Günümüzde gerçek anlamını yitirmiş veya argo olmuş sözcükler:


BU SAYFADA KÜFÜR SÖZCÜKLERİ VARDIR. OKUMAK İSTEMİYORSANIZ
BURAYI TIKLAYIP GERİ DÖNEBİLİRSİNİZ


Dilimizde - her dildeki gibi - gerçek anlamı dışında kullandığımız öyle çok sözcük var ki... Gerçek anlamlarını bilinse de, yüzlerce sözcüğü başka anlamlara çekmeye de çok uygundur dilimiz. Bu sayfada işlenecek sözcükler ise, başka anlamlar yüklene yüklene geçmişten bugüne gerçek anlamını taşıyamamış sözcüklerdir. Ne yazık ki hemen hemen tümünün gerçek anlamını bilmeden kullanıyor ya da - küfür niteliği taşıyorsa - özellikle kullanmaktan kaçınıyoruz. Yani, insanlar tarafından "kötü" hale sokulup sonra da "kötü" diye bir kenara atılmış yüzlerce "masum" sözcük var. Canlı olsalar büyük üzüntü kaynağı olurdu. Bense, herbir sözcüğün yüzyıllardan kopup gelen birer kültür parçası (yani insan ürünü) olmasından dolayı yine de argoya dönüşmüş bir sözcük için üzülürüm; özellikle de gerçek anlamını çok iyi vurgulayan bir sözcükse...

Şimdi iki uyarı yaparak sözcüklere geçelim. İlk uyarı şu ki, bu sayfada incelenen sözcükler "dilimizde gerçek anlamını yitirmiş" sözcükler ve argo sözcüklerdir... Argo sözcüklerse yalnızca küfür sözcükleri değildir.

İkinci uyarı ise, günümüzde yalnızca küfür amaçlı kullanılan bazı argo sözcüklerin de bu sayfada işlenmiş olduğudur. Bu incelemeyi "ahlaksız/anlamsız" bulanlar olabilir; onların düşüncelerine saygı duyuyorum. Bu kişiler hemen burayı tıklayarak geri dönebilirler. Devam etmeleri ise yaptığım incelemenin yerinde olduğunu gösterir.


YENİ NOT:
Buradaki yazılar uzun yıllardır (5 yıldan fazla) yenilen(e)miyor. Kendi fikrime göre, Sevan Nişanyan'ın Etimoloji Sözlüğü önceki çalışmalara göre belirgin biçimde çok daha tatminkar... Bu yüzden, bu sayfalarda geçireceğiniz zamandan fazlasını şu adreste harcamanızı bir etimoloji meraklısı olarak öneririm: http://www.nisanyan.com/sozluk/
A.Z. 28/12/2005

Sözcüklere geçersek:

1. safsata: Yunanca'daki "sophistes" bilgili, bilgisi olan anlamına geliyor. Türkçe ve Arapça'da ise "gereksiz söz" anlamında kullanılıyor.

2. entel: Tabii ki bu sözcük batı dillerindeki "intellectual" sözcüğünden bozularak "toplumdan tümüyle kopuk, bilgisini yalnızca biliyor görünmek için edinen kişi" anlamında kullanılıyor. Gerçek anlamı ise, "birçok konuda bilgili olan"dır (sıfat).

3. kapuska: Slavca'da "lahana" demektir. Bizde ise "kıymalı lahana" yemeğine denmektedir.

4. karyola: Bizde genelde yatağın üzerine serildiği, genelde metalden yapılan ayaklı mobilya anlamına geliyor. Oysa gerçek anlamı "el arabası"dır (carriola: İtalyanca). İtalyan gemicilerden bizim kullanımımıza geçti; gemicilerin kullandığı taşınabilir tekerlekli yataklara denir;kökü "taşımak"tır (carri).

5. ameliyat: Arapça'daki "amel" (iş, eylem) sözcüğünden geliyor. Gerçek anlamı, "işlemler, eylemler"dir. Bizde ise, "yetkili uzmanın hastaya uyguladığı işlem" (genelde cerrahi) olarak anlaşılır.

6. serbest: Gerçek anlamı "başı bağlı"dır (ser:baş, best:bağlı). Ancak sanırım bizde yanlış olarak kullanılıyor; gerçeği "serbes" (başıboş) olsa gerektir. Yine de bizdeki anlamı tam karşılamıyor. Biraz karışık bir durum yani...

7. puşt: Farsça'da "arka, kıç" anlamına geliyor. Pek masum bir laf...

8. orospu: Farsça'da "ruspi"den... Gerçek anlamı ise "toplumda alnı açık, yüzü ak dolaşabilen kadın" demek... İlginç!.. (ru: yüz, sepid: ak, beyaz -> ruspid, ruspi)

9. gebermek: Türkçe'de eski anlamı "şişmek" idi. Şimdi ise ölmenin kaba bir tabiri oldu. Ölüp beklemiş hayvanların şişmesinden geliyor olsa gerek. (Gebe ve göbek sözcükleri de aynı kökten geliyor)

10. pezevenk: Farsça'daki "pejavend" (kapı tokmağı, sürgü) sözcüğünden "pezevenk (kapı arkasında bekleyen; anlam genişlemesiyle, kadın alışverişi yapan)...

11. sıpa: Abazaca'da "spau" "çocuk, yavru" demektir. Bizde ise eşek yavrusu... Arapça'da da benzer biçimde "sabi, sibyan" "çocuk" anlamındadır.

12. kaltak: Türkçe'de "alta konup üzerine oturulan" anlamına geliyor. Eyer için de bu sözcük kullanılır. "Önüne gelenin altına yatan kadın" anlamında aşağılama sözcüğü olarak kullanılması ilginç...

13. yarak: Gerçek anlamı "silah"tır. "yarmak"tan gelir. Yarmaya, kesmeye, yaralamaya yarayan alet... Türki cumhuriyetlerde halen "silah" anlamıyla kullanılıyor; bizse dalga geçiyoruz. Hem suçlu, hem güçlüyüz yani.

14. sosyete: Bizim kullandığımız söyleniş Fransızca'dan alıntı... Anlamı "topluluk"tur. Bizde önceleri "yüksek sosyete" denen zengin tabakaya sonradan kısaca "sosyete" denmeye başlanmıştır.

15. kokona: Yunanca "kokkona"dan geliyor ve gerçek anlamı "Hristiyan kadın"dır. Bizde ise giyimi ve süslenmesi aşırıya kaçan (yorumu yapanların düşüncesi böyle) yaşlı kadınlar nedense bu biçimde anılıyor.

16. tuvalet: Yalnız bizim dilimizde değil, birkaç dilde daha "hela"ya verilen isim... Aslı, Fransızca "toilette"tir ve "temizlik" anlamına gelir. "Tuvalet kağıdı" ve "tuvalet masası" temizlikle ilgili şeylerdir. "Tuvalet kağıdı"nı referans alarak mekana "tuvalet" ismini vermek yalnız bizim bulışumuz değil... Yunanlar da bunu başarmış. (Yeri gelmişken... "Yunanlı" diye bir ulus yoktur dünyada.)

17. yosma: Gerçek anlamı "şen, güzel genç kadın"ken ne duruma düştüğünü ibretle izliyorum. Kadının neşe ve güzelliğinin gizli kalması gerektiği düşüncesinin bir sonucu...

18. don: Elbette ki "giysi" anlamına geliyor ama "külot"un argosu yapılmış. Zaten ne zaman ki bir sözcüğün yabancı dildeki karşılığı "moda" olur, Türkçe'si giderek argolaşır.