HAVA KİRLİLİĞİNE DİKKAT

Bu yazının bir kısmı Haber Türk Gazetesinde 27 Kasım 2009'da 20. sayfada yayınlanmıştır.

Dr. Hüseyin Toros

huseyintoros@yahoo.com

HAVA KİRLİLİĞİNE DİKKAT

Bugünlerde yurdumuz üzerinde bulunan soğuk karakterli yüksek basıncın etkisiyle başta İstanbul olmak üzere bazı şehirlerimizde hava kirliliği değerlerinde artışlar olabilir. Gece saatlerinde havanın açık geçmesi, yeterli rüzgarın olmayışı ve radyasyon kaybı sonucu yere yakın hava fazla soğumaktadır. Böylelikle sıcaklık terselmesi (sıcaklığın yükseklikle artması, enverziyon) meydana gelmektedir. Ayaz, geceleri don ve buzlanmaya, sabah erken saatlerde ise çiy, kırağı ve sise neden olmaktadır. Hava kirliliği sabah saatlerinde atmosferik şartlar sebebiyle yaşlıları ve çocukları daha fazla olumsuz etkileyebilir. Hava kirliliğinden olumsuz etkilenmemek için dikkatli olmamız sağlığımız için önemlidir.

 

HAVA KİRLİLİĞİ NEDİR?

 

Atmosferde gaz, sıvı veya katı şeklindeki maddelerin, canlı sağlığına ve yeryüzünün çevresel dengesine zarar verecek yoğunluğa ulaşması ve belirli bir süre devam etmesine hava kirliliği denilmektedir. Atmosferin alt tabakasında normal şartlarda kuru havanın bileşimi hacim olarak % 78.09 azot (N2), % 20.95 oksijen (O2), % 0.93 argon (Ar) ve % 0.03 karbondioksit (CO2) ve diğer gazlardan oluşmaktadır.

 

Bilhassa 19. yüzyıldan itibaren sanayiye bağlı olarak artan hava kirliliği günümüzde başta büyük şehirler olmak üzere bütün dünyayı tehdit etmektedir. Hava kirliliğinin küresel bir tehdit oluşturmasında atmosferik hareketlerin sınır tanımayışı önemli bir rol oynamaktadır.

 

Hava kirliliğinin başlıca etkileri arasında ozon tabakasındaki ozon yoğunluğunu azaltarak güneşten gelen kısa dalga boylu zararlı ışınların yeryüzüne kadar gelerek canlılara zarar vermesi, şehirler üzerinde oluşan kirlilik sisi, asit yağışları ve olası iklim değişiklikleri sayılabilir.

 

Sera gazları olarak isimlendirilen su buharı, karbondioksit, metan, azot oksitler ve kloroflorokarbon gazları gibi kirleticilerin dünyadan yansıyan uzun dalga boylu ışınımı tutarak yer yüzeyinin fazla ısınmasına sebep olmaktadırlar. Önlem alınmadığı takdirde yapılan senaryolara göre iklim değişiklikleri oluşacaktır. İklim değişikliği sonucu kuraklık, aşırı yağışlar gibi düzensizlikler ve yer yüzeyinin birçok yeri sular altında kalacağı tahmin edilmektedir.

 

Örneğin trafiğin yoğun olduğu yerlerde yaşayanlar, ulaşım araçlarında fosil yakıtların tam yanmaması sonucu atmosfere atılan karbon monoksiti soluyarak farkına varmadan hayatlarını zehirlemektedir. Rengi ve kokusu olmayan karbon monoksit insan sağlığı için en tehlikeli kirleticilerden biridir.

 

Hava kirliliğinin etkisini hemen hissetmeyebiliriz. Hava kirliliği etkileri kişiden kişiye ve zamana bağlı olarak değişiklikler gösterebilir. Hava kirliliğinden başta çocuklar, yaşlılar olmak üzere astım, kalp ve akciğer sorunu olanlar daha fazla etkilenirken, etkilenme zaman ve süresi değişkenlik gösterebilmektedir. Hava kirliliğinin kısa süreli etkileri arasında göz, burun ve boğazın tahrişi, bronşit ve zatürree gibi üst solunum yolu rahatsızlıkları, baş ağrısı, mide bulantısı ve alerjik etkiler sayılabilir. Uzun vadede ise müzmin (kronik) üst solunum yolu rahatsızlıkları ve akciğer kanseri meydana gelebileceği gibi kalp, beyin, karaciğer ve böbrek zarar görebilir.

 

 

HAVA KİRLİLİĞİ İSTANBUL İÇİN BİR TEHLİKE MİDİR?

İstanbul’un hava kirliliği değerleri dünya hava kalitesi standartlarının çok altındadır. İstanbul bunu ısınma ve sanayide doğalgaz kullanımına borçludur. Normal şartlarda İstanbul için hava kirliliği tehlikesi yoktur. Fakat hava kirliliğini arttıran en büyük etken meteorolojik şartlardır. Atmosferik şartlardan dolayı başta İstanbul olmak üzere büyük şehirleri her zaman hava kirliliği tehlikesi beklemektedir. Trafiğin yoğun olduğu bölgelerde hava kirliliği değerleri daha da artmaktadır. Doğalgazı ithal ettiğimiz için doğalgaz ithalatında oluşabilecek bir kısıtlama veya kötü meteorolojik şartlar sonucu İstanbul gibi büyük şehirlerde oluşabilecek durağan bir hava, yüksek basınç ve/veya yükseklikle sıcaklık yükselmesi (enverziyon) sonucu, kaynaktan çıkan kirleticiler şehir üzerinde hapsedilecek ve şehirde yaşayanları olumsuz etkileyecektir. Örneğin 1952 yılında Londra’da meteorolojik şartların kötüleşmesi sonucu yoğun hava kirliliği oluşmuş ve birkaç gün içinde 4 bin insan ölmüştür.

 

HAVA KİRLİLİĞİNDEN DAHA AZ ETKİLENMEK İÇİN ÇÖZÜM NEDİR?

 

 Olumsuzlukların oluşmaması için hem konut ve hem de ulaşım araçlarının yakıt kalitesine dikkat etmeliyiz. Binaların ısı yalıtımlarını yaptırmalıyız. Merkezi ısıtma sistemi olan binalarda havalandırma için pencereleri saatlerce açık tutmamalıyız. Nasıl olsa yakıt parasını veriyorum mantığı yanlıştır. Eğer odanızın sıcaklığı fazla ise petek vanasını kısınız veya kapatınız. Ülkemizde sıcaklık ve zaman ayarlamalı vanalar teşvik edilmelidir. Merkezi ısıtma yapılan binalarda sürekli açık pencereleri çok görmekteyiz. Lütfen dikkat! Pencereden kaçan sıcak hava asla atmosferi ısıtamaz! Fakat pencereden kaçan sıcak hava nedeniyle kullandığımız her bir birim yakıt atmosferimizin kirlenmesine, atmosferin kirlenmesi ise felaketlere sebep olmaktadır. Ayrıca toplu taşıma araçlarını tercih edebiliriz. Emekliler yoğun nüfuslu yerleşim yerleri yerine nüfus yoğunluğunun az olduğu bölgeleri, yerleri tercih edebilirler.