Asos-Kaz Dağı-Kula Dağları-Pamukkale

Kurban bayramı tatilini fırsat bilerek daha önce hiç yapmadığım hep aklımda bir yer eden “tek başıma motosikletimle sadece çadır kurarak gezebilir miyim?” sorusuna cevap aramak amacı ile 12.09.2016 Pazartesi günü İstanbul’dan düştüm yollara.

İlk hedefim Asos’a Tekirdağ-Uçmakdere yolu üstünden sahile inip Şarköy üstünden Yeniköy-Kavakköy istakametini kullanıp ana yola (E87) çıkıp ardından Eceabat üstünden Çanakkaleye geçip, Çanakkale üstünden de sırası ile Gökçalı, Ezine, Bahçeli, Ayvacık, Söğütlü, Paşaköy üstünden varmak ve sahile çadır kurmak.

Uçmakdere
Uçmakdere

Özellikle rotamı seçerken ana yollardan mümkün olduğunca uzak durup ara yolları ve dağ yollarını kullanmak tercihimdi. Zaten uzun süredir gitmediğim Uçmakdere ve Şarköy sahil yolu yolculuk öncesi tam bir enerji deposu oldu.

 

 

Asos’a varana kadar yol üstünde yemek ve benzin molası dışında pek durmadım çünkü ilk kez kamp alanı dışında çadır kuracaktım ve erkenden varmak istedim. Öyle de oldu. Asos’da Kadırga koyu olarak bilinen otel ve kamp alanlarının olduğu sahile girdim. Sahilin doğu taraflarında kendime çadır kuracak güzel bir yer seçtim. Çadır için yeri belirledikten sonra 5 km geride kalan Asos içindeki BP benzin istasyonu ve A101 marketin bir arada olduğu yere gidip akşam için abur cubur aldım. Ayrıca burada 1TL ile girilen ücretli bir tuvalet de var ve içerisi gayet temiz.

Ve ilk gece için çadırımı kurdum. Ortam güzel deniz de güzel ama henüz ıslanasım yok 🙂

Asos Kadırga koyu
Asos Kadırga koyu

 

Bol rüzgarlı bir geceden sonra ertesi güne böyle uyanmak gayet güzel.

20160826_asos_kadirga_koyu20160826_kadirga_koyu20160826_smintheion20160826_smintheion

 

 

 

 

 

Salı günü hedefim Kazdağlarına kamp atmak ama hazır gelmişken doğuya yönelmeden az daha batı tarafları gezmek için Asos üstünden Ayvacık Gülpınar yolunu kullarak Babakale’ye gittim. Yollar genelde şeritsiz dar asfalt yollar.

Babakale’yi biraz gezdikten sonra Smintheion Kutsal Alanını gezmek üzere Gülpınar’a geçtim.

Gülpınar sonrasında Ezine Gülpınar yolu üstünden Taşağıl – Çamköy yönlerine dönerek tekrar Ayvacık’a döndüm. Ardından İzmir-Çanakkale yolunu kullanarak Küçükkuyu üstünden sahile varıp buıradan E87 üstünden devam edip Kaz dağlarının girişi gibi olan Zeytinli’ye varıp buradan Mehmetalanı üstünden Kaz dağlarında Akaleos kamp yerine vardım. Yıllar yıllar önce Ali öğretmenin oğlu için kurduğu bu kampa yıllar sonra geldiğimde biraz umduğumu bulamadım demeliyim. Yıllar içinde tesis anlamında pek bir değişiklik göremedim. Ayrıca 34 ve 06 istilasına uğramış durumda çadırı kuracak yer bile zor buldum. Açıkçası bu kalabalığa 2 adet tuvalet ve 2 adet duş yetersiz zaten sabah kuyruğundan belli. Fiyatı da kişi başı (çadır değil kişi başına ücret) 35₺. Yine de kamp yerindeki serin derede bir yüzmek insanı gayet iyi hissettiriyor.

20160826_akaleosAkaleos kampa o gün için ilk gelen motoseyyah bendim sanırım. Gece içinde gelen diğer her seyyah ile özellikle tanıştım. İlk kez gidecek olanlar için Mehmetalanı içinden dağa giden kısa bir toprak yol var ama daha da önemlisi kamp yerine girerken dik bir eğim ve tozlu gevşek zemin var. Kısaca yüklü ağır bir motorla inmek ve çıkmak tecrübeli sürücü ister. Arazi tecrübeniz zayıfsa çekinmeden motosikleti kamp yerine inmeden de bırakmanız size daha kolay olacaktır.

20160827Kaz dağlarında hedefim haritadan gördüğüm dağın kuzey taraflarındaki Zeus mağarasına ve Sarıkız zirvesine gitmekti. Öncelikle çadırı kurup yükü hafiflettim ve Zeus mağarasına giden yolu bulmak için Mehmetalanı köyüne girdim lakin yolu bir türlü bulamadım bir kaç yol denedim ama hepsi bitince hevesim kaçtı hava sıcak yan çantalar ile bozuk yol yapma hevesim de kaçtı en iyisi dedim kamp yerime dönüp geceyi geçirelim. Bu keyifsizliğimi ise gece boyu gelen kampçı motosiklet ekipleri ve onlarda yaptığım muhabbetler düzeltmeye yetti.

20160827_172127_hdrErtesi gün hedefim Bergama antik ketini gezip haritadan gördüğüm Kula sönmüş volkanlarına ulaşmak. Öncelikle Edremit üstünden Ayvalık yönüne sürmeye başladım ve ana yol sıkınca Burhaniye içinden Şarköy-Tahtacı-Yabancılar-Bağyüzü-Aşağıcuma-Yukarıbey Bucağı- İncecikler-Bergama 20160827_173831_hdrşeklinde bir yol kullandım. İyiki de yapmışım bu zamana kadar gittiğim en keyifli yol oldu. Öncelikle tüm yol asfalt yani stabilize yok ve asfaltı da güzel. Yabancılar’a kadar yol Zeytin bahçeleri arasında geçerken ardından dağ yolları başlıyor ve Bergamaya kadar sürüyor. En çok dikkatimi çeken ise adım başı çeşme olması. Zamanım geniş olsa oralarda kesin çadır kurardım.

20160827_bergamaBergama antik kenti benim bu güne kadar gezdiğim en güzel antik kentlerden biri ve Bergama’ya bakış açısı da güzel. Lakin antik kentler konusunda bilgisi olması muhtemel bir turistin bu da antik kent mi her şey imitasyon lafına da kulak misafiri oldum.

20160827_bergama20160827_193625_hdrBergama sonrasında Kula yönüne doğru yola Akhisar üstünden yola çıktım. Lakin hedefime varamadan artık sürmekten yoruldum ve dağları ertesi güne bırakıp kamp yapacak bir yer bakındım. Haritadan Marmara Gölü isminde bir göl buldum ve etrafına kamp atarım diye Tekelioğlu köyüne girdim. Köyü geçtikten sonra göl kenarına vardım. Göl kenarında kendime yer ararken bir şadır görüp durdum. Selamlaştıktan sonra 20160828_003612_hdr-copyöğrendim ki bu gölde balık avcılığı yapılıyormuş kendisi de bir sürü olta atmış gece de kalıp zillere bağlı oltalara yakalanan balıkları topluyormuş. Kendisine gece eşlik edebilir miyim dedim o da zevkle dedi ve 3. gecemi de geçirecek kamp yerimi buldum. Köye dönüp az biraz daha su ve erzak alıp kampımı kurdum.

Gece rüzgarlıydı ama gece yarısı bir anda durdu ve balık avı da başladı. Oltalar salındı ama gelen giden yok. Sabah ben ayrılırken balıklar gelmeye başladı. Demek ki neymiş uğursuzluk bendeymiş 🙂

Kula dağlarına doğru yola çıktım. Merak ettiğim dağların kraterleriydi ama haritadan yol gözükmüyordu. Kendimce yol bulmak adına araziden zorlayarak sürdüm derken arka tekerim kilitlendi. Ne oluyor diye bakınca arazi sallantısına yan çantama yaptırdığım destek demirinin yerinden çıktığını ve lastiğe takıldığını gördüm. 20160828_161130_hdrNeyseki onsuz da devam edebilirim. Lakin daha kötüsü olsa ne yapacağım kuş uçmaz kervan geçmez yol olmayan tarlanın ortasındayım.20160828_161051_hdr

20160828_163910_hdrKula dağlarının yamaçlarından öteye gitmekten vaz geçtim ve araziden usul usul geri döndüm. Dönerken de lav akıntılarını fotoğraflamayı unutmadım.

Şimdi sıra Pamukkale’yi görüp güneyde gezi yapan Enduroist ekibinden Alper ve Berkay abi ile Salda gölünde buluşmak.

Kula-Alaşehir arasındaki dağ yolunu (dağ yolları her zamanki gibi gayet zevkli ve keyifli virajlarla dolu oluyor) kullanarak Alaşehir’e varıp Denzili 20160828_192844_hdryönüne doğru devam ettim. Hedefime varamadan Köprübaşı yakınlarında D585 yolundan D320 yoluna bağlanırken bir baktım yol kenarında siyah bir motor. Durmak için saçma bir yer olduğundan kesin bir derdi var diyerek durdum ve ne tekim ki derdi de varmış. Zinciri kopmuş bir R25 ve Alanya yolcusu oradalarmış. Yapacak bir şey yok benzinciden çekme halatı alıp R25’i de bağladım arkama ve onca yüke ek bir motoru da çekerek Denizli’ye sürdüm. Helal sana AT’ım.  Denizli’de tabii bayram tatilinde açık motosiklet tamircisi bulmak zordu. Yöre insanı da yardımcı oldu derken en sonunda Şahin motoru açık bulduk. Muhammed kardeşimize kopuk zincirli R25’i teslim edip zaman kalmadığı için doğru Salda gölüne sürüp Enduroist ekibi ile göl kamp alanında buluştuk.

Burdur Salda gölü.
Burdur Salda gölü.

20160829_003352_hdrGöl kenarında ezbere kamp atarız diyordum ama göl sit alanı olduğu için buna izin yok. Lakin Belediyenin işlettiği kamp yeri var ki benim gördüğüm en temiz tuvaletlere, suya ve elektriğe sahip düzgün bir kamp yeriydi. Beni esas şok edense Belediye’nin bunu halk hizmeti olarak görüp ücret almaması. Kamp alanı girişindeki Restoran’da kaydınızı yapıyorsunuz ve çadırınızı açıp kalıyorsunuz.

img-20160916-wa0002Ertesi gün artık tek değil 3 kişiyiz. Hedefimiz Pamukkale. Pamukkale çocukluğumdan beri merak ettiğim bir yer. Merak ettiğim neden beyaz, o beyaz şey nasıl bir malzeme koklamak ve dokunmak istiyordum. Bu isteklerimi giderdim. Lakin günlerdim yollarda olunca biraz lükse kaçıp traverten gezmek yerine traverten suyunu havuza getiren tesise gittik 🙂

Bundan sonra İstanbul’a dönüş yolumuz başladı. Mümkün olduğunca zevkli dağ yollarını seçerek Uşak üstünde bir gece konaklayıp dönüşümüzü gerçekleştirdik.

İşte bazı dönüş fotoğrafları…

Güney şelalesi.
Güney şelalesi.
Barajın üstünden Büyük Menderes gölü
Barajın üstünden Büyük Menderes gölü.

20160830_164636_hdr