Berlin’de
bir Öykü’müz var
Suha Çalkıvik
Çıldırasıya televizyon seyrediyoruz, hatta o kadar çok seyrediyoruz ki, günde
ortalama 4 saatle dünyanın en çok televizyon seyreden insan toplulukları
arasında yerimizi şimdiden aldık.
Berlin
4 Mart 2005 — En son ne zaman bir öykü okuduk? En son ne zaman bir tiyatro oyunu
ya da bale izledik? Mesela, yurtdışında değişik ülkelerin liglerinde top
koşturan futbolcularımızı çok iyi tanıyoruz, onların maçlardaki performansını
her hafta merakla izliyoruz. Gollerine seviniyor, sakatlıklarına üzülüyoruz.
Öyle ya, biz sadece, bize sunulan yaşam öykülerini biliyoruz.
Bizlerle aynı topraklarda doğup yetişen, sonra bir yerlere giden ya da gitmek
zorunda bıraktığımız nice insan öyküleri var, bilmediğimiz, bilemediğimiz. Bu,
öyle birinin öyküsü, Berlin’de Alman Devlet Balesi’nde dans eden Öykü’nün
öyküsü.
Adı, İbrahim Öykü Önal. Dünyanın en saygın bale topluluklarından biri olarak
kabul edilen Staatsballett Berlin kadrosundaki iki sanatçımızdan biri.
(Arkadaşı Şebnem Gülşeker, ‘ilk Türk kadın Kuğu Gölü balerini’ olarak Alman
basınında adından övgüyle söz ettirmişti.)
Öykü’nün öyküsü 1975’te başlıyor. Babasının görev yeri gereği, ailesi Siirt’in
Kozluk kazasında yaşamaktadır o yıllarda. En yakın hastane Diyarbakır’dadır.
Diyarbakır devlet hastanesinde doğar Öykü. Çocukluğu, Anadolu’nun değişik
şehirlerinde geçer. Yedi yaşındayken İstanbul’a yerleşir ailesi. İlkokulu
Yeşilköy’de, ortaokulu Ataköy Lisesi’nde okur.
“7-8 yaşındayken kardeşimle evin içinde ne zaman bir klasik müzik eseri çalsa,
aniden kalkıp dans ederdik, ne zaman televizyonda bir bale filmi olsa, annem
babam bizi gece onbuçuk onbirde uyandırır, izlettirirdi. Kardeşim Gamze ile
benim için de güzel bir şeydi gecenin o saatinde uyanıp bale seyretmek...”
10 yaşında Sihirli Pabuçlar Bale Okulu’nda bale ile tanışır. Aynı zamanda ciddi
anlamda basketbol oynamaktadır. Darrüşşafaka, Efes Pilsen, Yeşilyurtspor ve
Ataköyspor’un minik, yıldız takımlarında lisanslı oynayan bir sporcudur. Ancak
bale sevgisi baskın çıkar. Lise son sınıfa geçtiğinde Devlet Balesi sanatçısı
Murat Ürügen’in teşviki ve Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale
Bölümü Başkanı Meral Tunalı’nın yeterli bulması ile okula alınır. Hocası, devlet
sanatçısı Meriç Sümen’in teşviki ve yardımları ile ünlü Macar Dans Akademisi’nin
seçmelerine katılır. Sınavları kazanır. Elinden tutup Budapeşte’ye seçmelere
götüren Meriç Sümen, ilk yıl okul masrafları için Öykü’ye burs da bulur. İkinci
yıl Akademinin yarışmasında birinci olur, birinci olan ilk yabancı öğrenci,
Öykü’dür. Imre Dosza, Jozsef Forgach gibi hocalarla çalışma fırsatını yakalar.
Lozan’da yapılan Uluslararası Gençler Bale Yarışmasında hem okulunu, hem de
ülkemizi temsil eder. Varna’da yapılan yarışmada finale seçilir. Budapeşte’deki
eğitimini 18 yaşında tamamlar ve profesyonelliğe ilk adımını atar. İstanbul
Devlet Opera ve Balesi’nde hiç maaş almadan bir yıl boyunca çalışır. Üstelik
Öykü o yıl, TOBAV’ın en başarılı genç sanatçı ödülünü kazanmıştır. Ama ekonomik
koşullar ve Türkiye’deki 1995 kriz döneminin etkileri, onun Almanya’ya göç
etmesine neden olur.
“...beni Almanya’da çalışmaya iten, İstanbul Devlet Balesi’nde bir sene maaş
almadan çalışmamdır. Hani bir deyim vardır, aç ayı oynamaz, diye. İnsan parasız
kalınca, olanaksızlıklar da insanı epey zorluyor, ne yazık ki istemeye istemeye,
üzülerek ülkemi terk etmek zorunda kaldım. Ama şu anda, burada memnunum. Çünkü
burada dünya standartlarının üzerinde bale yapılıyor. Böyle iyi yapılan işlerde
pay sahibi olmak da güzel tabi...”
(Bale sanatçısı olan kardeşi Gamze Önal da hala, tam 11 yıldır, İstanbul Devlet
Opera ve Balesi’nde kadro için beklemektedir.)
Münih’e gelir 95 yılının Nisan ayında Öykü. Budapeşte’den okul arkadaşı (Devlet
Balesi sanatçısı) Tunca Bakan’ı ziyareti sırasında Münih Balesi’ndeki günlük
çalışmalara katılır. Bale topluluğunun yöneticisi onu farkeder ve iş teklifinde
bulunur. Öykü’nün Almanya serüveni Münih Balesi’ne katılmasıyla başlamış olur.
Ertesi yıl Stuttgart Balesi’nin seçmeleri olduğunu duyar ve seçmelere katılan
600 dansçı arasında sözleşme teklifi alan 4 dansçıdan biri olur. Grup dansçısı
olarak başlar bu önemli toplulukta çalışmaya. Üç sezon sonra ‘solist’ dansçı
pozisyonuna yükselir. Stuttgart Balesi’nde sekiz yıl boyunca belli başlı klasik
bale eserlerinde solist ya da başdansçı olarak rol alır.
“...Stuttgart’ta, dünyanın önemli topluluklarında oynanan ‘Yevgeny Onegin’
vardır John Cranko’nun eseri, o oyunda başrolü oynadım ki, sanıyorum hiç bir
Türk dansçı Onegin’ı oynamadı, bununla biraz gurur duyuyorum, seviniyorum,
hoşuma gidiyor...”
İbrahim Öykü Önal, geçen yılın Eylül ayından bu yana Berlin’de sahneye çıkıyor.
A.B.D., Çin, Japonya, İtalya, Mısır ve Kore’ye yapılan turnelerden övgüler
alarak döndü. Dünyaca ünlü koreograf, dansçı Vladimir Malakhov’un kurduğu,
Almanya’nın bir numaralı, dünyanın sayılı bale topluluğu olarak gösterilen
‘Staatsballett Berlin’de dans ediyor artık o. Yolu Berlin’e düşenler Öykü’yü,
‘Ateşkuşu’nda Prens, ‘Ring um den ring’de Siegmund ya da ‘Fındıkkıran’da
Drosselmeier rollerinde seyrediyor.
“...günümün 12-13 saati çalışarak geçiyor. Aslında kendimi çalışıyormuş gibi
hissetmiyorum. Eğleniyorum ben bale yapmakla. Bir işi tutkuyla yapıyorsanız,
hiçbir şey zor değil. Benim için bale, herşey demek. Herşey, çünkü herşey olmak
zorunda, yoksa bale yapmak imkansızlaşır. Abartmadan söyleyebilirim ki bale,
verebileceğiniz herşeyi isteyen bir sanat. Berlin’i İstanbul’a çok benzediği
için seviyorum. Ülkemi özlüyorum, dilimi konuşmayı özlediğimde Kreuzberg’e gidip
vatandaşlarımla görüşüyorum. Türkiye’deki bale için umutluyum, çünkü bizim
insanlarımız dans konusunda inanılmaz yetenekli. Dünyada en çok dans etmek
istediğim yer ülkem. Ben, ülkemin sanat politikasını anlamaya çalışıyorum.
İyimserim yine de...”
Öykü Önal, 7 Mart’ta Deutsche Oper Berlin’de, Richard Wagner’in operasından
Maurice Béjart’ın baleye uyarladığı ‘Ring um den ring’ eserinde başrolde dans
edecek. Haziran ayında da aynı eserle Japonya turnesinde yeni başarılar için,
yeni seyircilere ‘merhaba’ diyecek.
Benim yazmaya çalıştığım öykü burada bitiyor. Ama Öykü’nün sihirli parmak uçları
ile sahnelere yazdığı başarı öyküsü devam ediyor. Nadir yetişen yetenekli
sanatçılarına maaş vermeyi çok gören ve onları bu topraklardan göç etmeye iten
ülkemde, Öykü’lerin öyküsü hiç bitmesin, dileğiyle.
Kaynak:
Bale sanatçısı İbrahim Öykü Önal ile kişisel yazışmalar
İst. Devlet Tiyatrosu oyuncusu Payidar Tüfekçioğlu
Berlin Radio multikulti’de yayınlanan sanatçı ile söyleşi kayıtları
http://www.staatsballett-berlin.de/