(Bu yazı  5 Nisan 2006’da yayımlanmıştır)

 

 

Suha Çalkıvik

Festival’de hazin bir direniş öyküsü: Favela Rising

Yönetmenler Jeff Zimbalist ve yakın arkadaşı Matt Mochary, geçen yılın en prestijli ödüllerini toplayan -ilk belgesel yönetmenliği çalışmaları- ‘Favela Rising / Gecekonduda İsyan’ belgeselinde, 1993 yılında, Rio de Janerio’nun o ünlü kenar mahallelerinden Vigario Geral’daki varoşların isyan öyküsünü dile getiriyorlar. Temposu hiç eksilmeyen, sarsıcı görselliği, dans ve müziğin büyüleyici uyumu ile film, İstanbul Film Festivali programında ‘NTV Belgeseller Kuşağı’ ndaki en çarpıcı yapımlardan biri.  

Afro-Reggae hareketinin doğuş hikâyesi olan ‘Favela Rising’, Rio de Janeiro’nun şiddetin en yoğun olduğu varoş bölgesinin yaşadığı dönüşümün bir katalizörü. 1978 doğumlu yönetmen Jeff Zimbalist, belgeselinin halkın yaşadığı sosyal değişimden esinlendiğini ve oradaki insanların umutlarını sergilemeyi hedeflediğini belirtiyor: “biz başarı veya satıştan çok, oradaki değişim için bu filmin bir araç olmasını istedik.” Gazeteci Shandra Martinez’in ‘Grand Rapids Press’ gazetesinde 2 Eylül 2005’te yayımlanan söyleşisinde yönetmen Zimbalist, bu film ile hemen her seyirciyi derinden etkileyecek bir belgeselin yapılabileceğini akademik çevrelere kanıtlamak istediklerini vurguluyor. “Varoşta olmayı, yoksul gecekondu mahallelerinde dolaşmayı seviyorum” diyen Zimbalist, filmin öncelikle bu bölgelerdeki atölye yerleşimlerinde gösterildiğini, Creole dilinde (yerli dillerle Avrupa kökenli dillerin karışımı) seslendirilen yapımın Haiti kökenli 8.400 yoksul insana seyrettirdiklerini belirtti. Filmdeki diyalogların sonradan büyük anlamlar kazandığını ve kimi insanların, diğer insanların kültürlerinden beslenerek istek duymaya başladıklarını, başlangıçta bunun çok uzun zaman alacağını sandıklarını söyledi.

Üçüncü Dünya gelişiminin ‘ters-yüz etme modelini’ sergileyen Afro-Reggae hareketinin ilginç öyküsünde; çözümün, bir dış organizasyondan değil, grubun içinden geldiği gözleniyordu. O bölgeyi kuşatan keyfî acımasızlığa karşı kendi içlerindeki şiddetle cevap vermek yerine, José Junior, ve Anderson nın halkı Brezilya’nın alt katmanlarının müzik ve kültürlerine yönelterek, onlara kendi öykülerinde gezdirdiğine ve onlara alternatif yollar sunduklarına tanık oluyoruz. Yönetmenler film aracılığı ile bir çok malzeme sunsalar da, ‘Favela Rising’e dıştan önyargı ile bakıldığında seyircinin aynı şeyleri hissetmesi mümkün değil. Favela’yı ziyaretleri süresince yönetmenler zaman zaman kameralarını oradaki çocuklara verdiler. Yönetmenler kendilerini ifade edebilmeleri için oradaki insanlara cesaret vermek; Afro-Reggae hareketi ile pratik kazanan ve aynı ‘ters-yüz etme modelini’ kullanan gençliğin söylediklerini aktarmak için çalıştılar. Filmde, polislerin Favela’da yaşayanları kovaladığı bölümler ya da silahlı uyuşturucu tacirlerinin sokaklarda ürünlerini satmaya çalışırken gençler tarafından yakalanmaları gerçekten şaşırtıcı sahneler.

Zimbalist , "Favela çocukları tarafından yakalanan ve çekilen çok iyi bazı sahneler vardı. Bu sahnelerde onlar, topluluklarına daha çok şey anlatmanın derdindeydiler. O çocuklarla gerçek anlamda bir işbirliği yaptık. Ama onlar bunu yaparken gerçekten kendi hikâyelerini anlatabildiklerinden hiçbir zaman emin olamadılar. Bu filmin samimiyeti, ilişkilerimizdeki işbirliği ve güvenin bir sonucudur” diyor.

Yönetmenler, filmin kaba kurgusunu çekim yaptıkları bölgede dizüstü bilgisayarlarında, Junior ve arkadaşlarına izleterek tamamladılar. Junior and nın film üzerine söylediklerine yer verdiler. Zimbalist, entelektüel boyutu daha ağır basan bir anlatım yerine, insancıl duyarlılıkla direnişi dile getiren bir hikâye anlatmayı tercih ettiklerini vurguluyorlar.

 

BASINDAN:

 

 

            Bu belgeselde taze ve tedirgin edici bir güç var. Bu güç, tamamen ayrı olumlu bir yaklaşımla zor bir durumu ele alıyor. Bu durum, dünyalarını değiştiren Rio'nun en kötü kenar mahallelerindeki genç insanlar ile ilgili.

 

            Vigaro Geral, çocukların uyuşturucu çetelerine katıldığı ve nadiren 30 yaşına kadar yaşayabildikleri bir yer. Olayların merkezindeki kişi Anderson trajik bir deneyim sonrası kendine Vigario Geral'daki şiddeti nasıl sonlandırabileceğini sorar. Onun değişim enstrümanı müziktir ve AfroReggae adında bir grup kurarak toplumun gururunu, ilgisini üzerinde toplar. Bu genç insanların amacı, içinde bulundukları durumdan kaçmadan, onunla yüzleşerek daha iyiye ulaşmak.

 

            Gerçekten dikkat çekici bir hikâye, film yapımcıları Zimbalist ve Mochary yapım esnasında şahit olduklari kişisel tepkiler ve bir çok şok edici olay filmi daha şaşırtıcı kılıyor. Yapım esnasında, kameraları bir çok kez çocuklara veriyorlar. Copacabana plajı her ne kadar yamaçta olsa da çekimlerin yapıldığı  mekân savaş alanına benziyor ve berrak bir şekilde silah kültürünü ve cinayeti sergiliyor.

 

            Filmin yapımcıları stil ve duygu ile düzeltmeler yapıyorlar. Bu düzeltmeler, çekimlerin kaba ev videosu kalitesinde görüntü sağlanmasını ve samimi röportajları içeriyor. Yapımcılar Vigario Geral'ın tarihçesini araştırırken öç cinayetleri, korkunç katliamlar, ve beceriksiz polis ile karşılaşıyorlar.

 

            Film merak uyandırıcak şekilde David LaChapelle'inRize'ına benziyor. Film, gençliğin kendini pozitif, artistik ve patlayan bir enerjiye dönüştürmesini konu alıyor. AfroReggae'nin perfomansları son derece sağlam, ama bir yandan da duygusal, etkili ve ritmik. Ritimleri rap, raggae, dans, tiyatro ve capoeira (dövüş sporu) ile kaynaşıyor. Bu insanları ve durumlarını tanımlamak hiç de kolay değil, işte bu yüzden yapımcılar hikâyeyi belirli bir çerçevede tutarak, nadiren evrensel konulara değiniyorlar.

 

            Bu film, dünyanın en zor mekânlarına yapılan zorlayıcı bakış açısıyla, doğuştan lider, anlayışlı, cesur ve halkının bir birine saygı gösterebileceğine inanan, dünyaya ölümden başka müzik, sanat yaratabileceklerini göstermeye çalışan bir toplumun hikâyesi.

 

Rich Cline’ın eleştirisinden derleyen: Cenk Aktaş-Işık Üniv.