Sınavlar Doğduğumuz andan
itibaren sınavlar karşımıza çıkıyor. Sınavların kimisi hayatta kalma,
kimisi ise eğitim ve öğretim ile ilgili. Sınav veya imtihan kelimesi
genelde hiç sevmediğimiz iki kelime. Sınavsız hayat ile mutlu oluna
bilinir mi? O da başka bir konu. Ölünceye kadar her yaşta var olan
sınavlar. Peki gelişen teknoloji ile birlikte sınavların yapılış
yöntemleri de değişiyor mu? Bu konuda ülkemizdekiler ile gelişmiş ülkeler
de yapılanlar arasında fark var mı?. Kısaca sınavlarda çağdaşlaşabildik
mi? Eğitim ve öğretimle
ilgili ilk sınav kolejlere ve Anadolu liselerine girmekle başlıyor. Bir
çok kimse için yaş 14-15 ilk ciddi buhranlı günlerdir. Ailemiz, okulumuz
ve en önemlisi öğretmenimiz tarafından başarılı olmamız için gözlem
altındayızdır. Bu sınavlar bazı arkadaşlarımızın hayata küsmesine bile
neden olmaktadır. İlk çok ciddi sınav ise üniversiteye girişte olmaktadır.
Adayların yaklaşık %10’u üniversiteye girmektedir. Neyse ki son yıllarda
özel üniversitelerin çoğalması ile üniversiteye girenler artmakta ve daha
fazla kişiye fırsat verilmektedir. Üniversite’den sonra iş hayatına
atılmak için bir sürü macera önümüzde durmaktadır. İş başvuruları,
sınavlar ve mülakatlar birbirini kovalamaktadır. İş hayatına girince de
sınavlar asla bitmeyip kariyerimizi yükseltmek için bir koşturmaca ve
yarış içinde kendimizi bulmaktayız. Bütün bunlar hayata lezzet ve renk
veren unsurlardır. İyi bir gelecek için rakiplerimizden üstün yönlerimiz
olmalıdır. Okuduğumuz okul, katıldığımız kurslar ve elde ettiğimiz
deneyimler.
Dünya etrafında fiziksel
sınırlar devam ederken, sanal olarak sınırlar hızla kalkmaya devam
etmektedir. Kişi ve kurumlar küresel düşünüp yerel hareket etmektedirler.
Küresel düşünce de ise dünyanın her yerinde geçerli sertifikalar değer
kazanmaktadır. Küresel geçerliliği olan sertifika sınavları vardır. Bu
sertifika sınavları belirli merkezlerde, gelişmiş bilgi ve iletişim
teknolojileri sayesinde kolayca yapılmaktadır. Kendinizi yeterli
hissettiğiniz de işiniz çok kolaydır. Sınav merkezlerinde istediğiniz bir
tarihte yani 365 gün, 24 saat sınava girebilmektesiniz.
Ülkemizde yapılan yetişkinlere
yönelik bir çok bilgi seviyesini test eden sınav vardır. Bu sınavlar
çoğunlukla ÖSYM tarafından yapılır. Bu sınavlardan bazıları KPDS, ÜDS, TUS
ve LES’dir. Örneğin binlerce kişinin girdiği yabancı dil seviye belirleme
sınavlarında birisi olan ÜDS geçen hafta Ankara’da yapıldı. Türkiye’nin
her yerinden buraya gelenler yol yorgunluğu içinde bu sınavlara
katıldılar. Kimisi bir gün önceden geldi. Bazıları ise kalacak yerleri
olmadığı için gece yolculuk yapıp sabah bu sınavlara girdiler. Yine
bazıları sınav evrakı gelmediği için mecburen önceden gelmek zorunda
kaldı. Peki sınava Edirne’den, Kars’tan veya Hakkari’den gelen ile evi
Ankara’da olanlar arasında bir eşitsizlik yok mu? Uzakta yaşayan bir
üniversite öğretim görevlisinin suçu ne?
Evet hayat eşittir imtihan. Hayati önemi olan bu konularda, dünyada geçerli sistemler bizde de uygulanamaz mı? Neyimiz eksik? Sınavlarda teknolojiden yeterinde faydalanamıyoruz. Çağdaş sınav yapamıyorsak, eski sistem yapılan sınavları sadece Ankara’da yapmak yerine diğer büyük şehirlerde de yapamaz mıyız? Böylece bir nebze olsun eşitlik sağlamış olacağımıza inanıyorum. Sistemler çok hızlı değişiyor. On yıl öncesinin sistemi ilkel hale gelebiliyor. Çağdaş sınavların yapıldığı, binlerce insanın sadece Ankara’da değil de bir çok noktada sınava girdiği, günlerde görüşmek ümidiyle. Hele bu günlerde yaşadığımız ekonomik buhranlı günlerde, değişik merkezlerde yapılan sınavların ekonomimize katkısı ise işin çabası. |