15.07.2010

HOLLANDALILAR NİÇİN BAŞARILILAR

Dr. Hüseyin Toros

huseyintoros@yahoo.com

Hollanda yaklaşık nüfus olarak İstanbul, yüz ölçümü olarak Konya büyüklüğünde bir ülkedir. Hollanda sosyal, kültürel, teknolojik ve ekonomik olarak dünyanın önde gelen ülkelerinden birisidir. Dünya kupasında gösterdiği başarısı ile de son günlerde bütün dünyada adından söz ettirdi. Bu başarılı ülke hakkında altı aydır edindiğim güzellikleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Atalarımız boşuna dememişler güzellikler, bilgiler, sevgiler vs. paylaşıldıkça çoğalır diye. Tabii ki her toplumda kişiliksiz ve seviyesiz insanlar vardır. Biz örnek alırken bunları dikkate almamalıyız. Hollanda'yı başarıya götürdüğünü düşündüğüm sebepleri maddeler halinde sıralamak gerekirse;

Yaptıkları işi yapmış olmak için veya kendilerine göre değilde kurallara göre yapıyorlar.

* Bizdeki gibi başkalarının işlerini yapmak yerine kendi işlerini yapıyorlar.
* Yaptıkları işi yapmış olmak için veya kendilerine göre değilde kurallara göre yapıyorlar.
* Çalıştığım kurumda sabah 10.30 ve öğleden sonra 15.30'da çay saati var. Çay saatinde hem çay veya kahve içiyorlar hemde yaptıkları işleri ve güncel konuları tartışıyorlar.
* Haftalık, aylık, üç aylık, yıllık, beş yıllık vs. değerlendirmeler veya planlar yapıyorlar.
* Çok okuyorlar, her evde kütüphane var. Çok güzel bir eğitim sistemi var. Çalışkan olmak şartıyla istediğiniz mesleği okuyabilme fırsatınız var. Nüfus azlığı ve eğitim düzeyinin yüksekliği buna müsait.
* Ulaşılamayacak makam ve mevki peşinde değiller. Bir Bakan bisikleti ile işe, ziyarete gidebiliyor. Kişileri tanımıyor iseniz Bakandan, profesöre, hizmetliden, memura aradaki farkı göremezsiniz. Konusunda uzman bir profesör, bir öğrenciyi veya herhangi bir kişiyi dinlerken ilk defa duyuyormuş gibi alçak gönüllü. Ben bilirim, ben yaparım, kestiğim kestik, astığım astık tipinden değiller.
* Bir şirkete gittiğinizde patron ile çalışan arasındaki farkı pek göremezsiniz. Patronlar işe daha erken gelirler o kadar. Birçok sektörde sabah çok erkenden işe başlıyorlar.
* Akşam olunca sokakta gezen çocuk göremiyorsunuz. Yolda küçük bir çocuk düştüğü zaman asla elinden tutmuyorlar. Kendi kendine ayağa kalkarak, kendi ayakları üzerinde durmasını öğrensinler diye.
* Toplu iletişim araçları (basın ve yayın) seviyeli yayın yapıyor. Örneğin önemli gazetelerin hiç birinin sayfası (bilhassa web sayfaları) bizdeki gibi bayan vücudu pazarlamıyor.
* Haberlerde bir olayı tekrar tekrar (bizdeki gibi) anlatmıyorlar (biliyorlar ki izleyiciler bunu yaparlarsa kendilerine hakaret olur)
* Basın yayın organları kötü haberleri veya insanların moralini bozacak haberleri vermiyorlar. Olayları yorum katmaksızın veriyorlar
* Bizdeki gibi son model cep telefonu kullanma modası yok. Zaten fazla da telefon kullanmıyorlar. Örneğin Hollandalı çok zengin bir aileye mensup arkadaşım cep telefonu kullanmıyor. Öğlenleri azığında genellikle annesinin yaptığı yiyecekler yer alıyor.
* Çalıştığım kurumda yemeklerde artan bir şey olursa yanlarına alıyorlar. Asla çöpe atmıyorlar. Yemekhane girişinde artan yemekleri yanınıza alabilmek için poşet bulunduruyorlar. Gördüğüm kadarıyla yemeklerini tam bitiriyorlar.
* Çocuklar evde yapılan yemeği yemek istemez ise asla yenisini vermiyorlar. Çocuklar açlıktan istemeyerek de olsa kendilerine verilen yemeği yemek zorunda kalıyorlar.
* Trafikte asla öndeki aracı nasıl geçebilirim diye bir düşünceleri yok. Hele emniyet şeridini vs. kullanarak öne geçmeye çalışmak gibi bir aptallıkları asla yok. Bir başka araca korna çalmak hakaret olarak sayılır. Yollarda gereksiz korna çalınmıyor.
* Başkalarının haklarına saygılılar. Örneğin bir ilaç almak için gittiğim bir eczanede eczacı bir müşteri ile ilgileniyordu. Bende beklerken broşürleri inceliyordum. O sırada 55 yaşlarında bir bayan içeri girdi ve sıra no aldı. Bunun üzerinde bende gidip sıra nosu aldım. Bayan değişmemiz için ısrar etti. Ben önemli değil diyerek sıra nosunu değiştirmedim. Eczacının ilgilendiği müşterinin işi bitince doğal olarak o bayanın işini yaptırması gerekiyordu. Fakat bayan bana sen önce geldin ve senin işin önce yapılacak diye ısrar etti ve mecburen öne geçmek zorunda kaldım. Bizdeki kuyruk sıraları ile karşılaştırıldığında bizlerin ne kadar üzücü durumda olduğunu gösteriyor.
* Başkalarının haklarına tecavüz etmiyorlar. Kendi haklarını da sonuna kadar savunuyorlar.
* Evlerin giriş katlarında pencerelerde güvenlik için demirden parmaklık yok.
* Hollanda da her tür özgürlüğe rağmen, aile bağı oranı yüzde 85 civarındadır. Bununla ilgili bir hatıramı da sizinle paylaşacağım. Hollandalı yüksek lisans öğrencisi bir arkadaşıma soruyorum. Nerede kalıyorsun? Ailemin yanında. Kaç kardeş siniz? Dört, 2 abisi ve bir kardeşinin olduğunu söylüyor. Hepiniz aynı evde misiniz? Evet. Yemekleri kim yapıyor? Ev işlerini annem yapıyor. Benzer sorulara aldığım cevaplar karşısında şaşırıp kalıyorum.
* Hollanda çok kültürlü bir toplum olup herkesin inanç ve ibadet hürriyetine saygılılar. Devlet kişililerin inanç, kılık ve kıyafet konularına karışmaz. Devlet kurumlarında kılık ve kıyafet standardı yoktur.
* İnandıklarını, inançlarını sorgulamıyorlar veya savunma ihtiyacı hissetmiyorlar.
* Hollanda laik bir ülke olup, devlet vatandaşlarının din işlerine karışmaz. Vatandaşlar dini konularda öğrenme ve çocuklarına istedikleri gibi öğretme hakkına sahiptirler.
* Evler genellikle bahçeli nizam. Şehirlerde bol miktarda yeşil alan var. Evlerin önleri, yol kenarları çiçeklerle dolu.
* Küçük bir ülke olmasına rağmen seracılıkta çok iyiler. Bir nevi Avrupa'nın çiçek, sebze ve meyve merkezi.
* Çocukların oyun alanları ve bu alanlarda bol miktarda çocuklara yönelik malzemeler var.
* Seçimlerde halkın parasını sokaklara dökmüyorlar. Mart'ta yerel ve Haziran'da genel seçimlerini gördüm. Cadde ve sokaklarda afis göremedim. Seçmenlere yapacaklarını basın yayın organlarını kullanarak ulaşıyorlar.
* Partilerin halkın paralarını sokağa atmaları için partilere secim yardımı yapılmıyor.

Yukarıda sıraladığım maddelerin ne kadarını biz yapabiliyoruz. Eğer yapmış olsak neler kazanırız veya sizce kaybedeceğimiz bir şey var mıdır?

Not: Bu yazı 13 Ağustos 2010 tarihinde HaberTürk gazetesinde yayınlanmıştır.