Mehmet’in Hayatı Değişiyor

Bir Başarı Hikayesi Yazılmaya Başladı

Dr. Hüseyin Toros, huseyintoros@yahoo.com

Başarılı insanların etkilendiği başarı hikayeleri vardır. Başarı, daha nitelikli ve mutlu bir hayat için tarihten dersler almak, danışmak ve istişare etmek olmazsa olmazlardandır. Bugün sizlerle geçen hafta tanıştığım Mehmet’in hayatında yeni başlayan bir değişimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım yarınlara büyük imzalar atacak Mehmet’in başarıya hedeflenmiş hikayesi bir çok genç üniversite talebesine yol gösterir. Onlarda toplumu üretkenliğe ve mutluluğa götürecek kıvılcımlar başlatırlar.

Mehmet Anadolu’da mütevazi bir ilimiz olan Niğde’nin merkez köylerinden birisinde doğmuş. Ailesi çiftçilikle uğraşıyor. Geçen yıl İstanbul’a gelen Mehmet İstanbul’da kendini değişik sebeplerden dolayı biraz başı bozukluğa veriyor. Büyük şehrin verdiği rehavetle ilk yıl kendisine verilen nasihatler vs de dikkate almayarak doğru dürüst ne derslere giriyor ve ne de ders çalışıyor. Bu konuda bazı eski öğrencilerin burası lise değil, dersleri ekebilirsin ve nasıl olsa geçersin muhabbetleri de etkili olduğunu söylüyor. Kısaca düzenli derse girme yok, ders çalışma yok. Akşamları geç saatlerde yatmalar, geç yatınca sabah erken kalkamamalar vs hep birbirini sürüklüyor. Bilgisayar başında saatlerce film, dizi, maç vs ile geçirmeye başlayan Mehmet bir yandan da hayattan mutlu olamamaya başlamış. Ye, iç yat. Ama mutsuzluk her artmaya başlamış.

2011-2012 öğretim yılı Aralık ayına kadar devam eden bu mutsuzluk, başıbozukluk bir otobüste yanına oturan birisinin sohbetleri ile Mehmet’in içini kemirmeye başlamış. Mehmet bir yandan okuldaki zengin arkadaşlarını düşünür diğer taraftan ise açlık, susuzluk, iç savaşlar ile içler acısındaki Afrikalı’ları düşünür. Çok geçmeden tanıştığı ve kendisine Afrika’dan bilgiler veren şahısla tanışır. Mehmet birkaç gün köydeki çocukluk yılları, köydeki insanların şu anki hali, okuldaki zengin arkadaşları ve kendisinin anlamsız geçen günleri… Köy, Afrika, okul ve kendi hayatı rüyalarına girmeye başlar. Vakit geçirmeden Diversity derneğine giderek Afrika hakkında, yapılanlar ve yapılabilecekler hakkında istişarelerde bulunur. Bir gece kalkar ve düşüncelere dalar. Aklına okuldaki zengin arkadaşlarında da her şeye rağmen gördüğü mutsuzluğu acaba birilerini mutlu ederek mutluluğa dönüştürebilir miyim fikri gelir. Sabah okul kantininde iki arkadaşıyla konuyu paylaşır. İkinci gün bir araya üç arkadaş uzun uzun konuyu istişare ederler. Bir hafta sonrası için dernek yetkililerinden okullarında bir seminer vermelerini rica ederler. Günler çabuk geçmeye başlamıştır. Bir hafta bir sene gibi, gelse de Mehmet ve arkadaşları 50 kadar kişi ile seminerlerini gerçekleştirirler. Seminer sonrası haftada bir araya gelen gurup şu 25 kişidir. Her fakülte ve bölümden temsilci oluşturmaya çalışıyorlar. Mehmet bir kıvılcım başlatmışa benziyor. Bu hareket şimdilerde küçük olsa da Mehmet’in ifadeleri yakında bir çığ gibi katlanarak gideceğine inanıyor.

Bu arada Mehmet’e dersler ile arasını sorduğumda artık akşamları erken yatıp sabahları erken kalktığını ve sabah erken kalkma ile ilgili atasözünü söylüyor. Konuştuğumuz çok şeyler var fakat aklımda kalan ve dikkatimi çekenler bunlar. Bu arada aklıma gelen ve güzel bir benzetmesini yine sizinle paylaşarak yazımı bitirmek istiyorum. Mehmet’le gülüştüğümüz konu umarım birçoğumuzu kızdırmaz. Mehmet saatlerde maç izlediği çok yakın eski geçmişini eleştirerek nasıl oluyor da saatlerce maç izlemye vakit ayırıyormuşum diyor. “Tabiri caizse maç oynuyanlar lokantada oturmuşlar yemek yiyorlar. Ben ise vitrinden onları izliyordum. Ağızlarına yemekleri koydukça heyecanlanıyordum…..”

Ne diyelim darısı diğer gençlerin başına. Bir başarı hikayesi yazılmaya başladı.