(Bu yazı CNBC-e derginin Mayıs 2011 sayısında yayımlanmıştır.)

 

Bobby

A.B.D.'de politik ve toplumsal açıdan bir kargaşa yılı olan 1968’de, Robert F. Kennedy başkanlık yarışına gireceğini açıklamıştı. Barış ve adalet temalı bir kampanya yürüten 42 yaşındaki New York senatörü pek çok kişi tarafından ırklar arasında köprü olabilecek ve dünyaca kabul görmeyen Vietnam savaşından ülkenin onurlu bir şekilde çekilmesini sağlayabilecek aday olarak görülüyordu.

Robert F. Kennedy’nin (ya da Bobby) 5 haziran akşamı Los Angeles’ta Ambassador otelinde yapacağı konuşma için herkes hazırlanmaktadır. Otelde çalışan genel müdür, kuaför, emekli kapı görevlisi, mutfak çalışanları, mutsuz otel müşterileri, uyuşturucu bağımlısı genç, alkolik şarkıcı ve menajeri olan kocası, ırkçı yiyecek içecek müdürü… Bu 22 insanın ortak özelliği, Robert F. Kennedy’i  sevmeleri ve onu ülkeleri için son şans olarak görmeleridir.  

Bobby filminde (2006) senarist, yönetmen Emilio Estevez, karakterlerin kişisel öykülerini ustalıkla örerek  Robert F. Kennedy’nin öldürüldüğü anda hepsini buluşturmayı başarmış. Anthony Hopkins, Sharon Stone, Helen Hunt, Heather Graham, William H. Macy, Martin Sheen, Elijah Wood, Demi Moore, Laurence Fishburne, Christian Slater, Shia LaBeouf, Lindsay Lohan gibi çok sayıda ünlü oyuncuyu buluşturmak, abartılı oyunculuk başta olmak üzere bir çok sorunu beraberinde getirir. Oysa bu filmde dengeli ve ölçülü oyunculuklar öne çıkıyor. Filmin başlarında görülen yavaş tempo, kişisel dünyaların daha kısa sahnelerle aktarılması ile yerini daha dinamik bir anlatıma bırakmış. Sharon Stone’un ustalıkla çizdiği karakter (özellikle kocasının saçlarını kestiği sahne) ve Paul Simon’ın meşhur The Sound of Silence şarkısının eşlik ettiği finaliyle film, ırkçılık, savaş ve şiddet karşıtı söylemi ile takdirimizi kazanıyor.    

Suha Çalkıvik