenin içinde bulunduğu mali ve iktisadi krizle, 1952 yılında
CHP’nin mallarının haciz edilerek hazineye konulması üzerine oluşan muhalefet
ve Kıbrıs’la ilgili muhalefet tartışmalarıyla karşılaşıyordu. Bütün bu olumsuzluklara rağmen hükümet, karşılığını vermeden
büyük şehirlerde istimlak hareketlerine girişmiştir. CKMP lideri Osman
Bölükbaşı hakkında takibat açıldı ve onu seçen Kırşehir vilayetken kaza
haline getirildi. 27 ekim 1957 seçimlerinde ise CHP 178 sandalye elde etmiş ve
Menderes Hükümeti kan kaybetmeye başlamıştır. 1954 seçimleri sonrası
demokratik yollarla hükümet olamayacağı anlayan CHP, yeraltı çalışmalarına
başlamıştır.
DEMOKRAT İKTİDARIN ZAYIFLAMASI MUHALAFET BASININ SERT TENKİTLERİ Bir taraftan muhalif basının tahrikleri, diğer taraftan da
halkçıların propaganda seyahatleri ile memleket baştan başa bulgur kazanı
gibi kaynıyordu. Halkçıların çevirdiği dolaplar ordu içinde olduğu gibi,
üniversite gençliği arasında da yayılıyordu. Muhalefet Güney Kore’deki askeri
ayaklanmayı ve bilhassa 1958 yılında Bağdat’ta yapılan ihtilali istismar
ediyordu. “Zalimleri yıkmak için gereken cesaret ve bizim ordumuzda ve
gençliğimizde de vardır.” diye slogan atıp tahriklerde bulunuyorlardı.
1958’de dokuz subayın iştirak ettiği askeri bir komplo ortaya çıkarılıyordu. Salahiyet kanunu, gerginliği daha da artırıyor ve üniversite
gençliği ayaklanıyordu. Tarihi açıdan bakılırsa, 27 Mayıs hadiseleri İstanbul
Üniversitesi talebelerinin ayaklanmasıyla başlamış oldu. 28 Nisan 1960’da
üniversite gençliğinin ayaklanması, polisle çatışması ve askerle kucaklaşması
işin vahametini ortaya koyuyordu. Başvekilin daveti üzerine Ankara’ya giden Ali Fuat Başgil,
Celal Bayar, Menderes, Fatin Rüştü’nünde bulunduğu bir heyette Menderes, “Siz
halkın büyük desteğine dayanarak, üniversite profesörleri, yazarlar,
gazeteciler ve subaylar gibi memleketin uyanık ve cevval kuvvetlerini ihmal
ettiniz. Uzlaştırıcı tavrınız dahi onları size kazandırabilirdi. Fakat,siz
sert tavırlar çizdiniz “diyerek ve istifa etmesini, muhalefete birkaç
bakanlık vererek bir koalisyon kurulmasını çözüm olarak teklif
edecektir.(Nisan 1960) Aynı zamanda 22Mayıs’ta harp okulu talebeleri Ankara’da
sessiz yürüyüş yapmışlardı. Bu da 27 Mayıs’ın habercisiydi.
SUBAYLAR ARASINDAKİ MEMNUNİYETSİZLİĞİN SEBEPLERİ 1950 seçimlerini kaybeden İnönü’yü ziyaret eden yüksek
rütbeli subaylar isteğini sormuştur. İnönü ise halkın infialinden
çekinmiştir. Yine aynı yıl Erzurum-Ankara arasında uçaktan broşürlerle İnönü’ye
destek olunması istenmiştir. 1954’ten sonra yumuşayacak, 1957’den sora tekrar
alevlenecektir. 1957 tarihinde gizli bir komite kurulmuştu. Bu komitede
aralarında Orhan Erkanlı, Orhan Kubilay, Ahmet Yıldız ve daha sonra Alparslan
Türkeş, Numan Esin gibi yüksek rütbeli subaylar bulunuyordu. Komite, 57
seçimleri öncesi girişimde bulunmayı düşünmüş, görüş ayrılığı bu girişimi
erteletmişti. İstanbul Harp Akademisinde, planlar yapılmış ve iş Ankara’ya
bırakılmıştır. “İhtilal sonrasında ne olacak ?” sorusuna ise çoğunluk, seçime
gidilip, politikadan çekilmeyi benimsemişti. Komitenin üç planı vardı. Önce elemanları ve teçhizatı
bakımından başkentin en kuvvetli askeri üçüncü olarak da Harp Okulunu elde
etmek istiyorlardı. Muhafız Kıtasının başına Albay Osman Köksal’ı getirdiler.
Cemal Madanoğlu’na hareketin komutanlığını teklif etmek suretiyle Ankara
Garnizonu’nu yanlarına çektiler. Üniversitedeki talebe olayları da komitenin planlarını
tatbike imkan sağladı. Komite ihtilal sonrasında cumhurbaşkanlığı için Cemal
Gürsel’i uygun buldu. Harp Okulu ise harekete son anda katılacaktır. 27 Mayıs sabahı Demokrat Parti’nin mebuslarının çoğunluğu
tutuklandı. Menderes ve arkadaşları Eskişehir’den Kütahya’ya geçtikleri
sırada tevkif edildiler. 1961 Eylül’ünde Yassıada’dan alınan Menderes ve
arkadaşları İmralı Adası’nda idam edildiler. 27 MAYIS HAREKETİNİN DÖRT MES’ÜLÜ 1)Demokrat İktidarın,örfi idareyi devam ettirmek için yalnız
Silahlı Kuvvetlere müracaat edip, Zabıta Kuvvetlerini ihmal etmeleri ve halka
olan sonsuz güvenleri vb. hataları, 2)Muhalefetin çevirdiği dolaplar, 3)Bazı aydın çevrelerin ihaneti, 4)Müzayede ile satılan basın. Demokratlar kendilerini müdafaa eden “Akın Gazetesi”ni
kapatmışlar ve memleket menfaati ile mesleki menfaati basın konusunda
uzlaştıramamalarıdır. II KISIM Bu bölümde: Ali Fuat Başgil yazmış olduğu bu eser sebebiyle, hakkında açılmış olan davalar, bilirkişi raporları, müdafaalar ve Avrupa basınında kitap hakkında çıkmış olan haberlere yer verilmektedir. |