“Üniversite”ye Bakış ve “Nasıl bir KTÜ?”

Esas olan şartların ürünü olan fikirler değil,

Şartları değiştiren fikirlerin üretilmesidir...

 

Bilindiği gibi, dünyamız büyük bir değişim süreci yaşamaktadır. Bugün toplumlar geçmişle karşılaştırılamayacak farklılıkta yeniliklerle karşı karşıyadır. Bilginin toplumun itici gücü haline geldiği günümüzde, değişimlerin farkına varan, bilgi çağının gerektirdiği yapılanmaları hayata geçiren, nitelikli insan gücüne sahip ülkelerin dünyada söz sahibi oldukları görülmektedir. Ülkemizin de bu süreçte her yönüyle işleyen istikrarlı yapısıyla, evrensel değerleri benimseyip, her alanda gelişen, çağın olanaklarını tüm vatandaşlarına sunabilen çok daha güçlü bir konuma gelebilmesi hepimizin ortak arzusudur.

Bu bağlamda, Türkiye ile birlikte KTÜ’nün de hedeflerine ulaşabilmesi, evrensel değerlerin kurumsallaşmasına, bilgi çağının gereklerinin yerine getirilmesine, eğitimin bilimsel nitelik kazanmasına, çağdaş bilgi ile donatılmış, dünyanın her ülkesinde mesleğini icra edebilecek yetkinlikte nitelikli insan gücüne sahip olmasına bağlıdır.

Üniversite, geleneği ve tanımı gereği, kamu yararı için bilgiyi arayan, üreten, ileten ve yayan özerk bir öğretim ve araştırma merkezidir. Üniversite, ait olduğu topluma ve dünyaya bilimsel açıdan tutarlı ve nitelikli bir eğitim sağlamakla yükümlüdür. Avrupa üniversiteleri rektörlerinin 1988'de Bologna’da imzaladıkları "Magna Charta Universitatum"un önemle vurguladığı üzere, bu yükümlülüğün yerine getirilebilmesi için, üniversitede sunulan öğretim ve gerçekleştirilen bilimsel araştırmalar, etik ve entelektüel açılardan her türlü siyasal ve ekonomik güç odağından bağımsız olmalıdır.

Üniversiteler, bilgi ve teknolojinin üretildiği, bilimsel bilginin özgürce yeşerdiği, farklı da olsa tüm düşüncelerin tartışıldığı, özgür, özerk, evrensel kurumlardır. Üniversiteler bu işlevlerin yanında, ürettiği bilgiyi çeşitli araçlarla toplumla ve akademik çevrelerle paylaşan, toplumsal sorunları dile getiren, sorunların aşılması için çözüm önerileri sunan çağdaş kurumlardır. Sonuçta üniversiteler ülkelerin bilgiye ve aydınlığa açılan pencereleridir.

Kendi içinde özgür olmayan üniversitenin, misyonunu yerine getirmesi mümkün değildir. Bu sebeple, üniversite içindeki özgürlüğün sağlanması ve akademik hürriyetin korunması için çağın gerektirdiği reformlar yapılmalı ve anlayışlar bu istikamette geliştirilmelidir. Bilmeliyiz ki, üniversiteyi üniversite yapan ve toplumsal anlamda meşru kılan değer, bu hürriyet anlayışıdır. İçeriden ya da dışarıdan bilim adamına yapılacak her türlü müdahale, üniversitenin gerçek işlevini yerine getirmesini tabii ki engellemektedir. Bu bakımdan üniversitelerin siyasallaşmaması ve özgür kalabilmesi için gayret göstermeliyiz.

Üniversiteler, eğitim-öğretim faaliyetlerini yerine getirme ve nitelikli insan gücü yetiştirme gibi bilinen amaç ve görevleri dışında; araştırma yapma, bilgi üretme ve topluma önderlik ederek kamuoyu oluşturma amaçlarını da üstlenmiş kuruluşlardır. Ekonomik, sosyal ve kültürel alandaki her türlü gelişmeye öncülük ederek toplum hayatını zenginleştiren üniversiteler, temelde insana yatırım yapılan kurumlardır. Diğer bir ifadeyle, üniversiteler uzun vadede toplumun geleceği adına kendine yatırım yaptığı alandır. Bundan dolayıdır ki üniversiteler toplumun öz malıdır.

KTÜ olarak, bizlerde bu gelişme sürecinde hedeflerimizi gerçekleştirebilmek, ülkemizin uluslararası alandaki saygınlığını artırabilmek için, doğru bir vizyonla geleceğe yönelmek ve KTÜ’yü nerede görmek istediğimize karar vermek durumundayız. Ülkemizin en köklü üniversitelerinden biri olan KTÜ, yetiştirdiği nitelikli öğrenciler, akademisyen kadrosu ve bilimsel çalışmalarıyla; insanımızın bilim aydınlığıyla buluşması, topluma çok yönlü ve kaliteli hizmet sunulması amacıyla çok daha fazla çaba harcamalıdır. KTÜ, çağdaş üniversite kriterlerini yakalayıp, dünyanın evrensel dilini konuşan, üst seviyede bilgi üreten bir üniversite düzeyine erişmelidir.

Tüm bu düşüncelerden hareketle; “nasıl bir KTÜ” sorusunun karşılığını aşağıdaki ifadelerle özetlemek mümkündür…

“Nasıl bir KTÜ?”

·         Anayasamızın 130. maddesine göre biz akademisyenlere biçilen; çeşitli düzeylerde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapma görevlerini yerine getiren,

·         1955 yılında ülkemizin 4. Üniversitesi olarak kurulması kararlaştırılan KTÜ’nün kabul edilen kuruluş kanununda belirtilen “bölgenin pek bol olan tabii servetleri etüd edilir ve işlenir, halkın ekonomik problemleri kendi kendine halledilerek mali ve içtimai seviye yükselmiş olur" gibi gerekçeleri özümseyen,

·         KTÜ sembolü haline gelmiş ve bir nevi marka olmuş amblemde belirtildiği gibi “evrende ilim ve insan bütünlüğü” anlayışının hakim olduğu; tek yönlü bir görüşün değil, çoğulculuğun, demokrasinin, aklın ve bilimin temsilcisi olan,

·         Karanlığı kurcalayıp, medeniyet yolunda bölgenin ve ülkenin keşif kolu olan; kapalı mekânlarda insanlara sadece teorik bilgiler aktarmanın ötesinde, kişi ve toplumların karşı karşıya bulunduğu sorunları tanımlayan, neden ve sonuç ilişkisiyle birlikte ortaya koyan ve çözüm önerileri sunan bir kurum niteliğini taşıyan,

·         Çalıştığı kurumun öz sahibi olan topluma karşı sorumluluk duyan; toplumda olup bitenler karşısında sessiz kalmayıp, olayları eleştirisel bakış açısıyla sorgulayan, konuşan ve topluma öncü olan aydınlardan oluşan,

·         Toplumda ve kurumlardaki değişim baskısını algılayan; bilgi çağının gereklerini yerine getiren; geleceği yoklayarak oradan hem toplum hem de kendi adına yeni, doğru ve güzel projeler çıkaran akademik bireylerden oluşan,

·         Türk yükseköğretiminde istenen değişimlerin gerçekleştirilmesinin yolunu açacak, bilgi birikimine sahip; gelişen dünya gerçeklerini ve bilimsel öncelikleri bilen ve buna bağlı olarak bilimsel yatırımları önemseyen; kurumsal kimliğe ve paylaşımcılığa özen gösteren idarecilerin yer aldığı,

·         Türkiye Cumhuriyetinin sonsuza kadar yaşaması ve milletimizin mutluluğu her şeyden önce Türk Gençliğinin benimseyeceği en önemli değerlerdir. Bu değer ve kavramları onlara sunan; gençleri, aklın ve bilimin rehberliğinde ülkemizi muasır medeniyet seviyesine ulaştırmak, hatta onu aşmak adına, sürekli ileriye taşıyacak bilgiyle donatan,

·         Gençleri yönetilmesi gereken bir kitle olarak değil, görüşlerine ve yaptıklarına değer verilen bir toplumsal güç olarak kabul eden ve onları yeniliklere daima açık bireyler olarak gören,

bir “Büyük KTÜ” ideali hedeflenmektedir.