Aynı türkçe kökten gelen ama ilişkileri veya kökleri az bilinen sözcükler:

Türkçe'de, "tüm sözcüklerin tek heceli köklerden türediği" gibi bir görüş vardır. Bunun ne kadar doğru olduğu tartışılır; ancak kullandığımız birçok sözcüğün en temel kökünü birçoğumuz bilmeyiz. Bu bölümde ele alacağım sözcükler genelde farkına varılmadan birbiriyle ilişkisizmiş gibi kullanılagelmiş ama gerçekte aynı temel türkçe kökten türemiş sözcüklerdir. Benim bazı sözcüklere yaklaşımım gerçekten tartışmaya yatkın şüpheler taşır. Sizin eklemek istediğiniz sözcük veya yorumları lütfen bildirin.
YENİ NOT:
Buradaki yazılar uzun yıllardır (5 yıldan fazla) yenilen(e)miyor. Kendi fikrime göre, Sevan Nişanyan'ın Etimoloji Sözlüğü önceki çalışmalara göre belirgin biçimde çok daha tatminkar... Bu yüzden, bu sayfalarda geçireceğiniz zamandan fazlasını şu adreste harcamanızı bir etimoloji meraklısı olarak öneririm: http://www.nisanyan.com/sozluk/
A.Z. 28/12/2005

1- yumak, yumruk, yumru, yumurta sözcükleri hep yuvarlaklıkla ilgili... Tümünün ortak kökü "yum" ise genelde bu anlamı taşıyacak biçimde kullanılmaz. "Gözleri yummak"taki anlamı "kapamak"tır. Oysa yumma eyleminin asıl anlamı, "bir şeyi kendi üzerine kapatmak, toplamak, yuvarlak hale getirmek"tir. Yani yukarıdaki listeye, yummak, yumulmak sözcükleri de katılabilir.

2- yuvarlak, yuvarlamak, yuvar (akyuvar, alyuvar), yuva sözcükleri de, hem taşıdıkaları benzer anlamlar, hem de başlangıç hecelerinin aynı olması aynı kökten geliyor olmasını oldukça destekliyor. Bu kök "yuv" olsa gerektir, ancak tek başına anlamsız durmaktadır. Geçmişte kullanılıp bugün unutulmuş olması olasıdır.

3- geçmek, geçirmek, gece, geç sözcükleri de aynı kökten türemişe benziyor (geç). ( Elimdeki etimoloji sözlüğünde bunu destekler birşeyler okuduğumu anımsıyorum ancak daha önce sözünü ettiğim gibi, her fırsatta o eseri "yanılmaz kaynak" gibi ele almak buradaki tartışmaları kısırlaştırır. Sizin fikirleriniz ve ekleyeceğiniz benzer sözcükler o sözlüğü mutlaka aşacaktır.)

4- kullanmak, kul, köle aynı kökten geliyordur. Kullanmak: kişinin bir şeyden veya kişiden yararlanması (onu kul edinmesi)...

5- yüksek, yükselmek, yük, yüklemek, yüklenmek, yüklü, yukarı, yokuş sözcükleri bana hep aynı kökten türemişler gibi görünüyor. Yalnızca "yük, yüklemek, yüklü" sözcükleri biraz tartışmalı duruyor. Ancak, bunların anlamı, "bir şeyi üstüne almak, bir şeyi bir şeyin üstüne yerleştirmek, sırtta (veya üstünde; örnek: halk dilinde yüklü "hamile" anlamında kullanılır) taşımak" olduğundan benim yaklaşımım oldukça mantıklı görünüyor.

6- çevir, çevirme, çevre, civar sözcükleri aynı kökten geliyordur. Ancak bence "çevre" ("bir çeşit başörtüsü" anlamı dışında) ve "civar" sözcükleri, bu sınıflandırmaya uymuyor. "Çevre" (etraf) sözcüğü büyük olasılıkla, "civar" (Arapça) sözcüğünden Türkçe'ye bu biçimde benzetmeyle geçmiştir.

7- ordu, orman, orta (herkes), ortalık, ortak, oramak, orak sözcükleri de hep "çokluk" belirtiyorlar. "Oramak", bir grup otu "toplu olarak" biçmek anlamına geliyor; "orak" ise bu işte kullanılan alettir (ora-k: eylemden isim...). Ancak yine de bu yaklaşımımda tartışmaya açık yönler vardır.

8- yar, yarma, yarmak, yarı, yarık, yarım, yara sözcükleri de "yarma" (ortadan ikiye ayırma, kesme) eylemiyle ilişkilidirler. Eski Türkçe'den argo bir anlamla günümüz diline yerleşen "yarak" sözcüğünün gerçek anlamı "silah"tır (kılıç, ok) ve bence yukarıdaki listeye eklenmesi çok uygundur. Burada belirtmek isterim ki, gerek Türkçe'den, gerekse diğer dillerden argo bir anlam yüklenerek kullanılan birçok sözcüğün gerçek anlamı zamanla unutulmuştur. Bu sayfalarda yeri geldikçe bu türden sözcükler işlenecektir (örnek: "pezevenk o kadar da kötü bir anlam taşımıyor; Farsça'da "kapı tokmağı, sürgü" demek).

9- kapı, kapamak, kapama, kaplamak, kapsamak, kapsam, kap, kapak, kapalı, kaplamak sözcükleri de aynı kökten gelmekte... Tümünün ortak kökü büyük olasılıkla "kap"tır (bir şeyi içinde saklamak, çevreden yalıtmak için kullanılan araç).

10- para, parça, parmak, paralamak, parçalamak sözcükleri de aynı kökten gelmektedir; ancak bu kök gerçekte Farsça olan "pare"dir (parça). Yine de, "paralamak, parçalamak" ile "parmak" arasındaki benzerlik ve ilişki - bana uygun gelse de - tartışmaya açıktır. Elimdeki etimoloji sözlüğü, eski Türkçe'de "barımak" (tutmak) diye bir sözcükten söz ediyor. Temel kök büyük olasılıkla o olmakla birlikte, "parça" sözcüğünün anlamı da bu sözcüğün bugünkü biçimini almasında sanırım etkili olmuştur.

11- çene, çenek, çiğneme sözcükleri aynı kökten geliyor olabilirler mi?

12- burun, burcu sözcükleri ve buram buram lafı aynı kökten geliyor olsa gerek... "Burcu" "güzel koku", "buram buram" ise bir koku nitelemesi olduğuna göre bu yaklaşım çok mantıklı görünüyor.

13- kalça, kaltak sözcüklerinin "kal" kökünden (kalmak: bir yerde bulunmak, oturmak) geldiğini düşünüyorum. Zaten "kaltak"ın gerçek anlamı, "üzerine oturulan, otururken alta konan, eyer"dir. Sonradan, kadınlar için kötü anlamda, "herkesle düşüp kalkan, önüne gelenin altına yatan" anlamında kullanılagelmiştir. "Kalça" ile "oturmak arasındaki ilişkiyi belirtmeme gerek yok sanırım.

14- tütme, tütsü, tütün sözcükleri de "tüt" kökünden türemiştir. Tümünde "duman çıkarma" olgusu vardır. Eski Türkçe'de "ütmek" "kıl yakmak" anlamına gelir. "Tütme" eylemi ile ses benzeşmesi var. "Ütü" sözcüğü de muhtemelen bu kökle ilişkilidir.



yorum ve katkılarınız...