(Bu yazı, CNBC-e derginin Nisan 2012 sayısında yayımlanmıştır)

 PU-239

Ken Kalfus’un PU-239 and Other Russian Fantasies adlı öykü kitabından Scott Z. Burns’ün uyarlayıp yönettiği PU-239, (2006) HBO tarafından dağıtıma girmeden önce  Toronto Film Festivali’nde The Half Life of Timofey Berezin ismi ile gösterime girmişti. Uygulayıcı yapımcıları arasında George Clooney ve Steven Soderbergh’in de bulunduğu film, nükleer enerji ve etkileri hakkında çekilmiş en çarpıcı filmlerden biri.

Eski teknoloji ile faaliyetini sürdüren Rusya’daki Skotoprigonyevsk-16 nükleer  santralinde çalışan mühendis Timofey, büyük bir nükleer faciayı önlemeye çalışırken radyasyona maruz kalır. Tıbbi kontroller sonucu bedeninin 100 rem radyasyon aldığı kendisine söylenir, oysa Timofey aslında 1000 rem aldığını ve kısa zamanda öleceğini öğrenir. Karısı ve çocuğunun hayatlarını garanti altına almak için savaş başlıklarında kullanılan bir madde olan PU-239’dan bir parçayı tesisten çalar ve karaborsada satmak üzere Moskova’ya gider. Orada küçük çapta mafya ilişkileri olan Shiv’le karşılaşır. Timofey radyoaktif maddeyi satmaya çalışırken kendini karmaşık olayların ortasında bulur.

Yönetmen, filmin temasına uygun renk ve ışık kullanımı (soluk mavi ve yeşil tonlarda yarattığı atmosfer) ve oyuncu seçimi ile etkileyici bir yapıt sergilemiş. Öykünün geçtiği mekânların ve karakterlerin sahiciliği filmin etkisini pekiştiriyor. Film sadece trajik değil hüzne sarmalanmış komedi unsurları da taşıyor. Filmin tek olumsuz yanı, İngilizce konuşuluyor olması. Timofey’nin şu sözleri filmin çarpıcılığı hakkında yeterince ipucu veriyor:

“Etrafımız radyasyonla çevrili. Denver'da yaşayan birinin vücudu yılda ortalama 0.05 rem alır. Bir hasta röntgen çekiminde 0.01 rem alır. Hiroşima'da bombadan sonraki doz 600 doz remdi... çoğu bir ay içinde öldü.”

Suha Çalkıvik