KALABALIKLAR:
Fahri büyükelçiler
* Tatili Londra'da geçirmenin hos yanlarindan biri de orada okuyan üniversiteli Türk gençleriyle tanismam oldu. Önce, 52 üniversiteden 1200 ögrencinin temsil edildigi Ingiltere Türk Ögrenci Dernekleri Konseyi Yönetim Kurulu Baskani Turgay Altilar ve Yönetim Kurulu üyesi Cem Isik'la bir pubda bir araya geldik.
Turgay, University Of London Queen Mary and Westfield College'de bilgisayar üzerine doktora yapiyor, Cem ise University Of London School of Oriental and African Studies'de uluslararasi iliskiler okuyordu. Ilk sözleri "Biz çok önemliyiz. Çünkü biz TC'nin ve KKTC'nin gelecegiyiz. Bundan on sene sonra yöneten biz olacagiz" oldu.
Gelecege hazirlik
* Kendilerini hem bilimsel anlamda hem de çevrelerindeki iletisim aginda yer etmek anlaminda gelecege hazirlarken, Türkiye ile ilgili gelen sorulara da yanit vermek durumundaydilar. Cem Isik'in deyisiyle "Türkiye'nin Ingiltere'den daha net görülüyor olmasi" bir avantajdi çünkü Türkiye'deki gelismelerin Türkiye'de oldugu kadar yakindan takip edilmemesi görüntüyü netlestiriyordu. Ama çevrelerinde öyle bir mekanizma vardi ki hep kiskirtici sorular soruluyor, onlari açmaza getirip, yanit veremedikleri belgelenmek istiyordu. Insan haklari alaninda gelen sorulari cevaplamakta zorlaniyorlardi ama Yunanistan'la temel sorunlar, Kibris meselesi ve sözde Ermeni soykirimina iliskin iddialarla ilgili pekçok kaynagi taramislardi. Önce kendilerini egitiyor, sonra da ögrendikleri anahtar kavramlari çevreleriyle paylasiyor, temel kaynaklari Internet araciligi ile ABD dahil yurtdisinda okuyan tüm Türk ögrencilere de ulastiriyorlardi.
Fahri büyükelçiler
* Türkiye'de olsalar belki de bu sorunlarla hiç ilgilenmeyeceklerdi. Yurtdisinda yasamak onlara böyle bir misyon yüklüyordu. Kendilerini fahri büyükelçiler gibi hissediyorlardi. Çevrelerinde yarattiklari etkinin farkindaydilar; "Türkiye'nin tezleri bizim tarafimizdan dillendirildigi zaman, daha fazla dinleniliyor, kabul degeri daha fazla oluyor" diyorlardi.
Ingiltere'nin herkesin kendini her ortamda ve çok rahat ifade edebildigi bir ülke olmasi büyük bir avantajdi. Bir takim mazeretlere siginmak yerine harekete geçiyorlardi. Türkiye aleyhine sistemli bir sekilde yazi yazan gazetecilere tepki mektuplari gönderiyorlar, isin aslinin öyle degil de böyle oldugunu anlatiyorlardi. Mesela Hatay'in Suriye'nin parçasi oldugunu savunan gazeteciye, "1939'dan önceki sinirlara gidilmesini öneriyorsaniz, neden sadece Türkiye gitsin, neden baska ülkeler için de bunu istemiyorsunuz, mesela ikinci dünya savasi sonrasinda yasadigimiz günlere dek sinirlari degisen diger Avrupa ülkeleri" diye soruyorlardi.
Internet'le haberlesme
* Internet'i çok yogun kullaniyor, aralarindaki haberlesmenin ana ortami olarak degerlendiriyor, Türkiye'yi asagilayan web sayfalarini tepki bombardimanina tutuyorlardi. ABD'de okuyan Yunan Toplulugu baskani bir Yunan ögrencinin web sayfasinda Türk Bayragi üzerine iseyen Yunanli erkek görüntüsünü, üniversitenin rektörlügüne kadar sikayet edip, "Akademik bir kurulusta politik bir etkinlik yapamazsiniz. Hele de bir ülkeyi asagilayamazsiniz" demislerdi. Ayni anda bin kisiden tepki gelince o sayfa kapatilmisti. Yine bir Ingiliz üniversitesine ait Hellenistic Society sayfasindaki, Kibris'i Yunan adasi gösteren animasyonlara da konsey olarak girisimde bulunup o hatti da kapattirmislardi.
'Gerekeni yapiyoruz'
* Rumlar'in, Ingiliz milletvekilleriyle dayanisma masasi oldugunu görünce "Biz de bir yerden ise baslayalim" deyip kollari sivamislar ve çesitli konularda 20 Ingiliz milletvekiline mektuplar yazmis, "ilgilenilecegi" sözü veren yanitlar almislardi. Ayrica ülkenin uzman ve etkin kisilerini toplayip konferanslar verdiriyorlardi. Amaç, Ingiltere'deki Türk lobisinin lokomotif gücü olmakti. "Biz yurtdisinda yasayanlarin ülke sorunlarina karsi klasik hassasiyet duyma noktasinin ötesine geçtik. Biz sadece duyarliyiz demiyoruz. Biz yapiyoruz. Ne yapilacaksa onu yapiyoruz" diyorlardi.
* Dikkat ettikleri önemli noktalardan biri TC'nin temsilcisi görünümüne düsmemekti. Çünkü olaylara bilimsel kuskuculukla bakmak zorundaydilar. Bos laflara da, klasik vaatlere de karinlari toktu. Haksiz olduklarina inandiklari bir seyi savunamazlardi. Şimdi hedef vakif haline gelerek Ingiltere devletinin yillik 300 bin pounda varan maddi destegini almakti.
Egitim sistemi
* Ingiltere'de okuyor olmak onlari Türk egitim sisteminin durumu üzerine de düsünmeye itmisti. Turgay durumu söyle özetledi:
"Burada 40 kisilik bir sinifta herhangi bir ögrencinin diger 39 kisiden daha iyi yaptigi bir is vardir diye düsünülüyor ve bunu ortaya çikarmaliyiz düsüncesiyle egitim veriliyor. Ta ana okulundan baslayarak her düzeydeki egitim bireyin en iyi yapabildigi seyi yüceltmeye yönelik. Türk egitim sisteminde böyle degil. Siz Türkiye'de doktora çalismasinda dahi hocanizin gösterdigi seyi yaparsiniz. Burada yüksek lisansta kendinizle bas basa birakilirsiniz. Arastirmaci zekanizi, bilimsel elestirel yaklasimlarinizi kullanmaniz beklenir. Buraya gelen arkadaslarimizin karsilastigi baslica sorun bu. Burada sadece olayin gerçeklerini toplamaniz yeterli olmuyor. Ondan sonra buna elestirel bakacaksiniz. Kendi kisisel eklentilerinizi yapacaksiniz ve onu en sert tartismalarda sunacak kadar iyi bileceksiniz ve kendinize güveniniz olacak. Konusmalarinizda neden ve sonuç iliskisini koparmayacaksiniz. Bizler burada kalici degiliz. Çogumuz burslarla geldik, geriye dönecegiz ve Türkiye'yi dönüstürmeye aday olacagiz.
Sonuna kadar gitmek
Kimse bize kapilari açmayacak ama biz burada kapilari zorlamasini ögrendik. Birisi bize hayir diyorsa onun nedenlerini ögreninceye kadar pesinden kosmak zorunda oldugumuzu biliyoruz artik.
Ben arastirma görevlisiyim. Buradaki egitim standartini Türkiye'ye uyarlamaya çalisacagim. Bunun için ne yapmam gerekiyorsa yapacagim, rektörü mü ikna etmem gerekiyor, anabilim dali baskanini mi, YÖK'le mi ugrasmam gerekecek, kamuoyu mu olusturacagim, siyasi otoriteyi mi etkilemeye çalisacagim, ne yapmam gerekiyorsa yapacagim. Yilmak yok. Bir kitaptan bir seyleri yazip ödev diye vermeye alismis bir toplumuz. Bunlarin degismesi gerekiyor."
Söz gençlerde
* Turgay ve Cem'den sonra bir grup Türk gencinin daha egitimle ilgili görüslerini alma firsatim oldu. Sözü onlara birakiyorum:
Ceylan Hamamcioglu: (School of Pharmacy-Univercity of London'da klinik eczacilik doktorasi yapiyor) Ingiltere'de egitim Türkiye'dekinden çok farkli. Projenizin en basindan en sonuna kadar yalnizsiniz, her asamasindan siz sorumlusunuz. Zamaninizin çogunu kütüphanede konunuzu arastirmakla, yöntemleri anlamakla geçiriyorsunuz. Daha sonra insanlarla iletisim kurmaniz ve onlari sizinle çalismaya ikna edebilmeniz gerekiyor. Bunun için de girisken ve aktif bir kisilige ihtiyaç var. Burada insanlar akillarina takilan her konuyu sorgulamakta çok rahat davraniyorlar. Akademik ortamda kimse kimsenin çalisma zamanlarini denetlemiyor. Ancak herkes isin bilincinde oldugundan aksamin geç saatlerine kadar çalisiyoruz. Rekabet ortami çok kuvvetli, bu da insani disipline ediyor. Türkiye'ye döndügümde bu disiplin, yogun çalisma ortami, Ingilizcemin neredeyse anadilim kadar iyi olmasi bana büyük avantajlar kazandiracak.
Objektif bakis açisi
Baris Soyer: (Southampton University'de deniz ticareti ve sigorta hukuku doktorasi yapiyor) Burada her seyden önce, diger uluslarin da tepkilerini ölçmek suretiyle ülkemizdeki gelismelere daha objektif bir perspektiften bakma olanagi buluyoruz. Türkiye'deki ögrencilik hayatimiz boyunca üniversitede ögretilmeyen bilimsel arastirma yapmayi ögrenmeye çalisiyoruz. Bize yillarca adapte edilmeye çalisilan "gözlerini kapat, vazifeni yap" seklinde özetlenebilecek yaklasimla bir milim ilerlemenin mümkün olmadigini burada ögrendik. Hizla globallesen dünyada kaliplasmis prensipler yerine nedenler, sonuçlar ve etkenler üzerinde durarak her olayi kendi bütünlügü içinde degerlendirmeye basladik.
Türkiye aci veriyor
Hüdai Kara: (Oxford University'de maden mühendisligi doktorasi yapiyor) Dünya, Internet'in de etkisiyle gittikçe küçülüyor ve bizler Türkiye'de olan gelismeleri çok yakindan takip edebiliyoruz. Yalniz bir farkla. Bizler tiyatro oyununun seyircileriyiz ve olaylari gözlemleyebiliyoruz. Politikacilarin ülkeyi ne kadar kötü yönettikleri ya da birbirleri ile çekismekten yönetemediklerini görmek bizlere aci veriyor. Ve burada kazandigimiz güven ile sah damariniz kabariyor ve memleketi kurtarma üzerine bir doktora tezi çikacak kadar tartismalar yapiyoruz.
Kaan Karamanoglu: (University of Kent'de yönetim bilimleri destekli bilgisayar bilimleri lisansi okuyor) Kibrisli bir ögrenciyim. Okudugum üniversitede ögrenci ile profesör iliskileri arkadasça ve samimi. Istedigimiz an profesörlerle görüsme imkanimiz oluyor. Diger yabanci talebelerle iliskilerimiz iyi olmakla beraber Türkiye ve KKTC ile ilgili sosyal faaliyetlere Yunanli talebeler karsi çikmakta ve maalesef Türkiyeli talebeler bir araya gelememekte ve organize olamamaktalar.
Yeniden baslama gücü
Ipek Akpinar: (University of London College'da mimarlik doktorasi yapiyor) Doktora egitiminin ötesinde yurtdisinda tek basina yasamak gerçek bir hayat deneyimi. Daha korumaci bir toplum yapisindan bireysellesmis ve biribirinden uzaklasmis ama iyi isleyen bir sisteme girdiginde insan kendi ayaklari üzerinde durmasini ögreniyor, kendini taniyor. Bence bu egitimin en büyük yarari insanin tek basina dünyanin neresinde olursa olsun, her seye yeniden baslayabilme gücünü kendinde kesfetmesi.
Bireysel kazançlarin ötesinde ülkenin günlük kisir döngü politik ve çikarsal çekismelerinin ve karamsal suni gündemlerinin uzaginda olunca Türkiye'nin ve Türk insanin konumunu nesnel olarak degerlendirmek mümkün oluyor. Kisi, tarihsel, kültürel ve ekonomik gücümüzle Türkiye'nin bölgede ve dünyada çok daha etkin ve aktif roller oynayabilecegini kavriyor. Ingiltere'deki egitime gelen arkadaslar, ABD'deki gibi önce kisilikleri ve yapabildikleriyle degil, Türk kimlikleriyle karsilaniyor ve degerlendiriliyorlar. Neredeyse her hafta düzenlenen Kibris konulu, Kürt-PKK konulu toplantilar da politik ortamin baska bir yönü. Olay sogukkanligi korumak, tarihi ve bilimsel gerçekleri bilerek bu platformlarda ülkemizi temsil etmekte yatiyor.
Not: Ögrencilere ulasmak için web adresi: http://www.dcs.qmw.ac.uk/-turgay/itodk
e-mail: tobi at@doruk.com.tr
© COPYRIGHT 1998 SABAH YAYINCILIK A.Ş. (Her hakki saklidir)
Bu sayfa YÖRE Elektronik Yayimcilik tarafindan hazirlanmistir. Yorum ve önerileriniz için: webabla@yore.com.tr