Kilise Düdeni birçok eğitim gezisine ev sahipliği yapan bir mağara. Ayrıca aktif su girişi olmadığını için her mevsim mağaracılara giriş olanağı sağlıyor. Bu kadar sık gidilmesine rağmen haritasının olmaması ise bize güzel bir ölçüm ve haritalama fırsatı sunmuştu bu gezide.
Mağaranın 60 metrelik inişinden sonraki inişi sifon ile bitmekte. Bu kısımdan itibaren ölçüme başladık. 60 metrelik inişin altına geldiğimizde “Çıkışa geçmeden diğer tarafta kalan daralı da ölçelim bari.” dedik. Türker’in darala girip “Gitmez herhalde ama bir ölçelim” dediği yeri ölçmek için önden Bora, arkasından ise defterdar olduğum için ben girdim. Daralı geçince karşımıza çıkan bacalı dik bir iniş ardından mağaranın devam etmesine o an için sevindik mi üzüldük mü tam algılayamadık. Sekiz metrelik bir inişin başından döşeme yapmadan gidemeyiz diyerek geri döndük. Ertesi gün Tabak mağaralarına gideceğimiz için bir yandan ölçerek bir yandan da mağarayı toplayarak çıktık.
Kampa döndüğümüzde gece olmuştu. Kamptakilere mağaranın devam ettiğini söyleyince ani bir karar değişikliğiyle ertesi gün yeniden döşeyip ölçme fikri daha mantıklı geldi. Sabah erkenden kalkıp, önce yeni bulunan inişi ve sonrasını döşeyip ölçme ayrıca aynı günün akşamına kadar toplayıp otobüse yetişme yönünde yeniden bir plan yapıldı. Ertesi sabah Uğur ile beraber döşeme ekibi olarak mağaranın yolunu tuttuk. Mağaranın girişi üçüncü kez döşenmiş oldu ve 25 metrelik inişi indiğimizde arkamızdan gelen ekip bize yetişti. Emel ve Türker ile beraber buradaki daralları ölçerken Bora ve Emre ise döşenmesi gereken yere gittiler. Darallardaki yaşam mücadelemiz düşünülenden çok daha uzun sürmüştü. Bora ve Emre bizim gelmediğimizi görünce sıkılıp 60 metreyi çıkıp yanımıza geldiler. Daha sonra Emel ve Emre mağaradan çıkışa geçti. Türker, Bora ve ben ise inmeye başladık. Yeni döşenen yerden geçip ölçüme devam ettik. Sifonla bitmesi Bora’yı pek memnun etmemişti ve daral arayarak mağarayı uzatmakta kararlıydı. Başardı. Bulduğu daral ile beraber sifonu by-pass () etmeyi başardık ve zamanımız dolana kadar ölçmeye devam ettik. En son geldiğimiz noktada mağara ikiye ayrılarak devam ediyordu. Türker’in daraldan sonra biraz ilerleyince mağaranın dallanıp birçok kola ayrıldığını söylemesi bizi daha da heyecanlandırdı. Ama çıkış zamanımız yaklaşmıştı ve buruk bir şekilde çıkışa geçtik. Mağarayı da toplayıp kampa döndük. Saat akşam sekiz olmuştu ve otobüs gelmek üzereydi. Hızlıca kampı toplayıp otobüse bindik. Bir sonraki geziyi heyecanla beklemeye başladık.
En son kaldığımız noktada mağara yatay bir karaktere bürünmüş ve birçok sifonla karşılaşmamıza rağmen alternatif kollardan devam eder durumdaydı. Mağaranın bu kadar kola ayrılıp ilerleyebileceğini açıkçası tahmin etmemiştik. Aynı zamanda derinliği de az da olsa artıyordu. İkinci araştırma gezisinde hedefimiz daralları bitirip ölçmekti. Bir yandan da ilk geziden kalan “Tırmanılırsa gider” dediğimiz noktalara tırmanış yapmaktı. Yaman ve Kerim ile birlikte 2 tırmanış ekibi oluşturduk. Mağaradaki üç kısma yaptığımız tırmanışlardan bir tanesi haricinde ilerleyen bir kol bulamadık. Bir tanesi ise yaklaşık 20 metre yükseldikten sonra 20 metre daha ilerliyordu (lazermetrenin ölçümüne göre) ve bu kısımdan itibaren daha fazla ilerlemedik. Tahmini olarak 60 metrelik inişin bulunduğu şafta bağlandığını düşündük. Gezi boyunca 60 metrelik inişin altındaki darallara iki ölçüm ekibi girdi. En son gelinen noktada yaklaşık 10 metrelik bir iniş bulundu. Zaman yetersizliği sonucunda maalesef bu iniş inilmedi ve mağarada kocaman bir soru işareti bırakmamıza neden oldu.
Ölçümleri bilgisayara geçirdiğimizde mağaranın derinliğinin 150 metreye ulaştığını gördük. Gelecek sene için güzel bir motivasyon kaynağı sağlayabilecek diyebiliriz. Mağara girişinin rakımının düşük olması derinlik konusunda pek umutlandırıcı olmasa bile daralların daha yatay karakterli olması bizleri umutlandırıyor.
Category: Caving