ODALAR ve TEKELLEŞME

Dr. Hüseyin Toros

huseyintoros@yahoo.com

Tekelleşmenin birçok olumsuzlukları vardır. Müşteri memnuniyetinin aranmaması da bunlardan birisidir. Çünkü müşteriler alternatifleri olmadığı için tekel hizmeti veren kişi veya kurumlara muhtaçtırlar. Tekelleşmiş kurumlar ise nasıl olsa müşteri bana muhtaçtır mantığı ile kendi bildiğini okuyabilmektedirler. Geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerde bu durum daha da kötüdür. Tekelleşme bir sivil toplum örgütünün elinde ise işler daha da vahim olabilmektedir. Onaylandırılmış kuruluşların yapabileceği bir hizmetin tek yetkilisi olarak güçlü bir sivil toplum örgütü var ise vay vatandaşın haline. Kimse hesap soramaz, hakkını arayamaz. Buna en güzel örnek ülkemizde LPG/CNG gaz sızdırmazlık raporlarını verme yetkisinin Makine Mühendisleri Odası'nda olmasıdır. Oda, dünyanın sayılı şehirlerinden İstanbul'da sadece üç noktada binlerce araca hizmet vermeye çalışmaktadır. Vatandaşlar bu kurumlardan bir çok sıkıntılara girerek belge almak zorundadırlar. Çünkü başka gidecekleri mevki veya yetki merkezi bulunmamaktadır.


Tekelleşmenin vahametini bir vatandaşın başına gelen olayla açıklamak istiyorum. Arabasında LPG bulunan bir vatandaş İstanbul Kağıthane'de oturmaktadır. Aracının fenni muayene zamanı gelmiştir. Aracını muayene ettirebilmesi için öncelikle LPG sızdırmazlık raporu alması gerekmektedir. Vatandaş İnternet'e girer ve raporu alabileceği en yakın yeri arar. Bir de ne görsün! Koskoca İstanbul'da sadece 3 noktada bu servis verilmektedir, (Kartal, Kumburgaz, Hadımköy). 40-50 km mesafedeki Kartal'a gitmeye karar verir. İşten erken çıkarak 15.30'da istasyona varır. Çok sıra vardır. “Burası her gün böyle mi?” diye sorar. Oradakiler “genellikle” diye cevap verirler. “Boşuna bekleme sıra sana gelmez” diyenler olduysa da o kadar mesafeden gelmiş biri olarak belki kendisine de sıra gelir ümidiyle beklemeye koyulur. Saat 16.30 olduğunda sadece sırada 10 araba kalmıştır. Çalışanlar kepenkleri kapatırlar. Vatandaşların tüm ısrarlarına rağmen hiç oralı olmazlar. Çünkü bu tür itirazlara alışmışlardır. Ayrıca çok yoğun olan çalışmaları neticesinde yorulmuşlardır. 7 saat yoğun bir çalışma gösteren işçilerin yapabilecekleri fazla bir şey yoktur.


Vatandaş üzülerek evin yolunu tutar. Başka bir gün sabah erkenden (8:30'da) LPG sızdırmazlık raporu için Kartal'a gelir. Bir de ne görsün! Çok daha uzun bir kuyruk. Bir süre bekler. Sıradaki araçlara sıra numarası dağıtılır. Vatandaşın sıra numarası 100'dür. Rapor verilen yere uğrar ve ilk sıradaki birkaç kişiye ne zaman geldiklerini sorar. Cevap sabah 04'ten önce. İşimizi erken yaptıralim diye erken geldiklerini söylerler. Sabah 04'ten 09'a tam 5 saat. Vatandaş 5 saatlik bekleyiş fazla der ve erken gelmenin de bir mantığı yoktur diye düşünür. İşlemlerini yaptırmaya başlar. Önce para yatırma, sonra kayıt kuyruğuna girer. Kayıt işlemleri 10:30'da biter. Arabasının yanına gider ve çok ağır ilerleyen kuyrukta sıra beklemeye devam eder. Bu arada yeni gelen araçların bir kısmı kendisine sıra gelmez diyerek kuyruğa girmekten vazgeçer. Kendisine sıra gelmeden saat 12 olur ve bakımlara ara verilir. Öğleden sonra sıra kendisine gelir. Raporu aldığında saat 14 sularındadır. Kuyrukta 5-6 saati geçmiştir.


Bu ve benzeri olayları her gün onlarca kişi yaşamaktadır. Vatandaş sıra beklerken birçok kişi ile görüşmüştür. Onların da görüşlerini alarak çözüm yollarını aramaktadır. Vatandaşın düşündüğü çözüm yollarından bazılarını sizinle paylaşmak istiyorum. Umarız sivil toplum kuruluşları ticareti bırakırlar. Sadece üyelerinin dürüst çalışmalarına ve vatandaşın bilgilendirilmelerine yardımcı olurlar. Örgütler ticaret mantığı ile değil de hizmet mantığı ile arz ve talepleri dikkate alırlar. Cevaplanması gereken sorular:

  1. Koca İstanbul'da sadece üç noktada hizmet vermenin bir mantığı var mıdır?

  2. Devlet kurumlarında bile haftalık hizmet verme süreleri ortalama 40 saat iken burada neden sadece 35 saattir?

  3. Çalışanlar hem bedenen ve hem de onlarca kişi ile muhatap oldukları için mutlaka vardiya sistemine tabi olmaları veya onları tatmin edecek ek mesai ücretinin ödenmesi gerekmez mi?

  4. Çalışanlar için hafta sonları veya hafta içi biraz daha fazla hizmet verilemez mi?

  5. Bu sivil toplum örgütü saatlik, günlük, haftalık veya aylık arz talep dengesini niçin dikkate almamaktadır?

  6. Sistemde olan gecikmeden dolayı vatandaş aracı kurumlar kanalıyla işini yaptırmak zorunda bırakılmalı mıdır?

  7. Bir sivil toplum örgütü bu işler ile uğraşacağına üyelerinin bu işlerle uğraşmasını sağlayarak kendilerin de denetleyici olmaları daha şık olmaz mı?

  8. Meslek odalarına üye olmak bir zorunluluktan ziyade, üyelerin denetlendiği ve itibar kazandığı bir nevi otomatik kontrol merkezleri olarak görevlerini icra etmeleri daha uygun değil midir?



Unutmayalım! En değerli varlıklarımızdan bir tanesi de ZAMAN olmalıdır. Bilgi ve iletişimin son sürat ilerlediği günümüzde hala “bugün git yarın gel” diyen önemli bir sivil toplum örgütünün varlığı düşündürücüdür. Yavaş yavaş birçok devlet kuruluşunda bile randevu sitemine geçilmektedir. Sivil toplum örgütlerinin, devlet kuruluşlarının gerisinde kalması kabul edilemez. Umarız Makine Mühendisleri Odası ticareti bırakır. Bir sivil toplum kuruluşunun yapması gereken vatandaşları bilgilendirme ve üyelerinin doğru ve dürüst çalışmaları ve en güzel şekilde hizmet vermeleri için çaba sarf etmesidir. Yetki sahipleri! LÜTFEN yetkilerinizi hizmete dönüştürmede yarışınız.