|
GEMİSİNİ
YÜRÜTEN KAPTAN Yazar :
Roger. A. GOLDE Yayınevi : İlgi Baskı : İstanbul / 1989 / 200 shf. YÖNETİM Başkaları yoluyla sonuç elde etme tekniği, en çok üstünüzden
yakınırsınız üstünüzün kaderinizi hep elinde tutacağını sanırsınız. Az
Mutluluğa karşı pek çok üzüntü ve sıkıntı verir. Patrona hiç bir zaman mantıksız ve tutarsız olduğunu
söyleme. patronlar köşeye sıkıştırılmaktan hoşlanmaz. Patronunuzun sizi
tanıdığını sanırsınız. Ama hiç kullanmadığınız yetenekleri bilmez.
Yeteneklerinizi ona fark ettirmiş olmanız gerekir. Peki kendi astlarınızı ne
kadar biliyorsunuz Ör. sekreteriniz bir dosyayı kaç dakikada yazar. Günde ne
kadarını telefon ne kadarını daktilo başında geçirir. Asıl sorun çalışmalarınızı patronunuza haberdar
etmemenizdir. Sizi ona tanıtacak en uygun kişi sizsinizdir YARGI GÜCÜ Patron sizi tanımıyordur onu ilgilendiren sadece
sonuçlardır. Uzun vadeli planlar somut sonuçlar vermeyebilir. üstünüzün
çalışmalarınız hakkında doğru bilgiye sahip olmasını istiyorsanız. Kendinizle
ilgili bilgileri ona iletme sorumluluğu da size düşer. Bunda da ileri
gitmemek gerek, olumlu işlerinizi başkasından duyması daha iyi olur. ÖDÜL ALMAK VERMEKTEN DAHA KOLAY Patron ödülden kaçınabilir Astlarından birini önemli bir
toplantıya götürerek yada sık sık isminden söz ederek översem neden umduğu
terfiyi yada maaş zammını alamadığını sorar. Patron astın sorun getirmesini istemez. İşin hallini yeğler.
patron astından yükü hafifletmeyi bekler sorun götürmek ise yükü çoğaltır. EĞİTİM GELİŞTİRME Birinin eğitim yeteneklerini geliştirmekte ayrı bir yeteneği
gerektirir. fakat patrondan fazla bir şey bekleme. yetenekliyse eğitime çok
ihtiyacı yok diye düşünür yok değil ise eğitimin vereceği çok bir şey olmadığını
düşünür. GÜÇ Patronunda gücünün sınırları vardır. Bu onu öfkelendirir
size yansıtır fakat şöyle düşün “hedef sen değilsin sadece orada
bulunuyorsun”. Demek yetkisi dışında güç yetiremeyeceği şeyler istemeyi ve
kullanması gereken yetkiyi hatırlatman onu sinirlendirir. KENDİNİZİ BİR AST OLARAK GÖRÜN Yetki ve güç arasındaki farklılıklar başka taktiklere
başvurdurur. Astlar bazen hoşlanmadığı bir konuda patrondan açıklama istemez.
İşi anlamamışlığa vererek sıyrılmak için. Değer yargılarınızı sık sık gözden geçirin (tahşidat
ayaktaki nasır gibidir. Gayeyi hayal unutulunca...) yanlış veya eskimiş
olabilir. Yöneticilerin ortak ihtiyacı güce sahip olmak kontrolü
elinde tuttuğunu hissetmek, yetkilerini kullaanabilmektir. Hiçbir yönetici sürprizlerden hoşlanmaz. Birşeyi önceden
tahmin edip etmeme, o şeyi etkileme yeteneğiyle de yetinebilirler. Bir ast olarak yeni birşey deneyecekseniz patronunuzu
önceden uyarmalısınız. Ne kadar bağımsız görünürseniz yöneticinizin, sizin
üzerinizdeki otorite kontrol duygularını o kadar çok tehdit etmiş olursunuz.
tipik bir patron astlarının kendilerine bağımlı olduklarını hissetmek ister.
patronun hoşlandığı işlerde destek verin oda sizi rahat bırakacaktır. Yönetici herkesten çok hayranlık özlemi içindedir.,bunu
almak için bedelini ödemeyede hazır ve isteklidir. İşletmenin amaçları
yanında kişisel amaçlarınız vardır. Unutmayınız ki patronunuz sizin kişisel
amaçlarınızı düşünmez; prestij, güç, terfi vb. üstelik sizin gibi çok astı
olduğundan her birinin kişisel amacına cevap veremez. O halde öz veri,
mücadele ile kişisel amaçlarda kendinizi kullanın. Vazifeyi tam yapmış olmanın olağanüstü bir yanı yoktur.
Beklenenden öte sürpriz başarılarda genelde risklidir. Ancak genelde
böyleleri taktir görür. Patronunuz sizi eleştirileriyle üzdüyse hemen tepki
göstermeyin. Büronuza çekilin. Kendinizi beğendirmek için farklı olmaya çalışın. Mesela,
genç bir adam büyük bir otomobil fabrikasında posta ve haberleşme bölümünde
iş bulmuştu, bölümde çalışan herkesin spor giyindiğini farketti kendisi her
zaman takım elbise giydi, bu durum dikkat çekti ve pek yakın bir zamanda daha
bir üst mevkiye geldi. Patronunuzu değiştiremezsiniz boşuna uğraşmayın. Patronunuz
başka iş aradığınızı duyarsa şirkete bağımlılığınızda şüphe duyabilir. Aynı
zamanda size yapılan iş ve önerileri yetenek ve değerinizin bir ölçüsü olarak
kabul eder. Sizinde patronunuza karşı olan gücünüz işi bırakma olabilir.
Aslında kimin için çalışırsanız çalışın kendiniz için çalıştığınızı
unutmayın. YETKİ VERME SORUNU Astlar genellikle daha fazla yetki ister. Yöneticilerse
astlara yetki verildiğinde sağlıklı biçimde kullanamamalarından yakınır İnisiyatif seçebilme ve karar verebilme özgürlüğü öte yandan
sağduyulu davranma anlamına gelir. Demek aynı sözcük bir yanda bağımsızlık
ifade ederken diğer yandan güvenliğin sağlanması gereğini vurgular. Hem
patron hem ast risksiz bir özgürlük arayışı içindedir. Astlar daha fazla
inisiyatif ister ama her zaman kullanamaz. Güvenlik yönünden patronlar sık
sık inisiyatif verirler ancak endişeyle takip etme ihtiyacı duyarlar. Bir yöneticinin kesin ya da tatminkar bir sonuç alabilmek
için astlarına çok geniş özgürlük vererek hedeflerine ulaşmayı amaçlamasıdır.
Burada elde edilen sonuçların tümü sorumluluğu yöneticiye aittir. Bu kurala
göre işler yolunda gittiği müddetçe patron asta karışmamalıdır. Astlarıma işleri yürüten, ilmeleri için tam yetki vermek
gerektiğini amaçları açık seçik koymak önemlidir. Bana kalırsa uyguladığımız
amaçlara yönelik yönetim sisteminin tek somut sonucu içinde bulunduğumuz
bürokrasiyi artırmak ve konuyu ana hedeften saptıran toplantıları başlatmak
oldu. UZMANLARLA ÇALIŞMAK Uzmanın mesleki bilgisini doğrudan değerlendiremezsiniz.
Mülakat yaptığınız öteki uzmanların görüşlerini de almalısınız. Ama mülakat
sırasında dikkat edeceğiniz birkaç nokta vardır Uzman ne istediğinizi araştırıyor mu Sorununuzu dile
getirirken, ne dediğinizi hemen anladı mı?yoksa daha ayrıntılı bilgimi
istiyor?Cevapların çoğunu biliyormuş gibi bir tavır takındı mı? Uzman,
çalışma süresince durumun ayrıntılarını sizden yada öteki çalışanlardan
öğrenecektir. Mülakat sırasında bile bu işi beceremiyorsa bunu iş esnasında
nasıl yapacaktır. Arayacağınız ikinci özellik uzmanın ne kadar açık seçik
konuştuğudur. Uzman gerekli veriler için sizden yardım beklerken, düşüncelerinizi
de size aktaracaktır Özellikle neden söz ettiğini size açıklayabilmelidir.
Konuşma sırasında geçen bilmediğiniz teknik kelimeleri Ona mutlaka
sormalısınız. Ama o dalda biraz bilginiz varsa uzmanı etkilemek yerine bu
dalda bilgileri kendinize saklamanız daha iyi olur. Uzmanın tecrübelerini öğrenirken yöneticilerin
keşfedemedikleri bir yön daha vardır: uzman sınırlarını biliyor mu?Bu
sınırlar nelerdir.? Hangi dallarda kendini daha yeteneksiz buluyor? Bunu
uzmana açıkça sorabilirsiniz. İyi bir uzman olmak kendi sınırlarının da
bilincinde olmayı da gerektirir. Son öneri uzmanla onun bürosunda
görüşmenizdir. Çalıştığı çevreyi görerek bilgi edinirsiniz. Şansınız varsa
konuşmanız sırasında telefon çalar sizde uzmanı hareket halinde görme fırsatı
elde edersiniz. Uzmanı değerlendirmede bir yol daha vardır ki oda onun diğer
ilgi alanlarını sormanızdır, böylece konusu hakkında yorum yapamasanız dahi
diğer işlerindeki tutumu size fikir verebilir. UZMANLARIN YÖNETİLMESİ Uzmanları gözlemde ölçüler Size göre hızlımı yoksa yavaş mı çalışıyor? Sorunun önemini
abartıyor mu yoksa küçültüyor mu? Organizasyonda çalışanlarla anlaşa biliyor
mu? Teşhis etmekte hızlı, harekete geçmekte ağır mı? Ayrıntılarımı yoksa
genel durumu geniş olarak görmekte mi daha başarılı? Uzmanınızın çalışmalarını hızlandırma çabalarından
vazgeçmelisiniz. Uzmanınız size birşey öğretmiyorsa aradığınız kişi
olmayabilir. EĞİTİM Başarının sırrı basit bir cümleyle açıklanabilir ‘’eğitimi
eğitimcilerin elinden alın. Gitgide hızlanan değişim ve yenilenme temposu
nedeniyle ortaya çıkan değişikliklere ayak uydurabilmek için eğitim gerekli
görülmektedir. Günümüzde eğitim departmanı bulunmayan pek az şirket
kalmıştır. Bir yönetici, seminere davet edilmesi terfi sırasının
kendisine geldiğini gösteriyorsa buna istekle katılır. Ama genellikle iki
görev arasında boş zamanı olduğu için son fırsat olarak seminere
gönderildiğini bilir. Bir petrol şirketinin üst düzey deki yöneticilerinden
biri, düşüncelerini şöyle dile getiriyor:’’işleri berbat eden birini başımdan
atmak için onu eğitim kurslarına gönderirim Bir yönetici bir kaç günlük bir seminerden döndüğünde,
genellikle şu yorumlarla karşılanır.:Herhalde kısa tatilin tadını iyice
çıkarın. Haydi şimdi iş başına.. .gerçek dünyaya hoş geldin! Umarım
eğitmenleri fazla ciddiye almamışsındır. Kurslarda önerilen düzenli ve mantıklı reçeteleri gerçek
sorulara uygulamak çok zordur. Yönetici bazen. kendi yöntemlerinden memnun
olmadığı için önerilen bir dizi yöntemi heyecanla karşılayabilir. Fakat
genellikle bu listeyi gerçek dışı bulur ve eğitim bölümünün hayal kurduğunu
söyleyip homurdanır. Pek çok eğitmen, “Biz sadece olguları açıklayabiliriz,
gerisi öğrenciye kalmıştır” diyerek teselli bulurlar. Yakın zamanda yapılan
araştırmalar, iş üzerinde yapılan eğitimin en etkili eğitim yolu olduğunu
ortaya koymuştur. Bir yöneticinin kurstan, yeni düşünce biçimlerini
benimsemiş, yeni çözüm yollarını öğrenmiş olarak döndüğünü düşünelim Ama
çevresi bıraktığından beri pek değişmemiştir. Kursiyer uyarlamada sorunlarla karşılaşır. Kimse neden söz
ettiğini anlamaz çevreden destek bulamaz. Yepyeni tohumlar daha kök bile
salmadan sökülüp atılır. Uyarlama ve uygulama zaman gerektirir.. Yeni huy ve
alışkanlıkların gelişmesi cesaret ve tecrübe kazanabilmek için bu zaman
zorunludur. Eğitime ne kadar önem verilirse verilsin kursiyerin öğrenme
arzusu yoksa her şey boşa gider. Belki eğitimin sorunlarla olan bağını
gösterebilecek yeni bir eğitim yolu bulunabilir. Bir eğitmen uzun bir süre
yöneticilerle çalışabilirse gerekli uyarlamayıda nasıl yapacağını bulabilir.
Yönetici, ancak eğitimin her aşamasına katılırsa istenen destek ve uygulama
sağlanmış olur. Yönetici nasıl yapacağını bilmediği ya da bu görevin
kendisine ait olmadığına inandığı için, yönetici eğitim sorunundan söz
etmekten kaçınabilir. Eğitimi eğitmenlerin elinden alıp yöneticiler
tarafından verdirmek isabetli olan görüştür. Yönetim biçimleri genelde sezgi, muhakeme, çabalama, olarak
üçe ayrılır. İnsan etkeni ağır bastığında yönetim ve problemler
karmaşıklaştığında çabalama etkili bir biçimdir. Çabalama keşfetme ve fikir
üretme görevlerinde sık sık kullanılır. muhakeme ise iletişim sınama
görevlerinde sık sık kullanılır. Bir sorunla mantık yoluyla başa çıkabilmek
için, başlamadan önce onunla ilgili herşeyi bilme gereğidir. Bu ise son
derece mantıksız bir koşuldur. durumun ne olduğunu aşağı yukarı öğrenirsek
düşüncelerimizi geliştirmede muhakemenin yararı olabilir. Mantık belkide
belli bir cesaretle hata yaptığımız tek yoldur. Hayata mantıkla muhakeme ile
değil çabalama ile başlarız. ÇABALAYARAK KARAR VERME Kararsızlık, aynı zamanda bir konuya takılıp kalmak
anlamınada gelir. İşin içinden çıkamamak hiçte hoş bir konu değildir. Asıl
zorluk sorunun ne olduğunu bilmemekten ileri gelmektedir. Kişisel alarak
kendimizi soruna adamamızda işi karmaşık hale getirebilir. Sorunun
halledilmesi halinde, kişisel olarak kazanç yada kaybımız söz konusuysa,
araya birde kendi karmaşık kişiliğimiz girer. Kısırdöngü bir sorunun üzerinde bir süre çalıştıktan sonra
ortaya çıkar. Neyi amaçladığımızı az çok anladıktan, birçok bilgi topladıktan
ve bir dizi seçeneği dikkatle inceledikten sonra kendimizi kısır döngünün
içinde buluruz. Bu daireyi kırmaya yaratıcı yada yenilikçi çözüm denir.
Çabalayarak karar verme bunun bilinçli ama mantıksız bir düşünme tarzı
olduğunu söylemekle yetinelim. Yönetici krizin gelmekte olduğunu bilir ama
kaçınılmaz hale gelinceye kadar hiç birşey yapmaz. Oyalama taktiklerini
dener. Ancak sorunları görmezlikten gelmekle büyütmüş oluruz. Olumsuz bir
karar vermek hiç karar vermemekten daha iyidir. Kaçış stratejisinin dışındaki
seçenekleri düşünmeliyiz. Takılıp kaldığımız bir konuyu zorla bir kılıfa uydururuz.
Organizasyon içinde nüfuzlu ya da önemli bir kişi benimsediği içinde o kılıfı
seçebiliriz. Sorunları çözmenin standart tekniği şu aşamaları içerir,
sorunları açıklamak, amaçları sıralamak, seçenekleri bulmak ve bu
seçeneklerden birini benimsemek. Öfkeli, bitkin çaresiz üzüntülü, şaşkın bezginmişsiniz. Bu
gibi duygular enerjinizin çoğunu alıp götürür aklınızı daha çok karıştırır.
Korktuğunuzu kabul etmeniz duygularınızı size açar, buda bir psikoterapi
değilsede sizi sorundan uzaklaştırır. Meseleye hangi noktadan başlayacağınızı
bilmiyorsanız en azından bildiklerinizi açıklayarak bir başlangıç noktası
bulabilirsiniz. Hangi noktada takılmış olduğunuzu belirlemek size çok basit
gibi görülebilir. sandıklarınızı açıkça söylemek size durumu değişik bir
açıdan bakmaya zorlar. Bazı araştırmalar beynin beş ile dokuz arası bilgi
parçalarından fazlasını etkin biçimde değerlendirilmediğini ortaya koymuştur.
Sorunu kafanızda taşımayın. Düşüncelerinizi kendi kendinize hatta bir teybede
söyleyebilirsiniz. Tabii sorunu konuya yakınlığı olan bir başkasıyla
tartışmak çok daha faydalıdır. Takıldığınız noktayı yazar böylece aklınızdan
geçenleri elle tutulur hale getirebilirsiniz. İşin içinden sıyrılmaya kalkmak
sorunu çözmez. Ne söylemeye çalıştığınızı bilin. Sebep sonuç ilişkisi içinde değişik ayrıntılar arasında bir
bağ kurmaya çalışın. Bildiklerinizden emin olun. Hata yapma ihtimalini en aza
indirin. Kesin olun, genellemeden kaçının. Herşeyden önemlisi tutarlı olun. Üstünkörü yaklaşım şüphesiz risklidir. Yinede, bulguları iki
sayfada toplamak yararlı olabilir. Bakış açınızı değiştirin Bakış açısı; ifade ortamını
değiştirmek, ifade ortamının kullanılış biçimini değiştirmek, durumun
değiştiğini tahayyül etmekle olur. Ortamı değiştirmek. Daktilo ile yazmak el
yazısı ile yazmaktan çok daha farklı bir ortam olabilir. Dil duygulu mistik
iğneleyici veya gülünç olabilir. Sorunun yüz kat daha ciddi olduğunu düşünün veya konunun küçük bir bölümünü bir o kadar büyütün. Durumunuza başka acılardan, ters yüz ederek bakın. Olaya birde deli gözüyle bakıp saçma sapan sorular sorun. Mantıklı cevaplar almanız mümkündür. |