|
ETKİLİ
SUNUŞ Yazarı : Christian E. BINGAMAN Yayınevi : Rota Yayınları 1.BÖLÜM - SUNUŞLAR NEDEN YAPILIR? Sunuş, bir topluluk önünde konuşma forumudur. Bir
organizasyon adına içeride ya da dışarıda sunuş yapılabilir. Dış sunuşlar
ikna etmeye yöneliktir. Bunlar özel tutumlar örneğin,"Toplumun
gelişmesine yardımcı olmak istiyoruz" ya da "Fiyatları yükseltmemiz
lazım" ya da "Biz sizin için çalışıyoruz" veya
"ürünlerimiz tamamen doğal maddeler içermektedir" gibi geliştirmeye
çalışır. İçe yönelik sunuşlar genellikle enformasyon yaymak amacıyla
verilir. Bunlar; bolümler, yöneticilerle astları, kıdemli işçilerle genç
işçiler arasında bilgi paylaştırmanın bir aracı işlevini görür. İç sunuşlara
örnek olarak brifingler, tanışmalar ve eğitim etkinlikleri verilebilir. Sunuş bir iletişim kanalıdır. Organizasyonun büyüklüğü,
karmaşıklığı ve yönetim felsefesi sunuş gerektiren olayların yapısını ve
türünü belirler. Sunuşlar çok çehrelidir. Konuşmacı, dinleyiciler, amaç,
zaman, yer ve konu bunların tümü sunuşun etkinliğine katkıda bulunur. Bu
yüzden, konuşmacının iletişim sürecinin karmaşıklığının ve dinamiklerinin
bilincinde olması önem taşır. BİR GRUP ÖNÜNDE KONUŞMA KORKUSUNU HAFİFLETMEK Şirket içinde bir sunu yapmanın düşüncesi bile midenizde
kramplar oluşturuyor, ağzınızı kurutuyor, terlemenize neden oluyor ve
bacaklarınızı titretiyor mu? Eğer durum buysa, yalnız değilsiniz. Çoğu insan
topluluk önünde konuşmaktan korkar. Bu korkuyu insanları gerçeklikten kaçmaya
yönelten algılanmış bir tehdit meydana getirir.. Korku, algılanmış tehditle
orantılı ya da orantısız olabilir. Kendisini yaratan nedenle orantılı olan korku, sizi olumlu
ve yapıcı bir şeyler yapmaya yöneltir. Buna karşılık orantısız korkular psikolojik ve duygusal bakımdan
zararlıdır. Bir sunuş yapma korkusu algılanan tehditle genellikle orantılı
olur. Konuşmacılar çoğunlukla; birincisi anlayış arayarak, ikincisi korkuyu
yapıcı eyleme dönüştürerek -görevi üstlenerek- stresi yönetirler. İLETİŞİM SÜRECİ Etkili iletişim iki yönlü bir süreçtir; bir verici ile bir
alıcı arasındaki düşünce alış verişidir. Konuşmacı (verici) olarak göreviniz,
dinleyicilerin (alıcı) mesajı anladıklarından emin oluncaya kadar bitmez.
Dinleyicilerden bir mesaj aldığınız zaman, bu mesajı anladığınızı
dinleyicileri ikna edecek bir biçimde ifade edinceye kadar göreviniz
tamamlanmaz. Verici ve alıcı eş zamanlı biçimde mesajı süzgeçten geçirir. Süzgeçten geçirme işleminin sonucu şudur; Alıcı mesajı
vericinin kastettiği biçimde algılamayabilir. Dinleyicinin anlayışını zenginleştirecek müdahelerde
bulunmak amacıyla sunuşun planlanmış düzenini değiştirmek için,
konuşmacıların iletişim dinamiklerinin bilincinde olması gerekir. Örneğin,
bir konuşmacı mesajı yeniden ifade edebilir, örneklere başvurabilir,
diyagramlar çizebilir, dinleyicilerin duygularını yansıtabilir ve özetleme
yapabilir. Sözcüklerin herkes için mutlaka aynı şeyi ifade etmeyeceğini
unutmayın. algılama kişisel birşeydir. İLETİŞİMİN ÖĞELERİ Sözlü sunuşların yapılmasında yer alan iletişim öğeleri
konuşma, dinleme, geri besleme (sözlü veya sözsüz) ve soru sormaktır. Konuşma: Sesiniz
tutumunuzu, duygularınızı ve iç durumunuzu yansıtır. İç dünyanızın bir
aynasıdır. Sesli anlatımın başlıca öğeleri ses hacmi, ses perdesi, tonlama,
kalite, hız, lehçe ve stildir. Ses Hacmi: Yüksek ses,
fikirleri vurgulamak amacıyla etkili biçimde kullanılabilir. Buna karşılık,
gereksiz yere sesi yükseltmek mesajdan çok şey götürebilir ve dinleyicileri
kızdırabilir. Öte yandan bazı insanlar çok yumuşak konuşur. Sanki odada
dinleyicilerin olduğunun farkında bile değildirler. Ses hacmi ya da tonunda
hiçbir değişiklik olmadığından bunların konuşma biçimleri monotondur. Sonuç
olarak dinleyiciler hayallere dalıp uyuklayabilir ya da sinirlenebilir. Ses Perdesi: Etkili konuşmacılar
anlamı güçlendirmek ve kullandıkları sözcüklere canlılık kazandırmak amacıyla
seslerini alçaltır ya da yükseltir. Ses perdesinin uygun kullanımı anlamı
berraklaştırır. Hız: Konuşmacının sözcükleri
söyleme hızının farkında olması ve bunu kontrol etmesi gerekir. Konu karmaşık
olduğu zaman konuşma hızı düşürülmelidir. Kalite: Kalite, kişinin sesinin
kendine özgülüğünü anlatır. Ama duygusal ve fiziksel durumlarda etkide
bulunur. Tonlama ve Telaffuz: Tonlama,
konuşma seslerinin yapısını anlatır. Telaffuz ise seslerin sözcükler içinde
kaynaşmasıdır. Stil: En çekici stil sohbet
biçiminde olanıdır. Bu, ezbere, kendiliğinden konuşmak demek değildir. Tam
tersine dinleyicilerden herbirine sanki kendisine konuşuluyormuş duygusunu
veren bir konuşma tarzıdır. Dinleme: Etkili
iletişim hem dinlemeye hem de konuşmaya bağlıdır. İki tür -pasif ve aktif-
dinleme vardır. Pasif dinleme dikkatli suskunluğu ve en az yanıt vermeyi
kullanır. Diğer kişinin fikirlerini istediği gibi ifade etmesine izin verir.
Konuşmacı uzunca bir sözlü etkileşim beklemez. Suskunluk ya da tek bir sözcük
yeterli olabilir. Bazen sözsüz bir karşılık daha uygun düşer. Aktif dinleme daha zordur. Dinlerken karşımızdaki kişinin
dilini, hızını ve konuşmasının içeriğini izlememiz gerekir. Aktif dinleme karşınızdakinin
duygularını paylaşarak dinlemektir. Geri Besleme: Geri
besleme kişiye başkalarını nasıl etkilediği konusunda bilgi verir. İki tür
geri besleme vardır. Sözlü geri besleme ses perdesi, ses tonu ve konuşma hızıyla
birlikte kullanılan sözcükleri kapsar. Sözlü anlatım konuşmacının başlıca
mesajını dinleyicilere aktarır. Sesin kontrol edilmesi ses hacmi, ses
perdesi, hız, nitelik, telaffuz ve stil üzerinde yoğunlaşarak başarılır. Ses perdesi değişmesi bir sözcüğe genel anlamından daha
güçlü bir anlam verir. Sözsüz geri besleme, yani beden dili; yüz ifadelerini, göz
temasını, duruşu, jestleri, fiziksel mekanı ve zamanı kapsar. Konuşmacının
vücut hareketleri dinleyiciye gönderilen ikinci dereceden mesaja katkıda
bulunur. Yüz kasları ve gözler belki de vücudun diğer kısımlarından
daha fazla sözsüz mesaj iletir. Örneğin, bir kaşın havaya kalkması şaşkınlık,
gözlerin açılması hayret, tavana bakma derin düşüncelere dalma, yere bakma
günlük hayaller kurma anlamına gelebilir. Yüz ifadeleri ve göz hareketleri
dinleyenlere konuşmacının onlarla iletişim kurmak isteyip istemediğini ve
mesajı anlamalarına ilgi duyup duymadığını anlatır. Dinleyenlerin mesajı
anlamadığını düşünüyorsanız, konuyu yeniden anlatmanız ya da tekrar etmeniz
veya karışıklığı düzeltmek için belki de bir örnek vermeniz gerekir. Beden Dili: Konuşmacı
kürsüye ya da podyuma yaklaşırken dinleyicide ilk izlenimini oluşturur. En
iyi strateji emin adımlarla yürümek, notları hızlı bir şekilde düzenlemek,
dinleyicilere bir göz atmak ve derin bir nefes alarak konuşmaya başlamaktır. Öne arkaya sallanmak, ağırlığı bir bacaktan ötekine vermek
ve gereksiz yere podyumun gerisine doğru gitmek dinleyicinin dikkatini
dağıtır. Jestler el ve kollarla yapılan vücut hareketleridir. Genellikle
konuşmacının kendini konuya kaptırması sonucu kendiliğinden ortaya çıkar.
Örneğin, dinleyicilerden biri konuşmacıya bir soru yöneltirken konuşmacı
kollarını göğsüne kavuşturarak durursa, dinleyiciler konuşmacının soruyu
önemsemeyerek, savunmaya geçtiğini ya da başka sorular dinlemek istemediğini
düşünebilir. Poz. konuşmacının duruş biçimidir. Dimdik durmak ya da
kendini koyuvermek dinleyiciye ayrı ayrı mesajlar verir. Konuşmacı fiziksel
olarak rahat edebileceği şekilde, gergin olmayan bir çeviklik ve kontrol
duygusu yaratarak durmalıdır. Ayaklar birbirine yakın olmalı ve ağırlık iki
ayağa da eşit olarak dağılmalıdır. Oturma Düzeni: Bir sunuş
için oturma yerlerinin fiziksel düzenlenmesi bir mesaj verir ve
dinleyicilerde bir tepki yaratır. Konuşmacının niyeti hazır bulunan herkesin
aktif katılımını sağlamaksa, bu durumda oturma düzeninin bu mesajı vermesi
gerekir. Sunuş Programı:
Dinleyicilerin zamanının en az sizinki kadar değerli olduğunu unutmayın.
Başlangıç ve bitiş zamanları en küçük noktasına kadar belirlenmelidir. Ne
olursa olsun, programa bağlı kalınmalıdır. Konuşmaya geç başlarsanız ya da
önceden belirtilen zamanlarda ara verilmezse, bu durum konuşma konunuzu
gölgede bırakabilir. Sorular ve Cevaplar İki tür -dolaylı ve dolaysız- soru vardır. Dolayısıyla
sorular özgül bir konuyu ortaya atar. Bu sorular "evet",
"hayır", şeklinde ya da kısa olarak cevaplanabilir. Dolaysız bir
soruya şu örnek verilebilir: "Önceki slaytta gösterilen satış hacmi
sadece Ocak ayına mı aittir?" Dolaylı sorular açık uçludur. Cevap vermeden önce düşünmek
gerekir. Örneğin, şu soru "Önceki slaytta gösterilen satış rakamlarına
nasıl ulaştınız?" Sorular şu işlevleri yerine getirir: * Nedenleri saptamak. * Tepkileri açığa çıkarmak. * Öneriler almak. * Dikkati yoğunlaştırmak. * Geri besleme elde etmek. * Zıt görüşleri ortaya atmak. * Yaratıcılığı kamçılamak. * Tartışma yaratmak. * Mutabakatı sınamak. * Performansı eleştirmek. * Yeni alanlar keşfetmek. * Anlama derecesini değerlendirmek. Özanlayış Öz anlayışınız kendi görme biçiminizdir. Bir sistem içinde
kendimizi belli bir hiyerarşik düzeye koyarız. Birçok sistemin öğesi
olduğumuz için kendimizi gördüğümüz düzey sistemden sisteme değişebilir. Son
olarak hepimizin bir özel bir de genel yanı bulunmaktadır. Özel ve genel
davranışlarımızın dört boyutu vardır: 1) Kendimizin bildiği ve başkasının bilmesine izin vermediği
davranış. 2) Kendimizin bildiği ama başkalarına açık olmayan
davranış.(derin duygular, fikirler) 3) Kendimizin bilmediği ama başkalarının gözlediği
davranışlar. 4) Kendimizin bilmediği ve başkalarına da açık olmayan
davranışlar. Geri besleme (sözlü veya sözsüz), kendimizin bilmediği bu
davranışların farkına varmamıza yardımcı olmak için başkaları tarafından
yürütülen bir girişimdir. Kendini Açığa Vurma Açığa vurma sayesinde kendimizin bir parçasını başkalarıyla
paylaşma konusunda serbestçe kararlar alırız. Kendimizi daha iyi anlamamız
için kendimizi başkalarıyla paylaşmamıza gerek vardır. Kendini açığa vurma
ancak kendinizi başkalarına gösterdiğiniz zaman ortaya çıkar. Bunun riskli
olacağı korkusundan kurtulun. Bereket versin ki ödüller risklere ağır basar.
Kendinizi açığa vurma süreci boyunca olgunlaşırsınız. Kendini Analiz Etme Kendinizi sürekli ve dürüst bir şekilde sınavdan geçirmenizi
kapsar. Bunu yaparken aşağıdaki soruları yanıtlamak yardımcı olabilir: 1. Temel değerlerim neler? 2. Bu değerlerin herbiri benim için ne kadar önemli? 3. İhtiyaçlarım neler? 4. Bu ihtiyaçlardan hangileri karşılanıyor? 5. Karşılanmayan ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilir? 6. Güçlü yanlarım ne? 7. Gelişme alanlarım hangileri? 8. Bu alanları nasıl bir güce dönüştürebilirim? Olumlu bir öz anlayışa sahip olduğunuz zaman daha etkili bir
konuşmacı olacaksınız. Özet Bu bölümde, etkili sunuşlar yapma konusunda sizi içsel
olarak hazırlamaları bakımından iletişim süreci ve öz anlayışı inceledik. 2.BÖLÜM - SUNUŞLAR NİÇİN PLANLANMALI? Planlama etkili bir sunuşun anahtarıdır. Planlama çok
yönlüdür. En azından aşağıdaki noktaların belirlenmesini kapsar: 1. Sunuşun amacı. 2. Konuşmacının hedefi. 3. Dinleyicilerin rolü ve ihtiyaçları. 4. Lojistik: Ne zaman? Nerede? Kim? 5. Donanım ve materyaller. 6. Maliyetler. 7. Sunuşa yaklaşım. 8. Sunuşun içeriği. Konuşmacının Hedefleri Konuşmacının iki hedef dizisi bulunur: Sunuşun hedefleri ve
kendi hedefleri. Bazı kişisel hedefler sunuşun etkisini arttırır. Bunun
örnekleri şunlardır: * Saygı, inanç ve güven uyandırmak. * Geri beslemeden öğrenmek. * Soruları daha iyi kullanmak. * Özgüven oluşturmak. * Aktif bir dinleyici olmak. Sunuşun etkisini azaltan kişisel hedeflere de şu örnekler
verilebilir: * Bu uzmanlığa sahip tek kişi olduğunu göstermek. * Terfi etmek. * Başka birisini kötü göstermek. * Övgü almak. * Kişisel konumunu yükseltmek. Dinleyicinin Hedefleri Bir kişiden bir sunuşa katılması istendiğinde, çoğunlukla Şu
iki kendiliğinden tepkiden birisini gösterir: "Harika!" ya da
"Zamanımı boşa harcamayacağım." Dinleyicinin Rolü 1. Bölümde sunuşun iletişime yönelik bir forum olduğunu
belirttik. Dinleyicinin rolü pasif değildir. Dinleyici sözlü ve sözsüz
olarak enformasyon gönderir. Dinleyici Nedir? Dinleyici, özel bir amaçla bir araya getirilmiş insan
grubudur. Dinleyiciler arasındaki tek ortak bağ bu olabilir. Bir sunuş
sırasında, her zaman iki çeşit karşılıklı etkileşim görülür: 1) Dinleyicilerin arasında etkileşim. 2) Dinleyicilerle konuşmacı arasındaki etkileşim. Dinleyici Analizi Dinleyici analizi kendinize şu soruları sormaktan ibarettir: 1. Dinleyici grubu oluşturacak insanlar hakkında ne
biliyorum? 2. Bu insanlar hakkında nasıl daha çok şey öğrenebilirim? 3. Bu bilgileri sunuşun etkili olma olasılığını arttırmak
için nasıl kullanabilirim? Dinleyiciyi analiz etmede yardımcı olacak bilgiler
şunlardır: 1. Gelecek insan sayısı. 2. Geleceklerin isimleri. 3. Geleceklerin konumları. 4. Temsil edilen bölümler. 5. Bölüm yöneticilerinin sayısı. 6. Yardımcı personel sayısı. 7. Geleceklerin cinsiyeti. 8. Geleceklerin yaş ortalaması ve kıdem durumu. 9. Karar alma gücüne sahip insan sayısı. 10. Sunuşun konusuna çok ilgi duyan insan sayısı. 11. Sunuşun konusuna çok az ilgi duyan insan sayısı. Sunuş Ortamı Kötü bir sunuş ortamı çok istekli dinleyicilerin bile
hevesini kırabilir. Fiziksel düzenleme, dikkat dağıtıcı dış etkiler ve
dinleyicilerin kalabalığı sunuş ortamına etkide bulunur. Fiziksel Düzenleme. Dinleyicilerin nasıl oturacağını,
mekanın büyüklüğünü ve kullanılacak araçları önceden belirlemek, sunuş
sırasında problemleri en aza indirir. Bilinmeyen değişkenler ne kadar azsa
özgüvenimiz o kadar artacaktır. Sadece ödevinizi yapmadığınızın açıkça
görüldüğü durumlar dinleyiciyi çileden çıkarabilir. Dış Etkiler. Siren, trafik, koridor konuşmaları ve
vantilatörün yarattığı gürültüler dinleyicinin dikkatini dağıtır. Dikkat
dağılması anlık bir durum ise, sesinizi ve/ya da vücut pozisyonuzu ayarlayıp
konuşmaya devam edin. Gürültü, devam etmeyi olanaksızlaştıracak kadar sinir
bozucuysa zorunlu bazı ayarlamalarla yetinmek daha iyidir. Dinleyici Kalabalığı. Dinleyicilerin kalabalıklığı sunuşun ne kadar biçimsel
olacağını belirler. Öğrenme Bir sunuş dinleyicilere bilgi mesajı verir. Yetişkinlerin
öğrenimi konusunda önde gelen otoritelerden birisi olan Dr. Malcolm Knowles,
Yetişkin Öğrenci: İhmal Edilmiş bir tür adlı kitabında, neredeyse 20.yy. lın
ortalarına kadar, "hem çocukların hem yetişkinlerin eğitimi için tek bir
teorik yapı vardı: pedagoloji. Pedagoloji Pedagoloji, "çocukları eğitme sanatı ve bilimi"
olarak tanımlanır. Bunun kökenleri romanın yıkılışına kadar gider. romanın
düşüşünden sonra, bu varsayımlar putperestlik olarak görüldü ve 7. yy. da
yasaklandı. Pedagolojinin mesajı şudur: "Bu böyledir, buna inan ve
bunu hatırla". Andragoloji "Andragoloji", yetişkinleri eğitme teorisini
tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Yetişkin eğitiminin mesajı şöyledir:
"İşte sana bilgi, bunu al ve sana yararlı olacağını düşünüyorsan kullan". Deneysel Öğrenme mi, Konferans mı? Yetişkinler en iyi deneysel olarak yani, birşeyle bağlantı
kurarak ya da bir şey yaparak öğrenirler. Deneysel öğrenimin çeşitli düzeylerini bir sunuşa aktarmanın
sayısız rolü bulunmaktadır. Kuşkusuz, deneysel sunuşlar geliştirirken göz
önünde bulundurulması gereken iki değişken, mevcut zaman ve dinleyicilerin
esneklik derecesidir. 3. BÖLÜM - SUNUŞUN ÖĞELERİ Mesajlar bir çok yoldan (sözlü sunuşlar, resimler, doğa)
iletilir. Sunuş Hazırlamanın Dokuz Aşaması 1. Sunuş analizini yapma. 2. Veri toplama. 3. Verilerin düzenlemesini yapma. 4. Sunuşun planını çıkarma. 5. Metni yazma. 6. Görsel yardımcıları kararlaştırma. 7. Metni konuşmaya dökme. 8. Sunuşu prova etme. 9. Sunuşu yapma. Veri Toplama Konuşmacı: Bilgi
deponuzdaki verileri etkili biçimde hatırlamanın yolu beyin fırtınasıdır. Organizasyonun Dosyaları: Şirketin
dosyaları sunuş geliştirmek için mükemmel bir bilgi kaynağı olabilir. Notlar,
mektuplar, politika ile ilgili yöntem ve broşürler raporlar, istatistikler
gibi şeylerin tümü potansiyel bilgi kaynaklarıdır. Görüşmeler: Bilgiye
ihtiyaç duyulduğunda gösterilen ilk tepki bilen birisine sormaktır. Aynı ilke
bir sunuş için veri toplamada da geçerlidir. Verilerin Düzenlenmesi Sunuşun hedefleri açık ve konuşmacının hitabetleri iyi olsa
bile, içerik iyi düzenlenmemişse dinleyiciler hayal kırıklığına uğrayacak ve
zaman yitireceklerdir. konuşmacı elindeki verileri düzenli olarak aktarırsa
böyle bir sorun olmayacaktır. Kilit Düşünce Kilit noktaları belirlemeden önce, konuşmacının kilit
düşünceyle ilgili bir ifade geliştirmesi gerekir. Kilit noktalar buradan
çıkarılır. Kilit düşünce, etrafında kilit noktaların geliştirileceği sunuşun
özüdür. Kilit Noktalar Kilit noktalar, kilit düşüncelerden çıkarılır. Larry Samovar
ve Jack Mills kilit noktaların seçilmesi ve ifade edilmesi için bir dizi yol
göstermişlerdir: 1. Her nokta kilit düşün cenin bir ürünü olmalıdır. 2. Her nokta öteki kilit noktalardan farklı olmalıdır. 3. Kilit noktalar kilit düşünceyi yeterince tartışmalıdır. Ana Noktaların Sıralanması Verileri düzenlemenin birkaç değişik yolu bulunmaktadır: 1. Kronolojik. Eğer ana
noktalar en iyi kronolojik sıraya göre geliştiriliyorsa bunları ortaya
çıkacakları zamana göre sıralayın. 2. Tarihsel. Eğer ana
noktalar bir dönem meydana gelen değişikliklerle birlikte arka plan bilgisi
de veriyorlarsa, sıralama tarihsel olmalıdır. 3. Mekansal. Örneğin
bir şirketin bölge ya da yöreye dayalı çalışmalarının tartışılması hakkında
bilgi vermek amacıyla kullanılır. 4. Konuya Göre. Bu düzenleme
konuyu mantıksal ya da doğal bileşenlerine ayırır. 5. Problem Çözümü. Bu
düzenleme bir problemi, problemin nedeninin analizini ve önerilen Bir çözümü
ortaya koyar. Plan Çıkarma Bir plan iki temel amaca hizmet eder. Fikirleri planda
hiyerarşik bir sıraya koymak için semboller kullanılır. Ortaya çıkan plan
şuna benzer: I. Ana nokta A. Kilit nokta 1. Destekleyici veri 2. Destekleyici veri B. Kilit nokta II. Ana nokta Bu plandaki her bölüm yalnızca bir fikri gösterir. Metin Yazma Uzunluğu ne olursa olsun sunuş asla ezberden yapılmamalıdır;
Çünkü sunuşun dinamikleri çok karmaşıktır. Ama notlara da çok fazla bağlı
kalmayın. Notlar sadece hafızayı canlandırır. Yazılı Metni Geliştirme Yazılı metin sözlü sunuştan farklıdır. Hem mesajı ham
sunulacak görsel metaryelleri tanımlar. Yazılı metin kendi kendine
yeterlidir. Sözlü sunuş olmadan da anlaşılabilir. Yazılı Metnin Bölümleri Yazılı metinde, plandaki dört bölüme denk düşen dört bölüm
bulunur. Giriş: Dinleyicilerin
konuşmacıyla ilgili ilk izlenimlerine katkıda bulunur. Bazı konuşmacılar
dinleyicinin dikkatini hemen konunun üstüne yoğunlaştıracak bir cümleyle
başlarlar. Dinleticiye yönelmek ya da neden bir araya getirildiklerinden söz
etmek dinleyiciyi anında konunun içine çekecektir. Kilit Düşünce: Kilit
düşünce sunuşun hedefidir. Sunuşun neyi gerçekleştireceğini söyler. Gelişme: Bu kısım
hem plandaki her bir noktanın ayrıntılarının tartışılmasını, hem de kilit
noktayı destekleyici veriler içerir. Sonuç ya da Kapanış: Etkili
olması için sonuç bölümü dinleyicinin dikkatini iletilen mesaja yöneltmeli ve
dinleyicilere bir tamamlanmışlık duygusu vermelidir. Son Taslağı Hazırlama: Askerlikle
ilgili bir deyişte olduğu gibi: "Onlara ne söylemeye geldiğinizi
söyleyin, söyleyeceklerinizi söyleyin ve arkasından ne söylediğinizi
söyleyin." Bu bir sunuşun yapısı içinde geçerlidir. Görsel Yardımcıları Belirleme: Bazı konuşmacılar önce yaratıcı ve ilginç görsel araçları
seçip, daha sonra da sunuşu bunları kapsayacak şekilde yazma yanlışına
düşüyor. Bu, süreci tersine çevirir. Doğru sıra sunuşu yazmak, sonra hangi
görsel araçların kullanılacağına karar vermektir. METNİ KONUŞMAYA DÖNÜŞTÜRME Yazılı bir sunuşun dili ve stili, sözlü bir sunuşun dili ve
stiliyle aynı olamaz. Bu nedenle sözlü sunuş yapmadan önce yazılı metni konuşma
stiline çevirmeniz gerekir. Bir konuşma stili geliştirmek için önerilen bazı
ilkeler şunlardır: 1. Şahıs zamirleri kullanın. 2. Kısaltmalar kullanın. 3. Günlük sözcüklere dayanın 4. Kısa ama çok fazla olmayan bağlaçlar kullanın. 5. Argo, jargon ve akrostiklerden kaçının. 6. Olumlu sözcükler kullanın. 7. Cümleleriniz kısa olsun. Rahat ve sohbet eder gibi konuşmak yapaylığı azaltır ve tek
tek her dinleyicide sadece kendisine konuşuluyormuş hissi uyandırır. 4. BÖLÜM Görsel Araçların Kullanılması - Görsel Araçlar Sunuşlara Nasıl Katkıda Bulunur? Görsel araçlar fikirleri güçlendirir, berraklaştırır ve
açıklığa kavuşturur. Sunuşa Yardımcı Araçlar Sunuşa yardımcı araçlar üç kategoriye ayrılır: sessiz görsel
araçların kapsamına yazı tahtaları, yazı levhası, projeksiyonlar gibi görsel
araçlar girer. İşitsel araçlar teyp, makaralı teyp ve plakları kapsar. Prejoksiyonlar: Projeksiyonlar
ya da saydam göstericiler hem küçük hem de orta büyüklükteki dinleyici
grupları için elverişlidir. Etkili olması için net ve okunaklı olmalıdır. Konuşmacının dia üzerindeki belirli noktaları göstermesi
için bir çubuk kullanması gerekir. Slaytlar: Slaytlar,
renk, fotoğraf, film ve çizim kullanmak için mükemmel araçlardır. Işıkların
açılıp kapanması sırasında dinleyicinin dikkati dağılacağından, konuşmacı bu
anlarda akışı nasıl koruyacağını planlamalıdır. Filmler: Film, bir
teoriyi, kavramı, tekniği ya da süreci pekiştirmenin iyi bir yoludur.
Konuşmacı sunuşun mesajını desteklemek amacıyla filmi iyi analiz etmelidir Yazı Tahtaları: Siyah
zemine beyaz, yeşil zemine sarı renkli tebeşir daha iyi gider. El yazısı da
okunaklı olmalıdır. En büyük dezavantajı tahta silinince bilginin yok
olmasıdır. Yazı Levhası: Yazı
levhası bir yazı sehpasına, duvara ya da tahtaya iliştirilebilen büyük boy boş
kağıtlardan meydana gelir. Yazılı Materyal: Yazılı
materyaller; görsel araçlarda ya da sunuş sırasında sunulan metaryelin
kopyalarını ek bilgileri, istatistiksel verileri ve hatta sunuş metnini
içerebilir. Grafikler: Grafikler
sessiz görsel araçların bir biçimidir. Çoğu kez bir konu bazı grafik
türlerini kullanarak daha iyi aydınlatılabilir. Telekonferans: Masrafların
yükselmesi nedeniyle değişik coğrafi bölgelerde yaşayan insanlar arasında
bağlantı kurmak için telekonferans yöntemi kullanılıyor. Telekonferans, ayrı
yerlerdeki bireylerin, karşılıklı etkileşim amacıyla telekominikasyon
sistemlerinden yararlanmasıdır. 5. BÖLÜM KONUŞMACININ LİDERLİK ROLÜ GRUP DAVRANIŞLARI Grup davranışları bir gruptaki tek tek bireylerin
sergilediği davranışların bir bileşkesidir. Sadece bir grubun üyesi olmakla
grup davranışı hakkında çok şey öğrenebilirsiniz. Her grup yaşam süresi
boyunca bir parça değişir ve gelişir. Buna "grup dinamikleri"
denilmektedir. Grup Dinamiklerinin Öğeleri Grup dinamiklerine katkıda bulunan belli başlı altı öğe
mevcuttur: misyon, normlar, yapı, roller, liderlik ve iletişim. Gruplar ister gönüllü ister gönülsüz kurulsun, bir amacı
başarmak için oluşur. Kendi misyonlarını kendileri belirleyebilir ya da
misyon grubun dışındaki bir güç tarafından önceden belirlenebilir. Her grubun
özgül değer ve standartları vardır. Misyonunu başarıyla yerine getirmek için
grubun izlediği süreci böylesi değerler ve standartlar yönlendirir. Bu
süreçte lider çok önemli bir rol oynar. Etkili ve verimli grup performansı
iletişimle doğrudan ilintilidir. Grup Üretkenliği Grup üretkenliğini etkileyen iki faktör bulunmaktadır.
Birincisi, grup içindeki her bir bireyin tutumu grubun oluşturacağı sonuçları
etkiler. İkincisi, grup üretkenliği bir bütün olarak grubun kollektif davranışına
bağlıdır. Bireysel Davranış. 1) Grup üyeliğine isteğiniz dışında seçilmiş olsanız
bile aktif bir katılım gösterip göstermeyeceğinizi kararlaştıracak olan kişi
sizsiniz 2) Rol özdeşmesidir. Bazı bireyler ait oldukları grupta
lider olmak için güçlü bir istek taşır. 3) kabullenmedir. Kendinizi grubun bir parçası olarak
görüyor musunuz? Grup sizi bir üye olarak kabul ediyor mu? 4) sevgidir. Düşünceli ve sevecen davranış, kendi kendine
motive olmuş, özsaygıya sahip ve aktif katılım göstermeye aday bir kişi
olmanın işaretidir. Bir sunuşa katılma payınızı bu konuların her birini ne
kadar iyi çözdüğünüz belirler. Kollektif Davranış. Bir grubun performansını etkileyen ikinci faktör, üyelerin
grup üretkenliğinin önündeki engellerle nasıl başa çıktığıdır. Karar Alma Sunuş bir karar alma ihtiyacını doğurabilir. Grup kararları
iki kategoriye -süreç ve görev- ayrılır. Süreç kararları bir görevin nasıl
başarılacağını kararlaştırır. Görev kararları ise doğrudan grubun ortaya
koyduğu ürünle bağlantılıdır. Grup kararları otoriteye çoğunluğa ya da
mutabakata dayalı olarak alınabilir. Otoriter bir karar, özel bir birey ya da
bireyler tarafından alınır. Problem Çözme Etkili problem çözümü mantıksal bir atak planını izler. LİDERLİK Bir lider grubun amacına ulaşılmasını kolaylaştırdığı zaman
etkili olur. Konuşmacı kişisel saldırılara kutuplaşmaya ve düşmanlığa engel
olmalıdır. Liderlik Yaklaşımları Esas olarak iki liderlik yaklaşımı -dolaysız ve dolaylı-
bulunmaktadır. Sunuşlarda her ikisi de geçerlidir. Dolaysız liderlik
yaklaşımında konuşmacı; dinleyici, konuyu ve sunuştan çıkan sonucu mutlak
olarak kontrolü altında tutar. Sadece sunuşta nelerin yer alacağını
belirlemekle kalmaz, sunuşun yönünü ve vurgusunu da belirler. Dolaylı
liderlik dinleyicilerin daha fazla kontrol sahibi olmasına izin verir. Sorumluluk Dinleyiciler konuşmacının belirli rolleri yerine getirmesini
beklerler. Konuşmacının sadece üç temel sorumluluğu -kolaylaştırma, özendirme
ve kontrol etme- vardır. Konuşkan dinleyicilerin tartışmaya egemen olmasını
engellemeli ve konuşmacının konuşmayı hedefe yönelik tutması gerekir. Güven Oluşturma Webster's New Collegiate Dictionary, "güven"i
şöyle tanımlıyor: "Birisinin ya da birşeyin karakterine, yeteneğine,
gücüne veya gerçekliğine kesin biçimde bel bağlama." Güve iki yönlü bir
süreçtir. Güven duyan kimseye güven duyulur. Mizah Çoğu sonuçlar mizaha başvurmak için fırsatlar meydana
getirir. Sunuşlarda mizaha başvurmanın iki yol gösterici ilkesi vardır.
Dinleyicilerin oluşturduğu gülüşmelere katılın ve kişisel hatalarınıza gülün. DINLEYİCİLERİ SUNUŞA KATMA Dinleyiciyi Konuşmaya Teşvik Etme Birincisi, hedeflerinizi (sunuşla ve dinleyicilerle ilgili
hedeflerinizi ) önceden analiz edin. İkincisi, tüm sunuşu planlayın.
Üçüncüsü, konunuzu tanıtmak için yeterince zaman ayırın. Giriş önemlidir! Bu,
konuşmacı ve dinleyicilerin kendilerine alışmasını sağlayan bir süreçtir.
Dördüncüsü, soru ve cevaplar, grup tartışmaları, görsel araçlar, örnek olay
incelemeleri ve rol canlandırması rolüyle mesajı hayata geçirmeleri için dinleyicilere
bir şans tanıyın. Dinleyici yanıtları Aktif ve uygun biçimde karşılıklı etkileşime girenler, bir
şey söylemeyenler söz konusudur. Öte yandan, konuşma üzerinde tekel kuranlar
tüm konuşmaları kendileri yapmak ister. Konuyu değiştirmek ya da tartışmaya
yeni bir konu sokuşturmak isteyenlere yandan dolananlar deniyor. Konuşmacının Yanıtları konuşmacılar iddialı insanlardır. Katılımı özendirmekte
anahtar konuşmacının tutumudur. BEKLENMEYENİ YÖNETME: Dinleyici Davranışları Düşman Katılımcı: Düşmanlık bir protesto ifadesidir. Birey konuyu konuşmacıyı
organizasyonu ya da kişisel baskıları protesto ediyor olabilir. Düşmanlık
konuşmacıda korku duyguları uyandırabilir. Bu düşmanca durumu yönetmenin en
iyi yolu nedir? Dinleyici düşmanlığını yönetmek önce, özkontrolü korumayı;
sonra da düşman katılımcı üzerinde kontrol kurup sürdürmeyi gerektirir.
Düşmanca tavrı kontrol etmek için, kişisel düşmanlığı dağıtmaya çalışın.
Düşman katılımcıdan kaçmak ya da onu önemsememek sadece sunuştan birşeyler
alıp götürür. Gönülsüz Katılımcı. Sunuşta olmayı istemeyen bir dinleyici genellikle sandalyeye yayılma bir şeyler karalama ya da uyuklama gibi pasif sözsüz davranışlar sergileyecektir. Bazı insanlar konuşmacı kim olursa olsun ya da mesaj ne kadar değerli olursa olsun sunuşlara katılmaktan heyecan duymaya bilir. |