(Bu yazı 14 Temmuz 2006’da yayımlanmıştır)
Suha Çalkıvik
Mısır: Gerçek
Indiana Jones’lar
Eski Mısır Uygarlığı
nasıl keşfedildi? Alman, İngiliz ve Fransız arkeologların büyük rekabeti,
maceraları, keşifleri ve Mısır’ın gizemleri, dizi film tadında NTV Yaz
Ekranı’nda
BBC yapımı dizi-belgeselin 17 Temmuz
Pazartesi akşamı 21.00’de yayınlanacak olan ‘The Temple of the Sands’ adlı 4. bölümünde, dünyanın gelmiş
geçmiş en şaşırtıcı Mısır uygarlığı uzmanı olan Giovanni Belzoni'nin keşif
öyküleri ile Eski Mısır Uygarlığı’nın en etkili dönemine imzasını atmış hükümdar
olan 2. Ramses’in (Ramesses II) yaşam öyküsü, paralel bir anlatımla ekrana
geliyor.
İtalyan gezgin Giovanni Belzoni’nin yeni arzusu, tarihin en büyük koleksiyoneri olmaktır. Ancak, Fransız koleksiyoner inatçı Drovetti her attığı adımda onu engellemeye çalışır. İngiltere konsolosu Henry Salt, Belzoni’ye Teb ve Philae’ye geri dönmesini rica eder. Bu ricanın nedeni, Belzoni’nin British Museum için daha fazla sanat eseri toplaması içindir.
Belzoni, Teb’e doğru yol almakta olan Drovetti’nin adamlarıyla Nil nehrinin bir kaç mil aşağı bölgesinde karşılaşır. Belzoni, Drovetti’nin adamları arasında çölden Teb’e kadar uzanan bir yarış başlar. Teb’e ulaşıldığında, Drovetti’nin profesyonel bir hamle ile, tapınak eserlerini bulundukları yerden topladığı anlaşılır. Bu olay Belzoni’yi daha güzel eserler bulmak için kamçılar. Drovetti’nin savurduğu tehditler sürerken, Belzoni, rotasını sessiz sedasız batıya çevirir. Abu Simbel’e ulaşıldığında, Belzoni’nin önündeki engeller daha da artar: tapınağa giriş, tonlarca kumla tamamen kapanmıştır. Kazıların her aşamasında, girişe daha fazla kum dolduğundan, çalışanlar Belzoni’nin plânından teker teker soğuyup geri çekilirler. Ama Belzoni’nin aklına daha parlak bir fikir gelir: Kazıyı kolaylaştırmak için Nil nehrinden su taşıyarak kumlara dökerler ve içeriye su dolmasını önleyecek biçimde, tapınağın etrafına palmiye ağaçlarından yapılan çitleri yerleştirirler. Sonunda içeri girmeyi başarırlar ve tavanı da süslenmiş, 2. Ramses’in hayatını anlatan olağanüstü tabletlere ve büyük heykellere rastlarlar. Belgeselin bu bölümünde, Belzoni’nin araştırmalarına ve yoğun çabalarına paralel olarak, 2. Ramses’in tarihteki konumu vurgulanırken, onun en büyük firavun olduğu, savaşçı ve diplomat kişiliği de öne çıkarılmaktadır.
BELGESELİN BÖLÜM BAŞLIKLARI
1. Bölüm- The Search for Tutankhamun
2. Bölüm-The Curse of Tutankhamun
3. Bölüm-The Pharaoh and the Showman
4. Bölüm-The Temple of the Sands
5. Bölüm-The Mystery of the Rosetta Stone
6. Bölüm-The Secrets of the Hieroglyphs
BELGESELİN TÜRKÇE SESLENDİRMESİ ÜZERİNE
NTV Seslendirme Stüdyolarında televizyon
yayını için Türkçe seslendirilmesi yapılan
belgeseli dilimize Burak Aygün kazandırdı. NTV
Seslendirme Sorumlusu Aziz Acar’ın
yönettiği seslendirme çalışmasında, Türkiye’nin
değerli tiyatro ve seslendirme sanatçıları
yer aldı.
SESLENDİREN SANATÇILAR
Haldun ERGÜVENÇ
Köksal ENGÜR
Haldun BOYSAN
Adnan BİRİCİK
Erhan ABUR
Dündar MÜFTÜOĞLU
Emir TAYLA
Ali GÜL
Mazlum KİPER
Nilgün KASAPBAŞOĞLU
Sungun BABACAN
Merih TANGÜN
Hümay GÜLDAĞ
Ferdi ATUNER
Osman GİDİŞOĞLU
Cengiz DANER
Atilla ŞENDİL
Hakan AKIN
Ziya KÜRKÜT
Zafer ÖNEN
Aziz SARVAN
Erhan ÖZÇELİK
Sercan GİDİŞOĞLU
BELGESEL METNİNDEN: (Tercüme-Burak AYGÜN)
Milattan Önce 1255 yılında Mısır firavunu
Büyük Ramses ve kraliçesi Nefertari, kadim dünyanın harikalarından biri olacak
yeni bir tapınağın açılışını yapmak üzere imparatorluklarının güney ucuna
inmişlerdi. Bir dağın yamacına oyulmuş tapınağın ön cephesinde firavunun 18
metrelik dört heykeli vardı. Üç bin yıl sonra 1816'da Giovanni ve Sarah Belzoni
adlı kâşifler de aynı yerde durup tapınağı seyredeceklerdi. Yüzyılların
biriktirdiği kumu temizlemek için Belzoni'nin beceri sınırlarını zorlayacak
büyük bir kazı çalışması gerekiyordu. Bu, firavunun eserlerinden esinlenen
eksantrik bir serüvencinin altından çok daha değerli bir hazinenin peşine
düşmesinin hikâyesidir.
Abu Simbel tapınağında birkaç gün geçiren
Belzoni ve Sarah, Kahire'ye dönmek zorunda kalmışlardı. Tapınağı örten kumları
temizlemek için paraya ve malzemeye ihtiyaçları vardı. Belzoni, Mısır'ın
derinliklerine uzanan keşiflerinden British Museum için birçok eski eser
toplamıştı. Bu eski eserlerin en önemlisi, 7 ton gelen muhteşem Ramses büstüydü.
Tüm koleksiyonu keşif gezilerini finanse eden İngiltere konsolosuna teslim
etmesi gerekiyordu. Belzoni, koleksiyonunun ona İngiltere'de ün kazandırmakla
kalmayıp konsolosu da Nil'in yukarılarına yeni bir keşif gezisi düzenlemeye
teşvik edeceğini umuyordu. 1816 yılında Avrupa'da Mısır'ın eski eserlerine olan
talep giderek artıyor; böylesine kârlı bir pazar Henry Salt'un konumundaki
birine harika fırsatlar sunuyordu.
Eşini Kahire'de bırakarak Luksor'a doğru
yelken açan Belzoni, oradan tapınağın bulunduğu güney bölgelerine indi. Daha
fazla eski eser bulursa Salt'u bir kumar oynamaya ikna edebileceğini ve Abu
Simbel'e dönüş rüyasını gerçekleştirebileceğini umuyordu. Ama bu kolay
olmayacaktı. Teknesinin rüzgârsız kalmasıyla Belzoni, El Minya yakınlarında
karaya çıkmak zorunda kaldı. Keşif gezisi daha başından tehlikeye girmişti.
Belzoni, acımasız ve son derece başarılı bir eski eser tüccarı olan Bernardino
Drovetti'nin rekabetiyle karşılaşacaktı. Drovetti'ye göre Mısır tek bir şey
ifade ediyordu ve o da paraydı. Kadim Teb şehrinin harabeleri üzerine kurulmuş
modern Luksor kenti, Mısır tapınaklarının bolluğuyla ünlüydü. Belzoni, burada
patronu Henry Salt'u memnun edecek eski eserler bulmayı plânlıyordu.
Luksor'dan ayrıldıktan beş hafta sonra
Belzoni ve en olmadık serüvencilerden oluşan ekibi Abu Simbel'e vardı.
Belzoni'nin plânı, öncelikle tapınak girişine kum dolmasını önleyecek bir set
inşa etmekti. Abu Simbel'in içini 2000 yıl aşkın bir süredir hiç gören
olmamıştı.
İlk salonda Büyük Ramses'in devasa heykelleri
yer alıyordu. Güney tarafındakiler, Yukarı Mısır'ın tacını, kuzey
tarafındakilerse Yukarı ve Aşağı Mısır'ın çifte tacını taşıyordu. Duvarları
kaplayan resimler ve hiyeroglifler, Büyük Ramses efsanesinin kalbindeki öyküyü
betimliyorlardı.
Bu tapınağın içinde Belzoni'nin hayatı
değişecekti. Bunaltıcı sıcağa ve içeride altın veya değerli taşlar olmadığını
bilmesine karşın, her ayrıntıyı özenle kaydetmeye koyuldu.
Ve Belzoni için bu, daha başlangıçtı. Kendine
artık yeni bir görev biçmişti. Bu olağanüstü eski uygarlık hakkında elinden
geldiğince çok şey keşfedecek ve öğrendiklerini tüm dünyayla paylaşacaktı.
British Museum ile olan bağlantısından daima gurur duymuştu. Şimdi daha da ileri
gidip Eski Mısır üzerine çalışan ilk bilginlerden biri olmak istiyordu. Ama
büyük bir sorunla karşı karşıyaydı. Ona göre Mısır'ın geçmişine ait daha fazla
harikanın gün ışığına çıkarılabileceği yer Teb kentiydi ve ne yazık ki oradaki
anıtların kontrolü en büyük düşmanı Drovetti'nin elindeydi. Belzoni yine de
Luksor'a ve Teb harabelerine dönmekten geri kalmadı.
Belzoni'nin araştırmaları onu bugün artık
Krallar Vadisi olarak bilinen ıssız bölgeye ulaştırmıştı. Mısır firavunları, 400
yılı aşkın bir süre boyunca bu vadiye gömülmüşlerdi.
Belzoni, Büyük Ramses’in babası Seti’nin mezarını bulmuştu. Abu
Simbel gibi burada da hiçbir hazine yoktu ama burası Krallar Vadisi’nin en
gösterişli ve en büyük mezarıydı.
(Not: Bu yazı, Sabancı Üniv. Öğrencisi Başak Şahin’in katkılarıyla
hazırlanmıştır.)
HATIRLATMA: 3. Bölümü kaçıranlar ya da yeniden izlemek isteyenler, 15
Temmuz Cumartesi saat 19.10’da belgeselin tekrar yayınını izleyebilir.