Ebu Garib’in hayaletleri Sundance’te

 

Suha ÇALKIVİK

 

2003 Sonbahar aylarında bir Irak hapishanesinde gerçekleşen ve  tüm dünyanın bilincine kazınan zulmü, işkence ortamını inceleyen belgesel film ‘Ghosts of Abu Ghraib / Ebu Garib’in Hayaletleri, Sundance Film Festivali’nde dünya prömiyerini gerçekleştirecek. HBO  yapımı belgesel film, aynı zamanda festivalin ABD kapsamındaki belgeseller kategorisinde yarışma filmlerinden biri.

 

Ghosts of Abu Ghraib, 2003 sonbaharında Irak’taki Ebu Garib hapishanesinde yapılan sistematik işkenceleri anlatıyor. Ödüllü yönetmen Rory Kennedy’nin filmi, suçu işleyenler, tanıklar ve  işkence kurbanlarının kendi anlattıkları öyküler üzerinden, koşullar oluştuğunda sıradan kişilerin vahşi eylemlerin birer aktörü haline gelişini aktarıyor. Rory Kennedy, Ebu Garib’i anlatmaya 11 Eylül ile başlıyor. “Teröre karşı yepyeni bir savaş” anlayışıyla hareket eden Bush yönetimi, her ne pahasına olursa olsun istihbarat toplamayı meşru gördü.  ABD yönetiminin, Cenevre Sözleşmesi’ni hiçe sayması işkencenin önünü açtı. Sonuç, dünyanın en baskıcı diktatörlükleri ile karşılaştırması yapılan işkenceler. Ebu Garib’te çekilen ünlü fotoğraflar, buzdağının sadece görünen ucu. Guantanamo’dan Afganistan’a uzanan sistemik işkencenin sadece bir parçası. Bu insanlık dışı uygulamalar, ABD’yi işkencenin baş destekçisi olarak yeniden tanımladı.

 

Yönetmen Rory Kennedy filminin çekim sürecini şöyle anlatıyor:

“Bir yıl önce “nasıl oluyor da sıradan insanlar belli koşullar altında inanılmaz boyutlarda şiddet uygulamaya yönelebiliyorlar?” sorusunu araştırmaya başladım.

            Tarih boyunca  farklı kültürlerde  bunun bir çok örneğine rastlıyoruz. - komşunun komşuya, arkadaşın arkadaşa düşman olduğu katliamlar-... bana göre bütün bunların ortak noktasını oluşturan soru şu: bu kadar yıkımı ve de korkuyu mümkün  kılan etkenler, koşullar  nedir?

            Bu geniş soruyla başladım ve kısa zamanda filmin odağını daralttım. Bu olayların belirli bir örneğine daha yakından bakmanın çok daha etkileyici ve aydınlatıcı olacağına karar verdim. Anlatılması gereken hikâyenin Ebu Garib olduğu, kısa zamanda anlaşıldı. Bu  sadece şiddet ve eziyetin, saf kötülüğün anlatıldığı bir hikâye değil, aynı zamanda bugüne dair, bizi anlatan bir hikâye idi.

            Ebu Garib’den  gelen işkence fotoğraflarının, Irak savaşında (ve belki de ABD’de) “neyin yolunda gitmediğinitemsil eden görüntüler olduğuna  inanıyorum. Ama nasıl oluştukları konusunda çok az şey biliyoruz. Bir çok soru cevapsız kaldığından, herbirimiz konuyla ilgili kendi açıklamalarımızı getirmek, kendi senaryolarımızı yazmak durumunda kaldık. Bu resimlerdeki insanlar kimdi? Kurbanlar kimlerdi? İşkenceye kim ve neden katılmıştı? Askerlerimiz böyle vahşice bir eylemi nasıl olup da gerçekleştirmişlerdi? Ne tür siyasi kararlar, hangi koşullar  bu eylemlerin gerçekleşmesine meydan vermişti?

      Ebu Garib’deki olay çok karmaşık ve çok katmanlı. Bu filmin, o hapishanede tam olarak ne olduğuna, bu korkunç eylemlerin nasıl gerçekleştiğine ve bunların nasıl resmedildiğine ışık tutacağını umuyorum. Eğer bu görüntüler Amerika’nın aynası ise, o zaman  onlarla yüzleşmemiz, onlara daha yakından, daha derinlemesine bakmamız gerekiyor. Ebu Garib’in hayaletini kovmaya çalışıyorsak, görebileceklerimizden daha fazla kaçamayız. Kaçarsak, tekrar edebilir.”

 

Yönetmen Rory Kennedy üzerine;

 

Yönetmen Rory Elizabeth Katherine Kennedy, senator Robert F. Kennedy’nin onbirinci çocuğudur. ‘Moxie Firecracker’ film kuruluşunun ortak kurucusu ve başkanı. Ülkenin en çok ürün veren bağımsız belgesel film yönetmeni; yoksulluktan aile içi şiddete, insan hakları ve AIDS’e kadar pekçok konuya eğiliyor. Yapıtları, HBO, A&E, MTV, Lifetime, and PBS’de gösterildi.

 

Yapım ve yönetimini üstlendiği filmler:

 

ABD’de geniş yankı bulan dizi belgesel filmiPandemic: Facing AIDS’

AIDS ile yaşayan insanların hayatını anlattığı 5 bölümlük bir yapıt. 

 

Gelenekler ve modern dünya arasında sıkışıp kalmış Amerikan yerlisi bir aileyi anlatan American Hollow  (Non-Fiction Primetime Emmy ve Independent Spirit’ ödüllerini kazanmıştır); ve  yoksul Mississippi’de yaşayan genç bir çocuğun hayatını şekillendiren endişe verici güçleri anlatan A Boy¹s Life.

 

 

 

 

 

Sundance Film Festivali’nde ABD kapsamında yarışan belgesel filmler:

 

Banished

Yönetmen: Marco Williams

 

20. Yüzyılın başlarında 3 ABD şehrinin hikâyesi. Geçmişte ayrılıklara maruz kalan Afrika kökenli Amerikalıları tekrar kazanma, geçmişi onarma çabaları üzerine.

 

 

Chasing ghosts

Yönetmen:Lincoln Ruschti

 

Film Iowa’da 1982’ de geçer.İnsanlık tarihinin vazgeçilmezi, tutkusu olan video oyunlarının yükselişi. Video oyuncuları artık kendi sanal dünyalarının bir kahramanı, bir kralı olurlar. Kendi dünyalarının kaderi onların elindedir.

 

Crazy love

Yönetmen: Dan Klores

 

Tedirgin edici ama gerçek bir hikâye. Hastalık derecesinde tutkulu, hastalıklı bir ilişki. Adam evil, kız ise sadece 20 yaşında. Hikâye 1957 de başlar ve bugünlere kadar devam eder.

 

 

 

 

Everything is cool:

Yönetmen: Judith Helfand ve Daniel B. Gold

 

Günümüzün en önemli sorunlarından birine dikkatleri çekiyor .Küresel ısınma ve alınabilecek tedbirler, uygulanması gereken politikalar üstüne bir film.

 

 

For The Bible Tells Me So:

Yönetmen: Daniel Karlslake

 

Beş Amerikalı dindar aile ve hayatları. Flim dinsel haklar ve yargılar üzerine. Kilise devlet ilişkisi, gay toplulukların dışlanmışlığı üstüne bir film.

 

 

Ghosts of Abu Gharib

Yönetmen: Rorry Kennedy

 

Irak hapishanelerinde şiddet, işkence. Tanıklarıyla,  Ebu Garib’in kurbanlarda bıraktığı derin izler üzerine.

 

 

Girl 27

Yönetmen: David Stenn

 

Küçük yaştaki dansçı kız bir partide tecavüze uğrar ve kaybolur.Yazar-yönetmen David Stenn Hollywood’un ses getiren bu skandalını araştırmaya koyulur.

 

 

Hear and Now:

Yönetmen: Irene Taylor Brodsky

 

Yapımcı Irene Taylor bizi kendi dünyasına götürüyor. İşitme engelli olan ailesinin dünyasına. Sessizlik içinde geçen 65 yıldan sonra ameliyat olma ve tekrar duyma şansları vardır.

 

 

Manda Bala (Send a Bullet)

Yönetmen: Jason Kohn

 

Brezilya’da geçen Manda Bala, bir poltikacının kaplumbağa çiftliğini kullanarak milyonlarca dolar kazanmasını, zengin bir işadamının arabasını kurşun geçirmez yapmak için küçük bir servet harcamasını, bir estetik cerrahın zarar gören mağdurların yüzlerini onarmasını anlatır.

 

 

 

My Kid Could Paint That

Yönetmen: Amir Bar-Lev

 

Kız 4 yaşında ve onun yaptığı tablolar, Kandinsky’nin Picasso’nun tablolarıyla karşılaştırılıyor. Kızın bir tablosu 300 bin dolara alıcı buluyor. Kız, yeni empresyonist resmin dâhi ismi olarak ün yapar. Oay, basının ilgisini çeker ve kız hatırı sayılır paralar kazanır.

 

Nanking:

Yönetmen: Bill Guttentag ve Dan Sturman

 

Acıların yaşandığı, gaddarlığın süre geldiği, Japonların 2. Dünya Savaşı sırasında Çin’de yarattıkları vahşet üstüne. 200 bin kişinin öldüğü, binlercesinin tecavüze uğradığı acı öykü.

 

 

No End In Sight:

Yönetmen: Charles Ferguson

 

Savaş, Bush ve Irak üçgeni. Film savaşın tanıklarıyla yapılan röportajlara yer verirken, ABD’nin Irak politikası eleştiriliyor.

 

Protagonist

Yönetmen: Jessica Ju

 

Kahramanımız, bir Alman radikal öğrenci ve bir gay vaizin aralarındaki dramatik ve

yakın bağı irdeliyor.

 

 

War Dance

Yönetmen: Sean Fine ve Andrea Nix Fine

 

Uganda savaş sırasında hayatları Patagonya’da bir göçmen kampında geçen üç kızın geçmişe dönme ve ulusal müzik dans festivaline katılma üzerine hayalleri.

 

 

 

White Light Black Rain:

Yönetmen:  Steven Okazaki

İnsanoğlu ve atom bombası üzerine bir film. Tarihin en acı sahneleri Hiroşima ve Nagazaki’de yaşananlar.

 

Zoo

Yönetmen :Robinson Devor.

 

Hayata ve ölüme dair insancıl bir bakış açısı. Seattle’da bir aile babasının bir atla olan sıra dışı dostluğu üzerine.