(Bu yazı CNBC-e dergi Aralık 2006 sayısında yayımlanmıştır)

 

Suha Çalkıvik

 

Dalgacı Truffaut’dan ‘Piyanisti Vurun’

 

“Yeni Dalga” akımının öncülerinden François Truffaut’nun Les Quatre Cents Coups / 400 Darbe (1959) filminin Cannes Film Festivali’nde kazandığı şaşırtıcı, büyük başarıdan sonra ikinci uzun metraj filmi merakla bekleniyordu. Yönetmenin, David Goodis’in Down There adlı polisiye romanından esinlenerek çevirdiği Tirez sur le pianiste / Piyanisti Vurun (1960) filmi, o dönemde eleştirmenlerce çok beğenilirken, seyirciden hak ettiği ilgiyi görememişti. Dağıtımcıların, “yeni dalgacı” genç yönetmenlerin farklı anlatım tarzlarına güvenmemelerinden ötürü,  filmler zaten çok kısa süreler için gösterim şansı bulabiliyordu.

 

Piyanisti Vurun yönetmenin filmografisinde daha sonraki büyük yapıtlarının habercisi sayılır. Komedi ve trajedinin içiçe geçerek, melankoli duygusu ile harmanlandığı bir özü vardır filmin. Karmaşık bir örgüye sahip olan öykünün kahramanı Charlie Kolher (Charles Aznavour), salaş bir tavernada piyanisttir. Gangsterlerle sürekli çatışma halindeki kardeşlerinden Chico (Albert Rémy), adamlardan kaçarak bir sahile sığınır. Charlie'ye aşık olan garson kız Lena (Marie Dubois), onun gerçek kimliğini bilmektedir. Bir zamanlar evli olan Charlie aslında ünlü bir virtüözdür. Onu menajeriyle aldatan karısı bir gün Charlie'ye, herşeyini kendisine borçlu olduğunu söyleyip ardından intihar edince, o da suç dünyasının ortasına, sefil bir hayatın içine düşer. Charlie'yi eski parlak günlerine  kavuşturmayı hedefleyen Lena, öncelikle onun meyhaneden ayrılması için uğraşır. Tam ayrılacakları sırada, Lena patronu Plyne'e hakaret eder, kendini savunmak zorunda kalan Charlie, Plyne'e vurur. Bu arada, Charlie'nin öteki kardeşi Fido (Richard Kanayan), gangsterler tarafından kaçırılmıştır. Lena ve Charlie kaçıp, kardeşleri ile birlikte bir dağ evine sığınırlar...

 

François Truffaut, 400 Darbe’den sonra, kompozitör Georges Delerue ile yakaladığı başarılı işbirliğini bu filminde de sürdürür. Piyanisti Vurun, “Yeni Dalga” akımının belirgin bütün özelliklerini taşıyan bir filmdir. Filmin içeriği, yönetmenin hayatına oldukça uzaktır, hatta genelinde gerçek hayattan da kopuktur. 1940’ların, 1950’lerin düşük bütçeli gangster filmlerini çağrıştıran, standart bir dedektif hikâyesi olan bu yapıt, aslında nihilist mesajlar taşıyan, kara filmdir (Film Noir). Truffaut'nun amacı, öncelikle Amerikan sinemasının ucuz örneklerinden yola çıkarak, onların dondurulmuş geleneklerini ters yüz etmek ve çağdaş Fransız sinemasını yeniden hayata döndürmeye çabalamaktır. Charles Aznavour'un, -hüzünlü yüzüne rağmen- piyanist rolünde karizmatik oyunculuğu, Raoul Coutard’ın sürekli bir devinim halinde yönettiği kameranın yarattığı coşku, teknik numaralar ve şakalar, filmin karamsar havasını dağıtarak kaygısızlık katmaktadır. Filmde önemli anlar, nadiren 3-4 kez kendini gösterir, onun ötesinde etkisini kaybederler. (Aznavour’un elinin Marie Dubois’nin ve Michele Mercier’nin vücudunda dolaşması, Lapointe’in şarkısı, büyükannenin ölümü, Nicole Berger’in intihar sahneleri gibi.) Yıllar önce Cahiers du Cinema dergisinde Truffaut üzerine yazılanlar, Piyanisti Vurun filmini de özetler: “deha kesinlikle bir dehadır, çünkü onun her şeyi, hiçbir şey üzerine kurulmuştur.” 

 

Suha Çalkıvik