(Bu yazı,
6 Mart 2006’da yayımlanmıştır)
Suha Çalkıvik
Oscarlık
‘Piyasa Uyanıkları’
NTV’de
Dünya prömiyerinin
yapıldığı Sundance Film Festivali’nde seyirciden gelen
tepkiler, filmin afişindeki sloganı belirlemişti: ‘Gelin, paranızın
nereye gittiğini görün!’
Tarihin en büyük şirket skandallarından birinin gerçek trajik öyküsü
‘Enron: The
Smartest
Guys in the Room / Enron: Piyasanın
Uyanıkları’ NTV’nin belgesel kuşağında ekrana geliyor. Kara komedi
tarzındaki film, En İyi Belgesel Film dalında bu yıl Oscar’a aday olmuştu.
Fortune dergisi gazetecileri Bethany McLean ve Peter Elkind’in ‘The Smartest Guys in the Room’ adlı kitabından yola çıkan film, bir yandan işin iç yüzünü bilen tanıkların anlatılarına yer verirken, ulaşılması neredeyse imkansız olan görsel ve işitsel kanıtlar da sergileyerek, Enron yöneticilerinin olağanüstü kişisel lükslerini ve ‘şirket felsefesi’ maskesi altındaki ahlaki yozluğu da açığa çıkarıyor.
Gibney’nin bu filmi, ‘ıslıklanan dolandırıcıların gerçek niyetlerini belgeleyerek kurgusal olmayan sinemanın da ne kadar değerli olduğunu ispatlıyor. Filmin açılışında, şirketin Houston’daki bürolarının olduğu bir gökdelenden küçük bir kilise görüntüsüne geçiş sahnesi, ipuçlarını baştan veriyor. Bush Ailesi’nin ‘Kenny Boy’ diye hitap edecek kadar samimi oldukları Enron’un patronu Kenneth Lay’in geçmişte ABD Başkanı George W. Bush’un seçim kampanyalarına bağış desteğini esirgemediğine de filmde rastlıyoruz.
Enerji devi
Enron’un
çılgın bir ivmeyle tırmanışa geçtiği dönemde reklam
sloganı, “Ask Why / Nedenini sor” idi. Bilinçsizce bir
doğru sözlülük, keskin bir ironi ve mizah barındıran bu reklam sloganı, yönetmen Alex Gibney’nin de yola çıkış
nedeni oldu. Gibney, “Enron’da çalışan yöneticilerin bir bilimkurgu filmi üzerine
çalışan sinemacılara olan benzerlikleri beni git gide daha da büyüledi: Resmen
her şeyi uyduruyorlardı” diyordu. Enron
skandalında ABD’nin en büyük yedinci şirketinin üst düzey yöneticileri bir
milyar dolardan fazla kârla işin içinden çıkarken, yatırımcılar ve çalışanları
her şeylerini yitirdiler. 2005 Sundance Film Festivali’nde dünya prömiyeri yapılan belgeselin afişinde yer verilen sloganını
da aslında o festivalin seyirci tepkileri belirlemişti: Gelin, paranızın nereye
gittiğini görün!
Yönetmenin ses kayıtlarına yer verdiği bölümler ve röportajlar, mükemmel bir kurgu mantığı ile sıralanmış. Şirketin iflasını açıklamasının ardından mağdurların içine düştüğü sıkıntının boyutları, filmin trajik yanını oluştururken, şirketin vahşi oyunlarla yükseliş öyküsü ile yalanlar-hileler-sahtekârlıkların ifşa edildiği ironik sahnelerde ‘God Bless the Child’, ‘That Old Black Magic’ ve ‘Dear Mr. Fantasy’ gibi popüler parçalar çalınarak komik bir atmosfer yaratılmıştır. Filmdeki kimi sahneler seyirciyi altüst ediyor: California enerji krizini milyonlarca dolar kâr edebilmek için kullanan Enron yöneticilerinin zafer çığlıklarını duyarız. Siyasal güç odakları ile organik bağları olan bu şirketin ekonomi üzerinde yarattığı derin ‘domino taşı etkisi’ni ‘doğrudan’ gözler önüne seren bu sahne, filmin kendisi gibi şok etkisi yaratıyor. Hele filmde yer alan şarkılardan Tom Waits’in ‘God’s Away On Business’ adlı parçasının bazı satırları oldukça manidardır:
*“Satarım kalbini hurdacıya güzelim, bir
meteliğe / O çukurdan çekip çıkaracak birini arıyorsan seni / Hiç şansın yok /
Gemi batıyor / Kazan dairesinde sızıntı var / Zayıflar, topallar ve körler /
Bizi idare edenler kim?...Kazma ve kürekle çıkarmak
Ölüleri / o da bir iştir / Kanlı ay yükselir bir salgın ve bir selle / katılın
güruha / Her şey bitti /Hepsi sona erdi…/ Lânet olsun ki daima büyük bir
cazibesi vardır iyi olmanın / Fare kapanında Çedar peyniri vardır daima, güzelim…”
Tom Waits
dışında, Marilyn Manson, Matt Hauser, Traffic, Judy Garland, Dusty Spring gibi isimlere
rastlarız filme eşlik eden şarkılarda. Soundtrack’in
müzik direktörü Matt Hauser’ın ‘The Ship is
Sinking’
parçası dikkat çekicidir.
Yönetmen Alex Gibney çekim notlarında amacını şöyle anlatıyor:
"Bush ailesi ve Kenny Lay arasındaki ilişki hakkında çok konuşuldu. Delil bulmak
için çok uğraştık ama ancak
California enerji krizi
sırasında bulabildik.
California, o dönemde Enron
ve diğer enerji şirketleri tarafından talan edilirken, Bush ısrarla hiçbir şey
yapmadı. Bush'un ideolojik rasyoneli, "pazarın mucizevi
gücüne güven"dir. Onun bu tasarrufu, California'nın ekonomisi ve siyasi manzarası üzerinde çok ağır izler
bıraktı. Büyük şirketlerle siyaset arasındaki ilişki, siyasetçilerin seçilmek
için giderek daha fazla paraya ihtiyaç duymalarına neden oluyor. Ama biz
filmimizde, iş ve siyaset arasındaki ilişki üzerine yoğunlaşmadık. Onun yerine,
büyük şirketlerde çarkın nasıl işlediğini ele aldık. Film, gerçek kapitalizmin
bizim ders kitaplarında gördüğümüz arz-talep açıklamalarından nasıl farklı
işlediğini ele alıyor. Yatırım bankacılığı ve büyük şirketler kendi içlerinde
bir dünya, bu dünyada çok güçlü insanlar kamunun gözünden uzaklarda işler
çeviriyor. Bu güçlü insanlar, enerji piyasası gibi son derece önemli alanlarda
eşitler arasındaki ilişki ya da tüketici ile üretici arasındaki (şeffaflıkla
ilgisi olmayan) ‘piyasa gücünü’ elllerinde
tutuyor. Enron ve diğer enerji şirketleri hep birlikte California
piyasasından besleniyor. Enron önemli, çünkü ‘gündelik
işi’ kendi mantıksal sonucu olan vahşi doğasına kadar götürüyor. Enron bir istisna değil; işlerin her zamanki gidişatının
biraz abartılmış hali.”
Ödüller
78. Oscar Ödülleri En İyi Belgesel Film Adayı
Amerikan Yazarlar Birliği 2005– En İyi Belgesel Film Senaryosu
Los Angeles Film Eleştirmenleri Birliği 2005- En İyi Belgesel Film İkincilik Ödülü
Sundance Film Festivali 2005- Büyük Jüri Ödülü Adayı
Deauville Film Festivali 2005- Canal+ Ödülü
YORUMLAR
“Yetişkinler için bir dehşet
filmi”
Kenneth Turan, Los Angeles Times
“Perçinleyen bir belgesel. Ağzım açık kaldı, tüylerim diken
diken oldu”
David Ansen, Newsweek
“Eğlendiriyor ve öfkelendiriyor”
Ty Burr, Boston Globe
‘Enron:
The Smartest Guys in the
Room’ sadece büyük bir ikaz edici öykü değildir, konuyla ilgisi
olsun ya da olmasın herkese sunulan bir sivil haklar dersidir.
Hollywood Reporter
ABD’nin en büyük şirket iflasını mükemmel bir araştırma çalışması ile
ele alan Alex Gibney’nin
filmine -Michael Moore’un sergilediklerinden- çok daha
fazla şey borçluyuz.
‘Perdede yöneticileri izledikçe seyircilerden önce homurdanmalar duyduk,
ıslıklamaya başladılar, protesto alkışları geldi ve sonunda yuhalamaya
başladılar… Duygusal bir karmaşaya kapılmanıza fırsat vermeden kendinizi
Enron’un kapısında bekleyenler gibi, kanalizasyon çukuruna düşmüşsünüz
gibi hissediyorsunuz.’
CINERINA
‘Başından sonuna kadar büyüleyici ve dehşet
uyandıran bir belgesel.’
‘Ateşli, zekice, şaşırtıcı ve gülünç bir
belgesel.’
L.A. Weekly
Biz, bu filmin öyküsünü bir yerlerden hatırlıyoruz!
ABD'nin en büyük yedinci şirketi ‘Enron’, dünya çapında yatırımları olan bir ‘Enerji Devi’ olarak tanımlanırken 2 Aralık 2001'de iflas ettiğini açıklamıştı. Bu sirketin, Kasım 2001’deki varlıklar toplamı 70 milyar dolar, hisse senetlerinin New York Borsası'ndaki değeri 80 milyar dolar ve çalışanlarının sayısı 21 bin idi. ABD ekonomik tarihinin bu en büyük iflas olayının ardından, şirketin hisselerine yatırım yapmış yatırımcıların servet kaybı 80 milyar dolara ulaştı. Çok sayıda pay sahibinin şirket ve bağımsız denetçisi aleyhine mahkemelere başvurduğu bu büyük olay, ABD toplumsal yaşamında ve kapitalizmin kaderinde önemli değişiklikler yarattı. 1997-2000 yılları arasında Enron’un kârı en az 586 milyon dolar (yaklaşık %20) fazla gösterildi. Çok sayıda ‘Özel Amaçlı Şirket’ kuruldu ve bunların bir bölümü kişisel çıkarlar uğruna yasal olmayan şekillerde kullanıldı. (borç yükünü düşük göstermek gibi) Vergi muafiyetinden yararlanabilmek için 900’den fazla off-shore şirket kuruldu. Özel denetim şirketi, 2000 yılında Enron’dan, çoğunluğu danışmanlık hizmetlerinden olmak üzere, 52 milyon dolar kazandı. Bu denetim şirketinin çalışanlarından bazıları, Enron ile ilgili çok sayıda belgeyi, bunların mahkemece istenebileceğini bilmelerine rağmen imha etti. Enron ile ilgili önemli serbestleştirme kararlarında etkili olan politikacılar arasında adları geçen bir Senatör, (ve Enron Yönetim Kurulu üyesi olan Wendy Gramm’ın eşi) olan Teksas Senatörü Phil Gramm ile yine Teksas’lı olan ABD Başkanı George W. Bush’un seçim kampanyalarına büyük miktarlarda bağışlarda bulunulduğu o günlerde basında oldukça geniş biçimde yer bulmuştu. Ayrıca Birleşik Krallık Veliaht Prensi Charles’ın hayır kurumuna da Enron’un yüklü bir bağışta bulunduğu açıklanmıştı.
MERAKLISINA: Filmin son
sahnelerinde, Enron’un yöneticilerinden Jeff Skilling’i protesto edenler
arasında görülen Amerikalı aktivist
Marla Ruzicka, ülkesinin
Irak'ı işgalinin ardından gittiği Bağdat'ta, savaş kurbanları için yardım
seferberliği başlatmıştı. Marla Ruzicka, ‘CIVIC’ yani "Çatışmaların Masum
Kurbanları İçin Kampanya’ için çalışırken, geçtiğimiz yıl Nisan ayında Irak’ta
bir intihar bombası patlaması ile 28 yaşındayken hayatını kaybetmişti.
Yönetmen hakkında
Emmy ödüllü yazar, yapımcı ve yönetmen Alex Gibney’nin son dönem filmleri
arasında ‘The Trials
of Henry Kissinger’,
HBO belgeseli ‘Soldiers in the Army of God’, insan hakları savunucularını konu alan
PBS filmi ‘Speak Truth
To Power’,
hip hop grubu The Roots ile ilgili ‘Brooklyn Babylon’
ve televizyon filmi ‘The Huntress’ yer alıyor.
KÜNYE
Yönetmen - Alex Gibney
Senaryo - Peter Elkind, Alex Gibney, Bethany McLean
Görüntü Yönetmeni - Maryse Alberti
Kurgu - Alison Elwood
Müzik - Matt Hauser
Yapımcı - Alex Gibney, Jason Kliot, Susan Motamed
2005, 109 Dakika, İngilizce
*‘God’s Away On
Business’ şarkısının sözleri Ebru Kardeşler tarafından tercüme
edilmiştir.