Ödevimin uzun sürmesi ve beraber çıkmayı planladığım arkadaşımın vazgeçmesi sonucu gidip gitmeme konusunda çok kararsız kalmıştım. Normalde sabah erkenden çıkmayı planladığım yola öğlen 16.00 civarında İTÜ Maslak kampüsünden çıktım. Mudanya vapuruna mı binsem yoksa Yalova vapuruna mı binsem diye düşünürken Beşiktaş’a varınca denizde geçireceğim süre boyunca bisiklete binmek daha cazip geldi. Bu yüzden Kadıköy vapuruna bindim ve Pendik’e doğru sahil yolundan ilerledim. Saat 19.00 Yalova vapuruna yetişmeyi başardım. Çanta kontrolü yüzünden bisikletin heybeleri söküp geri takmak biraz uğraştırıcı oldu.
Vapurdayken çantalarımı gören iki kişi “Erikli Yaylasına mı gidiyorsun?” deyince planıma orayı da eklemek cazip geldi. Yol biraz uzasa da dağ yollarında arabalarla uğraşmak zorunda kalmazdım. Yaklaşık 45 dakika ardından Yalova’ya vardık. Akşam serininde Yalova’da bisiklet sürmek gerçekten zevkliydi. Google Earth’te Erikli Yaylasını işaretlediğimi sanarak Sudüşen Şelalesine doğru gittiğimi çok geç fark edecektim. Önce Termal’e sonra da şelale tabelalarını takip ederek tırmanışa başladım.
Hava kararmaya başlamıştı. Yavaş yavaş yokuşu çıkıyordum ve yol bomboştu. Saat 22.00 civarlarında Sudüşen şelalesine vardım. Yavaşladığım sırada yerde gezinen hayvanları fark ettim. Durup yakından bakınca bunların yengeç olduğunu gördüm. Şaşırmıştım. Kamp yapacağım uygun bir yer bulup hemen çadırımı kurdum. Çadırı kurduktan sonra arkamı döndüğümde karşılaştığım manzara korkunçtu. Olayı tam anlayamamak ile birlikte hemen çadıra girip yemek bile yemeden yattım. Hemen sabah edip buradan gitmek istiyordum. Saat 03.30’a alarm kurdum ve uyudum. Sabah kalktığımda hemen çadırı ve çantaları toparlayıp yola koyuldum. Hava karanlıktı ve şelaleyi göremeden buradan ayrıldım. Biraz ilerleyince ise yolun kapalı olduğunu gördüm.
Buraya kadar geldikten sonra dönmek olmaz diye devam ettim. Yol gerçekten çok kötüymüş. Genel olarak toprak ve yer yer taşlıydı. Hızım çok yavaştı. Hava aydınlanmaya başlayınca bir köye ulaştım ve yol düzeldi. Ama köyün köpekleri beni gördüklerine pek sevinmiş değillerdi. Ama onlar sayesinde baya hızlı bir şekilde yokuşları çıkmayı başarmıştım. Köyden uzaklaşınca ise karşıma çıkan iki domuz biraz korkuttu. Biraz daha ilerleyince büyük inişin başına geldim. Fotoğrafta anlaşılmasa da manzara çok güzeldi. Çok sert bir iniş ardından Gemlik’e ulaştım.
Bursa Yalova yolunun Dürdane tarafındaki yokuşunu çıkmakla uğraşırken hafif yağmur başladı. %7’lik eğimde ilerlemeye çalışan tırlarla beraber saatte 5 km ortalama hızıyla yokuşu çıkmaya çalışıyordum. İnişe geldiğimde ise pedal çevirmeden Bursa’ya kadar ilerledim diyebilirim. Bursa’ya uğrasam mı diye düşünürken buraya kadar gelip bir kebap yemeden gitmeyeyim bari dedim. Merkezinde baya dolaştım ama açık bir dükkan bulamayınca yola devam ettim. Saat 10 civarıydı. Balıkesir yolunda ilerliyordum. Karşıma çıkan kavşaklarda karşıdan karşıya geçmek çok sinir bozucu bir hal alıyordu. Neyse ki merkezden uzaklaşınca trafik de azaldı.
Tam Fadıllı tarafına dönecekken karşıma çıkan Gölyazı 5 km tabelası ile buraya kadar gelmişken Gölyazı’ya uğramadan olmaz diye düşünerek yola devam ettim. 5km’den biraz daha uzun bir yol olması haricinde güzeldi. Gölyazı’da sandallar ve Gölyazı’daki köprü fotoda.
Bir tur atıp geri dönüşe başladım. O sırada “pııısss” diye bir ses geldi ve arka tekere baktığımda lastikte hava kalmamıştı. Kenara çekip tekeri incelediğimde dış lastiğin emeklilik vaktinin geldiğini gördüm. Ama beni bu gezi için idare etmesi gerekiyordu. Ne yapsam diye düşünürken hem içten hem de dıştan yama yapsam tutar belki diye dış lastiği yamaladım.
İşe yaramış gibi görünüyordu ama her an iç lastiği patlatacak diye korkuyordum. Çok geçmeden Fadıllı’ya ulaştım. Buradan sonra çıkmam gereken son bir yokuş kalmıştı. Ayvaköy’e kadar olan bu yokuş düşündüğümden biraz daha zorluyordu beni. O sırada yanımdan geçen bir arabadaki abi “Bu yokuş insanı bitirir gel arabayla çıkartayım” dedi. Ama buraya kadar gelmişken arabaya binmeyi de çok istemiyordum. Baya ısrar etmesi üzerine bisikleti arabaya koymayı denedik ama sığmayınca yola devam ettim. Saat 3’e gelirken Ayvaköy’e vardım. Ama kamp yaptığımız yer biraz daha yukarıdaydı. Son bir gazla orayı da çıkmaya başladım. Çok uzun sürmeden kamp alanına vardım.
Toplam Mesafe: 195 km
Sürüş Zamanı: 13 saat
Tırmanış: 2,967 m
Category: Cycling