(Bu yazı, CNBC-e Dergisinin Mayıs 2008'de 100. sayısında yayımlanmıştır.)
Persepolis üzerine...
Geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü kazanan çizgi canlandırma Persepolis, küçük bir kızın tanıklığı ile İran devriminin anlatıldığı dokunaklı
bir hikâyedir. Yaşıtlarına göre erken serpilmiş ve açık sözlü bir kız olan 9 yaşındaki Marjane’nin gözleri önünde yaşananlar, insanların umutlarını yitirdiği bir
ortamda, binlerce kişinin tutuklanması ve yerinden yurdundan edilmesine yol açan bir süreçtir. Özellikle kadınlara gündelik hayatta yaşatılan dayatmalar, bu
canlandırmanın uluslararası alanda popülaritesini artırırken, filmin asıl tema ekseni, cinsiyet ayırt etmeksizin ‘özgürlük’ sorununun kendi tanımı içinde
tartışılmasıdır.
İşlek zekâsı ve korku tanımayan yüreği ile Punk, Abba ve Iron Maiden’ı keşfeden bu küçük kız, amcasının trajik intiharına da tanıklık eder. İran-Irak savaşı
yüzünden Tahran’ın çevresine bombalar düşerken, bu savaş onun günlük hayatının içine işler. Büyüme çağlarında Marjane’nin cüretkârlığı ailesini endişeye
düşürür. 14 yaşına geldiğinde, ailesi zor bir karar vererek onu Avusturya’ya özel bir okula gönderirler. Avusturya’da savunmasız ve yalnızdır, bu onun için
dayanıklılık testidir. Marjane’nin orada okurken düzeyli aşk deneyimleri de olur, fakat liseden sonra kendini yalnız ve vatan hasreti çekerken bulur. Bu da bir
bakıma hayatının kısıtlanacağı bir toplumda yaşamayı kabullenmek anlamına gelir. Marjane, İran’a dönerek ailesine yakın olmaya karar verir. Bu zorlu
dönemde sanat okuluna girer ve sonra evlenir. Bir zaman sonra onun açık söylemi, ikiyüzlülüklere karşı devam eder. 24 yaşına geldiğinde, İran’da
yaşayamayacağını anlar. Üzücü bir karar vererek memleketinden ayrılır ve Fransa’ya yerleşmeye karar verir. Acı geçmişi zihnine asla silinmeyecek bir şekilde
kazınmıştır ama geleceğinden de umutludur.
Filmin uyarlandığı Persepolis, 4 ciltten oluşan ve 20 dile çevrilen çizgi roman serisi aslında. Bu eserde İranlı bir kadın yazarın bakışıyla feminizmi mizahi bir dille
yorumlanmış. Seri, Fransa’da 400.000, dünya 1,2 milyon adet satmış, bunun yanı sıra 2004 yılındaki Frankfurt Kitap Furarında yılın karikatür ödülü dahil
olmak üzere bir çok ödüle değer görülmüş. İranlı Yazar Marjane Satrapi ve senarist-yönetmen Vincent Paronnaud’un ortak ürünü olan filmde karakterlere ruh
katan sesler arasında Catherine Deneuve, Chiara Mastroianni ve Gena Rowlands gibi popüler isimlere rastlıyoruz. Persepolis, asla bir ideoloji taşlaması
tuzağına düşmeden, özgürlüğün en yalın halini sıcak bir anlatımla çiziyor. Kendi kökeni olan kültürden, topraktan uzakta yaşamak zorunda kalmanın derin acısını
iliklerimize kadar hissettiren, bunu da canlanmış çizgilerle tıpkı bir kanaviçe gibi işleyen bir başyapıt.
Suha Çalkıvik