KUTLU DOĞUM
AVRUPA 2010
Dr. Hüseyin Toros, Hollanda
Avrupa’da geleneksel hale
gelen Kutlu Doğum programlarının dördüncüsü Hollanda Diyanet
Vakfı öncülüğünde bu yıl Hollanda’nın 55 bin kişilik stadyumu
Amsterdam Arena’da düzenlendi. Hollanda başta olmak üzere
Avrupa'nın değişik noktalarından altı yüz otobüs ve özel
araçlarla arena stadyumunu dolduran kırk bin civarında Müslüman
peygamberimizi yâd etti. Milli marşımız ve Hollanda milli
marşının ayakta okunmasını takiben Kur'an-ı Kerim, ezan-ı
Muhammedi, ilahi ve sohbetler eşliğinde devam eden programda
katılımcılar peygamberimizin şefaatine nail olmak için salât-u
selam getirdiler. Etkinlik ayrıca Müslümanların birlik ve
beraberliklerini de sergiledi. Etkinliği Hollanda'da faaliyet
gösteren dini ve kültürel sivil toplum kuruluşları da ( Hollanda
İslam Merkezi Vakfı, Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu,
Hollanda İslam Federasyonu, Hollanda Türk Federasyonu, Hollanda
İslam Kuruluşları Birliği, Hollanda Eğitim ve Kültür Merkezleri
Federasyonu, Hollanda Nizam-ı Alem Federasyonu) destekledi.
“Peygamberimizin Sevgisinde
Buluşalım” adlı anma toplantısına Diyanet İşleri Başkanı Prof.
Dr. Ali Bardakoğlu, Türkiye'nin Deventer Başkonsolosu Nihat
Erşen, Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan, Lahey Din Hizmetleri
Müşaviri ve Diyanet Vakfı Başkanı Bülent Şenay başta olmak üzere
birçok diğer ülke temsilcileri de katıldı. Sunum hem Türkçe hem
de Hollandaca yapılarak yabancı katılımcılarında bilgilenmesi
sağlandı.
Kur-an'ı Kerim’in tilaveti ile
başlayan programın açılış konuşmasını Doç. Dr. Bülent Şenay
yaptı. Şenay, Peygamber Efendimiz’den örnekler vererek sevgi,
saygı ve birlikteliklerin önemini vurguladı. Hollanda
yetkililerine, Müslümanlara Hollanda'da İslamiyeti özgürce
yaşayabilecekleri ortamı sağladıkları için teşekkür etti. Şenay,
camilerin Avrupa'da huzurun ve birliğin simgesi olduğunu
söyledi. Kutlu doğum kutlaması ile peygamberimizi daha iyi
anlamak ve böyle bir peygamberi bize gönderdiği için Allah'a
şükretme gereğini vurgulayan Şenay, peygamberimizin izinden
gittiğimizde herkesin huzur ve mutluluk içinde hayatlarını
sürdüreceklerini de dile getirdi. Müezzinlerin
karşılıklı Ezan-ı Muhammed’iyeyi okuması salondakileri çok
duygulandırdı. Bazı katılımcılar bir anda kendilerini Üsküdar'da
zannettiler.
Prof. Dr. Henk Vroom, Vrije
Üniversitesi öğretim üyesi, İslam’ın barış ve kardeşlik dini
olduğunu, İslam düşmanlığı yapanların İslamiyeti bilemedikleri
ve anlayamadıkları için böyle davrandıklarını söyledi.
Grup 571'deki küçük
kardeşlerimizin söylediği ilahiler salondakilere duygulu anlar
yaşattı. Peygamber sevgisini küçüklerden dinlemek daha da etkili
oldu.
Diyanet İşleri Başkanı Prof.
Ali Bardakoğlu ise Peygamberimizin insanlığa rahmet olarak
gönderildiğini, peygamberimizin örnek bir hayat sergileyerek
İslamiyetin kısa zamanda hızlı bir şekilde kabul gördüğünü
anlattı. Peygamberimizin hayatından örnekler vererek “inşallah
Peygamberimizin şefaatine nail oluruz ve sancağı altında
toplanırız” duasında bulundu. Bardakoğlu, insanı insan olarak
severiz. Onları Rabbimizin emaneti olarak görüyoruz. Dünyanın
neresinde yaşarsak orası bizim vatanımızdır. Herkesin
özgürlüğüne saygı gösteriyoruz. Bizim özgürlüğümüze de saygı
gösterilmesini bekliyoruz dedi. Hollanda’da yaşayan Türk
vatandaşlarına, içinde yaşadıkları ülkenin yasalarına ve toplum
kurallarına uyarak kardeşçe ve huzur içerisinde yaşamaları
gerektiğini belirtti.
Toplantıdan ve konuşmalardan
biz Müslümanların peygamberimizi yeterince tanımadığımız ve
insanlara güzel örnek olamadığımız anlamı çıkıyordu. Çünkü
1970’li yıllarda Avrupa yollarına düşen Anadolu insanı gurbet
ellerde iki farklı kültür arasında çok acılı günler geçirmişti.
İki arada bir derede kalan vatandaşlarımız eğitime yeterince
önem vermedikleri için ülkemizi ve İslamiyeti yeterince
tanımadılar ve güzel tanıtamadılar. Avrupa’daki Anadolu’dan göç
etmiş artık Avrupa vatandaşı olan kardeşlerimizin peygamberimizi
ve ashabını iyi anlayıp örnek almaları durumunda hem
kendilerinin ve hem de çevrelerinin mutlu olmalarını
sağlayacaklardır. İnsanlar bilmediklerinin düşmanıdır. Eğer
toplumlar yeterince birbirlerini tanıyamaz ise huzur ortamının
oluşması zorlaşacaktır. Örneğin Hollandalıların çocukları akşam
evde kitap okurken bizimkiler okuma kültürü oluşmadığı için
sokaklarda başıboş gezebilmektedirler.
Gördüğüm kadarıyla Avrupa’da
gönüllü kuruluşlar ciddi şekilde eğitime önem vermeye
başlamışlar. İnşallah kısa zaman sonrasında çalışan, üreten, iyi
eğitim görmüş, kendi kültürünü öğrenmiş, kuralları bilen ve uyan
vatandaşlarımız hızla artacaktır. İnsanlar eğitimlerini
sürdürdükleri okullarında, çalıştıkları işyerlerinde,
oturdukları mahallede güzel örnek olabilirlerse ülkemizi çok
güzel bir şekilde tanıtmış olurlar. Bu güzel toplantıda ders
olması açısından kötü bir hatıra ile yazımı sonlandırmak
istiyorum. Toplantıda sigara tiryakisi kişi veya kişiler
tuvalette sigara içmişler ve yangın alarmının çalışmasına neden
olmuşlardır. Ülkemizde bir yabancı sokağa bir çöp attığında
nasıl dikkatimizi çekiyor, kişi veya ülkesini kınıyor isek
aynısı yurtdışında bizim için geçerlidir. Hiç unutmam şu an bir
üniversitemizde profesör olan bir hocamız Amerika’da eğitim için
bulunduğu sırada yaptıkları sahtekârlıkları sınıfta ballandıra
ballandıra anlatmıştı. O zaman gülüp geçmiştik. Sınıfta hiç
birimizin aklına hocaya senin yaptıkların düşman bile yapmaz
demek gelmemişti veya aklına gelen oldu ise bile deme cesaretini
gösterememişti. Fakat şimdi anlıyorum ki bu dibi davranışlar
ülkemize ve İslamiyet’e ne büyük zararlar vermektedir. |