(Bu yazı, CNBC-e Dergisi’nin  Temmuz 2006 sayısında yayımlanmıştır)

 

‘Beat’ Takeshi, aslında bir süngermiş!

Sinemada aktör-senarist-kurgucu-yönetmen; gazetelerde etkin bir köşe yazarı ve şair; Japon televizyonlarının 30 yıldır en beğenilen programcılarından; sayısı yetmişi bulan kitaplarının her biri 100 binin üzerinde satışa ulaşan bir yazar; kitap ve köşe yazılarını kendi çizgileriyle donatan bir ressam; klavye çalabilen 24 adet plâk sahibi bir şarkıcı; Takeshi Kitano, nam-ı diğer ‘Beat’ Takeshi bu ay iki filmiyle CNBC-e ekranında: Yönetmenin ilk dönemlerine ait, çok fazla seyirci ile buluşamamış filmi Ano Natsu, Ichiban Shizukana Umi / A Scene at the Sea / Bir Deniz Manzarası (1991) ve filmografisinde rastlanmayan  türde bir anlatımla, şiddetten uzak, gözyaşlarıyla dolu Kikujiro No Natsu / The Summer of Kikujiro / Kikujiro’nun Yazı.

Hayatı, akıl almaz işlere girip çıkmakla geçen 1947 doğumlu Takeshi, taklit etme becerisini 1972’de bir striptiz kulübünde komedi gösterilerinde oynayarak gösterebildi. Sinemaya geçişi, 1981 yapımı Danpu-Wataridori filminde sürekli espri yapmaya çalışan bir polis rolü ile oldu. Ünlü yönetmen Nagisa Oshima’nın İyi Noeller Mr. Lawrence (1983) filmindeki oyunculuğu ile dikkatleri üzerine çekti. 1989'da Takeshi, mesleğinde yeni bir yaprak açtı ve yakuza gerilim filmi Sono Otoku Kyobo Ni Tsuki / Violent Cop / Vahşi Polis ile ilk kez yönetmenliği denedi. Kitano bu filmle uzun, durağan çekimler, olabildiğince az diyalog ve yalın kompozisyonlarla noktalanmış kendine has, süssüz yönetmenlik tarzını da ortaya koymuş oldu. Daha sonra değişmez Kitano tiplemesi olarak kanıksanan, suskun ama şaşırtıcı ölçüde sempatik ama dövüşken  anti-kahramanı geliştirecekti.

Kaynama Noktası (1990) filmiyle başarısının rastlantısal olmadığını ispatlayan Takeshi, doğuştan kaybetmeye mahkûm edilenleri ele aldığı Bir Deniz Manzarası filminde besteci Joe Hisaishi ile ilk kez işbirliği yaptı. Bu film, sinemada görüntünün ne denli etkili olabildiğinin bir kanıtıdır. Kırılmış bir sörf tahtası bulan ve bölgesel sörf yarışlarında şampiyonluk düşleri kuran işitme engelli yoksul gencin öyküsünün gerisinde, trajik bir sevda hikâyesi vardır. Film boyunca izleyicilerin oyuncuların suskunluğu ile başbaşa bırakılması, özellikle filmin finaline güç katmıştır. (Takeshi, Bir Deniz Manzarası’ndan başlayarak bütün filmlerinin kurgusunu kendisi yaptı.) Sonatine, Hiç Becerebiliyor musun? ve Çocuklar Geri Döner filmleriyle olgunlaşan Takeshi Kitano, Havai Fişekler (1997) filminde canlandırdığı romantik ama gaddar yapıdaki eski polis Nishi karakteriyle dünya çapında tanınan bir aktör-yönetmen oldu.

Bu başarısının ardından Kitano, bir kez daha filminin yönetmeni, senaristi, kurgucusu, başrol oyuncusu; üstelik filmdeki resimleri de yapan kişi olarak Kikujiro'nun Yazı’na imza attı. Daha önceki filmlerine hiç benzemeyen Kikujiro'nun Yazı, ortak yönleri olmayan iki karakter üzerine hem acı, hem tatlı bir yol filmi. Bu yapıtının ekseninde 9 yaşındaki Masao adlı mutsuz bir çocuk ile annesini arayışında ona eşlik eden küstah, geçimsiz, orta yaşlı serseri Kikujiro (Takeshi Kitano) var. İkisi, yolculukları sırasında, sandıklarının tersine, ortak noktalarının oldukça fazla olduğunu keşfediyorlar. Kitano, Kikujiro karakteri için çocukken kaybettiği babasından esinlendiğini söyler: “Filmlerimin 'Yakuza, şiddet, hayat ve ölüm' şeklinde etiketlenmeye başladığı düşüncesine kapıldım. O zamana kadar yaptığım filmler arasında şiddet içerenler elbette içermeyenlerden sayıca daha fazlaydı. Ama o sıralarda bile, şiddete yer vermeyen birçok senaryo yazmıştım. Havai Fişekler’den sonra, artık farklı türde bir film yapmamın vakti geldi, diye düşündüm. Onun için, herkesi şaşırtacak, farklı bir film yapmaya karar verdim. Açıkçası, Kikujiro'nun Yazı, bildiğim bir film türüne ait değil. Ama bu klâsik öyküyü ele alıp bana ait kılma fikrinden hoşlandım, bu tür bir meydan okuma bana çok çekici geldi. Sanırım sonuçta film biraz farklı oldu ama elbette benim imzamı taşıyor.” 

Kendini daha çok bilgi ve tecrübe emmeye çalışan bir süngere benzeten Takeshi Kitano, içindekileri dışarıdakilere haykıran aykırı  yolculuğunu sürdürüyor.

 

 

Not: 70’lerde ‘The Two Beats’ adlı komedi ekibinde yer alan Takeshi’nin ‘Beat’ lâkabı, komedi ikilisinin yarısı olduğu bu dönemden kalmadır.

 

 

Suha ÇALKIVİK