(Bu yazı CNBC-e derginin Mart 2012 sayısında yayımlanmıştır)

 

Frankie and Johnny

Frankie and Johnny (1991) aslında Frankie and Johnny in the Clair de Lune  adlı tiyatro eserinden uyarlanan bir film. Oyunun yazarı Terrence McNally bu uyarlamayı bizzat kendi yapmış.  Broadway'in dışında 1987’de sahnelenen ve başrollerinde Kenneth Welsh ve Kathy Bates gibi iki mükemmel oyuncunun rol aldıkları oyunun öyküsü ilk bakışta çok basit gibi görünüyor. Ama izlediğinizde birden bire çok sıcak duygusal ilişkiler ağının ortasında buluyorsunuz kendinizi. Komedi dozu iyi tutturulmuş bu romantik yapım, her ne kadar ödüllere boğulmuş olmasa da kendine özel bir seyirci kitlesi oluşturmayı başarmıştır.

Evliliği sona ermiş ve hapisten yeni tahliye olmuş yetenekli bir aşçı olan Johnny, yeni işe başladığı Yunan lokantasında servis yapan kadına, Frankie’ye aşık olur. Kadın acılarla dolu bir ilişki yaşamış olduğundan erkeklerle yakınlaşmaktan korkmaktadır. Çünkü ayrıldığı adam ona şiddet uygulamıştır. Johnny’nin işi hiç de kolay değildir.

1900’lerin başında yazılmış geleneksel bir Amerikan şarkısı olan Frankie and Johnny’e atfen, 1966’da Elvis Presley ve Donna Douglas’ın rol aldıkları aynı isimde başka bir film de üretilmiştir. Pretty Woman filmiyle ünlenen  Garry Marshall’ın yönettiği  Frankie and Johnny’nin bu versiyonunda Al Pacino ve Michelle Pfeiffer, Scarface (1983) filminden sonra ikinci kez biraraya geldiler. Hector Elizondo, Nathan Lane ve Kate Nelligan yardımcı rollerde eşlik ettikleri film, diyaloglarının sağlamlığı bir yana bütün oyunculukları ile dört dörtlük bir film. Yönetmen  Garry Marshall’ın tempoyu bir an bile düşürmediği film, yalnızlıkların, yoksullukların, mutsuzlukların ve yabancılaşmanın had safhada yaşandığı günümüz dünyasında, insanca duyguların her şeye rağmen (üstelik Manhattan’da bile) hâlâ yaşanabildiğini, yaşanabileceğini savunan, anlatımı çok güçlü bir film.

Frankie'nin şu replikleri sanki tüm filmi özetliyor:“Korkuyorum. Yalnızlıktan korkuyorum, yalnız olmamaktan korkuyorum. Şu halimden korkuyorum, olmadığım, olabileceğim, asla olamayacağım şeylerden korkuyorum.Ömrümün sonuna kadar bu işte kalmak istemiyorum ama... ayrılmaktan korkuyorum. Artık yoruldum, anlıyor musun, korkmaktan yoruldum.”

Suha Çalkıvik