|
|
Bakış Açısı |
|
Dr. Hüseyin TOROS huseyintoros@yahoo.com |
|
Hoş Geldin Bahar Tabiattaki ve hayatımızdaki
kış mevsimi geride kaldı. Nisan ayının üçüncü haftasıyla birlikte havalar ısınmaya
başladı. Havaların ısınması ve bitkilerin çiçek açmasıyla etrafımız renk
cümbüşüne büründü. Hareketliliğin (dinamizm) habercisi olan bahar hoş geldin. Kötü bir kışı geride
bıraktık. Sadece bizim değil tüm dünyanın
kara lekesiydi. Baharın gelmesiyle bütün
olumsuzların tarihe gömülüp yeni bir başlangıcın olmasını ümit ediyoruz. Baharla birlikte
içimizde ve çevremizde oluşan hareketlilik 21. yüzyılında baharını
oluşturacak ve 2000’li yıllar ülkemiz açısından bir dönüm noktası olacaktır.
Hepimiz bu şekilde inanıp ve bu yönde de çaba sarf edersek mutlaka değişimleri
hep beraber görme fırsatını elde edeceğiz. Nisan ayı bereket
ayı. Hava çiçek tozları yönünden çok zengin. Aldığımız nefeslerle bin bir
türlü çiçek tozunu da içimize çekiyoruz. Belki zararlı yönleri de vardır ama
ben şahsen faydalı olduğuna inanıyorum. Mersin’de çocukluğumuzda
Nisan ayı yağmur sularını temiz bir kapta toplar ve içerdik. Büyüklerimiz
bize “Nisan yağmuru yılanlar için zehir, balıklar için inci ve insanlar için
de şifadır” derlerdi. Bizde inanarak içerdik. İnanmak gerçekten çok önemli. İnsan
faydasına inanarak içerde fayda görmez olur mu? Tabi ki faydasını da
görürdük. Bizler bilmediğimiz gibi büyüklerimizde bilmezdi. Niçin Nisan yağmurlarının
faydalı olduğunu. Şimdilerde öğrendik ki bahar mevsiminde Afrika çöllerinden
kum ve tuz taşındığını. Şimdi düşünüyorum da Afrika çöllerinden taşınan
faydalı elementler ve ayrıca çiçeklerden havaya karışan binlerce çiçek tozunu
(polen). Gerçi atmosferi kirletiyoruz. Korkarım bir gün kirlettiklerimiz şifa
yerine zehir olmazlar. Atalarımız nice
tecrübeler elde etmişler. Bize düşen o tecrübeleri günümüz gelişen
teknolojileri ile birleştirmek. Baharın canlılığını
ekonomide de görmek doğal hakkımız. Mali piyasalar da bu hareketlilikten
nasibini almaz ise yazık olur. Bu arada şuan seksenli
yaşlarına basmış yöneticilerimizden sadece bir ülke nasıl kötü idare edilir
onu öğrenebiliriz. Fakat onlara da
ölmeden ülkeyi niçin bu hallere getirdiklerinin hesabı sorulmalıdır kanımca. İkinci
dünya savaşında yerle bir olan Almanya kadar niçin olamadığımızın hesabını
sormalıyız. Milyonlarca insanın
baharını yaşayamayışının hesabını eskilere bu dünyadan gitmeden sormalıyız ki
yenilere de örnek teşkil etsin. Aksi takdirde yeni
baharları yaşamak için daha çok beklememiz gerekebilir. |