(Bu yazı Kasım 2009'da CNBC-e Dergisi'nde yayımlanmıştır.)

İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış ve İlkbahar

Güney Koreli yönetmen Kim Ki-duk’un Bom, Yeoreum, Gaeul, Gyeoul, Geurigo Bom -İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış ve İlkbahar(2003) filmi, Arjantin, Sofya, San Sebastian ve Locarno’da, görüntü estetiği ve müziğinin çarpıcı tınılarıyla izleyicileri büyüleyerek, onlardan gelen oylarla ödülleri toplamıştır. Budizmin öğretileriyle bezenmiş dört öyküde insan yaşamının farklı evrelerinin mevsimlerin değişimiyle koşut olarak görüntü diline döküldüğüne tanık oluyoruz. Mevsimlerin insan varoluşuna bir tempo kazandırdığı kesin, hatta hiç kimse mevsimlerin gücü karşısında dayanıklı değil. Dünyaya ait sorunlardan kendilerini tamamen soyutlamış olan iki bilge kişi, sessiz bir şekilde gölün ortasında yüzer tapınakta yaşamaktadırlar. Hayatları mevsimlerin değişmez döngüsüne ayarlı bir şekilde geçmektedir. Maddi hayata sırt çevirmiş olsalar da insana özgü tutku ve acılardan kaçmaları mümkün değildir. Film boyunca genç bir keşişin kendinden daha yaşlı bilge keşişin kontrolü altında mevsimleri -hayatı- nasıl yaşadığını bir masal atmosferinde izleriz. İlkbaharda yedi yaşlarındaki bir çocuk, gölün ortasındaki baraka evde yaşlı bilgeyle budizm ruhuna uygun olarak yaşamaktadırlar. Çocuk, sırtına konmuş taştan kurtulmaya çalışan bir kurbağayı seyrederken güler. Yaşlı keşiş aynı kaderi ceza olarak ona da uygulayınca, artık pek fazla gülümseyemez. Yazın genç keşiş hastalıktan yeni kalkmış genç bir kızın gelişiyle birlikte ilk kez aşk duygusunu tadar ve cinselliğinin farkına varır ancak bu ilişkinin sonu saplantı ve cinayete varacaktır. Bahar ve yazın sıcaklığının getirdiği şiddetin ardından, yüreğini huzur kaplamaya başlar, çünkü uslanmanın mevsimi olan güz gelir; daha sonra uyanış ve aydınlanmanın zamanı olan kışa döner mevsim. Yönetmenin kendinin de rol aldığı film, görüntü zenginliği ve kışkırtıcı müzikleriyle, seyirciyi meditasyon dinginliğine yönelten modern bir budist masalı.

Suha Çalkıvik