Sanayi Devi Almanya Seyahati

 Dr. Hüseyin Toros

huseyintoros@yahoo.com

 

Avrupa'da çalışanların yakın ülkelerdeki değişik bölgelere seyahat etmeleri için hafta sonları büyük bir fırsat. Avrupa'nın en önemli ülkelerinden Almanya’yı gezmek, görmek, ziyarette bulunmak ve bilgi alışverişi amacıyla yola çıkıyorum. Daha çok yer görmek ve ekonomik olması sebebiyle, tren yolculuğunu tercih ediyorum. Yolculuğa Utrecht'den (Hollanda) başlıyorum. Yolculuk boyunca Emmerich, Duisburg, Düsseldorf, Köln, Dortmund, Hamm, Bielefeld, Hannover'u geçerek Berlin’e varıyorum. Dönüşte farklı bir güzergahtan yine tren ile giderek daha fazla şehir görme fırsatı elde ediyorum. Bunlar arasında Stendal, Wolfsburg, Minden, Bad Oesnhausen, Osnabrück, Rheine, Bad Bentheim yer alıyor. Almanya sınırlarına girince ilk dikkatimi çeken fabrika bacaları oluyor. Wolfsburg’ta çok geniş alana yayılmış dev Volkswagen fabrikası bunlardan bir tanesi. Yol boyunca yükselen fabrika bacalarını gördükçe altmış yıl kadar önce yerle bir olmuş bir ülkenin nasıl sanayileştiğini hayretler içinde seyrediyorum. Almanya'nın nasıl bir sanayi devi haline geldiğini ve 40-50 yıldır oralarda çalışan babalarımızın ve amcalarımızın bu sanayiyi niçin ülkemize getiremediğinin araştırılması gerektiğini düşünüyorum. Son yıllarda bilhassa Çin’in devreye girmesiyle dünya ekonomisi sarsıntı geçiriyor. Almanya da küresel ekonomik buhrandan etkilenen ülkeler arasında. Bazı işyerlerinin kapandığı görülebiliyor.

 

Avrupa'nın orta kısmında yer alan Almanya, yüz ölçümü bakımından Avrupa'nın yedinci, Dünya'nın altmış üçüncü büyük ülkesi konumundadır. Almanya'nın kuzeyinde Kuzey Denizi, Danimarka, ve Baltık Denizi; doğusunda Polonya ve Çek Cumhuriyeti; güneyinde Avusturya ve İsviçre ve batısında Fransa, Lüksemburg, Belçika ile Hollanda bulunmaktadır. Almanya, yüz ölçümü 357 bin km² olup yaklaşık 82 milyon nüfusu ile Avrupa Birliği'nin en fazla nüfusa sahip ülkesidir. Yönetim şekli federal parlamenter cumhuriyet olan Almanya on altı eyaletten oluşmaktadır. Berlin 3.5 milyon nüfusu ile Almanya'nın en büyük şehri ve başkentidir. Diğer bazı büyük şehirleri Hamburg, Münih, Köln ve Frankfurt’tur. Ağırlıklı olarak konuşulan dil Almancadır.

 

Almanya'da yaşayanların %19'u yabancı veya yabancı kökenlidir. Almanya’da yaklaşık 3 milyon Türk yaşamaktadır. Burada yaşayan Türklerin bir kısmı Türk, bir kısmı Alman, bir kısmı da hem Alman ve hem de Türkiye vatandaşıdır. Diğer yabancılar ise Afrika, İtalya, Sırbistan, Yunanistan, Polonya ve Hırvatistan’dan gelmiştir. Son yıllarda Romanya ve Bulgaristan'dan gelenler çoğalmaktadır. Almanya’da yaşayanların inançlarına bakacak olursak; bilhassa kuzey ve doğu kısımlarında Protestanlık inanışı hakim (%30), güney ve bati kısımlarında ise Roma Katolikliği hakim (%30). Üçüncü sırada ise İslam dini (4%), daha sonra ise Budizm, Yahudilik ve Hinduizm inancına sahip olanlar gelmektedir. Almanya'da yaşayanların %30’u ise herhangi bir dine inanmamaktadır Pazar günleri kiliseye gidenlerin oranı ise çok düşüktür.

  

Berlin Duvarı (Acı Hatıralar)

 

Eşini dostunu ziyaret amacıyla bir mahalleden diğerine gecen aileler, Berlin'in doğu ve batı diye ikiye bölünmesi sonucu eşlerinden, çocuklarından ayrıldılar. Şimdilerde Berlin’in orta yerinde cadde ortasındaki  bağıran kadın heykeli bunu çok iyi temsil ediyor. Çok acılı sahneler yaşatan Berlin duvarı Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya'ya kaçmalarını önlemek için Doğu Alman meclisinin kararı ile 1961 yılında yapıldı. Duvarın uzunluğu yaklaşık uzunlusu 46 km idi. Utanç duvarı 9 Kasım 1989'da yıkılarak insanlar birbirlerine kavuştular Hala bazı duvarlar tarihin kara bir lekesi olarak durmaktadır

  

Almanya’da Türkler

 

1970’li yıllarda ekmek parası kazanmak, yarınlarını kurtarmak amacıyla ve Almanya'nın daveti ile binlerce Türk Almanya'ya akın etmiştir. Kimisi kışın -20 0C’leri bulan soğuklarda inşaatlarda, kimisi yerin yüzlerce metre altında daracık maden ocaklarında çalışmaya başlamışlardır. Birçok kişi biraz para biriktirmek için eşlerini ve çocuklarını Türkiye’de bırakarak gurbet ellerine gitmişlerdir. Bunlardan birisi olan ve inşaatlarda kalıp, çalışan Ramazan amcadan dinledim. Yıl 1978. Giderleri az olsun diye eşini ve çocuklarını Türkiye'de bırakmış. Bir Vagon fabrikasında çalışıyor iken büyük bir kaza geçiriyor. 4 ay hastanede yatıyor Türkiye’ ye giden arkadaşlarını sıkı sıkı tembihliyor.  “Sakın ha bizim akraba, eş dostlara kaza geçirdiğimi söylemeyin, benim iyi olduğumu söyleyin” diyor. Şimdilerde 80’li yaşlara gelmiş Ramazan amca gibi diğer amcalarında acı ve tatlı nice hatıraları var.Rabbimiz hayırlı uzun ömürler versin Ramazan amcaya. Maşallah dinç. Çünkü yılın yarısını Anadolu’da geçiriyormuş. Bağ bahçe işleri ile uğraşmaktan büyük zevk alıyormuş. Kimisi dinç kalmak için spor yapar, Ramazan amca gibi kimileri de çevreye faydalı olurlarken sporlarını da yapmış olurlar. 1970 öncesi gelenler dil bilmedikleri için de çok büyük sıkıntılar çekmişler. Bir dertleri olduğunda veya alışverişte bile dil bilmemenin zararını görmüşler.

  

Acı Hatıraları Geride Bırakan Yeni Nesiller

“AUTO PRIMA” örneği

 

Diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Almanya’da da bugün yarın ülkeme dönerim diyen amcaların yerini artık buraları vatan edinmiş yeni nesil Türkler oluşturuyor. Yeni nesiller güzel almanca konuşabiliyor. İşçi Türkler yavaş yavaş patronluğa soyunmaya başlamışlar. Avrupa’da nasıl ticaret yaparımı konuşuyorlar. Bir kısmı sadece Türklere hitap eden lokanta ve bakkal açarken bazıları herkese hitap eden ticaret yapmanın yolunu arıyor, buluyor ve yapıyorlar. Bunlardan bir tanesi de Cemil Bey. Cemil Bey ile sohbet ediyoruz. 3 kardeşler. İlk önceleri kardeşler tamirhanelerde işçi olarak çalışıyor ve meslek öğreniyorlar. Daha sonra bir elin nesi var iki elin sesi var veya birlikten kuvvet doğar atasözlerini icraata döküyorlar. Ortaklaşa bir araba tamir ve bakım servisi açmaya karar veriyorlar. İlk önceleri isim ararken 3 kardeşler vs klasik isimleri düşünüyorlar. Fakat müzakere ettikçe sinerji oluşuyor ve neticede kendilerinin hedefinin sadece Türk müşterileri olmadığına karar verip Almanlara da hitap edecek bir isim buluyorlar “Auto Prima”. Auto prima küçük otomobillerden, dev TIR'lara kadar her tür aracın tamir ve bakımının yapıldığı bir firma. Kardeşler kendi aralarında uzmanlaşmışlar ve görev taksimatı yapmışlar. Büyük kardeş Cengiz Bey müşteri ilişkilerinden, ortanca kardeş Cemil Bey büyük araçlardan ve küçük kardeş Tuncay Bey ise otomobillerin bakim ve tamirinden sorumlu. Kendileri işleri çok iyi bildiklerinden ustaların yaptıkları işleri denetleyebiliyorlar. İşçilerinin çoğu Alman.  Müşteri memnuniyetine çok önem veriyorlar. Cemil Bey Alman ustabaşına sıkı sıkıya tembihler yapıyor. “İşlerimizi sağlam yapalım. Müşterilerimizi asla kandırmayalım” diyor. Her zaman günübirlik düşünmediklerini ufuklarının geniş olduğundan bahsediyor. Bu özelliklerini bilen müşteriler zaten hiç pazarlık yapmıyorlar. Karşılıklı çok iyi bir güven oluşmuş. Firmalarını daha iyi tanıtmak için müşteri memnuniyeti yanında reklam tanıtımlarına da çok önem veriyorlar. Tanıtımda radyo, TV yanında, İnternet teknolojisini de kullanan Auto Prima şimdilik almanca web sitesi ile sanal âlemde kendilerini tanıtıyor. Yakında Türkçe ve İngilizce olarak da web sayfalarını hazırlatmayı düşünüyorlar. Hedefleri ise kurumsallaşmak, sahip oldukları sertifikaları çoğaltmak ve 24 saat tamirhanenin çalışır duruma getirilmesi. Bizlerde kendilerine başarılar diliyoruz. Eğer ihtiyacınız olursa veya yolunuz düşerse güzel Türk çayı ikram ediyorlar. İletişim için (030) 682 77 206, http://autodienst-prima.de/ .  İnşallah tez zamanda başarılarını katlayarak büyümeye devam ederler. Darısı yeni girişimcilerin başına...

 

Sosyal Sorumluluk

 

Girişimci Cemil Bey ile sohbet etmeye devam ediyoruz. “Boş zamanlarında ne yapıyorsun?” diye soruyorum. Cemil Bey işe erken gidip geç geldiğinden bahsediyor. İşini çok sevdiği için boş vaktinin az olduğunu söylüyor. Eğlencesini soruyorum. Ailesiyle beraber vakit geçirmek yanında sosyal sorumlukları olduğunu söylüyor. Örneğin diyorum. Bu sene kurban hizmetleri için Endonezya'ya gitmiş. Avrupa'dan yapılan kurban hisselerinin kesim ve dağıtımında görev aldığını, Tsunamide zarar gören insanları yerinde gördüğünü, onların sevincine bağışçılar adına ortak olduğunu söylüyor ve ekliyor “ insanı bundan daha mutlu kılan ne olabilir ki?” Mutlu olmak isteyen girişimcilere bir de tavsiyede bulunuyor. “Bir günlük eğlence masrafınızla Türkiye’de veya dünyanın değişik noktalarındaki ihtiyaç sahibi insanları mutlu ederek hayatınızı daha da neşeli hale getirebilirsiniz.’

 

Bilim Merkezi SPECTRUM

 

Bir pil nasıl çalışır?

Gökyüzü neden mavi?

Neden bir uçak düşmeden uçabiliyor?

 

Berlin’de en ilgi çekici müzelerden bir tanesi bilim müzesidir. Müzede yaşadığımız çevremizi Fotoğraf, Havacılık, Denizcilik, İletişim Teknolojileri, Havacılık, Brewery, Bilgisayar, Film Teknolojisi, Müze Parkı, Baskı ve Kâğıt Teknolojisi, vb konularında daha iyi algılayabiliyor ve deneyerek öğrenebiliyoruz. Müzeyi gezerken içimden keşke bizim Milli Eğitim bakanlığımız benzer bilim ve teknoloji merkezlerini büyük şehirlerde yapsa ve herkes gelip görse temennisinde bulunmadan geçemiyorum. Bir iki örneği var ama çoğalmalı. Yolunuz Berlin’e düşerse şiddetle bu müzeyi ziyaret etmenizi öneririm. Yüzlerce deney çocuklarımızı bilim ve teknoloji konusunda heveslendirecek yarınların gelişmiş Türkiye’sini oluşturmalarına katkı sağlayacaktır. Müze web sitesi http://www.sdtb.de/

 

Ülkemizi Tanıtmak İçin Uğraşanlar

 

Yeni neslin ülkemizi daha iyi tanıması, gelenek ve göreneklerimizi öğrenmeleri için Almanya’da yaşayan Türkler büyük bir uğraş içindeler. Bunlardan bir tanesi olan Mehpare Hanım ile sohbet ediyorum. Mehpare Hanım güzel bir örnekle söze başlıyor. “İstanbul’da herkes hata yapabilir. Fakat bir Alman'ın hata yapması göze batar. Aynı şekilde biz de burada hata yaptığımızda dikkat çekiyor. Bir kişinin yaptığı hata tüm halka mal oluyor” diyor. Bazı gözü açık geçinenlerin de ülkeye çok büyük zararlar verdiğini anlatıyor. Hedeflerine ulaşmak için birbirlerine sahip çıktıklarını, iyilikte yarıştıklarını ve güzel ülkemizin tanıtılmasına katkı sağlamak istediklerini söylüyor. Bu çerçevede toplantılar, eğitimler düzenlediklerini ekliyor. 

 


.

Şekil 1. Almanya Avrupa'nın en büyük nüfuna sahip. Almanya 16 eyaletten oluşuyor. Avrupa'da Türklerin en yoğun olduğu ülke Almanya'dır.


Şekil 2. Avrupa'da en yaygın kullanılan ulaşım aracı trenler. Tren taşımacılığının yaygınlaşmasında arazilerin düz olmasının payı da olsa gerek.


Şekil 3. Dev Volkswagen fabrikasından küçük bir kesit.


 

Şekil 4. Utanç duvarı sonrası eşlerine, dostlarına sesini duyurmaya çalışan bir bayan heykeli.


Şekil 5. Almanya’daki 1. Nesil amcalardan bir tanesi de Ramazan amca. Yazları köyüne geliyor. Bağ bahçe işleri ile uğraşıyor. Ramazan amca Göksun Mahmut Bey köyünün muhtarı Hasan bey ile sohbet ederken.


Şekil 6. Berlin caddelerinden bir görünüm.Türklerin yoğun olduğu caddelerde kendinizi Türkiye'de gibi hissediyorsunuz.


Şekil 7. Berlin ağaçları ve parkları ile dikkat çekiyor


Şekil 8. Girişimci Cemil bey iş başında.Onu tanımayanlar onun patron olduğuna inanamazlar.


Şekil 9. 3 Türk girişimci. Soldan sağa Tuncay, Cemil ve Cengiz kardeşler.


Şekil 10. Bilim müzesinde deneyerek, görerek öğreniyorsunuz.


Şekil 11. Bilim müzesinde insanları şekilde şekle sokak aynalar.


Şekil 12. Bilim müzesi öğrencilerin dersleri ve çevrelerini daha iyi anlamaları için hazırlanmış. Asude Toros Bilim Müzesini gezerken.


Şekil 13. Soğuk havalar buz pateni işleticilerin işine yarıyor. Fırsatı değerlendirenler arasında Asude ve Abdullah Toros ve Ethem Demirkan'da var.