Suha ÇALKIVİK
Mısır: Gerçek Indiana
Jones’lar
3. Bölüm: ‘The Pharaoh and the
Showman’
BBC yapımı dizi-belgeselin 10 Temmuz
Pazartesi akşamı 21.00’de yayınlanacak olan ‘The Pharaoh and the
Showman’ adlı 3. bölümünde, dünyanın gelmiş geçmiş
en şaşırtıcı Mısır uygarlığı uzmanı olan Giovanni
Belzoni'nin
keşif öyküleri ile Eski Mısır Uygarlığı’nın en etkili dönemine imzasını atmış
hükümdar olan Ramses’in
(Ramesses II) yaşam öyküsü, paralel bir anlatımla
ekrana geliyor. Ramses
karakterini Fuman Dar ve Giovanni
Belzoni’yi Matthew Kelly’nin oynadıkları dramatik bölümler, belgeselin zaten
ilginç olan tarihsel seyrine daha da canlılık ve tempo kazandırıyor.
İtalyan gezgin Giovanni Belzoni 16 Ekim 1817’de gelmiş geçmiş en olağanüstü mezarlardan birini keşfetmişti. Belzoni , tarihe en büyük Mısır kâşifi olarak geçecekti. Krallar Vadisindeki bu en büyük firavun mezarı da onun inanılmaz keşiflerinden sadece biriydi. Gize'de, Kefren piramidinin gizli girişini keşfetti. Güney'in ücra köşelerinde Mısır'ın en olağanüstü tapınağını gün ışığına çıkardı. Bir yamaca yontulmuş ve yüzlerce yıl boyunca kumlar altında gömülü kalmış olan bu tapınak, halen dünyanın arkeolojik harikalarından biri. Belzoni gittiği her yerde kendini Büyük Ramses’in (Ramesses II) ayak izlerini takip ederken buldu.
1778’de İtalya'nın Padova kentinde doğan Belzoni , birçok işte çalıştıktan sonra; mühendislik okudu. İngiltere'ye giderek bir sirkte kuvvet gösterileri yaptı. 1814 yılında İngiltere'den ayrılan Belzoni, keşif yapma tutkusu ile karısı Sarah ve hizmetkârı James ile birlikte Kahire'ye gitti. Orada bir süre sulama mühendisi olarak çalıştıktan sonra yine işsiz kaldı. Belzoni 'yi bu zor durumdan kurtaran kişi yine bir kâşif olan Burkhardt oldu.
O zamanlar
"Genç Memnon" adı verilen büstün aslında 3000 küsur
yıl önce yaşamış ve hüküm sürmüş firavun Büyük Ramses'in
heykeli olduğu henüz bilinmiyordu. Ramses II, Giovanni Belzoni'nin
yaşamını tamamen etkileyecekti. İngiliz konsolosu Henry Salt’ın koruması altında çalışmalarını sürdüren
Belzoni,
Kefren Piramidi ve Krallar Vadisi’ni keşfetmeyi
başardı.
BELGESELİN BÖLÜM BAŞLIKLARI
1. Bölüm- The Search
for Tutankhamun
2. Bölüm-The Curse
of Tutankhamun
3. Bölüm-The Pharaoh
and the
Showman
4. Bölüm-The Temple
of the Sands
5. Bölüm-The Mystery
of the Rosetta Stone
6. Bölüm-The Secrets
of the Hieroglyphs
BELGESELİN TÜRKÇE SESLENDİRMESİ ÜZERİNE
NTV Seslendirme Stüdyolarında
televizyon yayını için Türkçe seslendirilmesi yapılan belgeseli dilimize Burak Aygün kazandırdı. NTV Seslendirme Sorumlusu Aziz Acar’ın
yönettiği seslendirme çalışmasında, Türkiye’nin değerli tiyatro ve seslendirme
sanatçıları yer aldı.
SESLENDİREN SANATÇILAR
Haldun ERGÜVENÇ
Köksal ENGÜR
Haldun BOYSAN
Adnan BİRİCİK
Erhan ABUR
Dündar MÜFTÜOĞLU
Emir TAYLA
Ali GÜL
Mazlum KİPER
Nilgün KASAPBAŞOĞLU
Sungun BABACAN
Merih TANGÜN
Hümay GÜLDAĞ
Ferdi ATUNER
Osman GİDİŞOĞLU
Cengiz DANER
Atilla ŞENDİL
Hakan AKIN
Ziya KÜRKÜT
Zafer ÖNEN
Erhan ÖZÇELİK
Sercan GİDİŞOĞLU
BELGESEL METNİNDEN: (Tercüme-Burak AYGÜN)
Belzoni gibi Ramses de (Ramesses) bir şovmenin içgüdülerine sahipti.
Kızıl saçlarıyla, hemen göze çarpıyor ve hatırda kalıyordu.
Ramses, daha babası ölür ölmez Mısır üzerinde çarpıcı bir
etki bırakacaktı. İşe gelenekleri hiçe sayarak başladı. Öncüllerinin ölümü
üzerine tahta geçen yeni Mısır kralları, tüm önemli kararlarını 70 gün
ertelerlerdi. Ama Ramses, daha babasının
naaşı soğumadan bir dizi kararname yayınladı.
Mısır'ın en korkulur savaşçısı ve dev bir imparatorluğun yaratıcısı olmayı hayal
eden Ramses'in
en büyük hedefi ileride en çok yapı inşa etmiş firavun olarak anılmaktı.
Giovanni Belzoni de onu yaptırdığı tapınaklar,
anıtlar ve heykeller sayesinde tanıyacaktı.
Belzoni , Nil nehri üzerinden Kahire'nin
Luxor, bir zamanlar Mısır'ın dinî merkezi olan kadim
Teb şehri üzerine kurulmuş bir kentti. Belzoni
'nin önünde firavun sülalelerinin zengin mirasını barındıran
topraklar uzanıyordu.
Ramses'in kendisi için inşa ettirdiği ve "Milyonlarca
Yılın Tapınağı" olarak bilinen anıt-tapınak, türünün en büyük örneğiydi.
Ramses'in sonsuza dek ayakta kalacak bir efsane yaratma
planının parçası olan tapınakta çok sayıda dev Ramses
heykeli bulunuyordu. Bunlardan
Revaklı salon, yaratılış anını; salonun sütunlarıysa ilk toprak parçasını
oluşturan bataklığı temsil ediyordu.
Güzelliği dillere destan bir soylu ve Ramses'in
hayattaki tek gerçek aşkı olan Nefertari, onun ilk
erkek çocuğunu dünyaya getirerek Ramses'in
kraliçesi oldu. 25 yaşında tahta geçtiğinde Ramses'in on oğlu ve iki kızı vardı. Babasının da tanrıların
da bundan memnun olduklarına kuşku yoktu.
Teb'deki büyük tapınaklar dönüştürülecek; her biri
Ramses'in
tanrısallığını öven birer yapı haline getirilecekti. Adını taşlara yazdırarak
ölümsüzleşmeye kararlı olan Ramses, taşların
yontuluşunda değişiklik öngören bir kararname yayınladı. Yüksek kabartmaların
keskiyle kazınması kolay olduğundan o güne dek firavunlar kendilerinden
öncekilerin sözlerini rahatlıkla sildirebilmişlerdi. Ramses,
simgelerin taşa derinlemesine yontulacağı farklı bir tarzda ısrar etti. Böylece
simgeler Mısırın kızgın güneşi altında daha rahat seçilecek ve
Ramses'in
güneş tanrısı Ra'yla olan bağının altını çizeceklerdi.
Ama
Ramses için belki daha da önemlisi, simgelerin
silinmesi güç olacaktı. Ramses'in
ardından gelen hiç kimse, onun adını tarihten silemeyecekti.
Ramses, Abu Simbel’de
her biri kayaya kazınmış biçimde yaşamının en önemli
ögelerinden birini kutlayan iki tapınak inşa ettirmişti.
Küçük tapınak, aşkın, müziğin ve keyfin tanrıçası, ana tanrıça
Hator’
Üzerindeki bir yazıtta, “Ramses, hatırına güneşin
doğduğu Nefertari
için bir tapınak yaptırdı” cümlesi okunuyordu.
Cephesinde ikisi Nefertari’ye dördü Ramses’e ait altı dev figür vardı. Ramses’in eşini tapınağın ön cephesine koydurması bir yana,
Nefertari’nin
heykelleri firavunun heykeliyle aynı boydaydı. Bir sevgi ifadesi olarak Eski
Mısır’da bunun bir benzeri daha yoktu.
Büyük tapınak, firavunun tamamen farklı bir yönünü, onun savaştaki yiğitliğini
ve ilk büyük askerî başarısını kutluyordu.
Ramses, firavun olarak askerî kariyerine
hükümdarlığının dördüncü yılında başlamıştı. Genç kral, zafer kazanacağından o
kadar emindi ki daha yola çıkmadan bunun zaferle döneceği ilk seferi olduğunu
söyledi.
Ramses’in ilk hedefi, Mısır’ın uzun süredir içinde ukde
kalmış Hitit şehri Kadeş’ti. Büyük bir komutan olan babası Seti, denediği halde
bu şehri zaptedememişti. Yolda üzerine gelen tüm
direnişi savuşturan Ramses, Kadeş’e saldırmaya
hazırlandı.
Ramses, babasının başaramadığını başardığı takdirde
ölümsüzleşeceğine inanıyordu.