Teknolojinin Ötesinde Ne var?

Dr. Hüseyin Toros

huseyintoros@yahoo.com

 

Değişik konularda, farklı zaman ve mekanlarda beyin fırtınaları, konferans vs düzenleyen Uluslararası Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV)'ın düzenlediği “Teknoloji-Medeniyet ve Değerler” gündemli toplantısında çok değerli hocalarımdan ve iş adamlarımızdan ve diğer katılımcıların görüşlerinden istifade ettim. UTESAV'ın sorduğu “Teknolojinin Ötesinde Ne Var?”'a ait düşüncelerimi sizler ile paylaşmak istiyorum. Soruya cevabım ise MUTLULUK vardır veya olmalıdır. Peki ne durumdayız?

 

Hayatımızda değişik amaçlarımız vardır. Bunlardan biri de dünya ve ahiret mutluluğudur. Mutluluk nedir? Sorusuna da geçenlerde e-postama gelen bir yazıyla cevap vermek istiyorum. Büyük alimlerden birisi ziyaretindeki birisine ‘’mutluluk nedir?’’ diye soruyorlar. O da ‘’Efendim, bir insanın imkânı olur, istediğini alır, istediğini giyer, istediğini yer’’ deyince Efendi Hazretleri, Sakın ha! Çok şeylere sahip olursun yiyemezsin, yersin çıkaramazsın. Mutluluk o değildir. Mutluluk; ‘’ben bir insana iyilik ederim, yaptığım iyiliğin sevinci onun yüzünde dalga dalga harelenir, işte ben o zaman mutlu olurum’’ diyerek gerçek mutluluğun iyilik yapmak olduğunu beyan ve izah ediyorlar.

 

Konuşmacılar teknolojiyi hile, hiyel, alet, hal, çıkış yolu, çare gibi tanımlarlar ifade ettiler. Teknoloji için ihtiyaçların kısa, kolay ve ekonomik yoldan giderilmesi için geliştirilen araçlardır da diyebiliriz. Teknolojiler bizlere birçok kolaylıklar ve zaman tasarrufu sağlamaktadır. Bunlara rağmen çağımızda gelişen teknolojilerin beraberinde mutluluğu getiremediği görülmektedir. Bunun sebeplerini ararken şu soru ile de karşılaşabiliriz. Boş duran mı mutludur? Çalışan mı mutludur? İzlenimlerim çalışanların daha mutlu olduğudur. Çalışma ile gelen mutluluktaki anahtar kelime, işi sevmektir. İşlerimizi severek yapmak için ise anahtar kelimeler, amaç ve araçların belli olmasıdır. Teknolojiler sayesinde arta kalan zamanlarımızı değerlendiremediğimizde mutsuzluklar baş gösterebilecektir. Çağımızda teknolojiler dolaylı yoldan insanları mutsuzluğa götürebilmektedir.

 

Muhtemeldir ki insanlar yaratıldıkları ilk günden günümüze değişik teknolojiler geliştirdiler ve bu teknolojiler tarih sahnesinden silinip gitti. Günümüzdeki anlamda bir teknolojinin gelişip gelişmediğini bilemiyoruz. Bilinen ise tarihte çalışan toplumlar ilerlemişler, medeniyetler ilerlemiş fakat zamanla tembelleşip elde ettikleri gelişimlerin yok olmasına sebep olmuşlardır. Tarihten ders alabilenler ise daha müreffeh bir hayat seviyesine kolaylıkla ulaşmışlardır. Bilim ve teknolojide ilerleyen toplumların kültürleri, dilleri ve dinleri diğer toplumları etkileyebilmektedir. Zaman yolculuğunu bir gemiye benzetirsek teknolojide ilerleyenler, kaptan vazifesini yaptıklarından onların borusu örtmektedir. Hali hazırda ülkemiz aydınları bilim ve teknolojide yeterince başarı gösteremediklerinden gelişmiş ülkeleri taklit etmekte ve bir özentidir gitmektedir. Taklide ait en güzel örneklerinden birisi basın yayın kuruluşlarının ve üniversitelerimizin halktan kopuk olmasıdır. Kanunlar ve kurallar oluşturulurken de yabancı hayranlıklarını görebilmekteyiz.

 

Teknolojik cihazları üretenler yanlarında el kitapları hazırlayıp kullanıcılara vermektedirler. Bu el kitaplarına uygun olarak cihazı kullananlar daha fazla verim elde etmektedirler. Cihazların kullanımında alt ve üst sınırlar vardır. İfrat ve tefritten kaçınmak gerektiği gibi sınır şartlarına da uymak icab eder. Aynı kural biz insanlar için de geçerlidir. Bizleri yaratan Mevlam da bizler için sınırlar, çalışma şartları belirlemiş, tavsiyeler yapmıştır. Bizler teknolojileri bu sınırlar içinde kullanır isek teknolojiler insanlığa faydalar sağlar. Bu sınırları aşmamız durumunda ise tehlikeli birer silah haline gelebilmektedir.

 

İnsanlığın günümüzdeki en önemli sorunu araç ve amaçların karıştırılması ve ehil insanların olması gereken yerlere getirilmeyişidir. Geri kalmış ülkelerde bu had safhadadır. Umarız ülkemiz için yarınlarda amaçlar ve araçlar netlik kazanır ve ehil insanlara hak ettikleri görevler verilir.