Suha Çalkıvik
Macar Sineması’nın
usta yönetmeni István Szabó, 1981 yılında En İyi Yabancı Film dalında
Oscar kazandığı Mephisto adlı
yapıtında, yine gerçek bir öyküden uyarlanan opera
temelli senaryoda, Naziler ile
işbirliği
yaparak Almanya’nın
en ünlü yıldızı
olmak isteyen aşırı hırslı
bir oyuncunun öyküsünü anlatmıştı.
Büyük bir başarı
kazanan 1988 yapımı
Hanussen’de
ise, Naziler’in hüsrana uğrayışını
önceden görebilen
ama şöhret sarhoşluğuna kapılarak
kendi sonunu önceden kestiremeyen bir medyuma yer
vermişti.
2001 yılına geldiğimizde István Szabó, yine gerçek bir yaşam öyküsünden
yola çıkarak bir yandan Nazi soykırımının boyutlarını
sorgularken, bir yandan da Ronald Harwood’un (The
Pianist’in
senaristi) senaryosu etrafında uluslararası alanda değerli oyunculardan kurulu kadrosu ile İngilizce çektiği
Taking Sides ya
da Der Fall Furtwangler (ülkemizde Taraf Tutmak adıyla bilinir) filmi ile
ustalığını
onaylattı.
Taking Sides,
başlangıcındaki tereddütlü
anlatımından çok
çabuk kurtularak, baskı altındaki bir toplulukta ahlaki değerlerinden ödün vermeyen sorumluluk sahibi bir sanatçının -insana yer yer
tuhaf gelen- direncini güçlü bir oyunculukla ve kişisel çatışmaların patlamaya
dönüştüğü sahneleriyle ilgiyi sürekli kılan bir film olmayı başarmıştır. Berlin Filarmoni
Orkestrası’nın ünlü
şefi Wilhelm Furtwangler
(Stellan Skarsgard), hiçbir zaman Nazi yanlısı olmamış,
hatta Yahudiler’in Almanya’dan gizlice kaçmalarına yardımcı
olan, fakat Nazi Kültür Bakanlığı’nın
hizmetinde çalışmalarını
yürüten ve -istemeyerek- Hitler’in hayranlığını kazanmış bir sanatçıdır. Savaş sonrasında
Amerikan Ordusu tarafından, nazi ideolojisi ve devletine
hizmet
etmişlerin yeni kurulmuş devletten arındırılması sürecinde
(De-nazification)
komiteler oluşturulur.
Bu komitelerden
birinin
soruşturmaları çerçevesinde
subay Steve Arnold (Harvey Keitel)
Berlin'e gönderilir.
Furtwangler'in Naziler ile ilişkisi sorgulanmaya başlanır. Aslında, Steve Arnold daha Berlin’e ilk geldiği gün orkestra şefi hakkındaki kararını
çoktan vermiştir.
Ona göre Furtwangler, Naziler’in kendisine sunduğu olanakları reddetmediği için bir işbirlikçidir.
Sorgulama sürecini veren sahnelerde seyircinin sempatisi Orkestra şefi üzerinde toplanır. Ancak filmin ilerleyen
bölümlerinde bakışımız
değişmeye başlar.
Ahlaki değerler ve şeytanla işbirliği
arasında akılcı
bir “taraf tutma” zorunluluğu yaratılır.
Harwood’un aynı
adlı kendi tiyatro eserinden senaryolaştırdığı metin, çok zekice ve
seyirciyi
içine çekecek
biçimde kotarılmış. Yönetmen Szabó’nun filmdeki
her ayrıntıda ustalıkla
kontrolü elden bırakmayışı ve
klasik müziğin olağanüstü etkisine
sıkça sarılması;
hemen her filminde birlikte çalıştığı
(30 yıllık bir işbirliği) usta görüntü yönetmeni
Lajos Koltai’nin hünerli çekimleri; dönem atmosferini yaratmada ünlü çevre tasarımcısı
Ken Adam’ın büyüsüne
başvurulması... Taking Sides filminde
kamera arkasının bu mükemmel birlikteliğinin yanı sıra belleklere kazınan asıl etkenler, iki dev aktörün oyunculukları.
Stellan Skarsgard’ın
Furtwangler rolünde gururu elden
bırakmayan,
büyüleyici sanatçı
tiplemesi ve Harvey Keitel’in subay karakterinde, “Batı Uygarlığı”nın sözde
değerlerini kendine melek kostümü yaparak Almanya’ya intikam almaya gelmiş orta sınıftan bir Amerikalı’nın basit
davranış kalıplarını
olanca doğallığı
ile sergileyen usta
işi oyunculuğu.
Filmin görüntü yönetmeni Lajos Koltai, Ekim 2001’de INCAMERA dergisine
yaptığı açıklamada
şunları söyler:
“Biz, seyirciyi
1946 Almanya’sına taşıyarak,
Furtwangler’in bir savaş suçlusu olup olmadığına onların karar vermelerini sağlamak istedik. Minimalist bir
alıştırma yapmaktı
amacımız. Işığı kullanışımızla, sözcüklerle
bu öyküden bir kompozisyon yaratmaya çalıştık.
Diyaloglar çok önemliydi, seyircinin sözcükleri tek tek dinlerken
bir
yandan da oyuncuların beden diline ve
gözlerindeki
parıltıya odaklanmalarını
istedik. Biz bir
hikaye anlatarak küçük bir film yaptık.” Güzel bir
film yapmak, bir sürü minik fikri biraraya getirebilmekle oluyor, belki de?